22. Bölüm
Yılmaz Örmeci / Her Limanda Bir Sevgili / 22. Bölüm: Hediye Gemicik

22. Bölüm: Hediye Gemicik

Yılmaz Örmeci
yilmazormeci

 

Kitapta yazılanları okumak için eski Mısır yazısını bilmek gerekiyordu. Ancak birkaç sayfada çeviri yapılmış olduğunu fark etti. Leyla Hanım bunu hemen açıkladı. “Kitabın bir sayfasını Hollanda’daki bir bilim adamına gönderdim ve bana tercüme etmesini istedim. Karşılığında o sayfayı kendisine verdim ve şu anda Hollanda’daki Leiden Ulusal Müzesi’nde sergileniyor. Bana gönderdiği yazıda milattan önce 1991-1803 yıllarına tarihlenen 12. Hanedan dönemine ait olduğu bilgisi var. ‘Ipuwer'in Öğütleri’ olarak biliniyor ve dünyanın geçmişi ve geleceğine dair çok önemli bilgiler içeriyor. Bazı sayfaları da başkalarına tercüme ettirmiştim.”

Hollanda'daki Leiden Ulusal Müzesi'nde sergilenen Ipuwer Papirüsü (Gerçek resim)

Kitabın ilk birkaç sayfasını çevirdiğinde, sayfalara gelişigüzel iliştirilmiş yeni kağıtlardaki tercüme edilmiş yazılar İzzet’in tüylerini diken diken etti. Kehanetler, yüzyıllar önce yazılmış olsa da, bazıları o dönem için uzak bir geleceği tasvir ediyordu. Orta sayfalarda, İzzet’in dikkatini çeken bir pasaj vardı:

“Yirminci yüzyılın başlarında karanlık bir çağ başlayacak. Topraklar kana bulanacak. Milyonlarca insan ölecek ve dünya haritaları yeniden çizilecek. Ortalarında yine büyük bir savaş olacak ve haritalar yeniden çizilecek.”

Tarık Kaptan, İzzet’in yüzündeki şaşkınlığı fark etti. “Ne yazıyor?” diye sordu.

“Bu bir Dünya Savaşı’ndan bahsediyor gibi. Ama bu kitap, o savaştan binlerce yıl önce yazılmış olmalı.”

Kitapta yine inanılması imkânsız şeylerden bahsediliyordu. Dünyanın öbür ucundaki bir insanla sesini duyup yüzünü görerek konuşmak, Ay’a insanların ayak basması, tüm dünyayı saran salgın hastalıklar, birçok yeni icat ve buluştan söz ediliyordu. Ayrıca Osmanlı Devleti’nin yıkılacağını, tarihte eşine az rastlanır büyük bir kurtarıcının geleceğini haber veriyordu. Elbette o zamanlarda bunların hepsi masal ya da inanılması imkânsız olan şeyler gibi geliyordu. Daha fazla elinde tutmak istemedi ve kitabı Leyla Hanım’a geri verdi.

Leyla, ertesi gün iki güvenilir adamıyla birlikte giderek harita ve gizli antlaşmayı resmi görevlilere teslim etti. Bu, hem kendisinin hem de ailesinin geçmişine olan sorumluluğunu yerine getirdiğini hissetmesini sağlamıştı. Ancak kehanet kitabını teslim etmedi.

“Bu kitabı al, İzzet,” dedi Leyla. Kitabı İzzet’e uzatırken, gözlerinde bir hüzün ve minnet karışımı bir ifade vardı. “Bunu koruyabilecek birine vermek istiyorum. Senin gözlerin dünyayı farklı okuyor. Hem sen olmasaydın bunları buraya getirmek mümkün olmazdı. Bu kitabı hak ediyorsun.”

İzzet, kitabı eline alırken derin bir nefes aldı. “Bu kitapla ne yapacağımı bilmiyorum ama onu koruyacağıma söz veriyorum,” dedi.

Leyla Hanım, Antalya’ya döndükten sonra kocası Kemal Reis’le barışmış, eski aşkları yeniden tazelenmişti. Bütün olan biteni Süreyya’nın yanında anlatınca Kemal Reis de kuşkularından kurtulmuş ve çok severek evlendiği eşini affetmişti. Süreyya onlara anlayış göstererek bir süre bebeğiyle birlikte kendi evinde kalmak istediğini söylediyse de anne ve babası buna izin vermedi. Süreyya, kocası gelinceye kadar onların yanında kalmaya karar vermişti. Hem bebeğinin bakımına annesi de yardımcı oluyor, torun sevgisini tadıyordu.

Bir gün acı haber geldi. Süreyya’nın kocası, görevli gittiği şehirdeki kaldığı otelde çıkan yangın sonucu feci şekilde ölmüştü. Bu haber onları olduğu kadar haber alan aile dostları Tarık Kaptan’ın ailesini de yasa boğmuş, cenaze evine geldikleri sırada ağlayarak birbirlerine sarılmışlardı. İzzet de ertesi gün yola çıkmak için hazırlık yapıyordu ancak duyduğu bu acı haber üzerine anne ve babasıyla birlikte Süreyya’nın evine geldi. Süreyya sürekli ağlıyor, kucağındaki bebek ise ondan daha çok ağlıyordu. Bebeği kucağından alan Leyla Hanım ne yaptıysa susturamadı. Dede Kemal Reis de kucağına alarak denediyse de bebeği susturmak mümkün değildi. Altı temiz ve karnı toktu ama kimse onun ağlamasına bir anlam veremiyordu.

Sonunda İzzet, Kemal Reis’in kucağından alıp biraz sallayınca bebek susuverdi. Bu kez İzzet’le gülüşerek oyunlar oynamaya başladı. Bu durum herkesin dikkatini çekmişti ve Leyla Hanım’ın aklına İzzet’i damat olarak alma fikri ilk kez orada düştü. Bebek İzzet’ten başkasına gitmiyor, hemen ağlamaya başlıyordu. Annesi bile susturamıyor ama İzzet’in kucağında kendiliğinden susuyordu. Gece geç saatlere kadar böyle devam edince İzzet bebeği evine götürmeyi teklif etti. Süreyya’nın zaten kendine bile hayrı yoktu, bir de bebekle uğraşamazdı. Hemen bir odaya girip memesinden süt sağdı ve bir şişeye koyup İzzet’e verdi. Sabahleyin getirmek üzere bebekle birlikte ayrılan İzzet, anne ve babasıyla birlikte kendi evlerine döndüler.

Eve geldiklerinde bebek sabaha kadar uyumadı, İzzet’le birlikte gülüp oyunlar oynadı. Sabah ezanı okunurken İzzet’in bacaklarını uzatıp sallamasıyla uyuyan bebekle birlikte İzzet de uykuya daldı. Annesi Gülsüm Hanım ise sabaha kadar elinde gaz lambasıyla defalarca kapıyı yavaşça açıp onları kontrol etti, iki defa da bebeğin bezini değiştirdi.

Güneşin ilk ışıklarıyla birlikte uyanan İzzet, bebeği uyandırmadan sessizce giyinip eşyalarını aldı ve annesiyle babasının odasını tıklayıp uyandırdıktan sonra ellerini öpüp onlarla vedalaştı. Geminin hazırlıklarını ve yüklerini öğleye kadar kontrol edip öğleden sonra yola çıkmaları gerekiyordu.

İskeleye vardığında Kaptan Aleksandro çoktan gelmiş ve işe koyulmuştu bile. Gemiye son yükler alınıyor, evrak ve kâğıtlar doldurulup imzalanıyordu. Neden bu kadar erken kalktığını sorduğunda Aleksandro, havanın yağmurlu olacağını, erkenden yola çıkmaları halinde yağmur ve fırtınaya yakalanmadan Beyrut’a varabileceklerini, aksi halde bir gün daha Antalya’da kalmaları gerektiğini söyledi. Aleksandro, İzzet’in de kahvaltı yapmadığını öğrenince hemen iskeleye yakın bir fırına giderek zeytinli, peynirli sandviç yaptırıp çaylarını da söyleyerek kahvaltılarını yaptılar. Bir saat kadar sonra da iskeleden ayrılarak yola çıktılar.

Leyla Hanım, bebeği almak için Tarık Kaptan’ın evine geldiğinde gözleri biraz nemliydi. Yılların verdiği ağırlık ve vicdan azabı yüzüne yansımıştı. Gülsüm Hanım ve Tarık Kaptan, onu kapıda sıcak bir gülümsemeyle karşıladı. İlk önce bebeğin durumunu sordu, mışıl mışıl uyuduğunu öğrenince ağır adımlarla içeri girerken, yıllardır sakladığı bir özrü nihayet dile getirme kararlılığı içindeydi.

"Tarık Kaptan," dedi gözlerini yere indirerek. "Zamanında size haksızlık ettim. Geminizi kaybettirerek hayallerinizi yıktım. O günlerin yükünü taşımak bana çok ağır geldi. Şimdi sizden özür dilemek ve bu yükü bir nebze hafifletmek istiyorum."

Tarık Kaptan bir an sessiz kaldı, sonra derin bir nefes alarak cevap verdi. "Geçmiş geçmişte kaldı, Leyla Hanım. Ama bu özrünüz hem benim, hem ailem için çok şey ifade ediyor."

Leyla Hanım, Tarık Kaptan’la ve Gülsüm Hanım’la bebeği uyandırmamak için kısık sesle aklından geçenleri söyledi: "Kızım Süreyya’yı İzzet’e uygun görüyorum," dedi kararlı bir sesle. "Bu, geçmişin hesaplarını kapatmak için de bir fırsat olacak. Ayrıca Süreyya’nın ve torunumun bir yuvaya ihtiyacı var. Dul bir kadına anne ve babasının yanında bile olsa iyi gözle bakmazlar, biliyorsunuz. Hem İzzet’e ben çok şey borçluyum. Beni bulmak için izimi sürüp Beyrut’a, Marsilya’ya Kahire’ye kadar geldi. Yıllardır sakladığım çok değerli sandığı buraya getirip sahiplerine vermemi de sağladı."

Tarık Kaptan biraz tereddüt ettiyse de Leyla Hanım’ın mantığını kabul etti. "Eğer İzzet de razıysa, benim için sakıncası yok," dedi.

Birkaç gün sonra Leyla Hanım büyük bir sürprizi açıkladı. Tarık Kaptan’a bir gemi hediye etmeyi düşünüyordu ama bunu ona söylemek istemedi. Gülsüm Hanım ve Tarık Kaptan, limana gidip gemiyi görmek için Kemal Reis ve Leyla Hanım’la birlikte heyecanla yola çıktılar. Limana yanaşan büyük bir yük gemisi, Tarık Kaptan’ın hayallerini yeniden yeşertmişti.

Geminin güvertesine çıktıklarında Leyla Hanım onlara döndü ve gülümsedi. "Bu, geçmişin hatalarını telafi etmek için bir başlangıç. Umarım bu gemi size daha güzel bir gelecek sağlar."

 

 

...

(Devam edecek)

 

Balık denizin sevgilisi, martı imkânsız aşkıdır.

 

Bölüm : 04.02.2025 22:10 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...