
Evden çıkarken Michel, bir yandan annesinin yanında olmak isterken, diğer yandan gergin havadan kaçmak için odasına doğru yürür. Ellie ve Jill ise birbirlerinden uzaklaşmadan, sessizce evin dış kapısına doğru ilerler.
MICHEL (kısa bir bakışla, odasına çekilirken):
Siz iyi misiniz?
Benim odamda olmamı ister misiniz?
ELLIE (gözleri hafifçe buğulu, yumuşak bir şekilde):
Sen odanda kal, Michel.
Biraz yalnız kalmalıyız.
(Michel odasına çekilirken, Ellie ve Jill kapıdan çıkar. Hava oldukça soğuk ve rüzgarlı olmasına rağmen, içlerindeki sıcaklık, ortamı değiştirmeye çalışır. Ellie, derin bir nefes alır ve Jill’e bakar.)
JILL (gözlerinde bir şeyler kırılmış bir şekilde):
Bunu yapmak zorundaydık, Ellie.
Ama hâlâ doğru mu yaptım, bilmiyorum.
ELLIE (buna sessizce yanıt verir, ses tonu düşük):
Bilmiyorum. Ama ne olursa olsun, sana hâlâ güveniyorum, Jill.
Bizi bu noktaya getiren şeyin, doğru olup olmadığını hala sorguluyorum.
Beni anlaman gerek.
(Jill biraz şaşkın, ama aynı zamanda suskun bir şekilde başını sallar. İkisi de duygusal açıdan yorgundur.)
JILL (yavaşça, biraz kırık bir sesle):
Seninle bir şeyler yapmayı ne kadar çok istedim… ama bu karmaşa… Bu kadar zor olmamalıydı, değil mi?
ELLIE (derin bir nefes alır, bir an sessizlik olur):
Ne yapmak istedin, Jill?
Hangi ilişkiden bahsediyorsun?
Bu kadar ciddi olmadan, birbirimize nasıl daha yakın olabilirdik? Bunu hep kendime sordum.
JILL (gözlerini kaçırarak):
İçinde hâlâ bu kadar çok şüphe varken nasıl yakın olabiliriz?
Sana bunları söylemek ne kadar zor, bilmiyorsun ama…
Bu kadar karmaşık olmamalıydı, seninle olmam.
ELLIE (öfkeyle ama yumuşak bir şekilde):
Ama şimdi seninle konuşmamı engelleyen tek şey, olan bitenin içinde seninle değilim gibi hissetmem.
(Jill bir adım geri atar, bir süre sessizce Ellie'yi izler. İçinde gitgide büyüyen bir pişmanlık duygusu vardır.)
JILL (hafifçe titreyerek, gözleri su dolu):
Biliyorum. Ama sadece seni kaybetmekten korkuyorum, Ellie.
Evet, belki de bu yüzden bu kadar gereksizce ileri gittim, ama seni seviyorum.
(Ellie, Jill’e doğru adım atar, duygusal olarak karışık bir şekilde.)
ELLIE (yavaşça, ama derin bir anlamla):
Seninle olmak istiyorum, Jill… ama bu hiç kolay olmadı.
Ne yapmalıyız? Herkesin beklediği şey bu mu?
JILL (gözlerinde acıyla):
Bunu herkesin beklentisi için yapamam, Ellie.
Ama seni bu kadar kaybetmek… Çok korkuyorum.
(Bir süre sessizlik olur. Ellie’nin sesi bir parça daha sakinleşir.)
ELLIE (yavaşça):
Bunu birlikte çözeceğiz, Jill. Ama önce kendimize bir fırsat vermeliyiz.
Biraz zaman almalı ve gerçekten ne hissettiğimizi anlamalıyız.
(Jill, Ellie’nin sözlerinden biraz daha rahatlamış hisseder, ama hâlâ kaybolan bir şeylerin etkisi altındadır. Ellie, Jill’e destek olmak için yanına adım atar ve ellerini hafifçe tutar.)
JILL (derin bir nefes alarak, sesini alçaltarak):
Seninle olmak istiyorum, Ellie. Ama seni kaybetmeyi göze alamam.
ELLIE (nazikçe gülümsediği bir an):
Bunu birlikte aşacağız, Jill.
Görünüşte her şey biraz daha yumuşamış gibi gözükse de, aralarındaki gerilim ve karmaşık duygular hâlâ havadadır. Biraz daha uzun bir süre sessiz kalırlar.
Sessizlik içinde, Jill derin bir nefes alır ve gözlerini Ellie'ye sabitleyerek söze başlar. Sözlerinde samimi, ama aynı zamanda bir o kadar kırılgan bir ton vardır.
JILL (yavaşça, gözleri dolarak):
Ellie, seninle…
Gerçekten seninle bir geleceğimizi hayal ediyorum.
Bu kadar uzun zamandır birbirimizi bulmak, bu kadar derin bir bağ kurmak… Bu kadar anlamlı…
Bunu kaybetmek istemiyorum.
Ve… biliyor musun?
Bir çocuğumuz olmasını çok istiyorum.
(Ellie, gözleri büyük bir şaşkınlıkla Jill'e bakar, biraz donakalmış gibidir. Jill’in söyledikleri, ilişkilerinde yeni bir dönüm noktasına işaret etmektedir. Bir süre sessiz kalır.)
ELLIE (nazikçe, ama düşünceli bir şekilde):
Bir çocuk? Jill…
Bu… bu çok büyük bir şey. Ne demek istediğini biliyorum, ama bu kadar hızlı…
JILL (gözleri hafifçe yaşararak, yumuşak bir şekilde):
Evet, belki de hızlı… Ama seni seviyorum, Ellie.
Ve belki de hepimizin ihtiyacı olan şey bu… Bir aile.
Ama birlikte, bizim gibi güçlü bir bağla…
Bir çocuğumuz olursa, belki dünyayı biraz daha iyi bir yer yapabiliriz.
Bu sadece bir arzu değil, bir hayal.
Ve belki de doğru zaman değildir, ama seni kaybetmektense…
Bunu seninle paylaşmak istiyorum.
ELLIE (sessizce başını sallar, derin bir nefes alır):
Jill, bu konuda seninle aynı fikirde olmam zor.
Her şeyin bu kadar karmaşık olduğu bir dönemde, bir çocuk…
Ama bu duyduğum şey, içimde çok şey uyandırdı.
Belki de geleceğimizi düşündüğümüzde, sadece ikimiz değil…
Bir ailenin parçası olmak isteği de var.
Ama şu an daha fazla düşünmemiz gerekebilir.
(Jill, gözleriyle Ellie’yi izler, hafifçe gülümser, ama hâlâ derin bir anlam arar gözlerinde. Ellie, Jill’in söyledikleriyle daha da içine kapanmış gibi görünüyor.)
JILL (yavaşça):
Biliyorum, bu kolay bir şey değil.
Ama hayat bazen böyle…
Bazen, tek bir anın içinde her şeyi görmek gerekir.
Benim için bu an… bizim için çok değerli.
Bir çocuk, belki de bizim birlikteliğimizin bir sembolü olabilir.
ELLIE (gözleri hafifçe parlayarak, ama kararsızca):
Belki, Jill. Belki… Ama bu kadar karışık bir durumdayken, bir çocuk istemek…
Bunu anlamak zaman alabilir.
JILL (nazikçe, ama ısrarcı bir şekilde):
Anlıyorum… Ama seninle her şeyin daha güzel olduğunu hissediyorum.
Ve bu da en derin isteğim.
(Bir süre sessizce birbirlerine bakarlar. Ellie, Jill’in gözlerine odaklanır, ama içinde hala şüpheler vardır. Birkaç dakika boyunca, bir cevap vermektense, bu soruyu daha fazla düşünmek üzere sessiz kalmayı tercih eder.)
Balkonun kenarına yaslanmış, derin bir nefes alarak aşağıya bakmaktadır. Rüzgar saçlarını savurur, ama Ellie ne soğuğu ne de rüzgarı hisseder. Sadece içindeki çalkantıyı hisseder. Jill’in söyledikleri hâlâ kulaklarında çınlamaktadır.
ELLIE (kendi kendine, derin bir nefes alarak):
Bir çocuk…
Bunu istemeye hakkı var mı?
Birlikte kurduğumuz bu hayat… Bu kadar mı kolay değişecek?
(İçinde bir gerginlik vardır, karışık bir şekilde zihninde yankılanan düşünceler birbirine karışır.)
ELLIE (gözleri uzaklara dalarak, yavaşça):
Jill’in bu kadar istemesinin sebebi nedir?
Gerçekten bu kadar mı çok istiyor?
Bir hayat kurmak…
Ama şimdi… şüphelerim var.
Bunu isterken… Bunu yapmaya karar vermek zor.
Hep birlikte, geçmişin yükleriyle…
Bunu yapabilmemiz için ne kadar hazırız?
İçindeki kararsızlıkla, balkonun kenarına yaslanır, gözleri belli bir noktada donup kalır. Birkaç saniye boyunca, sadece derin bir nefes alıp verir. Rüzgar, saçlarını savururken, zihninde geçmişin izleri belirir.
ELLIE (düşünerek, biraz daha yüksek sesle):
Belki de en büyük korkum, şu anki dengeyi bozmak.
Bir çocuk… Bunu nasıl kurabiliriz?
Şu an, bu kadar ağır duygularla… Bu kadar karmaşık bir durumda…
Bunu nasıl kabul edebilirim?
(Bir süre daha sessiz kalır, ellerini sarmak için ceketinin eteklerini tutar. İçinde bir şeylerin değiştiğini hisseder, ama hala kesin bir karar veremez.)
ELLIE (daha yumuşak bir tonda, kendi kendine):
Jill’in isteme hakkı var.
Ama ben de bu kadar büyük bir adım atmaya hazır mıyım?
Yine de, belki de bu sadece bir anın duygusu… Ama gerçekten ikimizin hayatını birleştirirken, bu kadar büyük bir değişimi kabullenmek, kolay bir şey değil.
(Bir süre, içinde bu düşüncelerle baş başa kalır. Rüzgarın sesi, Ellie’nin kafa karışıklığını arttırmış gibidir. Gözleri yere kayar ve birkaç adım geri atar. Yavaşça kapıyı açıp içeri girerken, Jill’in ona ulaşmaya başladığını hisseder. Birkaç saniye içinde, balkonun kapısı açılır ve Jill, Ellie’nin yanına gelir.)
JILL (sessizce, endişeli bir şekilde):
Seninle konuşmaya ihtiyacım var, Ellie.
Bunu yalnız başına düşünmeni istemiyorum.
Beni anlamanı istiyorum.
ELLIE (gözlerinde karışık bir duyguyla, sessizce başını sallar):
Biliyorum, Jill.
Ama seninle bu konuda konuşmak, biraz zor.
Çünkü ben de ne hissettiğimi tam olarak bilmiyorum.
JILL (yavaşça, yumuşak bir şekilde):
Evet, seninle olmak, her şeyin üstesinden gelebilmek… Ama bu kadar büyük bir adım atmak, hâlâ doğru hissetmiyorum.
Sadece… hazır mıyız?
ELLIE (gözleri derinleşerek, biraz daha kendine dönerek):
Bunu kabul edebilirim… Ama ne kadar hazır olduğumuzu kimse bilemez.
(Bir an, ikisi de birbirlerine bakar. Her şeyin geçici olduğu gibi, belki de bu an da geçici olacak gibi gelir. Ancak içlerinde bir şeyler hala değişmeye devam etmektedir.)
Evin içinde gerilim biraz olsun azalır. Jill, Ellie’nin odasına girer, fakat Ellie ona hala biraz mesafeli görünür. Aralarındaki sessizlik, her şeyin normalmiş gibi olmasını engeller. Ellie’nin kafasında hala cevapsız sorular vardır ve bunlar, her geçen dakika daha da büyür.
ELLIE (gözleri hafifçe kapanarak, sessizce):
Bir çocuk… Bu kadar büyük bir karar.
Her şeyin sorumluluğu… Sadece ikimizi değil, dünyayı etkileyecek bir şey.
Hadi, bir an düşün…
Seninle bunu paylaşmak, bu kadar büyük bir sorumluluk almak…
Biz gerçekten hazır mıyız?
JILL (yavaşça, derinden):
Seninle birlikte olmayı çok istiyorum, Ellie.
Ve evet, belki de bu sorumluluğu almak zor olacak. Ama sana inanıyorum.
Birlikte her şeyin üstesinden gelebiliriz.
Benim için en önemli şey, birlikte bir geleceği kurmak.
Ve bir aile… Huzurlu bir aile.
Bu, benim hayalim.
ELLIE (gözlerinde biraz beliren kararsızlıkla, sessizce başını sallar):
Bu, senin hayalin, Jill.
Ama ya benim?
Ya bizim?
(Bir an için her şey durur. İkisi de sessiz kalır ve birbirlerinin gözlerine bakar. Ellie, bu kadar büyük bir sorumluluğun altına girip girmemesi gerektiğini düşündükçe, içinde bir şeyler değişir. Ama Jill, ona olan sevgisiyle birlikte bu konuda bir adım atmaya hazırdır. Ancak, Ellie bu adımı atmaya, bu kadar büyük bir karar vermeye hazır değildir.)
JILL (gözleri dolarak, daha da yakınlaşarak):
Bunu istiyorum, Ellie.
Ama seni kaybetmektense…
Eğer şu an hazır değilsen, anlayacağım.
Ama seninle her şeyi geçirebileceğimizi, birlikte bir aile kurabileceğimizi hissediyorum.
Ve bu… beni cesaretlendiriyor.
ELLIE (hafifçe gözlerini kaçırarak, daha sessiz bir şekilde):
Ben de seni seviyorum, Jill. Ama…
Bazen, doğru anı beklemek gerek.
Şu an, hepimizin hayatı zaten karışık.
Bu kadar büyük bir karar almak…
Hepimizin dengesi bozulabilir.
(Bir süre sessizce birbirlerine bakarlar. Ellie, derin bir nefes alarak, Jill’e doğru adım atar. Jill’in gözleri, Ellie’nin içinde bulunduğu bu karmaşayı anlamaya çalışır. Sonunda, Ellie küçük bir gülümseme ile Jill’in elini tutar.)
ELLIE (yavaşça, yumuşak bir şekilde):
Belki de zaman… zaman her şeyi gösterecek.
Ama şu an, her şeyin ne kadar büyük olduğunu, ne kadar sorumluluk taşıdığını hissediyorum.
Bunu düşünmek zaman alacak.
Ama seni kaybetmek… Asla istemem.
(Jill, bu sözleri duyduğunda, içindeki sevgi daha da artar. Bir çocuk fikri, Ellie için şu anda çok büyük bir adım olsa da, birbirlerine duydukları sevgi ve bağ, her şeyin önündedir. Bu an, aralarındaki ilişkiyi dönüştürebilecek bir başlangıçtır. Jill, Ellie’yi anlamaya çalışırken, diğer yandan da onu kaybetmeyi hiçbir şekilde düşünmez.)
Michel, mutfağa girmeden önce birkaç saniye sessiz kalır ve Ellie’yi dikkatlice izler. Ellie, çayı demlemekte, ancak gözleri hala uzaklarda, zihninde düşüncelere dalmış bir halde.
MICHEL (yavaşça, dikkatlice):
Baba, sen ve Jill çocuk istemiyor musunuz?
ELLIE (gülümseyerek, kafasını kaldırarak):
Ne oldu, Michel? Bir şey mi var?
MICHEL (biraz çekingen, ama kararlı bir şekilde):
Evet, aslında bir şey var.
Baba senin ve Jill'in bir çocuk istemeniz çok güzel bir şey, değil mi?
Hani… bence bir kardeşim olsun, çok güzel olurdu.
Sen ve baba birlikte bir aile kurarsanız, çok mutlu olurum.
(Ellie, bir an gözlerini kısıp, oğlunun bu kadar doğrudan bir soruyla yaklaşmasına şaşırır. Ancak hemen sakinleşip, yanıt vermeye karar verir.)
ELLIE (yavaşça, biraz tereddütle):
Evet, Jill bu konuda çok kararlı… Ama ben…
Bunu, tam olarak ne zaman yapacağımıza karar veremedim.
Büyük bir sorumluluk, Michel.
Bilmiyorum, belki de… biraz daha düşünmeliyim.
(Michel bir adım daha yaklaşır ve annesinin gözlerine bakar. Onun bu kadar kararsız olmasına anlam veremez, ama daha sonra yumuşak bir ifadeyle devam eder.)
MICHEL (gözleri hafifçe parlayarak, yavaşça):
Ama ya gerçekten istiyorsanız?
Baba ve sen birlikte… Eğer bir kardeşim olursa, ben de çok mutlu olurum.
Gerçekten… onu çok severim.
Baba seni seviyor, seni mutlu görmek istiyor.
Ve ben… bence bir kardeş büyütmek, çok güzel bir şey olurdu.
(Ellie, şaşkın bir şekilde Michel’e bakar. Kızının bu kadar büyük bir sorumluluğu üstlenmesi ve bu konuda kendisine destek olması, ona beklenmedik bir güven verir. Gözlerinde bir umut ışığı belirir.)
ELLIE (hafifçe gülümseyerek, yavaşça):
Michel, senin fikrin çok kıymetli.
Ama senin yaşında bir çocuğun böyle bir şey söylemesi… beni düşündürüyor.
Yani… Jill ile ben hazır mıyız?
Bilmiyorum, zamanla karar vermemiz gerekebilir.
MICHEL (daha kararlı, biraz heyecanla):
Bilmiyorum ama, belki de babamı ikna edebilirim.
Ona, bir aileyi daha büyütmenin ne kadar güzel bir şey olabileceğini anlatırım.
Senin için yapabilirim, baba.
Gerçekten bence bunu yapmanız gerekiyor.
(Ellie, kızının bu kadar düşünceli ve olgun olmasına hayret eder. Bir yandan da, Michel’in bu kadar olgun olmasının ve ona verdiği desteğin gerçekten değerli olduğunu fark eder.)
ELLIE (gözleri dolarak, biraz yumuşayarak):
Michel, senin düşüncelerin… gerçekten çok kıymetli.
Ama ne kadar cesur olduğunuzu bilerek, biraz daha zaman alacağım.
Herkesin hazır olduğundan emin olmam gerekiyor.
Bu, sadece ikimizin değil, herkesin hayatını değiştirecek bir adım olacak.
MICHEL (gülümseyerek, annesine nazikçe yaklaşarak):
Sadece hatırlatmak istedim… Ben her zaman senin yanındayım, anne.
Ve… her zaman bir kardeşim olmasını istedim.
Sen ve Jill birlikte bunu yapabilirsiniz.
Ellie, kızının büyük bir sevgiyle bakar. İçindeki kararsızlık devam etse de, Michel’in desteği, ona bir şekilde güven verir. Bu, büyük bir adım atmaya cesaret etmesine yardımcı olabilir. Yavaşça kızının başını okşar.
ELLIE (yumuşak bir sesle):
Teşekkür ederim, Michel.
Bunu düşündüğümde… belki de zamanı gelmiştir.
Ama herkesin hazır olduğundan emin olmam gerek.
(Bir süre sessiz kalırlar. Sonra Michel, sabah kahvaltısına oturur, Ellie ise mutfağın bir köşesinde, derin düşüncelere dalmış bir şekilde sabah çayını içer.)
Akşam saatleri yaklaşırken, Ellie ve Jill evin oturma odasında otururlar. Ellie, düşünceli bir şekilde pencereye bakar. Jill, sessizce onu izler ve sonrasında Ellie’ye yaklaşır. Bu, büyük bir kararın arifesidir ve her ikisi de bu konuya dair farklı duygular besler. Ancak sonunda Ellie, ne kadar kararsız olursa olsun, doğru zamanda bu konuda bir adım atma gerekliliğini kabul eder.
ELLIE (gözleri uzaklarda, derin bir nefes alarak):
Jill… Bunu kabul ediyorum.
Biliyorum, belki de çok uzun süre erteledik. Ama Michel’in söyledikleri…
Beni düşündürdü.
Bir kardeşi olmasını istemek, çok güzel bir şey.
Ve ben de seninle bir aile kurmanın zamanı geldiğini düşünüyorum.
(Jill, Ellie'nin söyledikleri karşısında biraz şaşırsa da, sevincini hemen gizleyemez. Yavaşça Ellie’nin yanına oturur, ona daha yakınlaşır.)
JILL (gözleri parlayarak, duygusal bir şekilde):
Yani… gerçekten bunu kabul ediyorsun?
Bir çocuk istiyor musun?
Bunu gerçekten, ama gerçekten yapacağız mı?
ELLIE (hafif bir gülümseme ile, ama kararlı bir şekilde):
Evet, Jill.
Bu, sadece senin değil, benim de kararım.
Bir aile kurmak istiyorum.
Bir kardeşi olmasını isteyen Michel’e…
Ve sana da verdiğim değeri…
Bunu yapmaya hazırım.
(Jill, derin bir nefes alarak mutluluğunu saklayamaz. Ellie’nin omzuna elini koyar ve onu sıkıca sarılır. Bu, yıllardır bekledikleri bir andır.)
JILL (mutlu bir şekilde, gözleri dolarak):
Ellie… Seninle bu kadar uzun süre birlikte olmak ve aile kurmak…
Hep hayalini kurduğum bir şeydi.
Ve şimdi seninle bunu gerçekten yapabilmek…
Her şey mükemmel olacak.
(Ellie, Jill’in mutluluğuna karşılık verir ve onu sarılarak yanıtlar. Bu adım, hem onlar için hem de Michel için önemli bir dönüm noktasıdır. Zaman içinde, birlikte büyütmeleri gereken bir çocuk için yeni bir sayfa açmak üzeredirler.)
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 715 Okunma |
206 Oy |
0 Takip |
90 Bölümlü Kitap |