30. Bölüm
Yılmaz Örmeci / Pastane İkizleri / BÖLÜM 30: AYTEN HANIMIN BEBEK SEVİNCİ

BÖLÜM 30: AYTEN HANIMIN BEBEK SEVİNCİ

Yılmaz Örmeci
yilmazormeci

BÖLÜM 30: AYTEN HANIMIN BEBEK SEVİNCİ

3 gün boyunca Roberto da Cengiz beyden ayrılmadı, onunla hastane yakınlarındaki lokantalara, kafelere ve parklara giderek vakit geçirdi. Son günlerinde öğle yemeğinden hastaneye döndüklerinde Ayten hanım kendini tutamayarak ağlarken hastane kapısından çıkıyordu. İkisi de onu görünce endişelendi ve ilk akıllarına "Bebeklere ya da Nurten'e bir şey mi oldu?" sorusunu sormak geldi. Ayten hanım ise merdivenlerden inerken dizlerinin tutmadığını hissettiği için basamaklara oturmak zorunda kalmıştı. Hıçkıra hıçkıra ağlayarak belli-belirsiz de olsa bebeklerin de Nurten hanımın da sağlıklarının yerinde olduğunu söyledi.

Bir yanına eşi Roberto, diğer yanına da Cengiz bey oturarak onu teselli etmeye çalıştılar ve neden ağladığını sordular. Yapabilecekleri bir şey olup olmadığını öğrenmek, varsa ağlamasına son vermek istiyorlardı. Üstelik akşama uçakları kalkıyordu ve hazırlık yapmak zorundaydılar. Eve gitmeleri ve eşyalarını, elbiselerini valizlerine yerleştirmeleri gerekiyordu. Eskişehir'den İstanbul'a otobüsle gidecekler, oradan da Roma'ya uçacaklardı. Sadece birkaç saatleri vardı.

Ayten hanım bir çocuk gibi eniştesi Cengiz beyin koluna sımsıkı sarıldı ve ağlamasını az da olsa keserek konuştu:

- Bizim çocuğumuz olmadı. İkimizde de kusur varmış ve tedavisi mümkün değilmiş. Sizin ise tam 3 tane bebeğiniz var. Ben o mavi bezli bebeği, Beren'i istiyorum, deyiverdi.

Bu cümlelere hem Roberto hem de Cengiz bey çok şaşırdı ve birbirlerine baktılar. Ayten hanım eşi Roberto ile birkaç kez bu konuda "Keşke bizim de bir bebeğimiz olsaydı, birini bize verselerdi" diye konuşmuşlar ama bunu ilk söylediklerinde ikisi de şaka olduğunu bildiğinden üstünde durmamışlardı. Ayten hanımsa bu fikri kafasında geliştirmiş, önce hayaller kurmuş, sonra da kendi kendini ciddiye alıp ne olursa olsun bebeklerden birini alarak İtalya'ya dönmeyi kafasına yerleştirmişti. Bu fikrinden vaz geçemediği için ve ablasına söyleyemediğinden o sıkıntıyla ağlayarak ablasının yanından ayrılıp kendini hastanenin dışına atmıştı.

     Cengiz bey bir yandan omzuna yaslanmış olan Ayten hanımın saçlarını okşuyor, bir yandan da teselli etmeye ve ağlamasını durdurmaya çalışıyordu:

Cengiz bey bir yandan omzuna yaslanmış olan Ayten hanımın saçlarını okşuyor, bir yandan da teselli etmeye ve ağlamasını durdurmaya çalışıyordu:

- Böyle bir şey nasıl olur Ayten? Ben razı gelsem de Nurten hayatta buna izin vermez. Bebeklerin annesi o, üçünü de karnında 9 ay 10 gün taşıdı. Ama sen ağlamayı bırak şimdi, gene de ablanla bir görüşelim bakalım, diyerek çocuk avutur gibi başını okşarken Roberto'ya da göz kırpmayı ihmal etmedi. Roberto da bu söylenenlerin sadece Ayten'i sakinleştirmek için sarf edildiğini anlamıştı.

Ayten hanımın ağlamaları durunca Roberto mendiliyle onun gözyaşlarını sildi, koluna girerek merdivenlerden üçü birlikte çıkıp Nurten hanımın yatmakta olduğu odaya yöneldiler. Nurten hanımsa bebekleri yeni emzirmiş ve hem kendisi, hem de bebekler rahatlamıştı. Yüzündeki mutluluk ifadesi silinmeden üçünün asık suratlarla kapıdan girdiğini gördü. Endişeyle yattığı yatakta doğruldu ve Ayten'in gözlerine baktı. Ağlamaktan kıpkırmızı olmuş ve şişmişti, ablasına sanki merhamet dilenen bir yavru kuş gibi bakıyordu.

- Ne oldu sana Ayten, neyin var? Sen ağlamışsın, ne oldu? Yoksa bana söylemediğiniz bir şey mi var? Kötü bir haber mi aldınız, yoksa Gülşen ya da Cem'e bir şey mi oldu? Mahallede yangın mı çıktı? Çabuk söyleyin...

Cengiz bey endişeyle söylenen bu sözler üzerine; o anda paniğe kapılmış bulunan Nurten hanımı sakinleştirmek için ellerini tutarak tebessümle:

- Hayatım, endişelenecek bir şey yok inan ki. Olsa sana söylemez miyiz? Hiç merak etme, dedi. Nurten hanım ellerini Cengiz beyin ellerinden çekerek ikiz kardeşi Ayten'in kolunu tutup ısrarla sordu:

- Sen neden öyle üzgün üzgün bakıyorsun? Belli ki ağlamışsın, neden ağladın, çabuk söyle, dedi.

Ayten bu kez kendini koyuverdi, ablasının omzuna yaslanarak hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Odadaki herkes onlara bakıyordu ve ne olduğunu hepsi de merak ediyorlardı. Olayın ciddiyetini biraz olsun anladıklarından görevliler, hastalar ve hasta yakınları onları sessiz olmaları konusunda uyarma gereği görmediler. Herkes sus-pus olmuş, onları dinliyordu ama kısık seslerinden bir şey anlayamıyorlardı.

 

Cengiz bey etrafındakilere baktı ve herkesin gözlerinin onların üstünde olduğunu anlayınca Roberto'ya başıyla işaret ederek "Hadi biz çıkalım" dedi ve kapıyı açarak dışarı çıktılar. Nurten hanımsa ikiz kardeşinin başını ve saçlarını okşuyor, onun ağlamasını durdurmaya çalışıyordu.

Roberto ve Cengiz bey hastanenin dışında yarım saatten fazla zaman geçirdiler. Acaba içerde neler oluyor ve neler konuşuluyordu? Kendi kendilerine tahminler yürüterek olacakları sezinlemeye çalışıyorlar ve en kötü ihtimalleri düşünerek üzülüyorlardı. Az sonra Ayten hanım hastane kapısından yüzünde Roberto'nun şimdiye kadar hiç görmediği bir gülümsemeyle çıkıverdi. İkisi de buna şaşırdılar ve neler olduğunu anlamaya çalıştılar. İlk akıllarına gelen ama en "Olmaz" dedikleri şeyse Nurten hanımın bebeklerden birini vermeye razı gelmiş olmasıydı. İkisi birden Ayten hanımın yanına giderek neler olduğunu anlamaya çalıştılar.

Ayten hanım merdivenlerden koşarak indi. Hem eşi Roberto'ya hem de eniştesi Cengiz beye sımsıkı sarıldı. İkisi de bilmeden Ayten hanımın sevincine ortak olmuşlar ve onunla birlikte yüzleri gülmeye başlamıştı.

- Enişte, Nurten bana söz verdi, Beren'i bana verecek ve ben de ona kendi çocuğum gibi bakacağıma söz verdim. Ama seninle de konuşması gerekiyormuş, yanına bekliyor. Sen de evet dersen Beren'i alıp gideceğiz akşam İtalya'ya.

Cengiz bey o an beyninden vurulmuşa döndü. Ayten'i teselli etmek için söylediği şey gerçek mi oluyordu yoksa? Hayır, bu imkânsızdı. Nurten kabul etse bile bebekler onun da bebekleriydi. İnsan kendi çocuğunu başkasına verir miydi, nasıl kıyar ve buna nasıl dayanırdı? Merdivenlerden çıkıp koridorda hızlı adımlarla eşi Nurten'in kaldığı odaya girerken hep bunları düşünüyordu.

Kapıyı açarak hızla Nurten'in yanına geldi. Nurten onun endişeli halini görünce önce söylemekten çekindi ve onu güzel sözlerle yatıştırarak, tane tane durumu anlatıp sonunda razı etmeyi başardı. Cengiz bey sadece iki şey olursa bunu kabul edebileceğini, bu sözü almadan hayatta buna razı olmayacağını söylemek zorunda kaldı:

Birincisi Beren'i evlat edinip kendi çocukları gibi bakıp okutacaklar ve ikinci olarak da Beren 18 yaşına gelmeden bunu mahalledeki kimseyle paylaşmayacaklar, hatta akrabalara ve Nurten'in en yakın arkadaşı Gülşen'e bile söylemeyeceklerdi.

Herkes şimdiye kadar bildikleri gibi ikiz bebek sahibi olduklarını duyacak, üçüncü bebekten ise kesinlikle hiç kimsenin haberi olmayacaktı.

Herkes şimdiye kadar bildikleri gibi ikiz bebek sahibi olduklarını duyacak, üçüncü bebekten ise kesinlikle hiç kimsenin haberi olmayacaktı

Bu önerisini ve isteklerini dışarda onu heyecanla bekleyen Ayten hanıma ve Roberto'ya da söyledi. Ayten hanımın gözleri parladı, memnuniyetle kabul ettiklerini söyleyip sevinçle eniştesini iki yanağından da şapır şupur öptü ve eşine sarılarak kucaklaştı. Roberto da buna hem sevinmiş, hem de çok şaşırmıştı. Artık olmaz denilen olmuştu ve bir bebekleri vardı. Bundan sonraki hayatları bambaşka olacak ve hiçbir şey artık umurunda olmayacaktı.

O da Cengiz beye sarıldı, gülümseyerek ikisine de teşekkür etti ve verdikleri sözü mutlaka tutacaklarını samimiyetle söyledi. Cengiz beyin içi de biraz olsun rahat etti çünkü aylardır yaptıkları hazırlıklar, bütçe planlamaları ve diğer fazladan zorluklar ortadan kalktığı için az da olsa teselli bulmuştu. 18 yıl sonra da çocuklarını görebileceklerini ve gerçeği ona söyleyerek isterlerse yanlarına alabileceklerini düşünerek kendi kendini teselli etmeye çalıştı. Bir anne için olduğu kadar baba için de hiç kolay olmayan bir karar almışlardı ama bundan sonra sabretmekten başka bir şey ellerinden gelmezdi. Eşiyle tüm bunları yarım saat kadar konuşmuşlar, bu karara birlikte varmışlardı ve ikisi de herhangi bir olumsuzlukta birbirlerini suçlamayacaklarına söz vermişlerdi zaten.

 

     ...

(Devam edecek)

 

Bölüm : 21.06.2025 18:35 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...