88. Bölüm

KARANFİL

Rabia
yaziyor

"Alo Asaf, indin mi hayatım?"

 

"İndim yavrum. Şimdi otele geçiyorum sabah başlayacak konferans, eğer erkenden biterse akşam uçağında da yer bulursam geleceğim. Bulamazsam sabah geleceğim."

 

"Tamam hayatım, dikkat et yemene. Ben olmayınca ihmal ediyorsun, sonra aklım sende kalıyor."

 

"Tamam tamam merak etme, dikkat ederim."

 

"Söz mü aşkım?"

 

"Söz güzeller güzelim, Söz."

 

"Kendine dikkat et aşkım, Allah'a emanetsin "

 

"Sende Ay kızım. Sende...."

 

Aybala telefonu kapatıp işinin başına dönmüştü. Bugün evlilik teklifi için bir organizasyon vardı. Hazırlıklar tamamlanmış, hazırlanan organizasyonun asıl sahibi bekleniyordu. Aybala tatlıları ve eksik herhangi birşey var mı diye arka mutfağı kontrole gitti. Herkes işinin başında, herşey yerli yerinde duruyordu. Gerekli kontrollerini yapıp, tekrar içeriye döndü. Tam o sıra çalan telefonuyla dikkatini oraya verdi. Arayan Leyla idi. Beklemeden telefonu cevapladı. "Leyloş..."

 

"Selam, Aybala'm... nasılsın?"

 

"İyiyim leyloş, iş güç bugün bir organizasyon var onunla ilgileniyorum, sen nasılsın ne yapıyorsun?"

 

"Evdeyim bende, bugün sadece iki dersim vardı. Üzerimde şu sıralar hep bir yorgunluk var havalardan sanırım..."

 

"Ayy yoksa hamilemisin Leyloş...?"

 

"Yusuf'la geçen gittik ama doktor öyle birşey olmadığını söyledi. Havaların etkisi sanırım bu. Normalde böyle olmazdım ama, herşeyin bir ilki oluyor demek ki..."

 

"Yaa... keşke hamile olsaymışsın da yeğenim olsaymış... Sen iyi olda önemli olan o."

 

"Canım benim... bak ne diyeceğim Yusuf, Ali Asaf abinin şehir dışına çıktığını söyledi. Akşam bize gelsene..." Bu fikir Aybala'ya da cazip gelmişti. Hem be zamandır yoğunluktan pek vakitte geçiremiyorlardı.

 

"Çok iyi olur aslında. Ne zamandır size geleceğim vakit bulamıyordum en azından bu fırsatı değerlendireyim."

 

"Tamam o zaman akşam bekliyorum, var mı istediğin birşey"

 

"Iııı... mercimek köftesi yaparsan süper olur."

 

"Sen yeter ki iste, hazır sayılır..."

 

"Harikasın Leyloşum... senin benden var mı bir isteğin?"

 

"Sen gel yeter..."

 

"Cansın. Görüşürüz o zaman..."

 

"Görüşürüz canım.."

 

~

 

"Alo anne, müsait misin? Hatta evde misin? İşin yoksa yanına uğrayacağım ayaküstü.."

 

"Tabi kuzum, evdeyim gel. Anladığım kadarıyla tek geleceksin Yusuf Eymen işte diye biliyorum çünkü sabah Alparslan'la telefonda görüştüklerine şahit olmuştum..."

 

"Evet anne o işte, ben... yani aklıma takılan bir konu varda sana danışmak istedim. Senden başka kimse bu konuda bana yardımcı olamaz anne aklım çok karışık."

 

"Tamam annem, üzme kendini düşünme fazla, buraya gelince konuşuruz bir hal çaresini buluruz inşaAllah..."

 

"İnşaAllah anne, çok sağol. Ben çıkıyorum o zaman görüşürüz.."

 

"Allah'a emanet ol kızım, dikkat et..."

 

"Sende Allah'a emanetsin anne..."

 

~

 

Leyla, kayınvalidesine gelmiş bahçede oturuyorlardı. Üzerinde ki çekingen ifadeyi atamamıştı ve konuşacağı konunun gerginliğini üzerinde hissediyordu hala. Elişeva elinde ki soğuk kahveleri masaya bırakıp gülümseyerek gelinine bakmıştı.

 

"Senin ki şekerli kızım, ekstra kattım..."

 

"Zahmet etmeseydin anne, teşekkür ederim..."

 

"Ne zahmeti güzel kızım, afiyet şifa olsun... ee anlat bakalım, nasıl gidiyor okul falan..."

 

"İyi çok şükür herşey yolunda, sadece en büyük sıkıntım dersime duyulan ön yargı. Ama aşacağız inşaAllah..."

 

Elişeva, Leyla'nın muzdarip olduğu bu konuyu hem anlıyor hem de duyulan ön yargıyı tahmin edebiliyordu.

 

"Bu hemen hemen çoğu öğrencide var kızım, ama gayretlerinin sonucunu muhakkak alacaksın er ya da geç..."

 

"Öyle tabi anne... "

 

"Senin konuşmak istediğin bir konu vardı Leyla'm, açıkçası çok merak ettim. Bir sorun yok değil mi?"

 

"Bilmiyorum anne, bir kaç haftadır sürekli halsiz ve çoğu yemek kokusundan tiksinir hale geldim." Elişeva'nın ihtimal verdiği şey üzerine yüzünde bir gülümseme oluşsa da, Leyla olmadığına dair açıklamasına devam etti.

 

"Hastaneye gittik ama sonuçlar hamile olmam açısından negatifti. Ama herşey ona işaret ediyor, midem bulanıyor halsizim, yeni farkettim günüm gecikti hemde uzun bir süredir. Sana danışmak istedim bu durumu..."

 

"Güzel kızım çok iyi yapmışsın. Bazı testlerin yanılma payı vardır. Kan testi yaptırdın mı? Ultrasondan baktılar mı?"

 

"Hayır anne kan testi ve ultrasondan kontrol olmadı."

 

"Şöyle yapalım, senin dersinin olmadığı ya da erken çıktığın bir gün hastaneye yanıma gel beraber bakalım..."

 

"Aslında yarın, yarım gün dersim var. Öğleden sonra boşum. O zaman geleyim mi?"

 

"Olur tamam. O zaman yarın bekliyorum seni"

 

"Çok teşekkür ederim anne, inan ki şimdiden üzerimden koca bir yük kalktı."

 

"Ne demek güzel kızım." Eliseva şöyle bir uzaklara dalıp, aklına gelenle tekrar Leyla'ya dönmüştü.

 

"İlk hamile olduğumda çok heyecanlı ve karışık duygulara sahiptim. okulum var diye istemiyordum başlarda ama daha sonra çok farklı bir heyecana sahip oldum. Maalesef yaşadığım bir talihsizlik ve darp sonucu bebeğimi kaybettim. Çok zordu. Kendime gelmem çok şükür ki uzun sürmedi." Yüzünde oluşan gülümsemeyle devam etti.

 

"Alparslan... hep çok yardımcı oldu. Beni çok sevdi. Bende onu. Onun destekleri sayesinde daha kolay oldu herşey. Çok üzüldüm ağladım, ama Rabbim bu sefer bana iki emanet gönderdi. İki kıymetli hayatımın canımın bir parçası olan emanet... Rabbimizin bizim için yazdığından haberimiz yok. Gönlünü ferah tut olur mu kızım, her nasip vaktine esir..."

 

Duygulanmıştı Leyla, şüphesiz Yusuf ve bu güzel aile nasibine düşen en değerli nimetti. Böyle bir ailenin parçası olmak çok kıymetliydi. Dayanamayıp ayağa kalkmış Elişeva'nın yanına giderek ona sarılmıştı. Ellerinden öptükten sonra yanaklarını da öpüp gönlünden dökülen kelamları sıralamıştı.

 

"Anne... neler yaşamışsın öyle. Bana olan desteğin en kıymetli hediyelerden daha kıymetli. Her desteğin ve nasihatin benim için çok değerli. İyi ki senin gibi bir annem olmuş, sen kayinvalide değil, öz annesin.

 

"Ağlatacaksın beni kuzum... İnan ki sende benim için gelinden öte, öz kızımsın. Yusuf'umun biriciği bizim ailenize katılan değerlilerimizdensin.."

 

Bir süre sarılıp öylece kaldıktan sonra, Elişeva "e hadi ama şimdi kahveni soğutma diyeceğim ama zaten soğuk kahve... senin için şekerli yaptım hadi iç yavrum..."

 

"Tamam tamam. Ellerine sağlık anne..."

 

"Afiyet olsun hadi iç..." Beraber hem kahve içip hem de sohbetler etmişlerdi. Akşama Aybala geleceği için çok durmadan kalkacaktı. İçeriye giren Aslan Zeyd'le dikkatini ona verdi.

 

"Ooo en sevdiğim yengem gelmiş, hoş geldin yengeciğim..." Aslan'ın bu muzip işgüzar haline gülmeden edemedi. Sanki başka yengesi varmış gibi "en" sevdiğim diye vurgu yapıyordu bide.

 

"Hoşbuldum Aslan Zeyd. Benim bilmediğim başka yengen mi var? Ben tek olduğumu sanıyordum...?"

 

"Ya tabi ki sen teksin, Lafın gelişi yani... Hani olsa en sevdiğim yengem yine sen olursun manasını kastettim. "

 

"Hmm... Peki bakalım. Sen öyle diyorsan... e hani abim nerde? Siz bu aralar ayrı gayrı gidip geliyorsunuz, geçen hafta da abim tek gelmişti. "

 

"Abin işte Aslancığım, o sebeple yalnız geldim. Çok özlediysen abini buyur gel o zaman bizi yan yana görürsün.."

 

"Çok isterdim lakin akşam çocuklarla maçımız var başka zamana inşaAllah.."

 

Eliseva, "oğlum yeter Allah aşkına biraz da evde dur sürekli maç maç birde kan ter içinde kalıyorsun hastalanacaksın diye aklım çıkıyor "

 

"Ya merak etme sen annelerin güzeli bu hava da hasta mı olunur? Telaş etme..."

 

"Anne baba olunca anlarsın beni, öyle telaş etme diyince olmuyor o işler"

 

"Anne evlilik benim yapıma aykırı hem kim alsın beni..?"

 

"Küçüksün sen şimdi değil zaten. Hem büyük konuşma sakın, amcan da öyle diyordu sonra bizzat sınıf arkadaşım Meryem'in peşinden koşturuyordu..."

 

"Valla orasını bilemeyeceğim, kalbimi çalan bir hanımefendi olursa neden olmasın"

 

"Laflara bak laflara... oğlum sen kime çektin böyle..?"

 

Aslan Zeyd kahkaha atıp, "Anne çok iyi biliyorsun amcama çektiğimi"

 

"Ahh... bilmezmiyim..?"

 

~

 

"Yusuf'um gelirken erik alır mısın? Hem Aybala da gelecek akşam oturup yeriz"

 

"Biliyorum haberim var, başka bir isteğin var mı canım?"

 

"Şey bide ekmek, bir tane alsan yeter "

 

"Tamam canım, ben bir saate çıkarım istediğin başka birşey olursa ara beni "

 

"Tamamdır teşekkür ederim görüşürüz hayatım"

 

"Görüşürüz canım Allah'a emanet ol...

 

"Sendeee..."

 

~

 

Yusuf Eymen işten çıkmış , karısının siparişlerini alarak eve doğru yola çıkmıştı. Aklına geçen hafta yaşadıkları olumsuz durum gelince kısa bir sıkıntı basmıştı. Leyla'yı üzdüğü için çok üzülmüş böyle bir durum yaşamış oldukları için çok şaşırmıştı. Ama bilemiyordu insan ne yaşayacağını başına ne geleceğini... karısı son zamanlarda biraz alıngan ve hassaslaşmıştı sanki. Normalde Yusuf'un konuşma tavrı ve tarzı onun alıngan ya da kırılgan bir tutum sergilemesine bek olanak saglamazdı ama demek ki herşeyin bir sınırı vardı.

 

Siteye girince onu sakinlik yerine çocuk koşuşturmaları ve insan kalabalığı karşıladı. Yazın böyleydi. Geç saatlere kadar oynanır dışarıda vakit geçirilirdi. Yaz akşamları genel olarak böyleydi...

 

Anahtarıyla kapıyı açıp içeriye girince Leyla'yı göremedi. "Leyla...Ben geldim canım. "

 

Mutfaktan kocasını işiten Leyla hızlıca salona gidip kocasına sarıldı. "Hoşgeldin Yusuf'um.."

 

"Hoşbuldum Leyla'm, napıyorsun...?"

 

"Aybala gelecek ya onun için mercimek köftesi yaptım?"

 

"Hmm... onun için yaptın yani?"

 

"Aşk olsun hayatım, kırk yılın başı evimizde kalacak ya hani istediği birşeyi yapmak istedim.."

 

"Demek öyle... "

 

"Senin için, sana özel birşey de yaptım ama..."

 

"Hmm... neymiş peki..?"

 

Kocasının ceketinin yakasıyla oynayıp tatlı tatlı fısıldadı ona özel hazırladığı yemeği.

 

"Zeytinyağlı yaprak sarması... sabah erkenden küçük bir tencere sardım. Daha sonra tekrar yapacağım inşaAllah.." Yusuf Eymen karısının, yakasında ki elini tutup dudaklarına götürdü. Sıcak bir öpücük kondurduktan sonra, "bu parmaklar dert görmesin Leyla'm... Rabbim razı olsun. Meşakkatli bir yemek yapmış, kendini yormuşsun. Çok teşekkür ederim..."

 

"Olur mu öyle şey Yusuf'um, evet kolay değil sarması uğraşması ama senin için fazlasıyla değer. İnsanın sevdiğine yaptığı hiçbir şey yük olmaz ağır gelmez ki..."

 

Yusuf sıcak bir öpücük kondurup kollarını tekrar Leyla'ya sarmıştı. "Böyle güzel güzel konuşup mahcup ediyorsun beni. Seni üzdüğüm için çok üzgünüm... affetdin mi beni gerçekten?"

 

"Affetmeseydim yaprak sarması yaparmıydım hiç? Biraz daha süründürürdüm. Hem senin gerçekten söylemek istediğin şeyin başta anladığım şey olmadığını biliyorum. Aman neyse... bunu mu konuşacağız şimdi. Moralimizi bozmayalım..."

 

"Haklısın canım, seni seviyorum..."

 

"Bende seni seviyorum, hemde çookk seviyorum..."

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bölüm : 23.06.2025 16:52 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...