

Aslan pençesine, yılan zehirine, kurt yüreğine güvenir.
Birkaç kişi başını salladı. Bahadır devam etti: "Çağımız bilgi ve teknoloji çağıdır. Teknolojik, finansal ve lojistik destek olmadan hiçbirimiz ayakta kalamayız. Ben size para vaad ediyorum. Ama kan dökmeden. Saygınlık vaad ediyorum, ama gölgelerde saklanmadan. Eğer bu yeni düzenin parçası olmak istiyorsanız, birlikte yürüyeceğiz. Eğer istemiyorsanız… O zaman kendi kendinizi yok etmeye ve dinozorlar gibi kaybolmaya mahkumsunuz."
Salonda fısıltılar başladı. Don Salvatore ayağa kalktı. "Ben Sinyor Bahadır’ın yanındayım. Yeni düzen için oyum ona."
Ardından birkaç kişi daha ayağa kalktı. Vladimir’in tek başına yaptığı ikili görüşmeler de sonuç vermişti. Bahadır’ın yeni düzenine destek vermeye başladılar. Rakip adaylar sessizleşti. Oy kullanma işlemleri başladığında gece yarısını çoktan geçmişti.
Salonun ağır havası, sayım işlemleri tamamlandığında daha da yoğunlaşmıştı. Sonuçlar açıklandığında Bahadır, ezici bir üstünlükle kazanmıştı. Ancak Yunan ve Sırp temsilciler, sonuçları kabullenmek yerine itiraz etmeye başladılar.
Yunan Temsilci Kostas, izin almadan ayağa kalkarak konuştu: "Bu seçim şaibelidir! Sayımda hile yapılmış olabilir. Oyların yeniden sayılmasını talep ediyoruz!"
Sırp Temsilci Dragovic de onu destekledi: "Evet! Seçim usulüne uygun değil! Bunu kabul etmiyoruz!"
Salonda uğultular yükseldi. Bahadır kaşlarını çatarak ayağa kalktı. Divan Başkanı Vladimir kapıdaki görevlilere işaret etti ve salonun büyük kapısı hızla açıldı. İçeri giren iki adamın yüzleri solgundu ve üstleri başları darmadağınıktı. Kalabalık şaşkınlıkla onlara döndü.
İki adam, korumaların arasında elleri önlerinde hızla kürsüye yöneldi. Vladimir onların konuşmalarını isteyince ikisi de kürsüdeki mikrofondan bülbül gibi konuşmaya başladılar.
İlk Adam Nikola: "Bizler Türk temsilcisi Sinyor Bahadır’a karşı suikast düzenlemekle görevlendirildik!"
Salondaki uğultu bir anda kesildi. Herkes şaşkındı. Bahadır gözlerini kıstı ve sessizce adamları süzdü.
İkinci Adam Stefanos söz aldı: "Bize Yunan ve Sırp temsilcileri emir verdi! Seçimleri kazanmanızı engellemek için sizi burada öldürmemizi istediler! Ama biz bunu yapamadık ve yakalanarak buraya getirildik!"
Salonun ortasında büyük bir sessizlik vardı. Herkes Bahadır’ın ne diyeceğini merakla bekliyordu. Bahadır, ağır adımlarla kürsüye geldi, Yunan ve Sırp temsilcilerine doğru dönerek: "İnsan, kaybettiğinde şerefli bir şekilde kabullenmeyi de bilmeli. Ama siz ne yaptınız?"
Sırp temsilci Dragovic ve Yunanlı Kostas, gözlerini kaçırarak bahaneler uydurmaya çalıştı. Dragovic: "Bu bir yanlış anlama olabilir, biz…"
Vladimir kürsüden ayağa kalkarak gür bir sesle bağırdı: "Kes sesini!" Otoritesi tüm salonu sarmıştı.
Bahadır: "Suikast düzenlemeye kalktınız. Üstelik seçim sürecini kirletmeye çalıştınız. Burası artık yeni düzenin merkezi. Burada kalleşlik ve alçaklık yok!"
Salondaki kalabalık, Bahadır’ın bu sert çıkışına coşkuyla tepki verdi. Birkaç kişi alkışlamaya başladı. O sırada Vladimir’in adamları ve korumalar Sırp ve Yunan temsilcilerinin kollarından tuttu. Vladimir: "Bu ikisini dışarı atın. Yeni düzenin adaleti onları bekliyor!" deyince ikisi de suikast düzenlemek isteyen adamlarıyla birlikte yaka-paça dışarı götürüldüler. Çırpınıyor, bağırıyorlardı ama kimse onları dinlemiyordu.
Bahadır, yavaşça kürsüye geri döndü ve Vladimir’in işaretiyle mikrofonu eline aldı. Salondaki herkes sessizce onu izliyordu. "Bugün burada bir dönüm noktası yaşandı! Sadece bir seçim kazanmadık, sadece bir lider belirlemedik! Bugün, eski düzenin kirli oyunlarını da tarihe gömdük!"
Herkes onu hayranlıkla dinliyordu. Bahadır devam etti: "Biz buraya savaşmaya gelmedik. Biz buraya yeni bir düzen kurmaya geldik! Artık güç silahlarda değil; akılda ve adalette olacak! Artık kazananlar kan dökenler değil, akıllıca hareket edenler olacak!"
Kalabalıktan birkaç kişi "Bravo!" diye bağırmaya başladı. Alkışlar yükseliyordu. Bahadır yine devamla: "Bugün Avrupa'daki tüm liderlere sesleniyorum! Bu yeni düzeni kabul edenler bizimle birlikte yürüyecek! Reddedip eski oyunları oynamak isteyenlerse yok olup gidecek!" dedikten sonra mikrofonu yerine koydu ve önce Divan Başkanı Vladimir’i başıyla, sonra da herkesi eliyle selamladı.
Salondaki herkes ayağa kalkmış, Bahadır'ı alkışlıyordu. Vladimir yerinden kalkarak ona yaklaşıp gülümseyerek elini sıktı.
Vladimir: "Tebrikler, dostum. Artık resmen Avrupa’nın en güçlü adamısın."
Böylece Bahadır, Avrupa'daki yeni düzenin resmen lideri olmuştu. Ama önünde hâlâ birçok mücadele vardı. Toplantı dağılmadan tekrar kürsüye çıkarak herkesi yarın yine burada yapılacak ilk toplantıya davet etti.
Toplantının bitişinden sonra Vladimir’le görüşen Bahadır, aklındaki fikirleri ona özetle söyledi ve ertesi günkü toplantı saatine kadar bu konularda çalışmak ve bir konuşma hazırlamak üzere dinlenmek için oteldeki odalarına çekildiler.
Ertesi gün Bahadır, Vladimir’le birlikte toplantı salonunun kürsüsünde oturuyordu. Gerginlik yoktu ama herkes, bugün alınacak kararların Avrupa'nın geleceğini şekillendireceğini biliyordu. Bahadır'ın kürsüye çıkmasıyla birlikte salondaki uğultu kesildi. Yanındaki tercümanı her cümleden sonra söylenenleri İngilizceye çeviriyordu. Ayrıca herkeste istediği dilde simultane tercüme edebilen kulaklıklar vardı.
Bahadır: "Beyler, dünkü seçim sonuçlarıyla birlikte artık bu teşkilatın yeni bir yönetim anlayışına ihtiyacı olduğu kesinleşti. Eskiden beri süregelen hatalar, sistemin çürümesine neden oldu. Ama artık değişim vakti geldi. Sizleri burada son bir kez toplamamın nedeni, yeni sistemimizi anlatmak ve sizlerin desteğini istemek."
Bir an için sessizlik oldu. Bahadır'ın sert ama kararlı sesi, salondaki herkese güven veriyordu. Kimse gözlerini ondan ayıramıyordu.
Bahadır konuşmasına devam etti: "Yeni düzenimizde herkesin bir görevi olacak. Herkesin sorumluluk alacağı, disiplinle çalışacağı bir sistem kuruyoruz. Bundan sonra Avrupa teşkilatları üç ana sektörde faaliyet gösterecek: Finans, Teknoloji ve Lojistik."
Bahadır elindeki kağıtları Vladimir’e uzattı. Vladimir kağıtları hızlıca inceledi, başını salladı ve Bahadır’a dönerek söz aldı.
Vladimir: "Bu kararlar kesinlikle mantıklı. Ama liderimiz olarak bu işleyişi nasıl yöneteceksin Bahadır? Herkesin aynı disiplinle çalışmasını nasıl sağlayacaksın?"
Bahadır gülümsedi. Zaten en çok gelen sorunun bu olacağını biliyordu. "Her üç sektör için üçer ülke liderliği üstlenecek. Geri kalanlar onlara yardımcı olacak. Eğer bu düzene uymayan olursa, burada aldığımız ortak kararla onları sistemin dışına atacağız."
Bahadır masadaki dosyalardan birini açtı ve detayları açıkladı:
"Finans Sektörü: İngiltere, İspanya ve Polonya tarafından yönetilecek.
Teknoloji Sektörü: Almanya, Fransa ve İtalya sorumlu olacak.
Lojistik Sektörü: Türkiye, Rusya ve İspanya kontrolünde ilerleyecek.
Bu ülkeler sektörel planlamaları yapacak ve aylık olarak yönetime rapor sunacaklar."
Salondaki bazı eski yöneticiler şaşkınlıkla birbirlerine baktı. Hepsi işin sonunda asıl bombanın patlayacağını biliyordu. Bahadır onları fazla bekletmedi ve salonda göz gezdirdikten sonra devam etti: "Bununla birlikte, üç sektörden tamamen çıkıyoruz: Fuhuş, Uyuşturucu ve Kara Para Aklama. Bu işlerden artık hiçbir teşkilat sorumlu olmayacak. Avrupa’nın geleceğini inşa edeceğiz, bataklığını değil."
Birkaç kişi homurdanmaya başladı. Özellikle kara para aklama işinden büyük gelir elde edenler bu karardan pek de memnun değildi.
Fransız Temsilci: "Bahadır Başkan, söylediklerin güzel ama gerçeğe ne kadar yakın? Birçok kişinin kazanç kapısı kapanıyor. Bu boşluğu nasıl dolduracağız?"
Vladimir sandalyesinde geriye yaslanarak derin bir nefes aldı. Sonra hafifçe öne eğildi ve sakin ama keskin bir sesle konuştu. Vladimir: "Siz gerçekten Bahadır'ın hiçbir planı olmadan mı böyle bir karar aldığını sanıyorsunuz? Finans ve teknolojiyi yönlendirenler, legal işlerle o kadar büyük kazançlar sağlayacak ki, o eski işler sadece bir yük olarak kalacak. Önemli olan, bunu yönetebilecek zekâ ve cesarete sahip olmanız."
Almanya temsilcisi kafasını salladı. Onun için zaten uyuşturucu ve fuhuş sektörü problemliydi. Ama kara para aklama konusunda çekinceleri vardı.
Alman Temsilci: "Peki bu yeni düzen, gerçekten işleyebilir mi? Yani eski sistemdekiler kolay kolay vazgeçmezler. Direniş gösterenler olacaktır."
Bahadır: "Biz zaten direnişi bekliyoruz. Ama siz de biliyorsunuz ki, kazanan hep organize olan taraf olur. Başkanlık olarak, herkese hak ettiği alanı veriyoruz. Üstelik artık risk almak zorunda kalmadan ve devlet gücünden çekinmeden, polisten kaçıp hakimlere rüşvet vermeden, yer altına saklanmadan. Bu yüzden herkesin bu sisteme uyacağını düşünüyoruz. Uymazlarsa da…"
Bahadır sözünü tamamlamadı ama salondaki herkes ne demek istediğini anlamıştı. Eğer sisteme uymayanlar olursa, onlar sistemin dışında kalacaktı.
…
(Devam edecek)
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 4.49k Okunma |
389 Oy |
0 Takip |
42 Bölümlü Kitap |