23. Bölüm

23.BÖLÜM

Merve Yıldırım
yazmakisteyenbiri0

 

Yanağımda hissetiğim sıcaklıkla kaşlarım çatıldı. Burnuma dolan dalin kokusuyla sırıttığımın farkında değildim. Yavaşça gözlerimi araladım. "Günaydın benim güzel karım"

 

Başını eğip bana bakan karanı buldu bakışlarım. Nemli saçları alnına düşmüştü. "Günaydın benim yakışıklı kocam"

 

Sırıtarak söylediğim şeyle ellerimle iki yanımdan destek alıp doğruldum. Karanın bakışları üzerimdeydi. "Kahvaltı yapalım seni tanıştırmak istediğim birileri var"

 

"Kim?"

 

Diye sordum sesimdeki heyecana engel olamayarak. "Dedem ve anneannem"

 

Kaşlarım havalandı "Senin anneannen ve deden mi vardı?!"

 

Aşağı yukarı kafasını salladı. "Neden düğüne çağırmadın, bana neden hiç bahsetmedin?"

 

"Babaannemle anneannem hiç anlaşamıyorlar da ondan... birde annemi isteyerek vermemişler. Mardine adım atmamaya yemin etmiş gibiler"

 

"Küsler miydi annenle?"

 

"Hayır. Uzun bir süre küs kalmışlar ama annem onların kalbini bir şekilde geri kazanmış. En son beş yaşındayken gitmiştim yanlarına"

 

"Ayıp sana""

 

Kaşları çatıldı. "Niye ula?!"

 

Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım. Karadenize gelmiştik. Ve ben annesinin Karadenizli olduğunu yeni öğreniyordum. "İnsan anneannesinin yanına gelir gider, arar sorar"

 

"Aradık sorduk tabi. Adam bile diktim başlarına..."

 

"Aferin..."

 

Karan üzerime eğilirken yataktan çıkıp lavaboya doğru ilerledim. "Kaç bakalım güneşin kızı..."

***

 

"Ben kalmayacağım seninle aynı odada!"

 

kulaklarımı tırmalayan sesle bakışlarım koridorun başında bize doğru gelen Serra ve hümeyra ikilisini buldu. "Ya özür dilerim" diye mahcupça söylendi hümeyra

 

 

"Hayatım özrün kabul de böyle olmaz ama. Bir böcek görsen içimde bitiyorsun. Kocaman yatağı sana bıraktım koltuğa yattım yatağı bırakıp yanıma geldin"

 

Serranın bakışları kısıldı. "Hümeyra?" "Hı?"

 

"Yoksa bana göz mü koydun?"

 

Kaşları çatılma sırası hümeyradaydı. "Hayır tabi ki! Aşk olsun Serra! Korkuyor olamaz mıyım?!""

 

"Aşkın benle değil kayayla olsun canım "

 

Kaşıyla işaret ederken bakışlarımız odadan çıkan ömer ve kayayı buldu. "Git nerde kalıyorsan kal lan! Daha da aynı odada kalmam ben seninle!"

 

"Ne kadar kabasın? Korkuyoruz herhalde karanlıktan!"

 

"Oğlum karanlık oluyor diye gözlerini kapatmadan uyudun lan!"

 

Kayanın söylediği şeye anlam vermeye çalışıyordum. Karan elimden tutup asansöre doğru ilerledi. "Yetenekli çocuk" Karanın söylediği şeyle ömer gülerek peşimize takıldı. "Abim ya! Kıskanç kaya. Kendi öyle uyuyamıyor diye kıskanıyor"

 

Asansörün kapıları açılırken bindik

***

 

Karan , kaya , ömer ceplerinden çıkardıkları kulak tıkaçlarını kulaklarımıza takarken kaşlarım çatıldı. "Ya karan neden takıyorsun bunları?! Sanki savaşa gidiyoruz?!"

 

Benimkileri taktıktan sonra kendinede taktı. "Bu sorunun cevabını yaşayarak alacağına eminim sevgilim"

 

Elimi eline kenetlerken yokuşun ucundaki ahşaptan eve doğru ilerledi. Bizi gören kapıdaki adam koşarak gelip karanın önünde bitti. Takım elbiseliydi. Muhtemelen karanın adamlarındandı. "Hoşgeldin ağam"

 

"Hoşbulduk kenan. Durumlar nasıl?"

 

"Bu aralar biraz karışık ağam"

 

"Sebep?"

 

"Kuzeniniz dedenizin arası bozuk olan ahbabının torunuyla evleneceğini söyledi. Dedeniz de inada bindi vermem diye. Kızı eve hapsetti. Bana da nöbet tutturuyor"

 

Havada yankılanan silah sesiyle karana sokuldum. Başımı göğsüne gömerken silah sesi kesilmek bilmiyordu. "Oooo!!!! Karan Ağa!!!"

 

Yaşlı ama gür çıkan sesle Başımı karanın göğsünden çektim. Silahı sıkan kişi Yaşlı bir amcaydı. Dedesi olmalıydı . Sesi yaşına rağmen gür çıkıyordu. Silahı karana doğrulttu. "Ne diye geldun ula?!"

 

"Senu görmeye geldum dedem. Gelmese miydum?"

 

Eli tetiğe giderken yutkundum. "Ula kani bozuk! Unuttun saniyduk"

 

"Unutur muyum dedem?! Ayıp ediğsun"

 

Kaşları çatıldı. Karanın ayağının dibine bir el sıkarken hümeyra sıçrayıp kayanın kucağına atladı. "Ayy! Öldürecek bu adam bizi ! Geri dönelim kaya!"

 

"Onun sevgi dili öyle"

 

Bir elde benim yanıma ateş ederken karan beni kendine çekti. "Dedem o tarafa çok sıkmasak. Mazallah karıma gelir"

 

Dedenin bakışları beni buldu. "Ha az ayrul bakayim gelun hanum"

 

Omuzlarımı silktim. "Ayrılamam"

 

Kaşları çatıldı. "Ayrul dedum ula!"

 

"Kıyma kocama dedem!"

 

Aramıza açtığı ateşle çığlık atıp karandan ayrıldım. Dede karanın ayaklarının dibine ateş açarken horon sesi yükseldi. Dede karanın ayağının dibine ateş ederek horon teptiriyordu!

 

 

Sesin nerden geldiğini anlayamamıştım ki otuzlu yaşlarda bir adam elinde hoparlörle Dedenin yanında belirdi. "Kocam!"

 

"Dedede ne yetenek varmış. Adam ateş ederek horon teptiriyor"

 

"Emekli astsubay Kemalettin Yargı"

 

Ömerin sesiyle ateş açmayı bıraktı. Karan yorgunluktan bitap bir halde hazır ola geçti. Kaya hümeyrayı bıraktı. Noluyordu yahu?

 

"Rahat!"

 

Bağıran dedeyle yerimde sıçradım. "Hazır ol!"

 

"Hoşgeldiniz asker!"

 

"Hoşbulduk komutanım!"

 

"Rahat asker!"

 

Dede ciddiyetini bozmazken otuzlu yaşlarındaki abi gülerek karana doğru geldi. birbirlerine kocaman sarılırlarken bakışları beni buldu. "Hoşgeldin gelin hanım"

 

"Hoşbuldum"

 

Karan gelip kulağımdaki tıkaçları çıkardıktan sonra gidip dedenin elini öptü. Dedenin bakışları beni bulduğunda anında gidip uzattığı elini öptüm. "Gelun hanımda mı oralıdır?"

 

"Yok dedem değildur"

 

Gülüşü Yüzünde büyüdü. "Uyyyy!!!!"

 

Bağırarak bize doğru gelen anneanne karana sarıldı. "Ha deli oğlan! Kocaman olmuş Kemalettin!.. eşek kadar olmuş da!"

 

Anneanne gözyaşlarını tutamazken bakışları beni buldu. "Ha bu güzel kız gelin midur?"

 

"Gelindur anneannem"

 

Uzanıp elini öptüm ve kocaman sarıldım. "Uyyy! En son beş yaşundaydun ! Karu almışsun kendune!"

 

Anneannesinin ağlamasına dayanamayan karan uzanıp gözyaşlarını sildi. "Anneannem... Ağlama da! Çağırsamda gelmezdin... gelirdim dersen bir kez daha yaparım düğün""

 

Anneanne Sırıttı. "Gelmezdum"

 

"Karan!"

 

Bizim yaşlarımızda bir kız koşarak karanın boynuna atladı. "Hoşgeldinn! İyi ki geldin!.."

 

Karanın duyacağı şekilde "kurtar beni lütfen" diye fısıldadı. Karandan ayrılıp benim boynuma atladı. "Hoşgeldin" oldukça sevecen bir kıza benziyordu. "Hoşbulduk"

 

Benden ayrılıp bakışlarını üzerimde gezdirdi. "Çok yakışıyorsunuz... Maşallah "

 

"Sen niye çıktın kız?! Yasak sana dışaru çıkmak!"

 

"Ya dede! Karanı karşılamama izin ver bari!"

 

"Çocukları beklettuk! Haydi geçun içeri!" Anneannenin peşine takıldık. Evin içide dışı kadar güzeldi. Iki katlı, ahşaptan yapılmaydı

***

 

At kuyruğu yaptığım saçımı elimle düzeltirken aynadaki bakışlarım yanıma gelen karanı buldu. Eliyle giydiği beyaz gömleğin yakasını düzeltirken Bakışları beni buldu. Gömleğindeki eli durdu. Kaşlarının kavisi çatıldı

 

Yoğun bakışları giydiğim siyah, önü açık ve dizimin bir karış üstündeki elbisede gezindi. "Bununla mı gideceksin?"

 

Sesi huzursuzdu. "Evet"

 

"Olmaz""

 

"O niye?"

 

"Üşürsün"

 

"Üşümem""

 

"Üşürsün diyorum! Soğuktur buranın havası"

 

"Kocam değil misin ısıtırsın"

 

Birden aynadaki bakışlarını üzerimden çekip bana doğru döndü. Ellerini belime sararken beni kendine çekti. "Beni tahrik etme"

 

"Etmiyorum zaten"

 

Bakışları yeni sürdüğüm kırmızı rujda gezindi. "Fazlasıyla fazla"

 

Ne dediğini anlamadan dudaklarını dudaklarıma sürttü. Elimi ensesine attığımın farkında değildim. Bu hareketimle belimdeki elini sıktı. Dilini çıkarıp dudaklarımda gezdirdi. Rujumu silmişti! Ensesindeki saçları çekiştirmemle belime baskı uyguladı

 

Hafif geri çekildi. "Kes şunu!"

 

"Sen kes! Rujumu bozdun!"

 

"Çok dikkat çekiciydi. Bir daha sürme"

 

Karanı ittirip aynadaki yansımama bakmadan çantama doğru ilerledim. Onu dinlemeyip kırmız rujumu çıkardım ve aynanın karşısındaki yerimi aldım. Rujun kapağını açıp dudağıma götürdüm. Tüm bunları yaparken karanın bakışları dudaklarımdaydı

 

 

"Eve gittiğimizde kaçacak delik arayacaksın güneşin kızı"

 

Ruju kapatıp çantama attım. Elimi eline kenetleyip dışarı çıktık.

 

Karanın çocukluk arkadaşının düğününe gidiyorduk. Bir Arkadaşı olmasına şaşırmıştım doğrusu. Sadece düşmanı var diye düşünüyordum. Salonda bekleyen kaya ve ömerlerin yanına doğru ilerledik

 

Koltukta oturan dedenin bakışları karanı buldu. "Ayşenim nasıl?"

 

"İyi dedem. Ellerinden öper"

 

"Hiç getirmedun onu"

 

"Getiririm dedem... sen meraklanma. Hadi biz çıkıyoruz var mı isteğiniz?"

 

"Sağlam gelun"

 

Bahçeye çıktığımızda arabada bekleyen sevimin kaşları çatıldı. "Hadi ya! Fark edecek şimdi! Gidelim artık!"

 

Sevimi kaçırıyorduk!

 

Dede fark ederince canımıza okuyacak!

 

Hızla arabaya binip düğünün yolunu tuttuk

...

 

Karan elini belime sararken düğün salonuna doğru ilerledik. kapıda bekleyen düğün sahipleri tarafından karşılandık. Annem yaşlarında bir kadın gülerek karana sarıldı. "Oğlum... hoş geldin"

 

"Hos bulduk teyze"

 

Karandan ayrılan kadının bakışları beni buldu. "Hanım kızımız kim?"

 

"Eşim. Güneş"

 

Kadının hafif kaşları çatıldı. "Ne zaman evlendin?!"

 

"Dün... burdan kimseye demedim. Kızma be Ayten sultan"

 

"Hayırli olsun yavrum... bilirim niye demediğini..." karanın kolunu sıvazladı.

 

"Hadi geçin"

 

İçeriye girip boş masalardan birine geçtik. "Neden haber etmedin?"

 

Karanın bakışları beni buldu. "Mardinde olduğu kadar burda da sevmeyen çok. Hoş... burda niye sevmiyorlar anlamadım"

 

"Sevim?"

 

Bakışlarımız sevimin adını seslenen adamı buldu. "Aykut"

 

Heyecanla ayağa kalkan Sevim , Aykut denen adamın boynuna atladı. Sevim adamdan ayrılırken sandalye çekip oturdular. Adamın bakışları karandaydı. "Hoş geldin karan"

 

"Hoş bulduk "

 

Işıklar kapanırken müzik sesi etrafı sardı. Gelin ve damat salona giriş yapıyordu.

 

Çiftler dans etmek için sahneye çağrılırken karan elimden tutup piste doğru götürdü. Elini belime dolayıp beni kendine çekti. Sırıtıp kolumu boynuna doladım. Hafif sağa sola sallanarak dönmeye başladık

 

"Seni çok seviyorum güneşin kızı "

 

Birden söylediği şeyle afallasamda gülümsememe engel olamadım. "Bende seni çok seviyorum zalımın ağası "

 

Dudaklarını kısa süreliğine yanaklarıma bastırıp geri çekildi. Bakışlarım salonda gezindiğinde bir kızın nefret dolu bakışlarının üzerimizde olduğunu gördüm. Müzik kesilirken karan elimden tutup masaya doğru götürdü

 

"Biraz konuşalım mı karan?"

 

Aykut , karan, kaya ve ömer dışarı çıkarken Sevim heyecanla bize doğru yanaştı. "Of umarım kavga etmezler"

 

Kaşlarım çatıldı. "Niye etsinler ki?"

 

"Önceden beri çok anlaştıkları söylenemez. Yani ne birbirlerinden nefret ediyorlar ne de seviyorlar"

 

"Sadece dedeleriniz kavgalı diye biliyorduk"

 

Serrayı buldu bakışları. "Öyle zaten. Ama Aykut da karan gibi... aynı kutuplar birbirini iter hesabı"

 

"Ne konuşacaklar?"

 

Hümeyranın ağzını Nihayet bıçak açmıştı. "Bilmiyorum... yani bizi konuşacağım dedi"

 

Elimi koluna götürdüm. "Sakin ol. Anlaşacaklardır"

 

Bütün ışıklar giderken çığlık sesleri doldurdu etrafı. Biri koluma yapışırken Hümeyranın sesi doldurdu kulağımı. "Hiğhh! Niye kesildi bu ışıklar ya?!"

 

Sadece salonun ışıkları değil sokağın ışıkları da gitmişti. "Elektrik kesintisi işte... "

 

Kendimi teselli ediyordum ki silah sesi yankılanana dek. Hümeyra kolumu daha da sıkarken göz gözü görmüyordu. "Karan..."

 

Dudaklarımdan dökülen kelimeyle başka birinin koluma yapışması bir oldu. "Bırak beni be!"

 

Serranın sesi kulaklarımı doldururken ayaklarım yerden kesildi. Karanlıkta beni kimin götürdüğünü dahi bilmeden hızlı adımlarla ilerliyordu. "Bırak beni be! Kimsin sen Bırak!"

 

Yumruk yaptığım elimi rastgele sallıyordum. Biri de telefonunun ışığını açsın ya!

 

Elimi cebime götürmüştüm ki duyulan silah sesiyle kafama darbe almam bir oldu. Aynı zamanda beni taşıyan kişi de tökezlemişti. Acıyla elimi başıma koydum. "Ay vuruldum!"

 

"Ne?!"

 

Sesini çıkaramadığım adam adımlarını hızlandırdı. Elime gelen ıslaklıkla kaşlarım çatıldı. "Vurulmuşum işte kafam kanıyor!" Ay kocamm! Kocam nerdesin karın elden gidiyor!!!"

 

"Vurulsan konuşuyor olmazdın!"

 

Yüzüme çarpan soğuk havayla dışarı çıktığımızı anladım. Gözüme vuran ışıkla durduk. Bakışlarım kucağındaki Hümeyrayla beni tutan adama bakan karanı buldu. Kaşları olabildiğine çatıktı. "Lan!" Ne işi var lan Karımın senin kucağında?!"

 

Beni taşıyan kişiye çevirdim bakışlarımı. Aykut denen adam olduğunu görünce Kaşlarım çatıldı

 

"Ne bileyim oğlum ben?! Sevim sandım"

 

Karan hümeyrayı yavaşça kucağından indirip bana doğru geldi. Anında beni Aykutun kucağından aldı. Karanın bakışları alnımda oyalandı. "Noldu lan karıma?!"

 

"Hiiiiğğğ! Dedim ben sana vuruldum diye!" Sitem ettim Aykuta.

 

"Vurulmadın. Yanlışlıkla kafanı duvara çarptırdım sanırım"

 

Karan söylenirken Ömerin sesi doldurdu etrafı. "Götüme birşey çarptı!"

 

Kaya kucağındaki serrayla ömerse bir sandalyeyle gelirken kayanın bakışları kucağındaki Serrayı buldu. Anında serrayı kucağından bıraktı. "Lan!.." bakışları Ömerin kucakladığı süslü püslü düğün sandalyesini buldu.

 

 

"Bende diyorum Serra ne ara hafifledi. Meğersem sandalyeyi kaçırmışım ya!"

 

Kendi kendine söylenen ömeri bastıran kaya oldu. "Hümeyra nerde?!"

 

"Burdayım" diyen Hümeyrayla kaya rahat bir nefes verdi. "Sevim yok!"

 

Aykut telaşla etrafına bakındı. "Lan kimse sevimi almadı mı?! "

 

Aykut geri Gidecekken son hızla önümüzde duran arabanın camları indi. "Çabuk olun!"

 

Şoför Koltuğundaki Sevim binmemiz için kapıları açarken arabaya doluştuk. Herkes binerken Sevim gaza yüklendi. "Sen ne ara çıktın?"

 

Aykutun yönelttiği soru hepimizin merak konusuydu. "Çıktım işte... biz kimden kaçıyoruz asıl onu söyleyin"

 

"Harbiden ya yine Noldu?!" Diye çıkıştı Serra.

 

"Beni neden sevmediklerini öğrenmiş olduk"

 

Karanın dediğine anlam vermeye çalışıyorduk. "Babam burda da rahat durmamış. Karıştırmadığı yer yok. Şeytan diyor git hesap sor!..

 

"T**iz etmeye çalıştığı kızın abileri mi? "

 

Kayanın söylediğiyle kaşlarımız çatıldı . Karan aşağı yukarı kafasını salladı. "Kandemirlerden Karadenize adım atan olduğu dakikada öldürürüz demişler. Benim ne suçum var?! Şerefsiz Babamın yaptığı pisliği kollayacak bir adam değilim!"

 

Sevim hızlı kullandığı için peşimizden gelmiş olsalar bile atlatmıştık. "Aaaagggğ!!!"

 

Ömerin bağırmasıyla yerimizde sıçradık. "Popoom!!!"

 

"Ne bağırıyorsun oğlum popom diye?!"

 

Kaya korkmuşa benziyordu. Siniri sesine yansımıştı. "Yeni yeni geliyor acısı! Aahh! Vurmuşlar mabedimi!!!"

 

"Ne?!"

 

Ömer biraz yan döndüğünde her yer kan olmuştu. "Ayyy! Ne istediler mabedimden ?!"

 

"Kavuşamadan vurdular kocamı!"

 

Serranın dışından dile getirdikleri ömer dahil hepimizi afallatırken Serra, Ömerin yanındaki hümeyrayı bir çırpıda kaldırıp kayanın kucağına attı

 

"Korkma ben yanındayım"

 

Uzanıp ömerin yanağına bir öpücük bıraktı. Ne ara bu denli aşık olmuştu? Anlaşılan kız gecesi yapmanın vakti gelmiş

 

Afallayan ömer yaklaşık on saniyedir serranın suratına bakıyordu

 

"Galiba ben aşık oldum"

 

Sırıtmak isterken acıyan alnımla yüzümü buruşturdum. Alnımdaki bezi tutan karanın bakışları sevimi buldu. "Hastaneye gidemeyiz. Tanıdığın birileri yok mu?"

 

"Gidiyoruz"

 

"Hızlı ol Sevim lütfen. Ömer çok kan kaybediyor. Güneşin alnı çok açılmış enfeksiyon kapabilir"

 

Karanın endişesi sesine yansımıştı. Elimi uzatıp yanaklarına dokundum. Bakışları anında beni buldu. "İyiyim. Sadece biraz acıyor"

 

Elimi tutup dudaklarına götürdü. Dudaklarını avucuma bastırırken alnıma düşen saçlarımı parmak uçlarıyla geriye itti. "Özür dilerim... Adam akıllı bir tatil bile sunamadığım için. Sürekli olay olduğu ve etkilendiğin için. Bunların hiçbirini haketmiyorsun Güneşin kızı özür dilerim!"

 

"Senin suçun değil ki... "

 

"İnsan tek değerlendirilmiyor... yapılan en ufak yanlış silsile halinde bedelini ödetiyor. Ve bu bedeli hep en masumlar ödüyor. Ben masum sen benden de masum... affet beni be Güneşim. Seni sevmemin sana neler getireceğini düşünemedim. Bencillik ettim"

 

"Seven sadece sen değilsin. Seni sevdiğime pişman da değilim. Olmayacağım da..."

 

Karan eğilip alnıma bastırdı Dudaklarını

 

Duran arbayla Aykut kapıyı açtı. Karan kucağında benle inerken dağa geldiğimizi yeni fark etmiştim. Kaya ve Aykut ömeri taşırken Sevim çiftlik evinin kapısını çaldı. Kapı on saniye sonra açılırken bizim yaşlarımızda bir adam "Sevim? Bir sorun mu var?"

 

"Arkadaşım mabedinden vuruldu. Biraz da kan kaybetti. Diğerinin de alnı açıldı. Kanıyor"

 

"Kızım bir kere de sorunsuz gel şuraya ya!"

 

Adam içeri geçmemiz için sonuna kadar kapıyı açıp hızlı adımlarla içeriye gitti. Sevimin peşinden bizde girdik içeriye. Bir oda birçok sağlık malzemesiyle doluydu. Kendini çoktan hazırlayan adam eliyle sedyeyi işaret etti. Aykut ve kaya ömeri yüz üstü sedyeye bırakırken adam çıkmamızı istedi.

 

Serra anında Öne çıktı. "Ben kalmak istiyorum!"

 

Adamın bakışları serrayı buldu. "Tehlikeli. Hasta enfeksiyon kapabilir. Çıkın lütfen"

 

Sevim birkaç malzeme alıp serrayı da kolundan tutup odadan çıktı. "Güneşi koltuğa bırakır mısın karan?"

 

Karan yavaşça beni koltuğa bırakırken alnımda tuttuğu mendil ful kan olmuştu. Elleri de dahil... Sevim eldivenlerini geçirip yanıma oturdu. Sağlığı bitirmişti. Karanın dediğine göre dereceyle bitirmişti ancak atandığı ilk yıl annesiyle babasını kaybedince mesleğini bırakmıştı

 

"Birkaç dikiş atmam lazım"

 

Aşağı yukarı kafamı salladım. "Ya Ömerin sesi soluğu çıkmıyor! Birşey mi oldu acaba?!"

 

"Korkma . Yavuz işinde oldukça iyi biri"

 

"Tek başına ama! Hemde evde!"

 

"Yavuza o kurşun emin ol çerez gibi gelecektir. Telaşlı gibi olduğuna bakma. Yapısı öyle. Ama işinde çok iyi. Endişelenmene gerek yok"

 

Aykut da tanıyor olmalıydı ki serrayı rahatlatıcı sözler sıralamıştı

 

İşini bitiren serra eldivenleri çıkardı. "Yalnız bu halde nasıl eve gideceğiz? Dedem bizi bu halde görürse bırakın beni hepimizi hapis eder"

 

"Umarım adamlar evi basmamıştır "

 

Kayaya cevap karandan geldi. "Bir hareketlilik olsa ararlardı. Ama Sevim haklı. Eve Gidemeyiz"

 

"Mardine dönelim"

 

Kayanın bakışları Hümeyrayı buldu. "Ne için meraklısın dönmeye?"

 

"Anlamak istemiyorsun ama beni sana bırakmazlar! O adamla evlendirmezlerse kan dökülecek. Ben buna rağmen kaçtım. Üstelik sana kaçtığımı düşünüyorlar!"

 

Kayanın kaşları çatıldı. "Sende seni onlara vermeyeceğimi anlamıyorsun!"

 

"Öldürürler seni! Yaşatmazlar anla! Yar etmezler beni sana ! Gidecektim ben! Herşeyi herkesi arkamda bırakıp gidecektim! Seni kalbime gömüp gidecektim..."

 

Burnunu çekti. Hümeyra uzun zamandır doluydu. Bu bariz şekilde ortadaydı. Bunu bildiğimiz için karışmadık.

 

"Seni unutmak için delirdim ben... sana git dediğim gün kandan nefret ettim. Kendimden nefret ettim. Bulunduğum yerden nefret ettim. Ben senden uzaklaşmazsam sen hergün kana bulanacaktın. Gitmek istedim. Herkesten herşeyden kaçmak istedim. Yine buldu beni... bir adım öteye bile gidemedim. Hala kan, hala acı, hala gözyaşı!"

 

"Teslim mi olacaksın?"

 

Konuşmak kayaya acı veriyor gibiydi. Gözleri kızarmıştı. Hümeyra bakışlarını kayaya yöneltti. "Esaret altında duran bir kalp nereye kadar atar? Hergün korkudan çarpan kalbimin başka çaresi var mı? Hep böyle sakin geçmeyecek günler. Biraz tanıyorsam onları ya ölümü alırlar ya dirimi. Ama alırlar kaya"

 

"Halledeceğim... söz veriyorum hümeyra. Yalvarırım inan bana"

 

hümeyrayı kendine çekip göğsüne bastırdı. Elleri saçlarını okşarken dudaklarını bastırdı saçlarına.

 

İki kişinin kalbi kader ipiyle bağlıysa , yansa bile kopmaz. Acı çekilir , dert yüklenir de bırakmaz o yürekleri

 

Odaya gelen Yavuzla Serra anında adamın dibinde bitti. "Ömer nasıl?"

 

"Gayet iyi. Kurşun kaba ete denk gelmiş. Çıkarmak çok zor olmadı. Uyuyor. Ama görebilirsin. Birazdan kendine gelir"

 

Serra giderken yavuz kendini koltuğa attı. Bakışları üzerimizde dolandı

 

"Noldu size?"

 

"Saldırıya uğradık"

 

Cevap aykuttandı. "MİT misiniz oğlum siz?! Askerler sizin kadar operasyon düzenlemiyor lan!"

 

"Biz mi seçtik bu hayatı?! Anasını satim dedeler yüzünden sevdiğim kızı alamıyorum ben!"

 

Sevim uzanıp aykutun elini tuttu. "Gidemezsiniz siz şimdi. Üst kattaki tüm odalar boş. Takılın kafanıza göre"

 

"Sağ ol kardeşim"

 

Yavuz mutfağa doğru giderken karan birden beni kucağına alıp ayağa kalktı. Bakışlarını kayaya yöneltti. "Yarın yola çıkacağız"

 

Kaya aşağı yukarı kafasını salladı. "Karan?"

 

Sevimin sesiyle durdu. "Birşey yapmayacak mısın? Dedemin mahkumu olmak istemiyorum"

 

"Halledeceğim Sevim. İzin vermeyeceğim "

 

Karan merdivenleri tırmanırken daha fazla tutamadığım başım karanın göğsüyle buluştu. Bir odanın kapısını açarken içeri girip ayağıyla kapıyı kapattı. Beni kanepeye bırakıp yanıma uzandı. Bakışları üzerimdeydi

 

"Seni gördüğüm ilk gün varya"

 

Parmak uçları saçımda dolaşırken açtığı Konuya merakla kulak verdim. "Bilerek istedim seni müdürden. Daha çok görebilmek için. İlk görüşte aşk de , yıldırım aşkı de adına ne dersen de. Benim için sonsuz aşk. Aşkın sonu olmaz Güneş. Aşık olduğun kişiye sonlu his barındıramazsın. Yanık izi bile ömür boyu kalır seninle. Aşk da yanmak değil mi zaten? Bir kez yanılır, izi hep kalır. Sen benim sonsuz izimsin. Bu kalp benim bedenimde değil sende atıyor. Gördüğüm ilk andan beri... "

 

Elini belime dolayıp kucağına aldı. Uzanır pozisyonda olduğunu bile aldırış etmemişti. "Ellerimde kanını görünce kalbim acıdı. Kızıllık saçlarında güzel güneşin kızı. Ellerime yakışmıyor "

 

Öyle tatlı görünüyordu ki! Tek içi giden kendi sanıyordu. Yanaklarından tutup Dudaklarımı dudağına bastırdım. Geri çekilip suratına baktım. Afallamıştı. ​​​​elinden kurtulup hızla ayağa kalktım. Kolumdan yakalayacak gibi olmuştu neyseki son anda kurtarmıştım. Sırıtışım yüzümde büyürken karan dudağının içini dişledi. "Nasıl olsa eve gideriz Güneş hanım"

 

Arkamı dönüp diğer kanepeye doğru ilerledim. Başım öyle çok ağrıyordu ki hemen uyumak istiyordum

 

 

 

Beğeni ve yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen🤗

 

 

 

Bölüm : 17.01.2025 21:07 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...