8. Bölüm

8. Bölüm

Yazar kamer
yazrkamer

8.bölüm

-Umay-

İlk şarkımızı internet üzerinden paylaşalı bir ay olmuştu ve çok güzel tepkilerle karşılaşmıştık. Sosyal medya üzerinde istediğimiz gibi bir başarı elde etmiş, Yoğun talepler üstüne kendi sosyal medya hesabımdan da kısa kısa paylaşımlar yapmaya başlamıştım. Zaten şarkı söylemeyi hep çok sevdiğimden istediğim an paylaşabilmekte bana iyi gelmişti. Beni oldukça meşgul eden bu durum hem kafamı dağıtmamı hem de istemediğim düşüncelerden kaçmamı sağlamıştı. Evet yine aklım o adamdaydı. Tanıştığımız günden itibaren dönüp dolaşıp yine onu düşünür duruma geliyordum. Uzun süredir ortalıklarda değildi, büyük ihtimalle yine göreve gitmişti. Onun etrafımda olmasını ne kadar istemesem de, olmadığı zaman bir gariplik hissediyordum. Mavi gözlerini dikip bakışı bile güvende olduğum anlamına geliyordu sanki.

Bu gün Fatih’in doğum günüydü, İpek’in ısrarlarıyla onların evlerinde küçük bir sürpriz hazırlayacaktık. “Elif, adresi biliyorsun dimi? Geçtin şoför koltuğuna ben süreceğim diye, kaybolmayalım.”

“saçmalama Umay, sanki ilk defa araba kullanıyorum.” Gözlerimi ona dikince omuzlarını silkerek konuştu, “kabul uzun zaman oldu ama balık da değilim hemen unutayım.” Çok kötü araba kullanıyordu. Ben hanım efendinin özel şoförü olduğum için genelde ben kullanırdım. O ise panik içinde, “UMAY YAVAŞ! ÖLMEK İÇİN ÇOK GÜZELİM!” diye bağırırdı. Minik kuşum benim, araba kullandığını sanıyordu ama biz resmen 20 ile gidiyorduk. Tın tın eve varınca kendimi resmen arabadan aşağı attım. “Allah’ım sana şükürler olsun vardık. Yoksa ben orta yerimden çatlayacaktım.”

“abart Umay abart az oldu.”

“ne abartması kızım bir ara inip yürüyecektim, ya yanımızdan ilkokul öğrencileri yürüyordu geçtiler lan bizi.” Ben isyan ederken bahçeden geçerek kapıya gelmiştik. Elif zile basarken, “kusura bakma senin gibi trafik canavarı olamadığım için.” Tam cevap verecekken kapı açıldı ve İpek bizi içeri davet etti. “hoş geldiniz kızlar.”

“hoş bulduk ipek ne yaptın? Hazır mı her şey?”

“hazır hazır bir ben hazırlanacağım, sizi bekliyordum.” Hızla giyinme odasına giderek hazırlanmaya başladık. Bahçede bir kutlama olacağı için deri beli yüksek bir şort üzerine de siyah bir büstiyer giymiştim. Saclarıma kırık bir fön çekip sadece eyeliner çekerek maskara ile bitirmiştim. Siyah düz ayakkabılarımla bütün gece rahat edebilirdim. Zaten sürekli sahnede topuklu giyiyordum, günlük hayatımda düz ayakkabı işime geliyordu açıkçası. Canım ayaklarım neler çekiyorlardı bari bir gün rahat olsunlar.

Misafirler yavaş yavaş geliyorlardı ve bizde onları karşılıyorduk arka bahçeye geçerek hazırlanan masalardan birine oturduk. Elif ve abisi Selim şakalaşırken onları izliyordum, hayır üzülerek ya da abimi hatırlayarak izlemiyordum. Biz onunla farklıydık, o benim saçımı çekmez ya da cimciklemezdi. O bana her zaman porselen bir bebek gibiymiş gibi davranırdı. Kızmazdı mesela saçlarımı öperdi, sinirlendiğinde daha da bastırarak öperdi.

İpek koşarak geldiler diye içeri gelince hepimiz ayağa kalktık. Herkes aynı anda “iyi ki doğdun Fatih.” Derken ben Fatih’in arkasında her yerden fark edilen boyuyla posuyla duran, mavi gözleriyle bana bakan Fırat’a takılmıştım. İki aydır yoktu ortalarda, bende Fatih’e soramamıştım bir türlü. Birden bire çıkmıştı yeniden, ortaya hep bunu yapıyordu zaten bir anda kaybolup bir anda ortaya çıkıyordu. Yanında bir adam daha vardı, onun kadar uzun ve kalıplı biriydi. O gün konserde de görmüştüm bu adamı her halde. Bizim masaya doğru gelerek, “iyi akşamlar.” Deyip oturdular ve Fırat tam karşıma oturunca onu daha rahat incelemeye başladım. Siyak bir gömlek ve spor bir ceket vardı üzerinde, saçı sakalı uzamıştı ve sakal ona baya yakışmıştı. Kısılan gözlerinin kenarlarında ortaya çıkan o üç çizgi oldukça sevimli duruyordu. Daldığımı uzun bir süre sonra fark edince gözlerimi kaçırdım. Umay ne yapıyorsun kızım birde adamın yüz hatlarını ezberle istersen.

“Nasılsınız görüşmeyeli.” Demesiyle soru bana sandım fakat o Selim’e soruyordu. E hani bu adam Selim’den haz almıyordu bana öyle demişti. Gözlerimi kısarak konuşmalarını dinledim.

Selim, “iyiyiz Fırat sen nasılsın? Yoksun ortalarda uzun zamandır nerelerdeydin?” benim sormak istediğim soruları şuan Selim soruyordu, bir ara anlından öpecektim vallahi. Fırat hissetmiş gibi bana bakarak, ”görevdeydim kardeşim. Malum biz öyle gezip tozmaya zaman ayıramıyoruz.” Neydi şimdi bu bana laf mı sokmuştu. Hayır, ne diye bana laf soksun ki ne alaka. Tek kaşımı kaldırıp direk gözlerine baktım. Zaten oda direk bana bakıyordu, agresif herif bakışıyla dövecekti nerdeyse. “buyur hemşerim birine mi benzettin?” diye çıkıştım birden kendimi tutamayarak.

“yok, senin gibisi yoktur benim memlekette.” Ne demişti şimdi bu, iyi bir şey mi dedi kötü bir şey mi? Tam bir şey söyleyecekken müzik sesi bütün dikkati çekti. Elif ise elimden tutup beni zorla dans etmek için orta kısma doğru sürükledi. İkimiz el elle dans etmeye başlamıştık bile, ikimizde eğlenmeyi severdik zaten. Kendimizden geçmiş bağırarak şarkıya eşlik ediyorduk ve dikkat çektiğimizden bir haberdik. Yorulunca geri masaya dönmek için hareketlendiğimizde Fırat yine kaşlarını çatmış bana bakıyordu. Bu adamın derdi neydi bir türlü anlayamadım sürekli dövecek gibi bakıyordu bana, hayır bu kadar nefret etmesi için ne yapmış olabilirim diye düşünmeye bile başlamıştım. Ne var iki kere dağ ayısı dediysek yani. Masaya oturduğumda hala bana bakıyordu ve bende sinirlenerek, “benimle bir sorunun mu var senin?” diye pat diye sorunca bir an afalladı ama o cevap vermeden biri omzuma dokundu. Arkamı döndüğümde Soner’i görünce şaşırarak ayağı kalktım, “Aşkım ben gelemeyeceksin sanıyordum.”

“işimi erteledim geldim hemen, sende ısrar edince dayanamadım.” Diyerek saçımdan öptü. Soner benim çocukluktan arkadaşımdı, aynı mahallede hatta aynı evde büyümüştük. Annesi benim annemin yakın arkadaşıydı ve bizi beraber büyütmüşlerdi. Her zaman çok yakındık ama abim öldüğünde, bana en iyi gelen kişi hep o olmuştu. Çocukluğumuzda ki gibi elimi hiç bırakmadan beni düştüğüm yerden kalkmam için destek olmuştu. “hadi gel oturalım.” Yanıma davet edecekken İpek gelip ikimizden, “sahneye hadi söz verdiniz.” Diyerek istekte bulundu.

“sen bu sözleri nere ara alıyorsun acaba? Ben hatırlamıyorum da” İpek soruma yavru köpek gibi bakarak cevap verince “tamam ama sadece bir tane.” Diyerek kabul edince Soner’in elini tutup sahneye doğru yürüdüm. Şarkıya ilk olarak Soner girdi.

“Teninin üzerinden kayan bi buzdur

Uzak bakışlarım

Hiç izlememiş olsaydım bu filmi

Canımı acıtırdı

Ama seni bilmek

Seni bilmek

Seni bilmek

Beynimde bi kurşun

Seni bilmek

Seni bilmek

Seni bilmek

En büyük ceza

İlk kısmı söylerken Soner elini belime atınca bende şarkıya eşlik etmeye başladım. Temasına pek aldırış etmedim, nakarat kısmında Soner tam belimi okşayarak okuyunca bende ona tamamen yaslanarak şarkıya devam ettim.

Her anın aklımda

Her kıvrımın

Sanmasınlar asla

Seni benden ayrı

Savrulur, savrulur

Saçlarında hayatın

Seni sorsunlar benden

Bi' tek ben anlarım

Şarkıyı bitirince sahneden inerken Soner elimi tutarak yardımcı olmuştu. Masaya dönerken Fırat’ın masada olmadığını fark ettim. Elif, “Umay çok iyiydiniz ya, sahnede uyumunuz çok iyi.”

“teşekkür ederim aşkım, yılların getirdiği bir uyum. Seninle olduğumuz gibi olmasa da her hareketimizden ne demek istediğimizi anlıyoruz.”

“senin ki gitti.” Anlamayarak ona bakınca, “Fırat’ı diyorum, sen sahneden inince bir anda kalktı, arkadaşı da arkasından gitti.” Omuzlarımı kaldırarak, “benimle ne alakası var Elif, adamın işi çıkmıştır.” Benimde aklım takılmıştı aslında bir anda gelmiş yarım saat olmadan geri gitmişti.

“yok aşkım ben anlarım, bu adam senden etkileniyor.”

Yok artık, adam benden nefret ediyor be resmen kafa atacak elinden gelse. “saçmalama başladın gene yazmaya.” Diyerek kızınca elini omzuma atıp,” niye olmasın kızım adam dalyan gibi yakışıklı da “ ah valla öyleydi zalımın oğlu. Pardon Güler teyze senle alakası yok görüşüm sadece oğlunla ilgili.

“Elif uzatma biliyorsun niye böyle konuştuğumu. Hem kaç kere gördü de etkilenecek adam benden.”

“Umay, birinden etkilenmen için bir bakış yeter. İtiraz ediyorsun ama sende sürekli ona bakıyorsun, istemsiz de olsa gözlerin onu arıyor.” Bu kız beni takip ediyordu vallahi, bu kadar bilgisi olması beni şaşırtmıştı. Sonuna kadar inkar kızım sonuna kadar.

“ne alaka canım ben öyle ortalığa bakıyorum, uydurup durma.”

“akşam ayrıntılı konuşacağız, beni geçiştirdin sanma.” Abisine dönmüştü çoktan ama ben hala konuşmamızda takılı kalmıştım. Ben gerçekten etkilenmiş miydim? Peki Elif bile fark edebiliyorsa ben neden fark etmemiştim.

Bölüm : 16.12.2024 17:33 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...