
Akşam yemeğini yedikten sonra Yusuf Eymen duş almak için odasına gitmişti. Leyla'da hemen ardından Yusuf'a bakmak için Aybala'dan müsade istemiş ve dalga konusu olmuştu.
"Koş koş kocanın peşinden, ne de olsa kaçıyor.." kıkırdayarak söylediği bu söze Leyla da tebessüm edip cevap vermişti.
"Aşk olsun görümcem, sen olsan kalkmazdın sanki?" Aybala aklına gelen kocasıyla, ki pek çıktığı söylenmezdi. Derin bir iç çekti. Özlemişti. Şimdi, evinde kocasıyla romantik anlar yaşıyor olabilir ve onun varlığının verdiği huzuru yuvalarında yaşıyor olabilirlerdi. Ne yazık ki konferansa katılması gerekti diye, hayıflanarak düşüncelere daldı.
"Haklısın, bizim gelin. İşte insanın kocası yanında olmayınca saracak insan arıyor..."
"Belli belli.. neyse ben reklamlardan sonra yanındayım..." diyerek koştur koştur Mutfaktan çıktı. Aybala, Leyla'nın ardından, bu güzel manzaraya neşeyle bakıyordu. Çok güzel bir çift olmuş, birbirlerini tamamlamışlardı. Ne çok mutlu oluyordu onları yan yana görüp, muhabbetlerine şahit olunca...
Koştur koştur odaya giren karısına anlam verememişti Yusuf Eymen. Ne olduğunu anlamadı. "Leyla... niye aceleyle girdin odaya birşey mi oldu?"
"Birşeye ihtiyacın var mı diye soracaktım? Banyoya girmeden yetişeyim dedim." Yusuf Eymen tebessümle karısına yaklaşıp burnunun ucuna öpücük kondurmuştu. "Kurban olurum... benim için mi acele ettin sen?"
"Evet. Seninle ilgilenmek hoşuma gidiyor ne yapayım? Benim gibi bir eşin olduğu için çokça şükretmelisin.." alayvari söylediği bu söz, Yusuf Eymen için, kesinlikle kanaat ettiği bir sözdü. Oysa Leyla ona takiliyordu sadece.
"Haklısın, şükründen aciz olduğum doğrudur. Sen bugün çok yorulmuşsun zaten, istediğim birşey yok. Kıyafetlerimi de yanıma alıyorum biliyorsun. "
"Biliyorum ama ben hazırladığım için yoksun hissettim sanırım. "
"Sorun değil canım, hallettim ben. Siz keyfinize bakın, birazdan uğrarım yanınıza."
"Tamam Yusuf'um..."
Giden karısının ardından içi gider gibi bakıyordu. Ne çok seviyordu Leyla'sını. O, hayatına bahşedilmiş en büyük armağandı. Hayatının canı, renkli kısmıydı.
~
"Varmıymış kocanın birşeye ihtiyacı?"
"Yokmuş görümcem hanım." Beraber kıkırdayıp gülüşmüşlerdi.
"Ali Asaf abi bugün gitti değil mi?"
"Evet, sabah beraber çıktık. Konferans akşam olacakmış muhtemelen geç biter ve yarın gelir..." dudaklarını büzerek söylediği cümle Leyla'nın gülmesine sebep olmuştu.
"Çok mu özledin kocanı hmm... birde bana laf edersin"
"Görümceliğin şanındandır bu Leyloş hanım, kardeşimle değil bizzat ikizimle evlendin olsun o kadar "
"Ay hakikaten öyle ya... nasıl bir duygu ikiz olmak?"
"Güzel. Hep böyle bir tamamlanmış ama onsuz da biraz eksik gibi. Baktığın zaman ikiz derken bile psikolojikmen bile bir beraberlik birlik söz konusu. Bu çok güzel bazen de çok gıcık bir birlik konusu."
"Hmm... farklı bir ikiz olma tanımı oldu sanırım..."
"Eymen'i çok seviyorum Leyloş... o, çok bilmiş ama kibirli bir bilmiş değil. Tabi kimseye öyle gelmiyor ama onu tam anlamıyla biz tanıyoruz. O, gerçekten bildiği için konuşur. Ve bazı şeyleri direk söyler, bu da haklı olarak insanlar tarafından çok farklı algılanır. Oysa Eymen hayatı boyunca hep çok çalıştı, başarılı olması çok bilmesi çok çalışmasından kaynaklı..."
"Evet haklısın. Bende onu tanıdıkça bunu farkettim. Kibirden değil kesinlikle, ama biraz daha bu bakış açısını yumuşatması gerekiyor. Gerçekten önemli bir konu bu. Ama çok güzel bir kalbi var, onu çok seviyorum Aybala'm..."
"Çok da yakışıklı değil mi?" Aybala muzip bir ifadeyle konuşup Leyla'ya bakıyordu.
"Evet... hemde çok, girdiğimiz ortamlarda hep dikkat çekiyor. Çok kıskanç bir yapıya sahip değilim ama ne bileyim bazen rahatsız oluyorum..."
"Oyy Leyloşum ya... biliyormusun annem de babamın o durumundan çok rahatsız oluyormuş. Defalarca kıskançlık krizleri yaşamış. Tabi babamda annemi kıskanırmış, özellikle annemin saçları babamın ayrı bir dünyası. Bir defasında markette bir adam annemin saçlarına dokunmuş da, annem babamı zor sakinleştirmiş..
"Hadi ya... ama sizin sülalede MaşaAllah yani, herkes çok güzel ve yakışıklı..."
"Ahaha Leylosum, Alemsin. Bizim sülale demek istedin sanırım? Değil mi esmer güzel?"
"Aynen, bizim sülale..."
"Bence esmer ve yeşil gözlü bir kız çocuğu size çok yakışır " Aybala, Leyla'nın hayallerini süsleyecek bir portre çizmişti. Hayal kurması dahi cennetleri andıran bir rüya görmesine sebep olmuştu. Ne güzel bir hayaldi. Yusuf ve Leyla'nın kızı... miniği...
"Deme... Ah be güzel bir hayal bu Aybala... Bende çok istiyorum bir çocuğumuz olsun. Yusuf bu konuda pek fikrini beyan etmiyor ama istediğine eminim."
"Bizim ki kapalı kutu işte, onun halleri hareketleri belli olmaz."
"Birileri benim dedikodumu yapıyor sanki..?" Yusuf Eymen başını uzatmış hararetli hararetli konuşan sevdiği ve canının bir parçası olan kardeşine bakıyordu. Üzerinde ki tişört ve altta ki şortuyla gayet alımlı ve çekici görünüyordu. Aybala, Leyla'nın kocasına olan hayran ve beğeni dolu bakışlarını görünce sırıtmadan edemedi. Uğraşmak da kaçınılmaz olmuştu onun için.
"İkizimi eskittin be Leyloş..." Kendine gelen Leyla ufak bir utanmıştı.
"Ne alakası var canım, dalmışım öyle..."
"Bende onu diyorum, fazla dalma işte sorun orada..." kahkaha atan Aybala'ya Yusuf Eymen göz kırpıp, karısının oturduğu sandalyenin ardından ona sarılıp başına öpücük kondurmuştu.
"Uğraşma Karımla ikiz, kocasına bakması kadar normal ne olabilir? İnsanın kocası yakışıklı olması suç mu? Karısı bu kadar güzelken her anlamda..."
"Ooo, buralar yandı kül oldu. İkizime bal sen, demek ki aşk böyle dize getiriyormuş herkesi? İkizime de yaramış..."
"Aynen ikiz, sana yaradığı gibi..." Yusuf Eymen hiç mi hiç altta kalmaz cevabını esirgemezdi.
"Konu sendin ama, sorun değil..."
"İstersen sorun olsun ikizim, birinin alev alması söz konusuysa konuların seyri değişebilir.."
"Bana bak çok bilmiş, karının yanında çocukluk rezaletlerini anlatmamı istemezsin sanırım..?" İkizinin kendisine meydan okuyan bakışlarına gülüp devam etti.
"Anlat tabi, ne de olsa hepsinde beraberdik. Ve kimin başının altından çıktı bir hatırlayalım.."
"Hıı... çok komiksin. Monoton olan hayatına renk kattığım için ben suçluyum Haklısın."
"Bak orada Haklısın. Sen olmasan bahçede oyuncak arabalarıyla oynayan sessiz sakin bir çocukluk geçirecektim."
"Ne sandın? Ben senin hayatına renk katan en nadide çiçeğim..."
"Pekte mütavaziyiz ikizim, Ama öylesin gerçekten..." karısından ayrılıp sandalyeye oturmuştu. Ikizinin yanağından makas alıp ona olan sevgisini bir tezahürünü ifade etmişti. Onlar birbirlerinin çocukluklarına şahitlik eden en güzel şahit bir canın iki yarısıydı.
Gece boyunca geç saatlere kadar oturmuşlardı. Yusuf Eymen bir saat kadar oturduktan sonra onları kız kıza baş başa bırakıp uyumaya gitmişti. Leyla ile sohbet sandıkça sarıyor çekirdek eşliğinde sohbet muhabbet ediyorlardı. Boşalan tabağa tekrar çekirdek doldurunca Aybala dayanamadı. "Ay bu da bağımlılık yapıyor resmen. İnsan yedikçe yiyor, yedikçe yiyor... "
"Evet maalesef ama sanki hep mi bir araya geliyoruz böyle. Yedikçe yiyelim bizde."
"Haklısın, yiyelim içelim bu gece" Beraber küçük bir kahkaha atıp tekrar avuçlarını çekirdekle doldurmuşlardı. Ortamların kesinlikle olmazsa olmazı çekirdekti. Hoş sohbet eşliğinde ne ara bittiğini dahi anlamıyordu insan.
Leyla aklına gelenle dudaklarını büzdü. "Ay keşke Eyşan da burada olsaydı."
"Aa sizin bir üstte oturuyordu değil mi? Çağırsana şimdi. Belki gelir..." Leyla saate bakınca umutsuzca başını salladı. "Gece 12'yi geçiyor onlar uyumuşlardır şimdi. Uyumamışlarsa bile yatağa girmişlerdir kesin. Şimdi ayıp olur, ama başka zamana üçümüz toplanalım inşaAllah. "
Evet Leyloş Haklısın çok geç oldu. Hem dediğin gibi ayıp olur."
"Neyse, bir daha ki sefere artık."
"Aynen."
Saatlerce konuşacak konuları birbirine anlatacak meseleleri bitmemiş gözleri uykudan kapanacak raddeye gelene kadar direnmişlerdi. En son Yusuf uykudan uyanıp onları kontrol edince her an uykuya dalacak olduklarını görüp, Aybala'yı odasına götürmüş, Leyla'yı da kucakladığı gibi yatağa yatırmıştı. O güzel yüzünden tatlı bir buse kondurup kendiside gözlerini kapatmıştı.
~
Leyla Hem korku hem de heyecanın çelişki oluşturduğu bir duygu karmaşasıyla hastaneye giriş yaptı. Annesinin odasına çıkmak için asansörü beklerken aynı zamanda stresten dolayı parmaklarıyla oynayıp duruyordu. Asansörden indikten sonra daha önce de geldiği odaya doğru gitmiş kapıyı tıklatmıştı. Gel komutunu aldıktan sonra içeriye girmiş annesi onu görünce tebessümle ayağa kalkıp ona sarılmıştı. Leyla'da hiç beklemeden sarılıp karşılık verdi.
"Hoşgeldin annem, nasılsın?"
"Hoşbuldum anne. Heyecanlıyım... aynı zamanda korkuyorum."
"Niyeymiş bakalım o korku ? " Elini kendi karnına tutup, "varsa şayet burada minik bir can, ne mutlu... yoksa da önünde Allah'ın izniyle uzun bir zaman var..."
"Haklısın anne, ama hissettiğim duygu karmaşasına anlam veremiyorum. "
"Çok normal güzel kızım, önce senden kan alalım en sağlam sonucu öyle alırız birde ultrasondan kontrol ederiz içimiz rahatlar..."
~
İki saat sonra.
Leyla gözünden süzülen yaşları elinin tersiyle silip, nemli bakışlarını annesine dikmişti. Hissettiği bu duyguyu nasıl ifade ederdi bilmiyordu. Bu beklediği ama aynı zamanda beklemediği kendisine çok uzak görünen bir haberdi. Ne yapacağını şaşırmış sadece göz yaşı akıtmakla meşguldü. Yanına gelen kayınvalidesi üzerini toplayıp doğrulmasına yardımcı oldu. Kendisini biraz daha toplayıp saçını başını düzeltti.
"Hadi ama güzel kızım, ağlama artık bak torunumu da üzeceksin" Elişeva da hiç şüphesiz duygu doluydu. Ne de olsa ilk defa babaanne olacaktı. Leyla'nın haline tezat daha neşeli duruyordu.
"A-anne, çok şaşkınım... Ne diyeceğimi bilmiyorum. "
"Birşey demene gerek yok güzel kızım, şu an seni o kadar iyi anlıyorum ki, bu bambaşka bir his... bu sebeple yaşa yaşayabildiğin kadar..."
"Herşey için çok teşekkür ederim anne, demek üç buçuk aylıkmış...? Şu bir iki haftadır oluşan halsizlik ve mide bulantısı olmasa hiç farketmeyekmişim meğer..."
"Normalde daha erken farkediyorlar, pek üç ayı bulmuyor ama senin farkedişin de geç sayılmaz. Çok normal, bu kadar normalin ardından aklına gelmiyor insanın. O kadar farklı hastalar geliyor ki bir görüp, bilsen şaşırırsın."
Bir süre oturup dinlendikten sonra annesinin tavsiye ve nasihatlerini dinleyip hastaneden ayrılmıştı. Şimdi bu durumu Yusuf'a söylemek vardı. İçi içini yiyor heyecandan ne hissedeceğini bilmiyordu. Sürekli eli karnına gidiyor yerli yersiz tebessüm ederken buluyordu Kendini. Aybala'nın da dediği gibi esmer yeşil gözlü bir kız çocuğu hayali şimdi daha oturaklı ve cazip geliyordu. Neydi içine oturan kendisine emanet bu güzel yavrunun cinsiyeti. Sağlıklı olsun dedi. Sağlıklı olsun da kız olsa da olmasa da olur...
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 47.94k Okunma |
4.41k Oy |
0 Takip |
79 Bölümlü Kitap |