
Aybala, uzun zamandır hayalini kurduğu dükkanın açılışını yapmıştı. Saatler süren hummalı bir temponun içerisinde hayalini gerçekleştirmenin tatlı yoğunluğunu yaşıyordu. Yaptığı konuşmayla ailesini duygulandırmış, yakınlarını gururlandırmıştı. Ailesi demişken bir kaç gündür babasıyla arası limoniydi. Olan biten hakkında ufak bir tartışma olmuş, Aybala kırgınlığını dile getirmişti. Onu ne kadar çok üzdüğünü farkeden Alparslan, yaptığı işin pişmanlığını iliklerine kadar hissediyordu. Kızının ona karşı olan soğukluğu en büyük kırıklığıydı. Zira gözbebeği kızını incitmiş, yoğun bir süreçte yıpranmasına sebep olmuştu. Asaf ise dükkanın bir köşesinde hem arkadaşıyla konuşuyor hem de Ay kızını göz hapsinde tutuyordu. Uygun bir anı kolluyor yanına gitmek için can atıyordu. Hala dahi haberi yoktu olan bitenin Aybala tarafından öğrenildiğinden. Attığı mesaja cevap alamadığı o iki gün içinde, kendini yiyip bitirmiş, yoğun olduğundan ötürü bir türlü Aybala'yı yakalayamamıştı. Şimdi burada olmak onun için büyük bir fırsattı. Aybala başında ki bandana ve üzerindeki çiçekli elbisesiyle baharın habercisi gibi yüreklere huzur veren bir görüntüye sahipti. Gözlerinin yeşili kıyafetiyle uyum içerisinde farklı bir havaya bürünmüştü. Muhakkak dükkandan çok kendisi dikkat çekiyordu. Omuzlarındaki güpür, belde aşağı bollaşan eteği Kendisine çokça yakışmıştı. Eskileri andıran bir havası vardı, oldukça yeni ama bir o kadar da geçmiş kokan... hayalinde ki mekanı açmanın huzuru ve mutluluğu onu ayakta durmaya zorluyordu. Yoksa gönül çilesi çekilmesi pek zordu. Elinde ki çiçeklerle le dişine yaklaşan babası ve annesiyle onlara odaklandı. Annesinin tebriğini kabul ettikten sonra babasına kulak kesildi.
"Kızım, gözümün nuru... biliyorum bana kızgınsın ama bunları kabul et lütfen." Elinde ki gül demetini kızına uzatmıştı. "Teşekkür ederim baba, zahmet etmişsin.." Alparslan hala mesafeli duran kızına karşı kötü hissetse de karısın üzerine gitmemesi tembihi yüzünden zamana bırakmaya karar vermisti. "Ne zahmeti güzel kızım, seni çok sevdiğimi unutma olur mu?"
"Unutmam... sende, se-... neyse ben arkadaşlarıma bakayım olur mu ? Daha sonra görüşürüz tekrar" Kızının geçıştirmesi henüz affetmeye hazır olmadığından dı. Karısı kocasının elini tutarak, "zaman bırak hayatım, eminim sana daha fazla kıyamaz, onun bu tavrı seni yeterince üzerken bende sana kızamıyorum ne yapayım.."
"Sağol güzelim, hep beraber üzerime geliyorsunuz zaten."
"Suçlu olduğunu hatırlatmama gerek var mı?"
"Hiç gerek yok, unutmuyorum zaten." Söylene söylene kendi aralarında konuşmaya devam ediyorlardı.
Aybala gördüğü suretle sıkılsa da, misafir misafirdir diyerek tebessüm etti. Gelen murattı. "Hayırlı olsun Aybala, çok sıcak bir yer olmuş, seni yansıtıyor. Bunlar senin" Elinde ki papatyaları uzatıp almasını beklemişti. İsteksiz de olsa geri çevirmek olmazdı. Aldıktan sonra kendisine teşekkür etmişti. "Zahmet etmeseydin keşke. "
"Seve seve, ne zahmeti. Bu arada tatlılar şahane olmuş iki çesitten yedim şimdilik ama efsaneydi."
"Beğenmene çok sevindim, keyfine bak lütfen.."
Onları deminden beri izleyen Asaf yerinde zor duruyordu. Zaten Aybala iki gündür yüzüne dahi doğru düzgün bakmıyordu. Canının sıkkınlığı üzerine birde bu herif eklendi diye içten içe söylenip, gözlerini bir an olsun üzerlerinden eksik etmiyordu. Bir türlü kızı yanlız yakalyamıyordu ki, ne geleni ne gideni eksik olmuyordu.
"Müsadenle ben davetlilerle ilgileneyim, daha gorüsemediklerim var"
" Tabi tabi, müsade senin, daha sonra görüşürüz..." kendisine tebessüm edip yanından ayrılmıştı.
Elindeki çiçekleri mutfağa bırakmak için girmişti ki kolundan çekilmesiyle neye uğradığını şaşırdı, kim olduğuna baktığında Asaf olduğunu gördü. "Niye mesajlarıma cevap vermiyor beni görmezden geliyorsun Ay kız!" Kolunu onun kıskacından kurtarıp sinirle soludu. "Napıyorsun Asaf? Ne bu çekiştirmeler? Şimdi bir gelen olacak yanlış anlayacaklar"
"İsteyen gelsin, görsün. Yanlış birşey yapmıyoruz. Konuşuyoruz. Ayrıca yüzüme bakmadığın için beni bunu yapmaya sen zorladın."
"Sen değil miydin aramıza mesafe koyalım diyen, niye bu kadar umurunda ki ? Neden umurundayım?"
"Sen her zaman umurumda oldun Ay kız, sadece öyle söylemem gerekti işte. Neden ağlıyordun o zaman, birisi mi kırdı kalbini, kim üzdü seni?"
"Evet kalbim çok kırıldı... çok ta üzüldüm. Ama artık önemi yok."
"Ne demek bu? Kim kalbini kırdı ? Kim?"
"Merak ediyor musun gerçekten?"
"Soru mu bu? Tabi ki "
"Sen..."
"Anlamadım?"
"Sen diyorum, kalbimi kıran sensin. Beni üzen..." Başını önüne eğip daha sonra mahcup bir edayla kaldırıp, içten bir hitapla özür dilemişti. "Özür dilerim çocukluğum... seni üzdüğüm için, sana layık olamadığım için..."
"Asaf...?" Kendisine bakan adama karşı devam etti. "Birisi beni senden uzaklaştırmak istese izin verir misin?" Kaşları çatılmıştı genç adamın bu soruya anlam veremese de cevapladı.
"İzin vermem Ay kız, kimsenin gücü yetmez buna.."
"Babamın da mı?"
"Na- nasıl yani?"
"Neden babamın bir sözüyle benden uzak durdun? Daha sonra yurt dışına gittin. Aramıza mesafeler koydun geldikten sonra benden uzaklaştın. Neden?"
"S-sen nerden biliyorsun bunu ?"
"Hahh.." Histerik bir gülüş atarak dev etti, "önemli olan bu mu Allah aşkına ? Nerden biliyorsam biliyorum, ne farkeder ? Geçmis zamanlarımızı telafi eder mi?"
"Ben... Ben bunu hiç istemedim ama... Alparslan amca öyle diyince, derslerin ve geleceğin için kendimi senden uzak tutmaya zorladım. Aslında çok takıldığım bir konuşma değildi ama babam da öyle söyleyince kendimi yanına yakıştıramadım. Uzak durmak zorunda hissettim. Özür dilerim Ay kızım..."
"Dileme. Özür dileme. Defalarca sormama rağmen beni geçiştirdin. Şu an konuşmak istemiyorum. Sadece bugüne odaklanmak istiyorum. Seni de bir süre görmek istemiyorum " Bakışları keskin bir bıçak gibi kendisine saplanmıştı. Aybala gözlerini başta kaçırsa da daha sonra gözlerine dikmişti. "Sen neler diyorsun Ay kız ? "
"Duydun işte. Zaten senin de istediğin buydu. En iyisi biraz uzak durmak sonra, sonrası... neyse işte. "
"Neden öyle dediğimi gayet iyi biliyorsun, yapma Ay kız..."
"Lütfen Asaf, şu an ne yeri ne de zamanı "
"Peki. Dediğin gibi olsun. Ama, bu konuşma burada bitmedi ona göre." Hızlıca alnına bir öpücük kondurup uzaklaşmışti ondan. Oradan uzaklaşan Asaf'ın ardından kalbi incinmiş ama yine de ona ihtiyacı olduğunu haykıran bakışlarla bakıyordu. Kendisini toparlayıp misafirleriyle ilgilenmeliydi, bir süredir ortalıkta olmadığını da varsayarsa gözler mutlaka onda olacaktı. Gelen mesaj sesiyle telefonu eline aldı, mesaj Asaf'dan dı. Oysa daha yeni gitmemiş miydi bu adam diye düşündü.
"Ay kız, hediyeni mekanda ki ofisine bıraktım. Sana vermeye pek fırsatım olmadı malum... eve de bırakmak istemedim. Çünkü hayalinde ki dükkanı süsleyen, bu güzel maketler benden olsun istedim. Gördüğüm kadarıyla mekanda yoktu. Zamanlamam harika! Olmuştur umarım... "
Hemen telefonu kapatıp arka tarafta ki ofisine gitti. Kocaman bir kutu hediye paketi vardı. Açtıkça yüzünde ki tebessüm daha da büyüyordu. Asaf, hayalini unutmamıştı. Bir gün hayalinde ki tatlı dükkanını açarsa, mutfak araç gereçlerinin maketini almak istediğinden bahsetmişti. Unutmamış olması onun için o kadar kıymetliydi ki, kelimelerle ifade edemezdi. O kadar tatlı ve güzellerdi ki çocuk gibi mutlu hissediyordu. Hele eline aldığı mutfak şefi, o küçük cüssesiyle oyuncağı andırıyordu. Fırın gibi birçok mutfak eşyası... hepsi çok güzeldi. 'Beni hem üzüyor hem de mutlu ediyorsun Asaf... Ne yapacağım ben seninle.." eline aldığı telefonla teşekkür mesajı yazacakken vazgeçmişti. Birazcık burnunu sürtmekten zarar gelmezdi. Yok öyle kolay kolay yelkenleri suya indirmek, şimdi de biraz o peşimden koşsun diye düşündü. Biraz da olsa yerine gelen keyfiyle içeriye gitmişti.
Misafirleri ve akrabalarıyla ilgilenip bizzat tatlı servisini kendisi yapmaya dikkat ediyordu. Ara ara gelen mesaj sesiyle telefonunu kontrol edip tekrar işine dönüyordu.
"Ay kız hediyeni beğendin mi?"
Ara ara böyle süregelen mesajlarla dolmuştu mesaj kutusu. Ama... cevap vermeye pek niyetli değildi Aybala.
"Mesajımı görünce yaz bana"
"Mesajımı gördün değil mi?"
"Bilerek cevap vermiyorsun"
"Öyle olsun Ay kız..."
"Biraz da ben peşinden koşayım bakalım..."
Son mesaja istemsizce yüzünde bir tebessüm oluşmuştu. Kendisini o kadar iyi tanıyordu ki, tabi o da onu. Tabiri caizse ikisi de gözlerini beraber açmışlardı. Hemen hemen her hallerini biliyor, ortak bir hayatın temellerini tee en baştan atmışlardı. Bütün gün boyunca çok yoğun geçmişti, bu kadar olacağını kendisi de beklemiyordu. Ama çok memnundu bu durumdan, ne de olsa hayallerinden biri hayat bulmuştu. Bu verdiğin emeğin nimetini yemekti, ve çok lezzetliydi. Ailesi ve kendisine destek olan, maddi manevi herkese minnet borçluydu.
Dükkanı kapattığında Eymen'le beraber eve geçmişlerdi. O kadar yorgundu ki gecenin bir yarısı olmuştu. Anne babası ve kardeşi uyumuştu bile, ikiziyle beraber odalarına dağılmışlardı. Kendisi gibi ikizi de çok yorulmustu. Her işe koşmuştu sağolsun. Onu çok seviyordu. Onu anlamasını, bazen anlatmadan da anlamasını çok seviyordu. Rabbine ona ikiz olarak bir kardeş daha nasip ettiği için şükretti. Eymen mükemmel biriydi, mükemmel bir ikiz mükemmel bir kardeşti.
"Allah'ım... iyi ki ikizim olmuş, teşekkür ederim... seni çok seviyorum Rabbim...
Pijamalarını giyip kendini yatağa atmıştı. Bütün yorgunluğunu her hücresiyle hissediyordu. Gözlerini kapatıp şöyle bir düşününce, bu tatlı mekanla birlikte hayatına tatlı bir sayfa açılmıştı. Herşey çok daha güzel olucaktı, güzel işler yapıp güzel bir hayata adım atacaktı. Veee bir karar almıştı. Artık kovalayan değil de, kaçan olacaktı. Biraz da ben kaçayım Asaf efendi kovalasın diye düşündü. Ne vardı sanki canım, canı kaçmak istiyor olamaz mıydı yani? Herşey bir yana, daha mutedil adımlarla önüne bakarak ilerleme kararı aldı. Böylesi daha sağlıklı olacaktı muhakkak. Hayatı için alacağı kararları düşünürken gözleri de uykuya teslim olmuştu, yarın ola hayrolaydı...
Hadi yine iyisiniz size bir bölüm daha... yorumlarınızı çok merak ediyorum, karakterlerim ve hikayenin gidişatı hakkında çekinmeden yazın lütfen...
Allah'a emanetsiniz, ve teşekkür ederim Allah'ım, bana böyle kıymetli okurlar nasip ettiğin için, seni çokk seviyorum...
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 47.94k Okunma |
4.41k Oy |
0 Takip |
79 Bölümlü Kitap |