
selam minik kurtlarımmm. artık isminiz minik kurt itiraz kabul etmiyorum 😂😂😂yeni bölümle geldim. geç oldu amam anca yazabildim hem çok fırsatım olmuyor diğer kitabımız çok güzel ilerliyor yakında karşınızda olacak canımın içleri ayrıca yorum yapın ya bu ne böyle bir bakıp çıkıyorsunuz, tanışalım kaynaşalım instagram kalan açalar sohbetlerde ederiz hem. hepinizi öptümmmm
37.bölüm
Beklenen gün gelmişti sonunda bir haftadır tüm tim bu gün için çalışıp planlar yapmıştık. Bana düşen tek şey baloda adamın kimliğini öğrenmekti. Umay’dan öğrendiğim kadarıyla Fatih ve ailesi katılmayacaktı, anlaşılan bu adamla pek bir ilişkileri yoktu. Sandalyemde asılı olan ceketimi alarak beyaz gömleğimin üstüne giydim, kol saatimi takarak masanın üstünde duran telsiz kulaklığı kulağıma yerleştim ne olur ne olmaz adamın eğer o olduğuna emin olursam anında time bildirmeliydim. Belime silahımı yerleştirip hızlıca evden dışarı çıktım. Yan eve doğru ilerledim ve kapısını çalarak iki adım geriledim.
Kapıyı açan Umay saks mavisi bir elbise içinde ışıldıyordu. Benim geldiğimi gördüğünde beni her zaman büyüleyen gülümsemesiyle gülümsedi yine yüreğim ısınınca aynı gülüşle karşılık verdim. “hazır mısın güzelim?”
“hazırım sevgilim.” Dedi kadife gibi sesiyle. Yanıma doğru ilerlediğinde açılan yırtmacına takıldı gözüm. O topuklu ayakkabılarının üstünde sağlam adımlar atarak bana yaklaştı, elimi bel oyuntusuna yerleştirerek kendime çektim.
“bu güzelliğin başıma bela.”
Kocaman gülümseyerek kıkırdadı, “neden?” dedi.
“sen böyle güzelken başka bir şeye odaklanamam da ondan.” Dedim burnumu boynuna sürterek. Kokusu sanki bahar gibiydi, yemyeşil ve turuncu çiçeklerden oluşan bana özel bir bahardı. Şahdamarının üzerine nabzını dudaklarımda hissedecek şekilde bastırarak öptüm. Anında kızaran noktaya baktım tenine en çok yakışan şeydi benim için. “gidelim mi?” dediğinde ondan ayrılarak arabaya doğru yönlendirdim ve kapısı açıp binmesini bekledim.
Kendi tarafıma geçtiğimde kocaman yeşil gözleriyle beni takip ediyordu. Arabayı çalıştırdığımda kafamı çevirerek ona baktım sırıttığını görünce ne var manasında kafamı salladım “neden gülüyorsun güzelim?”
“hiç, seninle böyle olmak çok farklı?”
“nasıl yani?”
“seni ilk gördüğümde takılmıştım gözlerine.” Dedi ve yüzümde gezdirdi bakışlarını. “o günde koparamadım bakışlarımı senden ama hiç aklıma gelmezdi buralara geleceğimiz.”
Söylediklerine gülümsedim bende düşünmezdim ilk sahnede gördüğüm, ikinci görüşümde camdan bana saldıracak gibi olan bu kadının bu kadar hayatımın merkezine oturacağını. “haklısın ama bundan iki üç sene sonrasına daha çok şaşıracaksın alışsan iyi olur.”
Dediklerime kaşlarını çattı önce, nasıl bir imada bulunduğumu algılamak için gözlerini kırpıştırdı ve en sonunda dayanamayarak sordu. “ne demek istedin şimdi anlamadım.”
Elimle kucağında duran elini kavradım ve yavaşça dudaklarıma götürdüm, üzerine bir öpücük bırakarak konuştum. “iki sene sonra karım olmuş olacaksın, belki de hamile bile olabilirsin.”
“Ne! Yok artık.” Dedi yeşil gözlerini koçman açarak.
“ne demek yok artık. Senin başka bir planın mı vardı?” Dedim yalancı bir sinirle.
Hala şaşkın gözlerle bakarken gideceğimiz yere çoktan varmıştık. eski tarihi bir alana benzetilen organizasyon alanın önünde durduk, etraf şık giyimli insanlarla doluydu. Umay hala üzerindeki şaşkınlığı atamamış bir şekilde otururken arabadan indim, Umay’ın kapısını açmak için arabanın etrafında dönerken alanın biraz dışında duran siyah arabayı fark ettim büyük ihtimalle bizimkilerdir diye odaklandığımda selektör yapıldı. Kulamdaki kulaklığı açarak konuştum.
“hazır mıyız?”
“evet komutanım alan da tek siz olacaksınız biz ne olur ne olmaz diye hazırda beklemedeyiz.” Dedi Ayça.
“anlaşıldı.” Diyerek Umay’ın kapısını açtım. “şaşırman bittiyse gidelim mi güzelim.” Dedim yarım ağız gülerek. Bacağını dışarı çıkardığı anda açılan yırtmacıyla bu sefer afallayan bendim. Hızla önüne geçerek inmesini bekledim. Yüzüme yaklaşarak gözlerime dikti gözlerini. “şaşırman bittiyse gidelim mi sevgilim?” dedi.
Kendi silahımla vurulmak bu kadar çekici gelemezdi. Elimi beline yerleştirdim, “hiçbir fırsatı kaçırmıyorsun güzelim.” Dedim ve giriş kapısına doğru yürümesi için yönlendirdim. Girişte bekleyen korumalar dikkatimi çekti önce çok sayıda koruma vardı ve hepsi silahlıydı. Girişte gelen kişileri listeden kontrol eden adam gözlerini üzerime dikince sessizce ilerlemeye devam ettik. Adam gözlerini benden çekmeden hafif bir gülümsemeyle konuştu, “hoş geldiniz, isminiz öğrenebilir miyim?”
Umay zarif gülümsemesini yüzüne yerleştirerek adama çevirdi gözlerini ve koluma elini koyarak, “Umay AKARSU, Elif hanımın davetlisiyiz.” Dedi.
Adam listede ismi aradı bir müddet ve ardından kafasını kaldırdı, “evet efendim isminizin yanına not düşülmüş, Fırat bey dimi.” Dedi.
“evet.” Diyerek onayladım. Onayımla elini içeriye doğru uzatarak, “buyurun efendim.” Dedi ve bizi yönlenirdi. İçeriye girmeden önce Umay’ın elini sıkıca kavradım, içimden bir ses onu yanımdan ayırmamamı söylüyordu.
İçeri girdiğimizde birçok bistro masası etrafına dizilmiş insanlar sohbet ediyordu. Gelenlerin yarısından çoğu cemiyetten ünlü isimlerdi ve hemen hepsinin bir takım suçla ilgisi olduğunu biliyordum. Elif görüş açımıza girdiğinde Umay benden önce fark etti, “bak Elif orda.” Diyerek ona ilerledi. Yanına geldiğimizde kocaman gülerek Umay’a sarıldı ve konuşmaya başladı. Bu fırsattan istifade ederek kafamı yan çevirip konuştum. “Akıncı girişteki adamın Listesini al.”
Anında cevap verdi. “anlaşıldı komutanım.”
Bana doğru dönen bakışlarla hemen ikisine baktım Elif elini uzatıp, “hoş geldin Fırat.” Deyince elini sıkarak cevap verdim. Salonu dolduran klasik müzik canlı orkestradan geliyordu ve baya kalabalık bir orkestraydı. Salonun içinde bulunan ama üç merdivenle inilen bir alan olan sahneyi doldurmuşlardı ve yuvarlak şekilde yerleşmişlerdi. Konuklar etraflarında gezebiliyor ve hepsini görebiliyordu. “ilginç bir sahne.” Dedim.
Elif baktığım yöne bakarak gülümsedi, “tasarımı amcama ait, böylece sahneye hakim olabiliyormuş.” Dedi. Konunu amcasına gelmesini fırsat bilerek aynı şekilde gülümsedim. “amcan mimar mı?” diye bir soru yönelttim.
“ pek öyle değil inşaat firması var ama böyle eşsiz zevklerini de değerlendiriyor.” Dedi.
Umay ilk sahneyi inceledi sonra ikimize dönerek dudağın büzdü ve omuzlarını yukarı aşağı hareket ettirerek konuştu. “bence rahatsız edici bir sahne, insan kendini deney faresi gibi hisseder.”
Hepimiz sahneyi izlerken arkamdan bir ses işittim, “ hiç o yönden düşünmemiştim tasarlarken.” Dedi. Yavaşça arkamı döndüğümde atmış yaşlarında ama gayet dik duruşlu, uzun saçları sıkı sıkı toplanmış ve top sakallara sahip olan bir adam duruyordu.
Elif adamı fark ederek hızlıca önüme dikildi, “ah amca hoş geldin, bak seni arkadaşımla tanıştırayım Umay hani anlatmıştım ya ev arkadaşım.” Dedi adam gözlerini benden çekerek Umay’a çevirdi ve elini uzattı. “demek o herkesi sesine hayran bırakan kadın sensin.” Dedi ve Umay’ın eline dudaklarını bastırdı. İçinde oluşan sinire hakim olmaya çalıştım şan görevdeydim ve bunu mahvedemezdim. Umay gülümsedi, zaten hep gülümsedi en zarif haliyle, “teşekkür ederim. Elif abartmış.” Diyerek adamdan elini kurtardı ve yavaşça kimseye çaktırmadığını düşünerek elini eteğine sildi.
Sinirlerim gerilirken adam bana doğru döndüğünde Elif hemen konuştu, “Amca, Fırat Ateşoğlu Umay’ın sevgilisi hem de komşumuz.” Dedi. Adam ismimi duyduğunda kafasını hafif sağ eğdi. “isminiz tanıdık geldi yurt dışında iş yapıyor musunuz?” diyerek elini uzattı. Gözlerinin içine baktım içimi huzursuz eden bir şeyler vardı bu adam da onu denemek için aynı sahte samimiyetle elini sıktım, “sizde bana çok tanıdık geldiniz. Şey bir dizi vardı bilir misiniz bilmem kurtlar vadisi, orda ki Baron’a benzettim.” Dedim baron Kısımın da baskı yaptığımda adam gözlerini kıstı ve elimi daha sert sıktı. “bilmiyorum insan insana benzer.” Dedi.
Elim hala avucundayken tekrar inceledi beni, “siz nerden tanıdıksınız bana acaba, sorduğum soruya cevap vermediniz.” Dedi. Birileri belli ki kulağına adımı fısıldamıştı ve bu onun Baron olup olmadığını anlayacağım diğer adımdı. “kusura bakmayın, Askerim.” Dediğim anda mimiklerini takip ettim fakat elimi sıkmayı bırakıp ufak bir kaş kaldırma hareketi hariç bir mimik yapmadı.
“öyle mi? Başçavuş filan mısınız?” dedi küçümsemeye çalışarak, beni deniyordu diğerleri anlamazken ben çok net anlamıştım ama buna düşecek kadar acemi değildim. “hayır. Siz de soruma cevap vermediniz? Başka benzeten olmadı mı sizi Baron’a.” Dedim ciddiyetle, gözlerimde bir şeyler aradı. “benzemem ben öyle kimseye.” Dedi kibirli bir şekilde. Elif koluna girerek, “amca gel diğer konuklarımızla tanışalım.” Dedi ve ilerletti. Umay çalan telefonunu alarak kenara doğru ilerleyince bilgi vermek için konuştum.
“Kurt.”
“dinlemede.” Dedi Bambi.
“Baron bulundu.”
“Anlaşıldı.”
“artık elimizde, bekleme kısmı artık onda.”
“neyi bekleyecek komutanım?”
“onu alacağım günü.”
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 50.33k Okunma |
4.08k Oy |
0 Takip |
50 Bölümlü Kitap |