21. Bölüm

EFSUNKÂR

Rabia
yaziyor

Çalan kapı ile birbirimizden ayrılmıştık Ben kapıyı açacakken Alparslan benden önce davranıp kapıyı açmıştı kimin geldiğine bakmak için ben de ardından gittim. Gelen Ali Asaf'tı. Annesi, Güzin abla mahcup bir ifadeyle, "Kusura bakmayın, tutamadım. İlla gelmek istediğini söyledi. Umarım zamansız gelmemişizdir." Hemen söze girme ihtiyacı hissettim. "Olur mu öyle şey abla. Hoş geldiniz, buyurun içeri..."

"Sağol canım, ben gelmeyeceğim. Ali Asaf bir saat kadar durduktan sonra alırım ben. "

"Tamam abla aklın kalmasın." Güzin abla Alparslan'a mahcup bakışlar atarken, Alparslan sorun olmayacağını söyleyip, eşine selamlarını ilettikten sonra içeri geçmişti.

"Ah, güzelim... Ali Asaf'a kalsa hergün gelecek ama inan zor tutuyorum. İlla Elişe gideceğim diyip başımızı şişiriyor. Kusura bakma isminle hitap ediyor ne dediysem tutturmuş Eliş izin veriyor diye. Ha birde seninle evlenecekmiş. Allah'ım Ya Rabbim, daha neler duyacağız. Kusura bakma lütfen."

"Sorun değil abla daha çocuk o. Büyüdükçe daha iyi anlayacaktır. Bu halleri beni çok eğlendiriyor ama Alparslan için aynı şeyi söyleyemeyeceğim."

"Ayy deme kız. Ona da mı söyledi. Ah bu çocuk daha yaşlanmadan saçımı beyazlatacak"

Kıkırdamadan edemedim. "Takılma bu kadar abla, sonuçta söylediklerinin çocukça olduğunu biliyoruz, kızarsak suçlu biz oluruz. Çocuk ne bilsin."

"Haklısın da, bu hali bazen beni mahcup ediyor. Zor durumda kalıyorum. Neyse kapıda tuttum seni de, kocan da evde. Bizim ki durmazsa ara beni. "

"Merak etme sen, hallederiz biz. "

Vedalaşıp Ali Asaf'ın elini tutup içeri geçmiştik.

"Eliş, annem kızmasın diye sesimi çıkarmadım ama neden kimse seninle evleneceğimizi kabullenmiyor. Boyum kısa diye mi?"

"Olur mu öyle şey... şimdi onlardan ziyade senin ne düşündüğün önemli. Şöyle bir beş on sene geçince sen aynı fikirde olursan, tekrar bi görüşürüz Olur mu yakışıklı."

"Hep öyle diyorsun Eliş. O zaman ne olucak ki?" Aklen daha olgunlaşıp, bazı şeylerin imkansız olduğunu ve idrakinin gelişmesi gerektiği bir zaman dilimi olduğunu soyleyemedim tabi.

"Sen daha çok büyüyeceksin, okula başlamış olacaksın işte"

"Hmm... Peki Eliş"

Salona geçtiğimizde, Ali Asaf'ı da sofraya oturtmuş eline poğaça tutuşturmuştum. Alparslan çayını içiyor pek oralı olmuyordu. "Eliş çok güzel olmuş bu, Ellerine sağlık" ona tebessüm ederek, "Afiyet olsun yakışıklı" demiştim. Alparslan ışık hızıyla bana dönüp, "bana bir gün yakışıklım demedin?" Şaşırmış kalmıştım. Ne denir di ki şimdi.

"Çünkü onun yakışıklısı benim, dimi Eliş?" Alparslan ne diyeceğimi bekliyordu. Ne desem diğer tarafı kızdıracağı belliydi.

"Iııı şey... Ben yakı- Ali Asaf'a süt getireyim." Diyip koştur koştur mutfağa gitmiştim. Dolaptan sütü çıkarıp bardağa koyarken Alparslan'ın sesini işittim. "Bu veletin evi yok mu? Ne güzel seninle oturuyor güzel vakit geçiriyorduk, resmen içine etti."

"Alparslan! Ciddi değilsin dimi?"

"Gayet ciddiyim gelincik, birde pişkin pişkin ben onun yakışıklısıyım diyor."

"Ya sen beni küçük çocuktan kıskanıyor olabilir misin acaba?"

"Olabilirim. Sen benim karımsın. Yakışıklın da ancak ben olabilirim."

"Tamam koca adam. Yakışıklı kocam. Tabi ki sen öylesin ama, çocuk ya hani o da, biraz anlayış"

"Küçülsün de cebime girsin. Evlilik hayalleri kurmasını biliyor ama... neyse tamam. Sütünü içsin gönder evine"

Kocaman olmuştu gözlerim. "Alparslan sen odaya çık, biraz uzan. Başladın yine"

"Sizi yanlız bırakacağım birde. Kat'iyen olmaz. O veledin işi belli olmaz sarılır falan sana"

"Uff Alparslan. Ben gidiyorum.

"Tamam, şaka yaptım ben zaten. "

Cevap vermeden salona gitmiştim. Alparslan da yerine geçmiş çay doldurmuştu kendine. Bu hali çok tatlıydı ama kendinden haberi dahi yoktu. Aslında bazı sözlerini bilerek abartılı söylese de bazılarında oldukça ciddiydi. Nasıl derler, sahiplenici sahici hamiliği hissedersin ya , küçücük çocuk bile olsa benimsin dersin hal diliyle, öyle birşeydi sanırım.

"Teşekkür ederim, Eliş"

"Rica ederim yakışıklı, afiyet olsun."

"Eliş?

"Söyle yakışıklı"

"Kızma ama ?"

"Niye kızayım Asafcığım.."

"Ana okulunda aynı sınıfta olduğum bir arkadaşım beni yanağımdan öptü, ama ben hemen sildim. Gerçekten. Hatta gidip yıkadım. Çünkü beni bir tek sen öpebilirsin" Alparslan'ın homurdanan sesini işitiyordum .

"Haspam... Ne olucak"

"Haspan ne demek Eliş?"

Alparslan'a kaş göz işareti yapsam da oralı olmuyordu. "Şey.. önemli bir şey değil yakışıklım. Boşver sen. Hem... Alparslan abin sana demedi. Değil mi Alparslan abisi?"

"Hı? " uyarıcı bakışlarımı görünce, "Tabi tabi. Sana demedim."

"Asaf efendi?"

"Efendim Alparslan abi?"

"Sen anneni özlemedin mi oğlum? Bırakayım mı seni evine?"

"Yooo daha yeni geldim. Sen çok mu özledin yoksa anneni?"

"Çookk, anneler özlenmez mi oğlum"

"O zaman anneni ziyarete gitsene çok özlediysen." Kendimi tutamamış kahkaha atmıştım. Alparslan'ın uyarıcı bakışlarını görünce, "ayy çok pardon. Tutamadım kendimi" Ali Asaf ne olduğuna anlam verememiş bir bana bir de Alparslan'a bakıyordu. Şaşkın ördek ne olucak çok tatlıydı MaşaAllah.

"Ben annemi ziyaret ettim yer cücesi, bugün karımla özel vakit geçiriyordum ta ki-"

"Ta ki özel vakit geçiriyoruz.. değil mi?" Alparslan'a bakıp evet demesi için işaret ediyordum.

"Ya sorma aşırı özel vakitler geçiriyoruz çocuğum..."

Dayanamayıp, "Alparslan bir baksana" Ne oldu der gibi bana bakıp ayaklanmıştı bile. Mutfağa girmiştim. ardımdan da Alparslan girmişti. Hemen gidip ona sarılmıştım. Kocaman öpüp, "yakışıklı kocam... ya Alparslan içeride ki halin o kadar komikti ki dayanamadım. Çok tatlıydın" bu dediklerime gülüp, "öyle mi gelincik hanım. Sizi mutlu edebiliyorsak ne mutlu. Ayrıca rica ediyorum bana tatlı deme, yakışıklım diyebilirsin. Ya da, karizmatik erkeğim..."

"Ediyorsunuz kocam bey... eksik olmayınız... yakışıklı, karizmatik kocam...."

"Sen de hayatımdan eksik olma güzel kadın..."

~

Alparslan'ın leptopunu almış, merak ettiğim bir konuyu araştırıyordum. Bu arada Ali Asaf iki üç saat kaldıktan sonra annesinin aramasıyla gitmişti. Arada Alparslan'la ufak ufak atışsalar da tatlı şeylerdi bunlar. Alparslan'ın, Ali Asaf'a olan merhamet yüklü bakışlarının da farkındaydım. Kıyamıyordu ona. Bazı tavırları bir çocuğa olan davranış biçimi olarak abartılı gelse de bunu muzip bir ifadeyle yapıyordu. Ha arada kıskançlığını da hissetmiyor değildim. E buda beni içten içe şımartıyordu. Nasıl şımartmasındı. İnsan sevdiği sevildiği zaman çiçek açıyordu. Bu şüphesiz böyleydi. Onun topraklarında can bulmuştum.

Yapmış olduğum araştırma makalelerini okurken şöyle bir bilgiye denk gelmiştim. Çok enteresandı. Subhanallah. Yatarak doğum yapma konusu hakkında yapılan bir uygulamadan ayaklanmadan bahsediyordu. " 2014 yılında Filipinler'de kadınlar kadınlar Bu çirkin durum için ayaklanmış ve ebeler Filipinler sağlık bakanını çatala yatmaya davet etmişti. Erkek olan Bakan çatala yatıp bir sürü o pozisyonda kaldıktan sonra " bir kadının bu pozisyonda bırakın, doğum yapabilmesini, nefes alması bile çok zor! Ayrıca insan psikolojik olarak ta kendini "aşağılanmış" hissediyor! Yorumunu yaparak gebelerin diledikleri pozisyonda doğum yapma hakları olduğunu savunmuştur. " Gerçekten çok önemli bir konuydu bu. Biz ozellikle eve ninemle doğmlara gittiğimizde, kişi nasıl hangi pozisyonda rahat edecekse doğumunu o şekilde gerçekleştiriyorduk. Bir kalıba bağlı kalmadan, annenin huzurlu ve güvende olduğu pozisyon, bebeğin sağlıklı ve daha güvende bir yolculuğa çıkmasına sebep oluyordu. Günümüz tıbbın da da uygulanması hala dahi yanlış o kadar şey vardı ki, bilinçlenmek ve bu doğrultuda da onu sakinleştirmek çok önemliydi. Kendime sürekli o kişinin yerinde kendim olacağımı hatırlatarak en iyi ve doğru şekilde doğum yapmak için gelen danışanlarıma( hasta demek doğru değil, çünkü çok normal ve olağan bir durum için gebeler başvuruyor. İnsani yapımızın en doğal serüveni bu süreç, tedavilik değil doğal bir yolculuk) en doğru şekilde muamele etmeyi, onları incitmeden ve kırmadan doğuma şahitlik etmeyi hatırlatıyorum... Ben dua alan, arkasından beddua edilen bir kimse olmaktan Allah'a sığınırım. Sonuç itibariyle kendimize yapılmasını istemediğimiz bir şeyi karşımızdakine de yapmamalıyız vesselam.

Alparslan biraz spor yaptıktan sonra duşa çıkmıştı. Bende vaktimi makale okuyarak, araştırma yaparak değerlendiriyordum. Evimizin bir odasına çok öncelerden bir kaç spor aleti yerleştirmiş ara ara orada spor yapıyormuş. O kadar poğaça yedikten sonra koştur koştur spora gitmişti. Spor sonrası üzerinde ki teri atmak için duşa gitmişti. Aslında bana hafta sonları koşu yaptığını da söylemişti ama bir süredir ihmal ediyormuş. Artık haftasonları Bende onunla koşu yapacaktım. Zaten çok fit bir vücuda sahipti, kol ve karın kaslarının da maşallahı vardı. Kendisine çok dikkat ediyordu. Gerek temizlik ve kişisel bakım olsun. Her insanın dikkat etmesi gereken önemli konulardı.

Merdivenlerden inen Alparslan üzerine spor şeyler giymiş saçlarını dağınık bırakmıştı. Çok yakışıklıydı. Uzun boyu özellikle o yeşil gözleri inanılmaz bir hava katıyordu ona. Bekarken içten içe hep eşimin yeşil gözlü olmasını isterdim. Olmuştu da. Rabbim bana öyle birini nasip etmişti. Bana doğru yaklaşarak, "güzelim? Ne yaptın, bulabildin mi istedigin konuda makaleler?"

Derslerime de çok ilgiliydi. Hep yardımcı oluyor, bilmediğim konularda kaynak sunuyordu. Teknolojik olarak da tüm imkanları önüme sunuyordu. Akif'e de bu denli ilgili ve dikkatli bir abiydi. Eğitim konusunda bu kadar yardım sever olması takdire şayandı.

"Buldum buldum, hatta çok güzel ve olması gerektiğini savunduğum şeylerle alakalı görüşlerle de karşılaştım. Doğru düşündüğümü yani bu konuda tek olmadığımı görmek çok iyi geldi" beni ilgiyle dikkatle dinliyordu. Birilerinin, en önemlisi de eşinin, hayat arkadaşının sana sözüne kıymet verip saygı duyması çok büyük bir nimetti.

"Sevindim güzelim. Hangi konuya baktın?"

"Kadının doğum yaparken hangi pozisyonda olması gerketiğiyle alakalı"

"Hmm..." Gülerek bana bakıp, "Peki anladığım konular değil, malum Selma'nın doğumunda da çok endişelendim. "

"Ama o durumda olman çok normal, genel olarak erkeklerin alışık olmadığı bir durum olduğ için, verdiğin tepkiler de olağan..."

"Baba olmayı çok istiyorum ama seni o durumda hayal etmek... çok başka birşey..."

"Bu öyle birşey değil ki... Hem düşünsene zahmetsiz Rahmet olur mu? Herşeyin bir bedeli var ve bunlar bizim yararımıza olan şeyler. Hayatımızın her alanında öyle, hiçbir şey güllük gülistanlık olmuyor."

Alparslan'ın hayranlıkla bakan hareleriyle karşılaşınca utanmadan edemedim. "Sen yaşına rağmen çok olgun ve tecrübelisin gelincik. Seni tanımam, Hayatıma girmen o kadar anlamlı ve hayat vadeden bir hikaye ki... değişimine sebep olduğun şeyleri bilsen şaşırırsın inan..." ister istemez duygulanmıştım bu sözleriyle, beni böyle güzel görmesine layık mıydım bilmiyorum ama, böyle olmak istemeyi gayret ediyordum onu biliyorum... Elini tutarak, teşekkür eden bakışlarımı anlamasını ister gibi kendisine dikmiştim. Bu duygusal havayı dağıtmak için, "Sana kahve yapayım mı?" Diye sormuştum.

"Olur güzelim, içelim beraber "

Kahveleri hazırlayıp yanına gelince, bardağı ona uzattığım elimi öpüp öyle elimden almıştı. Alparslan değer vermesini bilen bir adamdı....

 

 

 

 

Yeni bölüm haftasonuna aksayabilir bilginiz olsun

 

 

 

 

 

 

Bölüm : 10.02.2025 10:20 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Yazarcımmm bugün yeni bölüm gelir mi 😊
Sende Allah`a emanetsin, canım.🤍🪻

1 kez düzenlendi

Yok görmedim merakla bekleyeceğim kendine iyi bak Allah`a emanetsin canımmmm yazarımmm 🤍😚
diğer yanıtları göster
Ayyy Alparslan ve eliş kurgu bile olsa o kadar çok iyi hissettiriyor ki umarım gerçek hayatta herkes böyle kişilerle tanışır 😍
hayalleri kurguya taşıyoruz, bir gün ya nasip inşaAllah..😍🤲🤍
Ayyy her zaman ki gibi mükemmel bir bölümdü eline emeğine sağlık güzellllll yazarımmm 🤍🫂😚
Çok teşekkür ederim, canım Merve`m 🤍
Hikayeyi Paylaş