24. Bölüm
Yılmaz Örmeci / Kırık Olsa Duramazsın / 24. Bölüm: Kurt Ali Baba

24. Bölüm: Kurt Ali Baba

Yılmaz Örmeci
yilmazormeci

 

Aslan gibi bir gün yaşamak, çakal gibi bin yıl yaşamaktan iyidir.

 

Bahattin önden gidip yol göstererek üst kattaki toplantı odasına girdiler. Bahattin toplantı odasını hazırlatmıştı ama Laz Erol’un önerisiyle bazı eklemeler ve değişiklikler yapılmıştı. Bahadır’a özel bir koltuk getirilmiş ve baş tarafa konmuştu. Bahattin, Bahadır Baba ve Ekrem’e baştaki koltuğu eliyle göstererek buyur etti, Bahadır oturunca (yine Laz Erol’un uyarısı ile) herkes yerine oturarak toplantı başlamış oldu.

Kısa bir sessizlikten sonra Bahadır tane tane ve tok bir sesle konuştu: “Arkadaşlar, Beyler, Ağalar. Buraya gelmemizin nedeni malum. Hiç aklımda yokken birileri benim namımı duymuş ve önümüzdeki seçimlerde beni aday göstermiş. Biz de bu süreçte kimseye mahcup olmamak için yola çıktık. Bize bir görev verildiyse demek ki ihtiyaç vardır ve o görev kutsaldır. Var gücümle yerine getirmeye gayret edeceğimden kimsenin şüphesi olmasın.”

Burada sözü evsahibi konumunda olan Bahattin’e el işaretiyle verdikten sonra Bahattin konuştu:

“Bahadır Baba, geçtiğimiz günlerde beni Antalya’da konuk ettiniz, sizinle tanışıp elinizi öpmeme izin verdiniz. Ben de sizi ve Laz Erol kardeşimi sonuna kadar desteklemek istiyorum. Bu nedenle en çok güvendiğim samimi dostlarımı çağırdım ve faaliyetlere başladık. Her bir arkadaşımızın da en az birer ikişer tane samimi olduğu dostları var ve karşılık beklemeden oylarını alabileceğimiz potansiyelimiz mevcut. Seçime kadar bir iki toplantı daha yapıp sizinle tanışırlarsa ve gücünüzü öğrenip yapacaklarınızı bilirlerse daha rahat bir seçim olur bizler için.”

“Anlaşıldı Bahattin, anlaşıldı. Bana Antalya’da rahat vermeyeceksiniz siz” dedikten sonra gülümseyen Bahadır’la birlikte hepsi de gülümseyerek sıkıntılı bir halden rahat bir duruma geçtiler. Laz Erol ve Kadırgalı Bahattin onları öyle korkutmuştu ki adeta nefes bile almıyorlar, gürültü olmasın diye sandalyelerini bile yerinden oynatmıyorlardı. Çünkü Bahadır Baba öyle böyle biri değildi, çok sertti.

Ekrem ise Bahadır’ın her zaman arkasında durduğundan oturduğu özel koltuğu yadırgamış, bir aksilik olmaması için dua ediyordu. Sık sık masadakilerin üzerinde göz gezdiriyor, herhangi bir yanlış hareket, alaycı bir konuşma olursa anında müdahale etmek için tetikte bekliyordu.

Tophaneli Rıza, sabahleyin Laz Erol’un uyardığı gibi elini kaldırıp izin alarak konuştu. “Bu seçim basit bir iş değil. Teşkilatın başına kim geçerse, İstanbul’u da o yönetecek.”

Bahadır gülümseyerek söze girdi. “O yüzden doğru insanı bulmamız şart. Sadece İstanbul’u değil bütün ülkeyi yönetecek. Teşkilatı birleştirip bölünen yapıları toparlayacak bir lider gerek.”

Kasımpaşalı Kara Yasin söz aldı. “Zor iş. Herkesin bir fikri var. Peki, nasıl ilerleyeceğiz?”

Bahadır başını sallayarak devam etti. “Öncelikle bir seçim komitesi oluşturalım. Bu komite, seçmenlerle birebir görüşerek herkesin fikrini alacak. Başkanlığa Bahattin’i seçiyorum. Hepinizin ona saygı duyduğunu biliyorum. Yardımcılarını da sen seçeceksin Bahattin.”

Bahattin, masadakilere göz gezdirdi ve “Laz Erol ve Pendikli Sarı Vildan yardımcılarım olsun o zaman.”

Oldukça toplu, dekolte giyimli ve şuh bir havası olan Pendikli Sarı Vildan gülümseyerek başını salladı. “Güzel. O zaman ilk işimiz diğer teşkilat liderleriyle birebir görüşmek ve herkesin desteğini alabilecek kişiyi belirlemek olacak. Teşkilat genelinde benden başka beş tane daha kadın başkan var, onların oylarını alsak yeter.”

Laz Erol da eski tanıdıklarını ve Karadenizli olanların yarıdan fazlasını getirmeye ve oy vermeye ikna edeceğine söz verdi.

Üsküdarlı Mustafa düşünceli bir ifadeyle ekledi. “Ama bir kural koymalıyız. Seçimler adil olacak. Kimse tehdit veya baskı yapamaz.”

Bahadır başını sallayarak onayladı. “Kesinlikle. Bu seçim birliğimizi güçlendirmek için bir fırsat. Kirli işlere bulaşan kim varsa, onlara göz açtırmamalıyız.”

Bomontili Sarı Cemil hafif bir gülümsemeyle “O zaman bu gece planımız belli oldu,” dedi.

Böylece seçim komitesi resmen kuruldu. Komite üyeleri İstanbul’daki diğer mafya liderleriyle tek tek görüşerek, ayda bir Bahadır Baba’nın başkanlığında toplanıp gelişmeleri değerlendirmeye karar verdiler. İstanbul’un ve ülkenin geleceği için kritik süreç resmen başlamıştı.

Bu sırada, İstanbul’un başka yerlerinde de bazı önemli figürler kendi planlarını yapıyordu. Beyoğlu’ndan Şahin Ağa ve Avcılar’dan Deli Niyazi, seçimlerde kendi adaylıklarını öne çıkarmak için kulis faaliyetlerine başlamışlardı. Ayrıca, eski bir teşkilat büyüğü olan ve yıllardır gölgelerde kalan Kurt Ali’nin de seçim sürecine müdahil olacağına dair söylentiler yayılmaya başlamıştı.

Ancak Kurt Ali’ye ulaşmak ve onu ikna etmek hiç de kolay değildi. Saygın ama yaşlı olan bu adam, yıllardır teşkilattan uzak durmuştu. Kadırgalı Bahattin de diğerleri de onunla görüşmeye cesaret edemiyordu. Ekrem ve Bahadır gibi genç isimlerinse Kurt Ali'yi tanımadan karşısına çıkması mümkün değildi.

Birkaç gün sonra, Duru’nun Alevi bir akrabasının vefatı nedeniyle Bahadır, Duru ve Belgin, cemevine gittiler. Cemevi büyük ve genişti, içerideki atmosfer hüzünlü ama saygılıydı. Semah gösterisi başlamadan önce herkes içeri doluşmuş, sessizce töreni izliyordu.

Cemevinde en başta oturan, sakalları göbeğine kadar gelen oldukça yaşlı biri vardı. Yaşına rağmen heybetli duruyordu, tamamen kapalı olan gözlerinde saklı bir bilgelik vardı. Semah gösterisinin ardından herkes saygıyla onun elini öpmek için sıraya girdi. Bahadır da öpmek için elini uzattığında, Kurt Ali elini çekti ve Bahadır’ı yanına oturttu. Herkes gittikten sonra ona dikkatlice baktı. “Gel bakalım evlat,” dedi. “Beni tanımazsın ama ben seni tanırım.”

Bahadır şaşırmıştı. “Sizi tanımadığımı sanıyorum, ama belli ki siz beni biliyorsunuz, dede.”

Yaşlı adam başını salladı. “Hıdır Baba’nın çok eski bir dostuydum ben. Eski günlerden hatırı çoktur bende. Adım Kurt Ali. Şimdi görüyorum ki gençler de meydanı doldurmuş.”

Duru ve Belgin şaşkınlıkla bu konuşmayı izlerken, Bahadır büyük bir merakla sordu. “Hıdır Baba ile dost olduğunuzu söylediniz. O zaman bu teşkilat meselelerine uzak değilsiniz?”

Yaşlı adam hafifçe gülümsedi. “Evlat, benim adım buralarda unutulmaz. Şimdi sana sorayım, neden geldiniz buraya?”

Bahadır, derin bir nefes alarak konuştu. “Duru’nun vefat eden akrabası için buradayız. Ama sizinle tanışmamız büyük bir tesadüf oldu. Teşkilat seçimleri var, sizin gibi büyüklerin sözünü duymak ve olurunu almak istiyoruz.”

Kurt Ali gözlerini kıstı. “Bahadır evladım, seni kim aday gösterdi sanıyorsun? Rahmetli Hıdır Baba’nın vefatından beri seni takip ediyorum. Senin hakkında bütün her şeyi biliyorum, babanı ve anneni tanıyorum. Burada Hukuk Fakültesi’nde okuduğundan ve eczanede çalıştığından, gizli ve saklı tüm yaptıklarından haberim var. Ancak ben kimseye oy falan veremem. O işleri tamamen bıraktım, unumu eledim ve eleğimi astım. Ama yine de eski dostum Hıdır Baba’nın hatırına, senin de iyi bir adam olduğunu görmek için sana destek vereceğim.”

Bahadır başını eğdi. “Beni onurlandırdınız, dede.”

Kurt Ali, Bahadır’ın omzuna dokunarak ekledi. “Ama unutma, bu yol zor bir yol. Güç sahibi olmak, insanı yozlaştırır. Sen temiz kalabilir misin?”

Bahadır net bir şekilde cevap verdi. “Öyle kalmak için elimden geleni yapacağım.”

Kurt Ali gözlerini kapatarak bir an düşündü, sonra başını salladı. “Seninle yarın görüşmek için eczaneye gelmeyi planlıyordum, sen beni buldun. Demek ki her iş olacağına varır. O zaman yolun açık olsun, evlat.”

Böylece Bahadır, büyük bir şansa kavuşmuştu. Kurt Ali'nin desteğiyle, seçimlerde büyük bir çevreyi etkileme imkânına sahip oldular. İstanbul’daki dengeler bir kez daha değişmek üzereydi.

Seçimlerden önceki komite toplantılarında Bahadır bu olaydan kimseye söz etmedi, Kurt Ali ile tanıştığını bile söylemedi. Çalışmaların aksamaması ve rehavete kapılmamaları için bu gerekliydi. Hepsi de canla başla çalışmaya, diğer teşkilat liderlerini ikna etmeye ve onlarla toplantılar yapmaya devam ettiler.

Sonunda seçim günü gelip çattı. Önceki Genel Başkan Şenol yine aday olmuştu ve Bahadır’ın en büyük rakibiydi. Biri İstanbul, biri İzmir ve biri Diyarbakır’dan üç aday daha vardı ve onların da hatırı sayılır potansiyelleri vardı. En genç olan şüphesiz Bahadır’dı ve ona kimse pek şans vermiyor gibiydi.

Seçim günü sabahtan Antalya’dan gelen teşkilat liderleri Bahattin’in Kadırga’daki mekânında toplanarak Bahadır’la kısa bir görüşme yaptılar. Bahadır hepsine de sakin kalmalarını ve ne olursa olsun olay çıkartmamaları gerektiğini söyledi. Daha sonra konvoy halinde seçimin yapılacağı Sarıyer’de, boğaz kıyısında, gözlerden uzak, büyük bahçeli lüks villaya doğru yola çıktılar.

 

 

 

(Devam edecek)

 

Bölüm : 16.03.2025 13:28 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...