37. Bölüm

BÖLÜM 37: FİNAL - ALTI YIL SONRA

Yılmaz Örmeci
yilmazormeci

BÖLÜM 37: FİNAL - ALTI YIL SONRA

Beren ve Cem: Eskişehir'de kalıp ikisi de eczacılık okudular ve evlendiler. Gülşen hanımın marketini eczaneye çevirdiler ve birlikte çalışıyorlar. Gönül öğretmenin bıraktığı evde kalıyorlar, salona ve Gönül öğretmenin odasına hiç dokunmadılar. Onlar 2 yılda bir geldiklerinde burada kalıyorlar. İkiz oğlan çocukları oldu, eczanenin adını da "İkizler Eczanesi" koydular.

     ...

Seren ve Yücel: Seren İtalya'da kalıp üniversite okudu ve mimar oldu, Tamer beyin yeğeni Yücel'le aynı bölümde okuyup onunla evlendi. Ayten hanım Seren'i İtalya'da kalması için ikna etti ve evlatlık edindi. Yücel'le birlikte eski binaların restorasyon işlerini yapıyorlar, bir kız çocukları var. Evlendikten sonra şatoda kalma teklifini Yücel'le birlikte geri çeviremediler. Şimdilerde Kont'un şatosunu elden geçirip aslına uygun olarak restore etmek ve Kont'un üzüm bağlarına post-modern bir şato yapmak için projeler hazırlıyorlar.

     ...

Ceren: İstanbul'da okuyup Boğaziçi Üniversitesi Batı Dilleri ve Edebiyatları mezunu olup master yaptı, akademik kariyer için aynı okulda öğretim görevlisi olarak çalışıyor. Üniversiteden biriyle tanışıp evlendi, onun da bir oğlu ve bir kızı oldu.

     ...

Üçüzler üç ayrı şehirde yaşamaya başlasalar da her gün akşam saat 11.00'de internette üçlü konferans düzenleyerek bir saat görüşmeye devam ettiler. Eskişehir, Roma ve İstanbul'daki bu canlı görüşmeye bazen Gönül öğretmen ve Kont, bazen Tamer bey ve İsabella, bazen de mahalledeki çok sevdikleri Mürüvvet teyze konuk olarak katılıyor, o gün yaşananlar anlatılıyor, çocuklar doğduktan sonra da ne kadar büyüdüğünü izleyebiliyorlardı. Anneleri de böylece görüşme fırsatı buluyor ve hal-hatır soruyorlardı. Her görüşme sırayla birinin ev sahipliğinde gitar solosu ile başlıyor, biterken de koro halinde söylenen bir şarkıyla sona eriyordu.

Ayrıca hemen belirtelim ki; her yıl aynı günde kutlamayı kararlaştırdıkları "Süt Kardeşliği Günü"nde ne olursa olsun bir araya gelerek buluştular, anneleriyle birlikte bir yıl Eskişehir'de, bir yıl İstanbul'da, bir yıl da Roma'da sırayla mutlaka bir araya gelerek eski günleri andılar, eğlence yerlerine giderek eğlendiler.

Cem ve Beren evlendiklerinde Seren ve Ceren; Cem'e "Enişte" diye hitap edecek olduysa da Cem bunu kabul etmedi. Kendisinin Beren'den önce onlarla tanıştığını, Beren'in ise sonradan aileye katıldığını söyleyerek; ille de enişte-yenge olayına gireceklerse Beren'e "Yenge" demeleri gerektiğini söyleyip bir de süt kardeşi olduklarını hatırlattı ve ona hepsi de eskiden olduğu gibi "Cem" diye hitap etmeye devam ettiler.

 Kendisinin Beren'den önce onlarla tanıştığını, Beren'in ise sonradan aileye katıldığını söyleyerek; ille de enişte-yenge olayına gireceklerse Beren'e "Yenge" demeleri gerektiğini söyleyip bir de süt kardeşi olduklarını hatırlattı ve ona hepsi de ...

     ...

Gülşen hanım: Emekli olup marketi eczaneye çevirdi, oğluna devretti. Nurten hanımla birlikte gezmelere gidiyor. İstanbul ve İtalya'ya her yıl giderek birer ay kalıyorlar. Dostlukları hiç bozulmadı.

     ...

Nurten hanım: Emekli olup pastaneyi Burhan bey ve Belkıs hanıma devretti, Gülşen hanımla geziyor. Eskişehir'de kalırken de hafta sonlarında pastanede Belkıs'a yardımcı oluyor.

     ...

Ayten hanım ve Roberto: Roma'daki şatoda yaşamaya devam ediyorlar, Seren İtalya'da okuyup çalıştığı için onu evlatlık olarak aldılar ve Beren'in yokluğunu neredeyse hissetmediler. Her yıl Gülşen hanım, kız kardeşleri ve yeğenlerini davet ediyor, onları gezdiriyor ve Gönül öğretmenle akraba olduklarından sık sık görüşüyorlar. Eşiyle birlikte iki yılda bir Türkiye'ye geliyorlar.

     ...

Seher hanım ve Korkut bey: İstanbul'da oturmaya devam ediyorlar. Ceren üniversite okurken onların yanında kaldı, Korkut bey yine akşamları eve geç geliyor.

     ...

Gönül öğretmen ve Kont Carlino Giordano: O yılın yaz sonunda evlendiler. Kontes Gönül Giordano olarak sükse yaptı, İtalyan magazin dergilerinde ve televizyonlarda sık sık yer alıyor. Derneklerde ve vakıflarda gönüllü olarak görev alıp çocuk okutuyor. Eşiyle birlikte davetlere ve balolara katılıyor. İki yılda bir Türkiye'ye geliyorlar, Tamer bey ve İsabella Gabriella ile sık sık görüşüyorlar.

     ...

Tamer bey ve İsabella Gabriella: İtalya'da işlerine devam ediyorlar. Gönül öğretmen, Kont Carlino Giordano, Seren ve Yücel'le sık sık görüşüyorlar. Çocuklarının ikisi de Kont sayesinde İtalya'nın en iyi üniversitesine gidiyorlar.

     ...

Burhan bey ve Belkıs hanım: Pastaneyi Nurten hanımdan devraldılar, eskisi gibi çalıştırmaya devam ediyorlar, ikiz çocukları üniversiteye başladılar.

     ...

Funda: Liseyi başarıyla bitirip üniversitede müzik öğretmenliği okudu. Atama bekliyor ve evinde gitar dersi veriyor, evlendi.

     ...

Mürüvvet Teyze: Mahalle dedikodularına devam ediyor ama kimseye bir zarar vermiyor. Sadece mahalledeki güncel magazin haberlerini canlı yayında özet geçiyor. Formunu hiç düşürmedi, yine eskisi gibi telefondan ve internetten bile hızlı. Her akşam saat 19.00'da evinden internet üzerinden canlı yayın yapıyor. Sosyal medyada on binlerce takipçisi olan bir fenomen oldu, takipçileri her gün artıyor. Ona "5G Mürüvvet" olarak yeni lakap taktılar.

Ben de bu olayların çoğunu ondan öğrenerek yazdım. Yalanı varsa günahı boynuna.

 

- S O N -

 

 

* * * * *

NOT: bu kitabın devamı olan "Mavi Bezli Bebek" kitabımın yazımı devam ediyor. Kurgusu, konu başlıkları ve ilk bölümleri hazır. 1991 yılında Gülşen ve ikizlerin liseden mezun oldukları günden 2021 yılına kadar olan 30 yıl içinde yaşananlar ve burada anlatılmayan ayrıntılardan oluşuyor ve yeni bir kitap haline geliyor.

Mavi Bezli Bebek kitabının asıl kahramanı ise bildiğiniz gibi Beren. Bu kitaptaki isim ve karakterler orada da aynı kişiler. Bu kişilerin çoğu kısa da olsa "MİNA DOM'UN ZOMBİLERİ" kitabımda da geçiyor.

Tüm okuyanlara ve kitapseverlere selam ve saygılarımla...

Yılmaz Örmeci

Ankara, 17.08.2025

 

Bölüm : 17.08.2025 23:02 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...