13. Bölüm

13. Bölüm

Yazar kamer
yazrkamer

Merhabalar Arkadaşlar lütfen oy kullanıp yorum yaparsanız çok sevinirim. düşüncelerinizi merak ediyorum.❤️❤️❤️

 

13.bölüm

Göçebe gibi yaşıyordum hayatı, iki ay dağda bayırda gezip tekrar İstanbul’a dönüyordum bu da işimi oldukça zorlaştırıyordu. Görevli olduğum yer belli değildi arkasına düştüğümüz adamın nerede ne yaptığı belli olmadığı için sürekli sırtımızda çanta karargah karargah geziyorduk resmen. Bu adamı yakaladığımız an timim ile birlikte yeni bir ile atanacaktık ama adam resmen yer altında yaşıyordu. Bir aydır elimize geçen tek şey o nottu, kendince bize gözdağı veriyordu bilmediği şeyse karşısında benim olduğumdu elinde sonunda saklandığı inini bulup çıkaracaktım.

Evin önüne arabamı park ederek indim, çantamı alıp bagajı kapattım gözlerim odasının camına kaydı, cam kapalı perdelerde çekiliydi belli ki evde değil derken arabasının burada olduğunu fark ettim daha fazla dikilmeden kapıya yürüyüp anahtarımı çıkarttım. Açtığım da evde misafir olduğunu anladım, ayakkabılarımı çıkarıp salona doğru ilerledim, “anne, Dicle ben geldim.”

Kapıdan girdiğimde tam karşımda oturan Umay’ı gördüm, kendi evimde her zaman oturduğum koltukta onu görmek nedensizce içimde hiç bilmediğim yerlerde hareketlenmelere sebep oldu sanki. gözleri beni bulunca yerinde kıpırdandı minicik gülümseyip başını anneme çevirdi.

“hoş geldin oğlum. Geleceğini haber vermedin, benim bu gün günüm var komşular gelecek kızlar da bana yardıma geldi.”

Gözlerim hala Umay’dayken cevap verdim. “geleceğim belli değildi, sizi görmek için geldim çok kalmayacağım bu sefer.”

Ben konuştukça Umay yerinde iyice küçüldü, bana bakmamak için gözleri halıda geziniyordu resmen. Dikkatini çekmek için, “hoş geldiniz kızlar.” Dedim.

Elif: “hoş bulduk.” Dedi. Ama benim gözlerim halıyla bütünleşmek üzere olan Umay’daydı. Tüm renklerini incelemişti halının.

Umay: “sende hoş geldin” dedi yumuşacık sesi benim afallamama sebep oluyordu. Çantamı olduğum yere bırakıp Umay’ın yanındaki tekli koltuğa oturdum,

Dicle: “nasılsın abi, bir şeyin yok dimi?

“yok Diclem iyiyim.”

“geçen seferde öyle dedin üstünü değiştirirken gördük yaranı.” Umay anında gözlerini bana dikti, telaşlanmış gibi bakınca,

“iyiyim çiçeğim merak etme.” Dicle’ye bakıp konuştum.

Biraz daha onlarla oturduktan sonra yanımda rahat olmadığını fark ettim, ellerini birbirine kenetlemiş öyle annemi izliyordu gözlerini ayırmadan. odaya çıkıp duş aldığımda karnımın acıktığını fark edince bir şeyler atıştırmak için mutfağa indim. Umay arkası dönük bir şekilde ada mutfağa dayanmış telefonla konuşuyordu, “iyiyim annecim merak etme. Hem siz ne zaman geleceksiniz evimi görmeye?” annesiyle konuştuğunu anlayınca geri dönmeye karar vermiştim ki duyduklarımla tekrar ona döndüm. “Ali’nin doğum günü yaklaştı. Beraber kutlayalım.” Sesi donuklaşmış, derin bir iç çekmişti ben yerimde donup kalmış onu dinliyordum, “bende onu özledim.” Sesi ağlamaklı olunca daha da dayanamayarak koşar adım odama çıktım.

Kapıyı sert kapatıp odanın içince turlamaya başladım, Soner bitiyordu Ali başlıyordu kimdi bu adam şimdi neden bu kadar canı yanıyordu adını söylerken, annesine bahsedecek kadar değerli biriydi demek ki. Birden ne yaptığımı fark ederek yerimde durdum, “bana ne, bana ne oluyor kim olursa olur hayatında bana ne!” kendi kendime konuşurken odaya sığamayacağımı anlayınca arabanın anahtarlarını alarak hızla aşağıya indim, mutfak kapısından çıkan Umay gözlerini siliyordu. Zümrüt yeşili gözleri kıpkırmızı olmuş bana bakıyordu,

“bir şey mi oldu Fırat?”

“yok, ben çıkıyorum söylersin bizimkilere.”

“yeni geldin yorgun değil misin?”

“işim var, hem ev çok kalabalık ses sevmem.” Cevap vermesine izin vermeden hızlıca odadan çıktım daha fazla başkası için kızaran gözlerine bakmazdım.

 

 

-Umay-

Sabah kahvaltı sofrasında otururken arkamdan gelen cama vurma sesiyle yerimden sıçradım, yediğim ekmek boğazıma kaçınca öksürmeye başladım, geliyorum Allah’ım bu sefer kesin. Elif sırtıma vurup, “yukarıya bak yukarıya!” kapıdan giren Dicle bana bakıp, “ne oldu?”

“ne, ne oldu korkuttun kızı ölüyordu.”

“ne biliyim ben ya.” Yüzüne gözlerimi dikip oturmasını işaret ettim, abi kardeş benim ölmeme için uğraşıyorlardı resmen. Ateşoğluları canıma kastetmişlerdi o kesin.

“kızım siz abi kardeş niye sürekli bizim cama alacaklı gibi dayanıyorsunuz, bu evin kapısı yok mu?”

“ön kapı uzakta kalıyor üşendim bura daha kolay.” Tabağımdaki salatalığı alıp azına attı, yerimden kalkıp ona da bir bardak çay koyup önüne koydum.

“ee sebebi ziyaretin canım?” diyerek yerime yerleştim. Çayımı içerlen Dicle gözlerini bana dikmiş kırpıştırıyordu.

“aaa o nasıl soru ya gelmese miydim?” alınmıştı maviş yaaa.

“yok be kızım ne alınıyorsun. Sen bu saatte gelmezdin ondan sordum.”

“he, bizim evde gün var bütün komşular gelecek annemde tutturdu kızları da çağır diye, onun için geldim.” Elif’e dönüp baktım bu gün işimiz yoktu kanepede oturup akşama kadar dizi izleyecektik. En azından dedikodu dinler keyiflenirdi. Aşko kızlara en iyi gelen şey dedikodudur aksi tezi kabul etmiyorum.

Elif: “ işimiz yok aslında gidelim mi değişiklik olur?”

“olur gidelim.”

Masada biraz daha oturup sohbet ettikten sonra kalkıp işlerimizi bitirip giyinmek için odalarımıza çıktık, biraz erken gidip yardım edecektik Güler teyze de en az Dicle kadar içten bir kadındı şu altı ay içinde birbirimize kaynaşmıştık.

Dicle ile bütün işi bitirip salonda sohbet ederken içeriye birden sırtında çantasıyla Fırat girdi. Beni görünce oldukça şaşırdığı belliydi, bize de hoş geldin deyip yanımdaki tekli koltuğa oturdu. Sakalları uzamıştı ve kirli sakalın ona çok yakıştığı kanaatine vardım, gözlerinden uyku akıyordu resmen. Dicle ile arasında geçen konuşmada önceden yaralandığını duyunca panikle yüzüne baktım, oda bu davranışıma benim kadar şaşırarak baktı önce iyi olduğunu belirtiğinde biraz olsun rahatlamıştım. Odasına çıktığında onun için neden bu kadar telaşlandığı mı düşündüm, aklıma düşenlerle kendime sinirlendim o adamla olmazdı olamazdı.

Çalan telefonumla yerimden kalkıp mutfağa geçtim arayan annemdi,

“efendim annem.”

“kızım canımın içi.”

“nasılsın anne, baban nasıl?”

“iyiyiz kızım sen nasılsın asıl?”

“iyiyim annecim merak etme. Hem siz ne zaman geleceksiniz evimi görmeye?”

“bilmiyorum kızım, baban pek Ankara dışına çıkmayı sevmiyor biliyorsun.”

“Ali’nin doğum günü yaklaştı. Beraber kutlayalım.” Söylediklerimle karşıda ses kısa bir süre kesildi, bense yerdeki fayansları incelemeye devam ettim.

“biliyorum kızım. Bak babanda seni çok özledi.”

“bende onu özledim.”

“gel hadi kızım kaç yıl oldu evine gelmeyeli.”

“gelemem anne biliyorsun, bu bana iyi gelmez.”

Daha fazla uzatmak istemedim zaten zor tutuyordum kendimi bir ağlamaya başlarsam asla duramazdım, annemde diğer tarafta ağlamaya başlardı zaten. Çok uzun zaman olmuştu, yılda birkaç gün görüyordum onları, bu benim tercihimdi tabii, onlar ne kadar bana kızlarsa da ses çıkarmıyorlardı. Gözlerimi silerek mutfak kapısında Fırat’la karşılaştım, yine kaşlarını çatmış etrafa öfke saçıyordu,

“bir şey mi oldu Fırat?”

“yok, ben çıkıyorum söylersin bizimkilere.”

“yeni geldin yorgun değil misin?”

“işim var, hem ev çok kalabalık ses sevmem.”

Cevap veremeden koşar adım kapıdan çıkınca öyle arkasında baka kaldım, salona girdiğimde Güler teyze gözlerime bakıp, “kızım bir şey mi oldu gözlerin kızarmış?”

“yok bir şey Güler teyze mevsim geçişlerinde oluyor böyle.”

“anladım canım geçmiş olsun.”

“teşekkür ederim Fırat çıktı bu ara da haberiniz olsun. Elif bizde kalkalım artık geç oldu.”

“otursaydınız daha erken.”

“yok gidelim hem misafirlerde gitti sizde dinlenin görüşürüz sonra.”

“görüşürüz kızım gene gelin.”

Bölüm : 21.12.2024 16:45 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...