

BÖLÜM 12: GÖNÜL ÖĞRETMENİN GİTAR KONSERİ
Ertesi gün öğleye doğru Cem'in tanıdığı marangozlar markete geldiler. Cem onlara çay ısmarlayarak yapılacak işi kısaca tarif etti. Birlikte pastaneye giderek Nurten hanımla tanıştırdı. Nurten hanım marangoz ustasının getirdiği katalogdaki kütüphane fotoğraflarına bakarken kasada duran Seren'i de çağırdı. Seren'le birlikte model ve renk konusunda anlaşarak evin anahtarlarını Cem'e verdi ve salondaki duvarı tarif ederek marangozlarla birlikte ölçü almasını söyledi. Cem anahtarları aldı ve marangozlar Nurten hanıma "Görüşmek üzere" diyerek Cem'le birlikte Nurten hanımın evine gittiler. Evdeki duvarın ölçüsünü dikkatle aldılar. Bu ölçülere göre istenen renk ve modelde çizim yapılması gerekliydi, bunu da Cem'e açıkladılar. Cem daha sonra annesine sormadan benzer bir kütüphanenin kendi odasına yapılabileceğini düşünerek onları evine götürdü. Cem'in odasındaki duvarın da ölçüsünü alarak ne gün teslim edebilecekleri konusunda telefonla bilgi vereceklerini, fiyatını da metrekare üzerinden alacaklarını, gerekirse taksit yapabileceklerini de söyleyip vedalaşarak ayrıldılar.
Cem markete giderek annesine yaptığı bu işi söyledi. Annesinden bir "Aferin" kazandı. Gülşen hanım; herşeyi kendisinin düşünmemesi gerektiğini, yaşı olgunluğa ulaşmış biri olarak bazı konularda kendisinin karar alabileceğini ama önemli konularda mutlaka kendisine danışması gerektiğini söyledi. Cem de ona hak verdi ve artık annesinin gözünde biraz daha büyüdüğünü hissetti.
O gün yine gitar dersleri olduğu için saat yine 2.00'ye doğru hazırlanarak kızlarla birlikte gitarlarını alıp yine markette buluşup birlikte Gönül öğretmenin evine gittiler. Tam zamanında gittikleri halde Funda salondaki koltukta yine aynı yerinde oturuyordu. Cem selam verip öğretmenin elini öptükten sonra yanındaki iki gitardan birini ona verdi. Fişini de uzatarak babasına vermesini söyledi. Funda soğuk bir şekilde sadece "Sağol" dedi.
Gitarlar kılıflarından çıkarıldı, Gönül öğretmen de kendi gitarını aldı ve kolay bir parçayı başarılı bir şekilde çalarak söyledi. Çocuklar bu kadar güzel bir ses ve gitar ustalığı hiç beklemiyorlardı ondan. Hepsi birbirlerine baktılar, alkışlayacak gibi oldular ama hepsi Cem'e bakıp ilk alkışı ondan bekliyordu. Cem saygısızlık olmasın diye alkışlamadı, burayı bir okul gibi görüyordu. Ortam birden sessizleşti, Gönül öğretmen hiç beklenmedik bir şekilde sordu:
- Hani alkış?
Hepsi birden, Cem'e bile bakmadan alkışlamaya başladı. Gönül öğretmen de hafifçe ayağa kalkarak bir sanatçı edasıyla hepsine de ayrı ayrı selam verdi, teşekkür etti.
Bu güzel ve etkileyici girişten sonra ders başlamıştı ve Gönül öğretmen şövaleye yerleştirilmiş beyaz bir kâğıttaki notaları okuyarak söyledi. Hepsi de birlikte ona eşlik ederek baştan sona bir kere de koro halinde tekrarladılar. Notaların başarılı bir şekilde söylendiğini anlayan Gönül öğretmen ilk dersi bitirdi ve çayları getirmek üzere mutfağa gitmek üzere yerinden kalktı. Ancak Ceren ve Seren:
- Öğretmenim, siz zahmet etmeyin, bir getiririz, diyerek ellerindeki kurabiye paketiyle birlikte mutfağa yöneldiler. Gönül öğretmen buna hiç itiraz etmedi, anneleriyle tanıştığı için onlar da kendi çocuğu gibiydi artık. Funda ise Cem'le birlikte koltuklarında oturmaya devam etti.
Az sonra çaylar ve kurabiyeler tepsilerde servis edildi, bu teneffüste güzel bir şekilde çaylar içilip kurabiyeler yendi. Gönül öğretmen kurabiyeler için teşekkür etti, çok lezzetli ve taze olduğunu söyledi. Seren kurabiyeleri pastanenin fırınında kendi elleriyle yaptıklarını söyleyerek birer "Aferin" kazandılar.
İkinci derste Gönül öğretmen hangi notanın gitarda hangi perdeyle çalınacağını öğretti, hepsi de ellerindeki gitarlarla tekrar ettiler, akordu bozuk olanların akordunu yaptı, tekrar tekrar çaldılar, hepsinin de çok hoşuna gitti ve birbirlerine gülümseyerek ellerindeki gitarların tellerine parmaklarıyla dokundular. Sonunda ders bitti ve gitarlarını kılıfına koyarak evden çıkmak için kapıya yöneldiler. Terlikleri çıkarıp ayakkabılarını giyerken Cem:
- Öğretmenim, siz acaba İtalyanca dersi de verebilir misiniz? Biz İtalyanca öğrenmek istiyoruz da, dedi.
Kızlar önce birbirlerine, sonra Cem'e baktılar ve Gönül öğretmen bunun nedenini sorduğunda da açıkladılar: Gelecek yaz İtalya'ya, ikizlerin teyzelerine giderek bir ay tatil yapmak istediklerini söylediler. Gönül öğretmen buna önce şaşırdı, sonra da çok sevindi.
- Ben de giderim o zaman sizinle birlikte, çok iyi biliyorum ben İtalya'yı. Her tarafını gezdim, rahmetli eşimle birlikte tam 8 defa gittim. Müzeleri, Piza kulesini gördüm, Venedik'te gondollarla gezinti yaptım. İtalyan usulü spagetti, pizza ve değişik yemeklerini yedim. Hiç canım sıkılmadı, üstelik bir de öğrencim vardı orada. Onunla birlikte her tarafını dolaştık.
- Elbette gelebilirsiniz öğretmenim, çok mutlu oluruz, ama önce İtalyanca dersleri için annelerimize sormamız gerekli, diye yanıt verdi Cem, kızlara bile sormadan. Kızlar da onu desteklediler. Onlar konuşurken Funda veda bile etmeden çoktan ayakkabılarını giyip elindeki gitarla üst kattaki evine girmişti. Yokluğunu bile fark etmediler. Üçü birden Gönül öğretmenin elini öperek vedalaşıp ayrıldılar.
Dönerken markete uğrayıp annesiyle görüştüler, Gönül hanımın İtalyanca ders de verebileceğini, seneye de birlikte İtalya'ya beraber gitmek istediklerini söylediler. Gülşen hanım önce biraz tereddüt etti ama seneye daha büyüyüp olgunlaşacaklarını düşünüp "Bir de Nurten hanıma sorun bakalım, o ne diyecek" diyerek topu da sorumluluğu da Nurten hanıma attı. Bu "Benden yana evet ama Nurten hanımın da izin vermesi gerekli" anlamına geliyordu.
Hepsi de buna sevindiler ve ikizler annelerinin izin vermesi için gerekirse araya girmesini rica ettiler. Gülşen hanım buna itiraz etmedi ama söz de vermedi. İkizler yine de sevinerek ve gülümseyerek Gülşen hanımın elini öpüp vedalaşarak ayrıldılar.
Nurten hanım kızlarının İtalyanca dersler almasına hiç itiraz etmedi ama İtalya'ya gitmeleri konusunda tereddütlüydü. "Biraz düşünmem lazım, hele o zaman bir gelsin" diye kızları başından savdı. İtalya'daki kardeşiyle bir nedenden dolayı yıllardır görüşmüyordu ama kızları oraya göndermek doğru olur muydu? Kızlar gittikten sonra derin derin düşüncelere daldı. Ne yapması gerektiğini bir türlü bilemiyor, karar veremiyordu. Kardeşiyle bu sorunu çözmek için acaba İtalya'ya kızlarla birlikte gitse miydi? Kendi başına buna karar verebilecek durumda değildi, Gülşen hanıma yıllardır sakladığı ve kimsenin bilmediği bu büyük sırrı söylemeli miydi? Gülşen hanım ne kadar çok kızardı kendisine kimbilir, düşünmek bile istemiyordu bunları.
Çocuklar gitar dersi için gittiklerinde telefonla birbirlerini aramışlar ve o akşam mahalledeki eski bir arkadaşlarına misafirliğe gitme kararı almışlardı. Neredeyse unutacaktı, kızlara hemen söyledi. Pastaneyi yine saat 8.00'de kapatacaklarını anımsatarak müşterilerle ilgilenmeye devam etti. Pelin ve Selin adında iki kardeşti eski arkadaşları, Pelin Eskişehir'de aynı mahalledeydi ama Selin eşinin memuriyeti nedeniyle Eskişehir'in Çifteler ilçesine yerleşmişlerdi yıllar önce. Ona da mutlaka gitmeleri gerekliydi ama pastaneyi fırıncı Burhan ustaya emanet etmesi gerekiyordu. Burhan ustayla görüşüp Pazar günü pastaneye bakmasını rica etti, Burhan usta da kabul etti.
O akşam Gülşen hanım ve oğlu ile Nurten hanım ve kızları; birlikte Pelin hanıma konuk oldular, Pelin hanım çok sevindi kızları görünce. Bebekliklerini anımsıyordu ama o zamanlar çok samimi değillerdi. Yenilip içildi, tam çıkarken Nurten hanım Pelin hanıma kardeşi Selin'in adresini sordu, Pelin hanım bir kâğıda adresle birlikte telefon numarasını da yazarak Nurten hanıma verdi. Ertesi günü pazardı ve Gülşen hanımla anlaştıkları gibi yine hep birlikte Çifteler'e gideceklerdi.
...
(Devam edecek)
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 1.07k Okunma |
239 Oy |
0 Takip |
37 Bölümlü Kitap |