
BÖLÜM 27: VENEDİK'TE GONDOL SEFASI
Tamer beyin başka çaresi yoktu zaten, çok düşündüğü halde en mantıklı çözüm bu olmalıydı. Hem kadınların halinden yine kadınlar anlardı. Bu nedenle sabah ofisine gittiğinde Kont Carlino Giordano'yu arayarak bir çözüm yolu bulmuş olabileceğini anlattı. Kont önce telefonda konuşurken heyecanlandı ve hemen geleceğini, kendisini beklemesini rica etti.
Yaklaşık yarım saat sonra Kont Carlino Giordano arabasıyla Tamer beyin ofisinin önünde durdu. Şoförü hemen kapısını açtı ve arabadan indi. Tamer bey onu binanın kapısında bekliyordu. Hemen hafifçe eğilerek gülümseyip "Günaydın, hoş geldiniz Ekselansları" diye karşılayarak saygıyla elini uzattı. Kont da ona gülümseyerek "Hoş bulduk Tamer bey" dedi ve birlikte Tamer beyin ofisine geçtiler. Tamer bey ofis görevlisine eliyle işaret yaparak iki kahve söyledi ve masasına oturmadan önce Kont'un koltuğuna oturmasını bekledi. İkisinin de yüzü gülüyordu ama Tamer bey biraz endişeliydi. Böyle bir işe girişmekle yıllarca öğretmenliğini yapan Gönül öğretmene iyilik mi ediyordu yoksa kötülük mü?
Kahveler geldikten sonra Kont Carlino Giordano sabırsızlıkla Tamer beye:
- Sizi dinliyorum Tamer bey, buyrun, dedi.
Tamer bey dünkü olayı kafasında çok düşündüğünü, evde bile buna kafa yorduğunu ama bir çözüm bulamadığını söyledi. Kont'un yüzü asılınca hemen devam etti:
- Ben bulamadım ama akşamdan beri benim endişeli halimi gören sevgili eşim İsabella Gabriella sorunca ona söylemek zorunda kaldım. Sonra bana aklından geçenleri anlattı, dedikten sonra eşinin teklifini Kont'a aynen aktardı. Kont'un da başka çaresi yoktu ve bu planı uygulamaya sokmalıydı. Önce kızların doğum günü için büyük bir balo düzenlemesi gerekiyordu.
Kont, Tamer beye teşekkür ettikten sonra hemen evine giderek gereken hazırlıkları yaptı. Davetli listesini çıkarttı, yeni isimler de ekledi ve yardımcılarına yapılacak işler hakkında bilgiler verdi. Torunu Beren'in doğum günü tarihini biliyordu ve teyzesinin kızları da aynı gün doğmuşlardı. Plan gereği büyük bir balo düzenlenmesi ve İtalya'nın üst düzey bürokratları, Roma Belediye Başkanı, Roma Valisi, bazı senatörler ve birkaç Bakan katılmalı, tüm Roma'da bu büyük balo duyurulmalıydı. Bu amaçla da önde gelen magazin ve televizyon muhabirleri de davete katılmalıydı. Roma'daki Türk Büyükelçiliğinin üst düzey tüm çalışanları da unutulmadı. Fazla zamanları yoktu ve tam bir hafta sonra kızların doğum günüydü.
Aynı gün çok özel davetiyeler bastırıldı, altın yaldızlı zarflarda tüm davetlilere elden gönderildi. Böyle bir davetiyeyi alan bir kişinin bu davete katılmaması imkânsız gibiydi. Roma'da böyle büyük davetler çok seyrek ve çok önemli durumlarda yapılır ve orada bulunanlar tarihi bir olaya tanıklık ederek yıllarca bunu başkalarına anlatırlardı.
Davetlilerin hepsi de olumlu yanıt vererek eşleriyle birlikte bu büyük baloya memnuniyetle katılacaklarını bildirdiler, akşam olduğunda bunu Kont Carlino Giordano'ya söylediler ve planın hemen hemen yarısı bitmiş oldu.
Ertesi gün de balo hazırlıklarına başlandı, Kont'un saray gibi olan, büyük bahçesinde havuzu bulunan malikânesine yeni avizeler alındı, koltuklar ve perdeler değiştirildi. Süslü ve gösterişli koltuk ve masalar geldi, yemekler ve içecek malzemeleri ısmarlanarak balo günü tam zamanında gelmesi için sıkı bir şekilde uyarıldı. Hiçbir şey şansa bırakılmamalı ve küçük bir aksilik bile olmamalıydı. Kont bütün hazırlıkları titizlikle takip ederek denetledi.
Bu arada sürpriz balodan Ayten hanıma ve diğerlerine bahsetmedi. Ancak sadece Beren'in doğum gününün her yıl olduğu gibi yine kendi evinde yapılacağını bildirmekle yetindi. Davetin büyüklüğü, davetli konukların sayısı ve diğer bilgiler, tüm çalışanlar uyarılarak gizli tutuldu. Kont, bu süre içinde yine şatoya gelmeye ve Gönül öğretmenle görüşüp sohbet etmeye devam etti.
Beren arabasıyla kuzenlerini ve Cem'i her gün gezdirmeye devam ediyordu. Yolculukları sırasında yanında her zaman Cem oturuyor, Ceren ve Seren ise arka koltuklara geçiyorlardı. Arabayı kullanırken bile birbirlerinden gözlerini alamıyorlar, sık sık Cem ve Beren gözgöze geliyordu. İlk iki gün Roma'yı gezdiler, katedralleri ve müzeleri ziyaret ederek akşamı ettiler. Doğum günlerinden iki gün önce ise Venedik'e günü birlik gitmeye karar verdiler. Venedik'teki gondollara binmek üçünün de en büyük hayallerinden biriydi. Beren yol boyunca geçtikleri yerlerin ve şehirlerin adlarını, tarihsel ve kültürel özelliklerini anlatarak onları sıkmadan bilgilendirdi. Sıkılmaları mümkün değildi çünkü pek çoğunu zaten İtalya ile ilgili gezi broşürlerinden ve kitaplarından öğrenmişlerdi. Üstelik Gönül öğretmen de gezdiği yerleri anlatmış ve mutlaka görmeleri gereken yerleri de söylemiş, hatta uzunca bir liste yaptırmıştı.
Saat 11.00 gibi Venedik'e vardılar, önce öğle yemeklerini yediler ve sonra da gondollara binmek üzere üstü açık yolcu tekneleriyle geldiler. Çünkü sokakların ve caddelerin tamamına yakını suyla doluydu ve arabalarını bırakmak zorunda kalmışlardı. Gondollar ikişer kişilikti, dördü de aynı gondola binmeleri mümkündü ama herkes ikişer ikişer biniyordu. Onlar da öyle yaptılar ve iki tane gondol kiraladılar. Yaklaşık bir saatlik bir gezi olacaktı ve yine aynı yere geleceklerdi.
Öndeki gondola Ceren ve Seren bindiler, biraz uzaklaştıktan sonra da arkadaki gondola Cem ve Beren atladılar. Cem Eskişehir'de Porsuk çayındaki gondollardan dolayı nasıl binileceğini biliyordu, kızlar da öğrenmişlerdi. Hemen atladı ve elini kibarca uzatarak Beren'i de gondola aldı. Beren biner binmez hemen Cem'in yanına oturdu ve elini tutmaya devam ederek daha fazla sokuldu. Gondolu kullanan kişiye de İtalyanca olarak bir aşk şarkısı ya da arya söylemesini rica etti. Gondol kullananların hepsi aynı zamanda iyi birer şarkıcıydı. Ek ücret ya da bahşiş karşılığında arya ya da istenen bir şarkıyı söylüyorlardı. Sesleri de eğitimli ve güzeldi üstelik.
Arya eşliğinde gondol sefası yaparlarken karşıdan gelen gondolda tanıdık iki kişinin olduğunu gördüler. Bunlar Kont Carlino Giordano ile Gönül öğretmendi tabii ki. Onlar da kaçamak yapmışlar ve Ayten hanıma bile haber vermeden Venedik'e gelmişlerdi. Gönül öğretmen çok sevdiği gondol gezisi teklifine karşı koyamamış ve ansızın verilen bir kararla Venedik'e gelerek gondola binmişlerdi. Onların gondolunda da arya söyleniyor ve sesler birbirine karışıyordu.
Kont Carlino Giordano ve Gönül öğretmen de karşıdan gelen gondolda kızları görünce ellerini bırakarak birbirlerinden biraz uzaklaştılar ama Ceren ve Seren onları çoktan fark etmişlerdi. Bu onların ikinci suçüstü yakalanışıydı üstelik. Yine birbirlerine bakarak onları görmemiş gibi yaptılar ve Gönül öğretmenin seslenişiyle onlardan yana bakıp şaşırdıklarını belli ettiler. Birbirlerine el salladılar ve yanyana geçip gittiler. Arkadan gelen Cem ve Beren ise onları gerçekten görmemişlerdi. İkisi de gözlerini kapatmış, ellerini birleştirmiş ve Beren başını Cem'in omzuna yaslamıştı. Onlar da Gönül öğretmenin "Cem" diye elini kaldırarak seslenişiyle gözlerini açtılar ve Gönül öğretmenle Kont Carlino Giordano'yu karşıdan gelen gondolda gördüler. Cem biraz paniğe kapılarak Beren'in elini bırakıp ondan uzaklaşmak istediyse de Beren elini bırakmadı, dedesinin bakışlarına aldırmayıp Cem'e daha fazla sokuldu. Kont Carlino Giordano gondolundaki şarkıcıyı susturmuştu ama Cem'in olduğu gondolda arya hala devam ediyordu. Bu nedenle Kont; Beren'le işaretle bir yeri gösterdi. Beren anladığını belli ederek başını sallamakla yetindi.
Venedik'te babasının pizza lokantalarından biri vardı. Gondolla gezmeleri bitince Kont orada bekleyeceklerini işaret etmişti Beren'e. Geri dönüp gondollardan indiklerinde bu gezinin ne muhteşem bir şey olduğunu birbirlerine söylediler ve dördü birlikte Kont Carlino Giordano'nun Beren'e eliyle işaret ettiği yere gittiler. Buranın sahibi Beren'in babası Roberto idi ve oldukça büyük ve gösterişli bir mekândı. Venedik'in tam merkezindeydi ve tüm masalar doluydu. Fiyatları oldukça yüksek olduğundan sadece zenginler ve buranın ününü duyan varlıklı yabancı turistler gelerek burada yemek yiyebiliyorlardı. Kont onların da geleceğini düşünerek büyük bir masa istemişti ve garsonların hepsi de kendisini tanıdıklarından neredeyse iki büklüm olarak yanından geçiyorlardı. Diğer müşterilerin de çoğu Kont'u tanıdığından kadınlar oturarak başlarıyla, erkekler de ayağa kalkıp eğilerek selam verdiler ve gözlerini rahatsız edici olmayan ama hayran bakışlarla Gönül öğretmene diktiler.
Biraz sonra gençler de gelerek masaya oturmadan önce selam verdiler ve gülümsediler. Henüz iki saat önce yemek yemelerine rağmen hepsi de acıkmışlardı. Şef garson ve işletme müdürü gelerek saygıyla selam verdiler, siparişlerini aldılar ve pizzaları yemeye başladılar. Cem, Ceren ve Seren hayatı boyunca bu kadar lezzetli ve güzel pizza yemediklerini söylediler ve Kont'un ısrarıyla birer tane daha sipariş verdiler. Hepsi de değişik pizza söylediler ama birbirlerine birer dilim vererek öbür çeşit pizzaların da lezzetini aldılar. Çedar peynirli, Venedik usulü, Milan usulü ve diğer birçok çeşidi olan pizzaları çok beğendiler. Beren ve Ceren bu pizzaların nasıl yapıldığını görmek istediklerini Beren'e söylediler. Beren de Kont'tan üçü adına izin isteyerek pizza mutfağına gittiler. Hamurunun nasıl hazırlandığını, içine nelerin katıldığını, malzemelerin nasıl temin edildiğini, fırının sıcaklığını ve diğer tüm ayrıntıları sorarak öğrendiler. Hiçbir aşamada makine kullanılmıyordu ve tamamen elle yapılıyor, ustalar da ellerinden eldivenleri, başlarından beyaz şapkaları eksik etmiyorlardı.
Birkaç dakika sonra üçü birlikte geri döndüler ve yine yerlerine oturdular. İçecek birşeyler söylediler, Kont'tan Venedik tarihi ile pizza dükkânının nasıl açıldığı hakkında efsanevi ve şaşırtıcı bilgiler aldılar. Tarihteki Venediklileri, ticarette ne kadar başarılı olduklarını ve uzak ülkelerde; özellikle de Akdeniz'de limanlar hatta şehirler satın alarak nasıl zenginleştiklerini, günümüzde bile Venedik etkisinin, zenginliğinin ve ihtişamının tüm İtalya'da hissedildiğini öğrendiler.
...
(Devam edecek)
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 1.07k Okunma |
239 Oy |
0 Takip |
37 Bölümlü Kitap |