
UYARI: SMUT SAHNE İÇERİR!!!
Serra elindeki camı ona doğru gelen adamın boynuna sapladı. Kalkmak üzere olan Fırat seyhunun suratına tüm gücümle tekmemi savurdum . Çok güçlü vuramasamda kalkmasına engel olabilmiştim.
"Bunu yapmayacaktın!"
Silahımdan çıkan bir kurşun sağ omzuna saplandı
Saçlarımın acısıyla ağzımdan çıkan çığlığa engel olamadım. Öyle hiddetli çekiliyordu saçlarım derimden kopacak sandım. Bedenine Çarptığım kişinin karın boşluğuna dirseğimi geçirdim. Adamın toparlanmasına fırsat vermeden koluna ateş ettim. "Bu yaşa gelmişsin kızların saçına dokunmamayı öğrenememişsin!"
Burda oluşan kargaşaya aşağıdan gelen patlama sesleri karışmıştı. Serranın masaya çıkışıyla ne yapacak diye düşünürken yerde yatan adama kaydı bakışlarım. "Saçım hassas noktam seni şerefsiz!"
Çıktığı masadan adamın üstüne öyle bir atladı ki adam acıyla özel bölgesini tuttu
İçeride azalan adam sayısında cevdetin payı olduğunu düşünüyordum. Yarım saati çoktan geçmiş olmalıydık. Serra adamlarla ilgilenirken hümeyranın yanına koştum. Ela gözleri yaşlı ve kederliydi. Başını ellerimin arasına aldım. "Hümeyram dayan birtanem"
Ne zamandır tuttuğum gözyaşları akın ederken bakışlarım karnına kaydı
Fırat denen şerefsiz hümeyrayı karnından vurmuştu. Acısını anlıyor olmak yüreğimi daha da sızlatıyordu. "K-kayaya onu çok s-sevdiğimi söyler..."
Ağzına gelen kanı tükürdü. "Güzelim yorma kendini. Sana söz sen söyleyeceksin bunları kayaya "
"Güneş"
Serrayı buldu bakışlarım
Adamın biri ayağıyla serranın kafasını eziyordu. Anında ayağa kalktım. Masada duran su şişesini adamın ensesine geçirdim. Adam yere yıkılacakken tekmemi basıp serranın üstüne düşmesini engelledim. "Ya ben gazeteciydim ne ara mafyaya bulaştım?!"
"Ömeri severek bulaşmış oldun. Güya bende öğretmenim!"
Şu hale bak! Kim benim gibi bir öğretmene çocuğunu emanet etmek ister ki! "Güneş"
Hümeyranın acı çeken sesi kulaklarımda duyulmasına rağmen kalbimi sızlattı. Fırat seyhunla aynı anda silahlarımızı birbirimize çekmiştik
Ya ölecektim ya öldürecektim. Ölürsem kocam için öldürürsem de kocam için. Aşk sen nelere kadirsin!
"Karan burdan hiçbir şekilde sağ çıkamayacak"
Beni öldürürse karanın dağılacağını biliyordu.
Aynı anda yükselen iki silah sesi
Acımı dindirmek istercesine dudaklarımı birbirine bastırdım. Yaşaran bakışlarımın ardında yerde yatan Fırat vardı. Özel bölgesinden vurulmuştu ama vuran ben değildim.
"Güneşim"
Karanın kalbime dokunan sesi doldurdu kulaklarımı. Hümeyranın hareketsiz yattığını görünce kolumun acısını unutup anında yanına geçtim
Kolumdan vurulmuştum ama bunu düşünücek durumda değildim. Hümeyra nefes almıyordu!
"Hümeyra!"
Haykırışım kulaklarımda çınlarken kaya hümeyrayı kollarının arasına alıp odadan çıktı. Ayaklarımı yerden kesen karandan başkası değildi
"İyi olucaksınız "
Kafam karanın göğsüne yaslıyken hıçkırarak ağlıyordum. Kokusu dahi sakinleşmeme yetmiyordu. Kolumdaki kan karanın beyaz gömleğine bulaşmıştı. "Hastaneye haber verin! Hazırda beklesinler!"
Kayanın ardından bizde bindik Arabaya
"Gitme hümeyra... gitme yalvarırım gitme"
Kaya Hümeyranın kumral saçlarında gezindirdi ellerini. Solan tenine dokundu parmakları. Belkide ona ilk defa dokunuyordu. Umarım son dokunuşu olmazdı
Hastanenin önünde bekleyen doktorlara teslim etti kaya hümeyrayı. Onlar peşinden giderken karan beni acile doğru yönlendirdi. Sedyeye bırakıp yanıma oturdu. "Kazağınızı çıkartın lütfen "
Hemşireyi dinleyip kazağımı çıkardım. Atletle kalırken açığa çıkan kanlı kolumu buldu bakışlarım.
"Kurşun sıyırmış"
Pansuman yapan Hemşireden bakışlarımı çekip karana yönelttim
Gözlerinde anlam veremediğim bir hüzün vardı. Dağılan saçlarıma, Kana bulanan Koluma olan bakışları çok farklıydı. "Hümeyra iyi olacak değil mi?"
Kahve hareleri Benimkileri buldu. "Olucak. O çok güçlü bir kız "
Koluma dikiş atılırken bakışlarını kaçırdı. "Karımı koruyamayacak kadar aciz bi adamım! Verdiğim sözleri tutamıyorum! " Bakışlarını gözüme çıkardı
"Ben sana aşk değil acı oldum Güneş kandemir. Beni affedebilecek misin?"
Sesindeki hüzün yüzüne yansımıştı. Dayak yediği patlayan dudağında kuruyan kandan belliydi. Kumral saçları alnına dökülmüştü. Elimi uzatıp yanağına dokundum. "Ben sana hiç küsmedim. Karan ben seni çok seviyorum. Senden başka kimsem yok benim. Düşünmeden daldım o Savaşın içine çünkü kaybedecek başka birşeyim yok "
İşini bitiren hemşire geçmiş olsun deyip gittiğinde karan belimden tutup kucağına aldı. Öyle bi sarıldı ki zaman durmuş ve biz o anda kalmıştık. Ta ki kayanın sesi koridorları inletene kadar. Kalbim çıkacak gibi atıyordu. Çıkmak özgür kalmak ister gibi vuruyordu göğsüme. Anında karanın kucağından inip ameliyathaneye koştum
Ömer boş gözlerle duvara bakarken Serra kafasını onun göğsüne gömüp ağlıyordu. Kaya... kaya Hümeyranın sedyesine çıkmış ağlayarak kalp masajı yapıyordu . Bakışlarım Hümeyranın solan Yüzünde dolaştı. Hümeyra ölmüş olamazdı. Hümeyra ölmemişti değil mi?
Gözümden akan yaş yanağıma süzüldü. "Gitme ! Gitme! Durmayın devam edin! Devam edin ölmedi o! Devam et!!!"
Karan kayayı sedyeden indirmeye çalışırken adımlarımı hümeyraya doğru attım. Her adımda burnumun direği sızlıyor. Dizlerim bedenimi taşıyamayacak gibi oluyordu. Ellerimi uzatıp yüzüne dokundum
Hissetiğim soğuklukla kanım çekildi. "Kayaya onu sevdiğini söyleyecektin hümeyra"
Gözyaşım süzülüp solan tenine düştü. "Kayıp kız kardeşimi bulmuş gibiydim sende... Gitme hümeyra. "
Yanda duran aleti alıp Hümeyranın kalbine bastım
Bedeni titreyip havaya kalkarken ne yaptığımın bilincinde değildim. Doktorlar birşeyler söylüyor fakat duymuyordum
Bir kez daha aynı hareketi yaptığımda duymayı beklediğim ses kulaklarıma dolmuyordu. Aynı hareketi defalarca tekrar ettim ama sonuç değişmiyordu. "Ölüm saati..."
Doktorun sesini duymak istemiyorcasına bir kez daha göğsüyle buluşturdum elimdeki aleti.
Ve nihayet...
monitörden yükselen sesle dudaklarımı birbine bastırdım. Kalp atışı geri gelmişti! Kalp atışı geri gelmişti!
"Lütfen çıkın"
Hemşireler elimdeki defibrilatör cihazını alırken odadan çıkmamızı sağladılar. Duvarın dibine çöken Kayayın yanına ilerledim. Dizlerimin üstüne çöktüm. Başını yasladığı dizine dokunduğum an bakışları beni buldu
Kan çanağına dönen gözlerinde acının her hali mevcuttu. Daha fazla dayanamayıp boynuma sarıldı. "Yenge... canım çok yanıyor. Beni bırakıp gidiyordu!"
"Gitmedi ama... o çok güçlü kaya "
Benden ayrıldı. Ayağa kalkıp gözden kaybolurken ömer de peşinden gitti.
Kollarımdan tutup kaldıran karan dengemi sağlamamı bekleyene kadar bırakmadı.
Önüme düşen saçları kulağımın arkasına sıkıştırdı. "Gitmemeliydiniz"
"Ölmeni mi beklemeliydim?.. "Karan sensiz yapamayacağımı anlaman gerekiyor artık. Attığın her adımda beni de düşünmek zorundasın!"
"Düşünmediğimi mi sanıyorsun?.. Bu şehirden gitmeyi, herşeyi arkamda bırakmayı dahi düşündüm! Ama olmuyor işte! Ben bırakıp gitsem babamın pislikleri peşimi bırakmıyor! Çok yoruldum Güneş çok! Babamın cezasını çekmekten çok yoruldum!"
Saçlarını çekiştirdiği elini tuttum. Boşta kalan elimle dağıttığı Saçlarını düzelttim. Hareketim onu sakinleştirmiş gibiydi. "Geçecek"
Kaybolduğum gözleri yaşla doluydu. Omzumdan tutup kendine çekti ve beni göğsüne hapsetti. Öyle içten sarıldı ki dünyada sadece ikimiz kaldık
Başım göğsünün üzerindeyken kollarımı beline sardım. Boyu benden uzun olduğu için çenesini rahatça kafamın üstüne koydu. Dudaklarını Saçlarımın tam ortasına bastırıp kokusunu içine çekti. "Seni çok seviyorum Güneşin kızı. Sevgimi anlatmaya kelimeler yetmez"
"Bende seni seviyorum zalımın ağası. Tahmin edemeyeceğin kadar fazla seviyorum"
Dışarıdan duyulan bağırışlar yeni kaosun habercisiydi. Karan benden uzaklaşıp dışarıya yöneldi. Ömerde giderken Serra koluma girdi. "Bir nefes alsaydık"
Çıkışa doğru yavaş adımlarla ilerledik. Fırat denen pisliğin adamlarıydı. "Dua edin abim o ameliyattan sağ çıksın! Yoksa işin bitti Karan Kandemir!"
"Karıma silah çekmeden önce düşünecekti onu"
Adamın eli tetiğe gitti. Yüzündeki her bir kas gerilmişti. "Abim ordan sağ çıkamazsa seni öldürmekten zevk duyacağım"
Karanın da adamdan farkı yoktu. "Olayın buraya gelmesi sizin tercihiniz. Adam gibi konuşmaktan anlamıyorsunuz! Bildiğiniz tek dil bana doğrulttuğun o silah. Ki hayatında yaptığın en büyük hata..."
Karana doğru adım Attığı sırada kaya önüne durdu. Kayayı ilk defa bu kadar sinirli görüyordum. Öfkesini siyah hareleri kuşanmıştı. Ağlamaktan kırmızıya dönen gözlerinde öfkenin her bir kıvılcımı mevcuttu. Tek başına karşısındaki iri yarı adamı saniyeler içinde yere serebilirdi
"Yemin ederim nerde olduğumu dahi önemsemem seni buraya gömerim!! Siktirtme bana abini ! Geri bas!!!"
Adam geri adım atarken kayanın kol Damarları korkutmaya yeter durumdaydı. Adam yanımızdan geçip giderken hızla içeriye girdim. Hümeyranın odasının önüne durdum. Neyseki Adam başka yöne gidip gözden kaybolmuştu
"Fırat denen şerefsiz ölürse sıçarız abi"
Ömer haklıydı. Karan daha önce kimseyi öldürmediği için şuan içeride olmayabilirdi ama Fırat ölürse işin rengi değişirdi. "Ölmez"
Kendinden emin bir şekilde yanıma geldi. Bakışları ömerdeydi. "Bacak boşluğuna sıktım. Özel bölgesine tam olarak denk gelmedi. En fazla bir müddet yürüyemez. O dua etsin öldürmek tercihlerim arasında değil"
Bakışları beni buldu
"Kimse benim karıma dokunamaz"
"Hastamız uyandı. Normal odaya alacağız. Yalnızca üç dakika görmek için girebilirsiniz"
Hemşirenin sesiyle kaya içeriye dalarken bizde peşinden girdik. İçeriye girmemizle Hümeyra yorgun gözlerini araladı. Dudaklarını hümeyranın alnına bastıran kaya ağlamamak için zor duruyor gibiydi. "Çok korktuk hümeyra"
Serra çoğu kişiyle anlaşamazdı ama o da benim gibi Hümeyraya kısa sürede alışmıştı. Yavaşça başını salladı. Konuşmakta güçlük çekiyordu. "İyiyim. Siz?"
Gidip elini tuttum. "Sen iyisin ya biz de iyiyiz"
"Hastamızı fazla yormayalım lütfen"
"Kaya, birşey olursa bizi ara"
Hümeyrayı buldu bakışlarım. "Benim kalmamı ister misin?"
"Gerek yok Güneş. Dinlenin siz"
İstemesem de çıktık odadan. "Ben işimin başına dönsem iyi olacak Güneş"
Anında serrayı buldu bakışlarım. "İstanbula mi döneceksin?"
"Mecburum"
"Beni bırakıp gidecek misin?"
Ömerin gözlerine oturan hayal kırıklığı daha önce onda olmayan birşeydi. Serraya gerçekten aşık olmuştu. Serra aşağı yukarı kafasını salladı. "Ben seni seviyorum Serra... senin de beni sevdiğini düşünmüştüm!"
"Seviyorum zaten"
Yanaklarına toplanan kanla gülmemek için dudağımın içini dişledim. Serra ilk defa birine aşık olmuştu
Bu kişinin ömer olması nedense beni mutlu ediyordu. Çünkü ömer gerçek anlamda iyi birisiydi. Uzun boyu, kirli sakalları, geniş omuzlarıyla ortalama bir tipe sahipti. Kıvırcık kısa saçları ayrı bir hava katıyordu. "Gidemezsin"
Kaşları çatılan Serra ömerin kahve harelerine dikti bakışlarını
"Giderim... sonra yine gelirim. Sana ne?"
Kaşları çatılma sırası ömerdeydi. "Ne demek sana ne? Sevgilim değil misin?! Göndermiyorum bir yere !"
"Gidiyorum ulan!"
Harbiden gidiyordu. Gitmek üzere olan taksiyi durdurduğunda Serra daha binemeden ömer yetişip serrayı omzunun üstüne attı. "Devam et abi"
"Devam etme abi. Ya bıraksana beni!"
Taksici giderken Serra ömerin omzunda çırpınıyordu. "Önce kendine aşık et sonra git! Yok öyle yağma Serra hanım "
"Şehir ayısı!"
"Normal ayının medeni hali mi oluyor dediğin?"
Serra sinirleri boşanmış gibi yumruklarını ömerin sırtına indiriyordu. "Tamam gitmeyeceğim indir beni!"
"Yemin et"
"Çarpılmak istemiyorum "
Ömer arabaya bindirdiği Serranın kapısını kapatıp kitledi. Bizde arka koltuğa otururken evin yolunu tuttuk
...
Saçlarıma sardığım havluyu açtım. Çıplak omuzlarıma dökülen ıslak saçımı kurutmak için makinenin fişini taktım. Aynadaki karanın yansımasına takıldı bakışlarım. Beni süzen gözlerinde yoğun bir istek mevcuttu. Üstümdeki atletten taşan göğüs kıvrımlarıma, giydiğim şorttan dolayı açıkta kalan bacaklarıma olan bakışı utanmama fazlasıyla yetiyordu
"Bakma bana öyle"
Aynadaki gözlerime çıkardı bakışlarını. "Nasıl bakıyorum?"
Bana doğru yavaş adımlar attı. gömleğini çıkardığı için altında yalnızca pantolon vardı. Kahretsin gözlerimi kocamın vücudundan çekemiyordum!
Kaçmama fırsat vermeden kollarını arkamdan belime doladı. Ellerini atletimden içeri girdirip karnımda birleştirdi. Kafasını boynuma gömüp dudaklarını tenime bastırdı. Dudaklarını boynuma sürttüğünde karnımdaki elini yavaşça yukarı çıkardı. Vücudum alev alırken tüm bedenim uyarılmış gibi karana teslim olmak istiyordu
Dişlerini boynuma hafifçe bastırıp ısırdı. Elleri göğsümün altında dolaşırken kalbim çıkacak gibi atıyordu. Ilık nefesi kulağımı okşadı. "Güneş... daha fazlasını yapmak istiyorum "
Elleri göğsüme çıkacakken altımda herhangi birşey olmadığı için gözlerim büyüdü. Dur diyemedim çünkü bedenim bunu istiyordu
Elleri karnımın ve göğsümün her zerresinde dolanırken beni kendine çevirdi. Elleriyle belimden tutup kucağına aldı. Bacaklarımı beline sararken dudaklarını dudağıma götürdü. Kollarımı boynuna sarıp öpüşüne karşılık verdim. Elleri belimde gezinirken dudağıyla dudaklarımı sıktı
Ellerimle ensesindeki saçını çekiştirdiğimde dudaklarını dudağımdan ayırmadan yatağa doğru eğildi. Sırtım yatakla buluşurken belimden tutup biraz yukarı doğru kaydırdı. Gözlerim kapalıyken pantolon kemerinin açıldığı ses doldu kulaklarıma.
Elleri belimden inip Bacaklarımı buldu. Şortuma uzanan elleriyle nefes almak için dudaklarımı ayırdım. Çok sürmeden tekrar bastırdı Dudaklarını
Elleri bacaklarımdan tekrar yukarı çıktı. Atletimin pilelerinden tutup yukarı doğru kaldırdı. Vücudumda Hissetiğim sertlikle dudaklarımdan çıkan iniltiye engel olamadım. Bir eliyle kollarımı kafamın üstünde birleştirirken diğer eli vücudumda dolaştı. Sakinleştirmek istercesine gezindi parmakları göğüs kafesimde
Dudaklarımdan ayrılıp boynumun her bir zerresinde gezindi
...
Ayakkabımı giyip merdivenlere yöneldim. Evin önünde oturan ömer , beni görünce elinin tersiyle gözünü sildi. "Yenge?"
Sesindeki hüzünden ters birşeyler olduğu belliydi. Ayağa kalktığında elinde tuttuğu kağıdı buldu bakışlarım. Elinden alıp yazan notu okudum
"İnsanlar yerlere ve kişilere aittir. Ben sana ait olsam bile mardine ait değilim ömer. Vedaları sevmediğim için sen bu notu okuduğunda ben çoktan istanbulda Olurum. Bir gün dönemesem bile seni hergün Seviceğim. Serra..."
Kaşlarım birleşti. İçime anlam veremediğim bir sıkıntı çöktü. Serra tehlikeli işlerle uğraştığı için her saniye endişeleniyordum. "Gitmiş"
Ömeri buldu bakışlarım. "Onu burada tutmaya yetemedim. Yenge sen konuşsan döner belki"
"Dönmez. Benim konuşmam serranın inadını kırmaya yetmez. Zamanı gelince kendi döner merak etme"
"Ya dönmezse?"
"O zaman hiç senin olmamıştır "
Karan o meşhur sözü ömerin suratına çarparken koşarak merdivenlerden indi. "Gördün mü ağlattın çocuğu!.. Ben demesini bilmiyorum sanki?!"
Kaşları havalandı. "Çocuk? Ömer mi? Hem ben onun gerçek dostuyum..." merdivenleri inerken omzunun üzerinden baktı
"Ne de olsa dost acı söyler"
Peşinden indim. "Hümeyra ne zaman çıkıyor?"
"Bugün bakacaklarmış. İyiyse yarın çıkartırlar. "
Kapıya geldiğimizde elini belime koyup kendine çekti. Dudaklarını alnıma bastırıp hafif geri çekildi. "Seni okula bıraksınlar... Ben babaannemgile bakacağım"
Kafamı sallayıp dudaklarımı yanağına bastırdım. Geri çekilmeme izim vermeden kulağıma yaklaştı
"Dün geceyi tekrarlamak istersen..."
Lafını bitirmesine izin vermeden yumruğumu karnına geçirdim. Acıyla karnını tuttuğunda kollarından ayrıldım. "Rüyanda görürsün kocacığım "
Benim için açılan arabaya bindim. Hatırladıkça kan yüzüme toplanıyordu. Kocamdı tabiki ilişkiye girecektim ama çok ani olmuştu
Bahçede oluşan sırada sınıfımı bulup arkalarındaki yerimi aldım. En arkadaki öğrencim beni farketmesiyle bacaklarıma sarıldı. Eğilip bende ona sarıldım. "Çok özledik sizi öğretmenim"
"Bende sizi çok özledim birtanem"
Sınıfa girdiğimde üstüme atılan gül yapraklarıyla bir an irkildim. Alkış tufanı koparken sıranın üstüne çıkan Erkan üstüme gül atmaya devam etti. "Hoşgeldiniz Öğretmenim!"
Heyecanla ayaklanan öğrencilerimi ne kadar özlediğimi şimdi daha çok farketmiştim
"Hoşbuldum. Oturun hadi"
Çantamı masaya bırakıp ortadaki yerimi aldım. Erkan sıradan iner inmez koşup bacaklarıma sarıldı. "Öğretmenim canım Öğretmenim!"
Gülümsemeden edemedim. "Erkanım canım erkanım"
Gidip yerine oturan erkanla kapının önündeki gülleri buldu bakışlarım. Köşede duran süpürgeyi alıp gülleri küreğe topladım. "Öğretmenim biz yaparız "
Yanıma gelen nazlıya gülümsedim. "Gerek yok birtanem . Bitti bile hadi geç yerine"
Gülleri çöpe atıp kürek ve süpürgeyi yerine bıraktım
"Sınıflar arası temizlik yarışı varmış"
Hep bir ağızdan evet diye bağırdılar. "Ödül olarak da lunaparka götürecekler Öğretmenim"
Berfini buldu bakışlarım. "Evet berfinciğim bu hafta en temiz Sınıfla lunapark gezisi olacak"
Sınıfta gezindi bakışlarım. "Her zaman sınıfımızı temiz tutmalıyız arkadaşlar. Burada yaşıyoruz ve temiz tutmak zorundayız. Bu hafta daha dikkatli davranırsak belki kazanabiliriz"
"Son gün perşembe mi hocam?"
Erkanı buldu bakışlarım
"Cuma Sabah gezilir sınıflar"
"O zaman perşembe günü temizlik var"
"Hadi bakalım "
Masaya doğru ilerleyip defteri doldurmaya koyuldum
...
Bahçede bekleyen arabaya binip Konağın yolunu tuttuk.
Ayşeni kucağıma alıp sandalyesine otturdum ve avluya doğru ilerlettim. Karanı avluya serilen halının üstünde görünce kaşlarım çatıldı. Babaanne elindeki hortumla "ulan o kadar kası boşa mı yaptın?! İyi fırçala iyi fırçala!"
"Yav Babaanne seni göreyim diye geldim bana Konağı temizlettin! Nerden çıktı yine senin bu temizlik perilerin?!"
Suyu karanın üstüne tuttu. "Temizlik imanın yarısıdır! Sus da yıka!"
"Bunca adamın içinden niye ben?!"
Haklı bir isyandı. "Hayır evde çalışanlar da var!"
"Da-ha da-ha dahhah ahahaha"
Babaannenin kopardığı kahkahaya gülmemek elde değildi.
"Dizi mi izledin sen?"
"Yeni gelin diye birşey. Bayıldım karanım!"
"Babaanne ben gelin miyim?!"
Karan fırçayı atıp ayağa kalktı. "Kalk lan Ömer sen yap!"
"Bana dokunma abi. Acım var"
Karanın bakışları benimkileri bulurken kaşları birleşti. Sertçe yutkunurken bana değil arkaya baktığını anladım . Kapıyı buldu bakışlarım. Hümeyranın babasıydı.
"Kolay gelsin karan Ağam"
"Sağ ol. Buyursana"
Adam birkaç adım attı. Daha fazla geçmedi içeriye. "Hümeyra için geldim. Kız sizindir. Yalnız, evinden çıksın istiyoruz"
"Hümeyra bir malmış gibi konuşma. Hem nerden bileceğim iş çevirmediğini? Kızının mürüvetini görmek çook görmek istiyorsan gelir kapıdan izler gidersin"
"Barışa geldim karan Ağa. Benimde bir itibarım var. Bizde kız o kapıdan ya ölü çıkar ya diri!"
"Aramızdaki fark bu işte. Bizde de kız sağ çıkar, sağ girer. Girmezse kim itibarlı kim onurlu gösterilir"
Verdiği mesaj açıktı. Hümeyra istedikleri gibi evlerinden çıkacaktı ancak olay çıkarsa karan zarar vermekten çekilmezdi.
"Seninle düşmanlık etmek gibi bir niyetim yok"
"Düğününün ne zaman olacağına kendileri karar verirler"
Karan başıyla gitmesini işaret etti
Adam çekip gittiğinde bile ömer hâlâ burda değildi
İnstegram: onlymerow
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |