43. Bölüm

42.Bölüm

Zeynep
yazarzeeyzey

Asya'dan...

4 ay sonra...

Bu denediğim sekizinci elbisemdi. Bilin bakalım sekiz elbisenin biri bile kime olmamıştı?

BANA!

"Annecim haklısınız o kadar dar alanda iki kişi kalmak eminim çok zordur ama, bende bu karınla dışarı çıkmak, babanızla vakit geçirmek zorundayım değil mi? Azıcık çekseniz ayaklarınızı da üç beş santim incelsem, belki şu pembe elbise olur bana?"

Kimi kandırıyordum ki, o elbise hamile değilken bile içine zor girdiğim bir elbiseydi.

Sinirden bütün hepsini paramparça etmek istiyordum. Üç haftadır her dışarı çıkmak istediğimizde bir problem çıkıyor ve biz kocamla bir yemeğe dahi gidemez hale geliyorduk.

Bu sefer ise sorun bendim. Başımızdaki Kortaç belası gitmiş, Ela hastası bebişi ile keyif yapmaya çekilmiş, abim olacak dallama da adının Nur olduğunu öğrendiğim yengemle Allah bilir neler yapmaya çalışıyordu.

Evet, çevremdekilere olan sevgim gözlerinizi yaşarttı dimi?

"Pusat! Acil buraya gelmen lazım."

Son seçeneğim olan kırmızı elbisemi de üzerime geçirip arkada duran kurdelesini bağlamaya üşendiğimden yardımcımı sahneye çağırıyordum. Bu defa olmuş gibiydi, triko bir elbiseydi ve önden resmen iki tane bebeyi karnımda taşımıyor gibi duruyordum.

Koşuşturma sesleri merdivenlerden odaya doğru gelirken kapı adeta kırılarak açıldı.

Ah kocam, ne zaman anlayacaksın acaba benim acil işimin senin hayatında sivrisinek ısırığı kadar dert edeceğin şeyler olacağını?

"NEFES AL VER GÜZELİM, BEN YANINDAYIM HİÇBİR ŞEY OLMAYA-"

Odaya girdiği gibi kalakaldığında gözleri acı çeken ve kuvvetle muhtemel doğumu başlayan bir Asya görmeyi bekliyordu.

Acı çektiğim doğruydu ama bunun doğumumla alakası yoktu.

Ayağa kalkıp ellerimi belime koyarak kocaman gülümsedim.

"Bu elbise beni hiç hamile gibi göstermiyor değil mi?"

Beyni durmuş fiillinin sözlük anlamı kocamın yüz ifadesiyken yavaşça başını salladı.

"E-evet güzelim. Harika gözüküyorsun."

DESTUR!

Ona hamile gibi görünmüyorum gibi dediğimde onun bana dediği harika olduğum muydu?

"Ha yani ben hamileyken güzel gözükmüyorum, öyle mi?"

Bir anda sendeledi ve gözleri hala bedenimde dolanırken yanıma doğru yaklaştı. Yüzündeki mallık beni çok güldürüyordu ama şu an gülüp tribimi bozamazdım.

Hamile olduğum için ona fazla iyi davranmıştım bu sıralar.

Yani iyi kelimesi çok göreceliydi, bence gecenin bir vakti yerine gündüz vakti bir şey aşermek iyilikti. Ya da mesela onu yatağa almak... hamileyken, özellikle de ikizlere hamileyken o yatağa sığmak çok zor oluyordu da.

Yoksa bende tabi ki kocamsız uyuyamazdım. Kim yapacaktı sonra benden başka çocukları?

Tövbe tövbe!

"Sevgilim sen her halinle harikasın. Bu elbise..." Yutkundu. Ah be kocam şu an bana üzerine atlamamam için bir sebep saysana. Evet bir, üçe beşe hiç gerek yok. "Bu elbise seni çok ama çok güzel göstermiş sadece. Bizden olanlar seni nasıl çirkin gösterebilir? Var mı böyle bir ihtimal?"

Yatağa oturup kırmızı rujumu bir daha tazeledim.

ÇÜNKÜ ELBİSEDEN GÖZLERİNİ ZAR ZOR OLAN KOCAM ŞİMDİ KİLİTLENMİŞ GİBİ DUDAKLARIMA BAKIYORDU!

"Bende çirkin olabiliyorum kocacım, farkındayım bunun."

O da yanıma oturdu ve elini belime uzatıp yavaş yavaş okşamaya başladı. Adam tam bana göreydi işte, temas bağımlısı, benim ayım olacak kadar sadık ve yakışıklı bir big boy.

Maşallah maşallah.

"Yavrum senin çirkin olma gibi bir ihtimalin yok, sen benim şu dünya üzerinde gördüğüm en güzel şeysin. Bir üstü yok, bir sen varsın o kadar."

Rujumu kenarıya doğru koydum ve ellerimi omzuna uzattım. Bu adam beni yoldan çıkarmak için elinden ne geliyorsa yapıyordu.

"Bana bak adam, sen benim ayarlarımla oynuyorsun. Atlarım üzerine inmem oradan görürsün."

Belimdeki eli bu defa sırtıma ve kalçama doğru uzandı.

"Asya'm..." dudağımı öptü. "Miniğim...." Boynuma ıslak ve ayaklarımı herden kesen bir öpücük kondurdu. "Güzelliğim." Sanki karnım kocaman olmamış gibi belimi tutup kucağına oturttu. "Başımın üzerinde, kalbimde, çıkabileceğin her yerde yerin var, hakkın var, senindir..." yatağa beni oturup yerdeki ayakkabılarımı yavaşça giydirmeye başladı. "Çık yine, inme istersen, benim için senin olduğun her an yaşamak demek. Ama şimdi yemek yiyelim." Diğer ayağımı da geçirdi. "Yemekten sonra ben seni bir daha yerim. Tatlı niyetine, bal gibi karımı."

🍪☕️🍪

Yemekten döndükten sonra tabi ki de yorgunluktan ayaklarım şişmiş ve kendimi hemen yatağa atmıştım. Doğuma az bir zaman kalmıştı artık.

SİZE DAHA CİNSİYETLERİ SÖYLEMEDİM EVET. HADİ BEN UNUTGANIM ARKADAŞLAR SİZE NE OLUYOR?

Benim karnımda tam olarak iki tane prenses vardı. Her ne kadar ben bir kız bir erkek olarak düşünsem de kocam asla üzülmemem gerektiğini erkek bir bebeği de seve seve yapacağını söyleyerek bana güzel bir moral vermişti.

O deseniz... oturup ağlamış ve şimdiden onları nasıl koruyacağını düşünerek kafayı yemeye başlamıştı. Onlar bir de benim kızlarım olacaktı, sizce var mı deli olmama ihtimalleri?

Bence yoktu.

Cinsiyetlerini öğrendiğimiz günden beri odalarını dekore edip bulduğum her pembe şeyi alarak odayı ağzına bir doldurmam ve bu yüzden dekorun iki ay sürmesi küçük bir problem olduğundan asıl büyük problem hala varlığını sürdürmeye devam ediyordu.

BEN NASIL DOĞURACAĞIMA KARAR VEREMEMİŞTİM!

Herkes normalden yanaydı. Kimse sezaryeni önermiyordu ama ben ciddi manada korkuyordum. O yırtılmalar aklıma geldikçe içim çekiliyor ve beni bayıltın ne yaparsanız yapın diye ağlamaya başlıyordum.

Korkunçtu.

Bir kaç hastane daha araştırmıştım. Aslında normal doğum için beni ikna edecek kadar tatlı ve bilgili olan Gaye hanım kafamdaki her fikri çok karıştırıyordu. O da bizim eve yakın olan hastanede doktordu. Bu gidişle orada doğuracaktım ve ben karar verene kadar bebeklerim benim karnımdan bir şekilde çıkmış olacaktı.

"Sevgilim? İçtin mi bakayım çayını?"

Ah bir de bu sülük gibi kokan çayımı içmek zorundaydım. Çünkü kan şekerim gereksiz fazla yükseldiğinden tatlı yasağım konmuş, bitki çayları, meyveler ve kuruyemişlerle tatlı ihtiyacımı karşılamam gerektiğinin uyarısını almıştım.

Ben tabi ki akıllılık yaparak her seçeneği elemiş ve kocamı seçmiştim.

Siz ne sanmıştınız?

"İçim ve şimdi kusucam. Uyumak istiyorum ayıcığım aç bakayım kollarını." Kocaman bir gülümsemeyle yanıma gelip kolunu açtı ve yatağa uzandı.

O benim en sevdiğim yastığımdı. İstediğimde sıcacık, istediğimde buz gibi oluyordu ve kocamandı!

"Seni seviyorum kocam bey, bunu bil ve öyle uyu. Kızlarımız da seni seviyorlar, hatta bayılıyorlar. Bunu da bil ve öyle uyu."

Kıkırdadı.

"Ben üçünüzü de çok seviyorum. Ama en çok seni, sende bunu bil ve öyle uyu tamam mı?"

Başımı sallayarak gözlerimi kapattığımda aklımda yanmaya başlayan kocaman ışıkla tekrardan büyük bir çığlıkla kocama döndüm.

"Rüya ve Işıl!"

Yattığı yerden hafifçe doğrulurken ne dediğimi anlamaya çalışıyordu.

"Bebeklerimizin adı. Olsun mu kocam? İster misin? Aklıma geldi. Biri hayallerin ötesi, biri de parıltıların en güzeli. Olsun mu?"

Derin bir nefes vererek beni tekrardan göğsüne çekti ve dudaklarını saçlarıma yaslayarak gözlerini kapattı.

"Olsun güzelim, anneleri hayatımın hayali ve ışığı...Kızlarımız da rüyamız ve ışılımız olsun. Senin kalbinden geçmesi yeter, ben her şeye kabulüm. Yeter ki sen söyle."

🍪☕️🍪

Aytaç'tan...

"Timuçin o yastığı alıp, dürüp büküp götüne sokmamı istemiyorsan eğer defol başımdan."

Yastık bir anda geri çekilirken bende yana dönüp uyumaya devam ettim. Dün gece sabaha karşı görevden dönmüştük ve şu dört aydır ilk defa doğru düzgün bir yatak yüzü görüyordum.

İBNE DE GELMİŞ BAŞIMDA YASTIKLA KAFAMA VURUYORDU!

Bu defa odada adım sesleri yükselmeye başlarken Timuçin'e ait olamayacak kadar insansı ve narin adımlar aklıma sadece bir ismi getiriyordu.

O olabilir miydi gerçekten?

Yavaşça tek gözümü açtım ve etrafa bakınmaya başladım. Tanıdık hiçbir şey göremezken korkuyla yattığım yerden doğruldum. Ne zamandır benim odamda kadın kıyafetleri dizilmiş ve bir iskelet süs diye dikilmeye başlamıştı?

"Sonunda uyandın komutan, bir an dürüp büküp terbiyesizliğine alet ettiğin yastıkla seni boğmayı düşünüyordum."

Bu gerçekten Nur'un sesiydi.

Ensemde hissettiğim soğuk metalin beni ittirmesi ile yataktan çıkıp ellerimi iki yana kaldırarak ona döndüm. Ama bu dönüşüm sanırım şu dört aydır göremediğim yüzünü ve saçlarını fazlasıyla bana yabancılaştırdığını yüzüme yüzüme vuruyordu.

O bu kadar koyu makyaj yapmazdı. Hem, sarı saçlarının yerini hangi ara simsiyah teller almıştı?

"Gerçekten bu kadar mı korkaksın? Buradan giderken en son bana uğradın diye, geldiğinde de ilk benim odama gireceğini sana düşündüren ne?"

Onunla gittiğimiz görevden sonra bana hazırladığı kahvaltıda ertesi gece hakkında konuşamamıştık ve öylece susup kalmıştık. Bana gayet yakın davranıyordu ve ben şu siktiğimin dört ayında çok net bir şeyi öğrenmiş olarak buraya geri dönüyordum.

O benden hoşlanmıyorsa da, ben köpek gibi hoşlanıyordum her zerresinden.

Yarın dahası zaten sınıra gitmemiz gerektiğinin bilgisini almıştık ve benim ayaklarım beni onun yanına taşımıştı. Ağlamamıştı, sadece gözleri dolmuştu ve elleri yanaklarımı sararken ben onun dudaklarına mühürlemiştim dudaklarını.

Dün gibi aklımdaydı her saniyesi.

Sonraysa ikimiz de sanki birbirimizi bir daha göremeyecekmiş gibi bir heyecan ve şehvetle kendimizi onun yatağında farklı bir dünyaya giderken bulmuştuk.

Asıl o sahnele silinmiyordu beynimden. Silahı tutmayı unutuyordum da bana o yatakta attığı bakışları, sırtıma işlediği çizikleri... Ölsem unutamıyordum.

"Ha eğer o gece yüzünden geldiysen bir kerelik bir hata olduğunu düşündüğümüzü düşünüyorum."

Sıktığı yumruğunda tuttuğum bakışlarım yüzüne hızla tırmanırken bir adım atmıştım ona doğru. Sağ elinde hala bana doğrulttuğu silah vardı. Ama o kadar sıkı tutuyordu ki, parmakları beyazlamaya ve eli titremeye başlamıştı.

Kuvvetle muhtemel ona bile isteye yazmadığımı düşünmesi sinirini oynatıyordu.

Biz orada nefes bile alamamıştık. Tek yapabildiğim acemi askerlerden onun kapısına çikolata, şeker ve o en sevdiği sigaradan bırakmalarını söylemek ve iyi olduğuna dair haberini almaktı.

O doktordu, eğer benimle görüşmek için bile komutanlığa girerse bu karışıklıkta hain olarak gösterilip hayatını mahvedebilirdi.

Buna göz yumamazdım.

"Ne hatası? Ne saçmalıyorsun sen?"

Gülmeye başladı. Silahı indirirken bir yandan da kahkaha atıyordu.

"Ne hatası mı? Benimle yatıp da yarın sabah gittiğin görevden dört aydır tek haber alamadığıma göre, bu taburun hatası olmuşumdur diye düşünüyordum. Neyse ki sende benim için hata konumunda olduğundan bu beni çok oyalamadı. Şimdi ya odamdan çık, ya da güvenlik çağırayım."

Çenem kasılıyordu. Dişlerimi sıkmam bir halta yaramıyordu ve sinirim beynimden akıyordu.

"Çağırsana hadi."

Arkasını döndü ve gözlerini sildiğini göstermemek için burnunu çekip tekrardan bana döndü.

"Aytaç, benim odamdasın. Zorlama beni. Çık git artık."

Tekrardan bakındım etrafıma. Kendi odamın konumuna geldiğime emindim. Gece sadece ışığı açmamış ve yatağa girmiştim. Ne zamandır benim odam onun odası olmuştu?

Ayrıca odadaki bu bilinçli anne kitapları resmen her taraftaydı.

"Ben istemedim, komutan bizim apardı buraya taşıdı şansıma bu odayı verdiler bana. Seninki neresi bilmiyorum. Git ve mümkünse buraya bir daha gelme."

Bir şey demedim. Açıklama yapmak için şu an yeri ve zamanı değildi. Zaten beynim sulanmıştı ve aylardır birer saatlik uykularla geçirdiğimiz zamanlar dengemi bile benden alırken şu an ihtiyacım olan sadece uyumaktı.

Sonrasında Nur'un da gönlünü alırdım, hata dediği şeyi de düzeltirdim.

Başımı sallayarak odadan çıktım. Kapıyı örttüğüm gibi koşarak buraya gelen asker ile adımlarım dursa da elindeki eczane poşeti ayılmamış beynimi panikle şok etmişti.

Bir şey mi olmuştu?

"Komutanım siz mi getirdiniz bulantı hapını doktor hanıma? Valla Allah razı olsun, kadının içi dışına çıktı artık kusmaktan." Elini duvara yaslayıp soluklandı.

Ne bulantısından bahsettiklerini anlamazken ilacın adı ile yaşadığım dejavu parmak uçlarımdan saçlarıma kadar sarsmıştı beni.

Bu postadoxin ilacıydı, Asya için de almıştım. Diğer ilaçlardan farklıydı.

Çünkü bulantı önlüyordu ve sadece hamileler içindi.

🍪☕️🍪

AY BEN BUNLARI NASIL ÖZLEMİŞİİİİİM1

AMA DÖNDÜM, VAR MISINIZ BENİMLE BU İKİ ÇATLAĞIN AŞKINI OKUMAYA?

NASILDI BÖLÜM AŞKLARIM, BEĞENDİNİZ Mİ?

OY VE YORUMLARINIZI BEKLİYORUM, ÖPÜLDÜNÜZ!

 

Bölüm : 08.02.2025 13:49 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...