
Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın canikomlar🫶🏻
YENİ KİTABIM "MUM IŞIĞI KÜLLERİ"NE BEKLİYORUM 🩵
Sınırımız 30 Oy ve yorum, sizlere güveniyorum canikomlar 🩵
17.Piyon"Demir" kitabıma da beklerim aşklarım 🌸
💗💗💗
✨✨✨
Bana soğuk bir su, kocama da en okkalısından bir tokat alabilir miyiz?
Çünkü eminim ki ikimizin de yaşadığı anlık şok hala üzerimizde dolanıyor ve kendimize gelemiyorduk. Benim bacaklarım zangır zangır titrerken kocam da nefesini düzene sokmaya çalışıyordu.
“Ne yapacağız şimdi? Rezil olmamıza mı yanayım bu gecemizin gerçekten yandığına mı?”
Derin bir nefes daha aldı.
Onlar içeri girdiği gibi kendimizi odamıza kilitlemiş sakinleşmeyi bekliyorduk. Çünkü ikimizin de uzun zamandır beklediği bu senaryo içinde fazlasıyla aksiyonu barındırdığından belli başlı hayatsal faaliyetlerimiz pik yapmıştı.
Buna nefeslerimiz, uyarılmış bedenlerimiz ve bulanmış zihnimiz de dahildi.
“Çıkmayalım odadan gitsinler.”
Gözlerim kuş bakışı üzerinde geziniyordu. Hayır, bu odada durmamız bizim işi burada pişirmemize neden olacaktı ve eminim ki gidip gitmedikleri bir süre sonra pek de umurumuzda olmayacaktı.
“İki dakika daha burada kalırsak üzerine atlarım ki senden eminim altımda kalmaktan çok zevk duyarsın kocacım. O yüzden önce ben, sakinleşince de sen gel ve şu içerideki ileri zekalı topluluğu bir an önce geldikleri yere postalayalım.”
“Yalnız duyuyoruz biz!”
Sabır!
Elbisemi düzeltip saçlarımı da en azından sanki biraz önce basılmamış gibi bir hale getirip odadan çıktım. Hepsi yan yana dizilmiş bekliyordu.
Cüneyt’in elindeyse hala üzerimize fırlattığı konfetinin çöpü duruyordu.
Neyse Nilda, sakin ol kızım gidecekler, halledeceksin.
“Siz kafayı mı yediniz?”
Tam karşılarına geçerek kollarımı bağlayıp koltuğa oturdum. Hepsi çok rahatlardı ve sanki onlar az önce beni basmamışlar gibi şakalaşıyorlardı.
“Yenge sürpriz yaptık.”
“Balayındayız biz!”
Nil kollarını bağlarken Cüneyt ellerini iki yana doğru açtı.
En sonunda o konfetiyi bir tarafına sokacaktım da o olacaktı.
“Ben dedim gelmeyelim diye, rahat rahat yeğen yapsınlar bize dedim! Karnımdakine kardeş lazım!”
“E biz yapalım bir tanem.”
“Çınar daha doğurmadım!”
Bunlar ciddi miydi?
“Yenge valla biz bu gece hallenmezsiniz diye geldik, kaç gündür buradasınız yapmışsınızdır diye düşündük.”
O sırada hala yapamayan biz….
“Yahu sürpriz yaparsınız da gecenin bir vakti gelmezsiniz hani. Hele o konfeti ne alaka?”
Cüneyt sevinçle ellerini salladı ve arkasından bir konfeti daha çıkardı.
“Benim fikrimdi, iyi düzüşmeler!” Diğer konfetiyi de bana doğru patlattı.
“Seni o konfeti ile sikerim Cüneyt, rezil olduk ağzına sıçayım. Hala ne diyorsun?”
Ah be Polat, ah be kardeşim, halimizi anlayan bir sensin gerçekten.
“Hadi gidiyoruz, kalk kalk kalk.”
Çınar herkesi evin çıkışına gönderirken Nil yavaşça bana döndü. Geldiğimizden beri eli karnındaydı ve bir şey saklıyor gibi davranıyordu.
“Biz yandaki dört evi de kiraladık, sesi ona göre ayarlayın. Ayrıca ben bizimkilere uyku ilacı verdim gece rahatsın, öptüm.”
Koşar adımlarla Çınar’ın yanına gittiği sırada hala odadan çıkamayan Oflaz’a dolu bir bardak soğuk su aldım. Her ne kadar bende sakin gözüksem de içimde hala kıpır kıpır atan şeyler yerli yerindeydi. Sonuçta kocam bilmese de ben bugün için hazırlanmıştım ve sürpriz yapacaktım.
Kapıyı arkalarından güzelce kilitleyip odamıza doğru yürümeye başladım. Yatağın ucunda oturuyordu ve hala yüzü tam olarak kendi rengine gelmemişti.
“Sevgilim.”
Yanına yavaşça yaklaştım. Elimdeki suyu ona doğru uzattığımda yüzü yavaşça bana dönmüş ve bardağı kenara bıraktığı gibi boynuma uzandı ve hayatımda onda ilk defa gördüğüm bir sertlikle dudaklarımızı birbirine bastırdı.
Zaten bu anı bekleyen hormon ve hislerim zorla tıktığım delikten fışkırır gibi çıkarken bende elimi ensesine uzattım.
“Sen benim karımsın.”
Alnı alnıma yaslıyken nefes nefese kalmamış gibi konuşuyordu.
“Aklımdaki hallerimiz benim abartmalarım değil, biz biriz ve bir olabiliriz.”
Başımı salladım.
“Öyleyiz.”
“Peki benim bunun için ne kadar beklemem gerekiyor?”
Sesi buğulanmıştı ve gözleri kapalı konuşuyordu. Bunun beni nasıl yaktığı hakkında bir fikri var mıydı acaba?
“Aslında hiç.”
Bu defa gözleri bir anda açıldı ve alnıma yaslı alnını geriye doğru çekti.
“Gerçekten mi?”
Kahkaha atmamak için kendimi zor tutuyordum. Yüzünde karışan şehvet ve mutluluk beni deli ederken az önce komodinin üzerine bıraktığı sudan büyük bir yudum aldım.
“Senin olmasa da benim ihtiyacım olacak.”
İşte o an üzerindeki tişörtü tek hamlede sıyırıp beni belimden tuttuğu gibi yatakla kendisi arasına sıkıştırmıştı.
“Hazır mısın kocanın marifetlerine görmeye?”
Üzerimdeki elbise, kıyafetlerimin hepsi bana fazlalıkmış gibi gelirken başımı salladım.
Gözlerim oradan bakınca nasıl gözüküyordu bilmiyorum ama istekli olduğumu anlaması tek temennimdi.
“Sonuna kadar hazırım….” Saçımdaki tokayı söküp yer doğru fırlattım. “Kocacım.”
✨✨✨
Belimde oyalanan bir çift elin yumuşaklığıyla gözlerimi aralarken pencereden bana selam çakan Karadeniz’in yeşilleri sanırım hayatımdaki en güzel sabahın elle tutulur taraflarındandı.
“Günaydın hanımelim.”
Başım göğsündeydi ve saçlarım yüzünün he tarafına yayılmıştı. Ama gözleri, onlar her zamankinden daha da aşık bakıyordu.
“Günaydın kocacım.”
Yüzüne kocaman bir gülüş peydahlanmıştı. O çukurlarda yaşama şansım var mıydı?
Belimdeki ellerini yatağa koyup üzerime doğru çıktı. Bacaklarım bacaklarının arasında ve bedeni ağırlığını vermeden bedenimin tam üzerindeydi.
“Nasılsın, ağrıyor mu bir yerin?”
İçimde dün gecenin devamını yaşamamız için tutuşan her çıra bir bir kora dönerken dudağına uzun ve ıslak bir öpücük kondurdum.
“Kalbim ağrıyor, mutluluktan.”
Burnunu boynumda gezirdi. Az önce benim bıraktığım o öpücüğün daha da ıslağını boynuma bırakıp bu defa tek hamlede beni kendi üzerine taşıdı.
“Altında kalmak, güzelmiş.”
Kıkırdadım.
“Senin altında kalmak çok daha güzel.”
Zaten çıplak bedenlerimiz hali hazırda bekliyordu bir ateşin daha harlaması için.
“Günaysın mı artık?”
Yorganı üzerimize çekip beni tekrar ve tekrar altına aldı.
O kadar güzeldi ki ağırlığında, omuzlarında kaybolmak.
“Aysın yakışıklım, tabi ki aysın.”
✨✨✨
Saat üçe geliyordu, anca yataktan çıkabilmiş ve banyoya girebilmiştik. Bacaklarım titriyordu ve soğuk hava buna adeta bir davetiye sunar gibi tetikliyordu.
“Bence bugün Giresun tarafına gidelim, orada çok güzel bir pideci biliyorum, tanıdığımız kendisi.”
Başımı hızla salladım. Gerçekten çok acıkmıştım ve evde dişime göre herhangi bir şey yoktu.
Kocam hariç.
“O zaman ben giyineyim, gidelim?”
Ayaklandığımda beni tutup kendine doğru çekti.
“Sen giyinirken o odaya dalmamam için beni bir odaya kilitle.”
“Belki o odaya dalmanı bende istiyorum nereden biliyorsun?”
Hımladı. Benim içimden çıkan herneyse yıllardır zor bile dayanmıştı.
“O zaman yemek, sonra da eve acil bir dönüş.”
Tekrardan dudağına uzanacağım sırada kapı birden deli gibi yumruklanamaya başladı.
“Oflaz yardım et! Nil’in kanaması var nefes almıyor yalvarırım yardım et!”
✨✨✨
Maalesef sınırımız var arkadaşlar, çünkü okuyan sayımız olsa da bu oran oya ve yoruma göre çok yüksek.
30 Oy 30 Yorum sınırımız.
SİZCE NİL’E NE OLDU?
DİĞER BÖLÜMDE GÖRÜŞMEK ÜZERE 🩵
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 37k Okunma |
3.05k Oy |
0 Takip |
43 Bölümlü Kitap |