
Herkes çifte nikah telaşı ile koştururken Derya kocası ve abisinin sürekli didişmesi ile çileden çıkmıştı artık.
Abisi Feyza'yı,kendi evlerine götürünce en sonunda babasından fırçayı yemiş,nikah kıyılmadan Feyza ile aynı evde kalamayacağını söyleyerek kapı dışarı atılmıştı.
Dış kapının dış mandalı hesabı kapıda kalınca tabiki ilk çalacağı kapı kendisininki olmuştu. İki gün kocası ve abisinin arasında bir gerginlik çıkmaması için uğraşırken biraz önceki olay patlamasına neden olmuştu.
"Lan bir kaç saat sonra nikahın var nikahın! Sana iyilik yapıp eve alanda suç! Bırakacaktım da kalacaktın sokakta!"
Kocası üzerine giydiği gömleğin kolunu düğmelemeye çalışırken düğmenin olmaması ile bakışlarını karısına çevirerek bezgince konuştu.
"Yavrum bu gömleğin düğmesini dikmemişsin ama!"
Ütü ile uğraşan karısına doğru yaklaşarak üzerindeki gömleği çıkarıp ona doğru uzattı.
"Bırak şu ütüyle uğraşmayı da gömleğimin düğmesini dikiver hadi."
"Kardeşim senin hizmetçin mi lan!? Otur kendin dik hayvan!"
Jamal'e sözleri ile siniri tepesine çıkarken ona ve kucağında pışpışladığı oğluna bakarak,karısının ütülemeye çalıştığı gömleği ani bir hamleyle çekip yere attı.
"Kayraaa!"
Karısının uyarırcasına ismini seslenişini umursamadan bakışlarını ona çevirdi.
"Benim karım abisinin kölesi değil hayatım! Kendi gömleğini kendisi ütülesin kuş beyinli!"
Sözlerinin arasında işaret parmağı ile Jamal'i göstermiş,karısına söyleyecekleri bitince parmağı gibi bakışlarınıda Jamal'a dikmişti.
Jamal'in bakışları kendisininkilerle buluşunca sinsice sırıttı Kayra. O ise yerde kırışmış bir şekilde duran gömleğine bakarak sertçe söylendi.
"Abisinin mutlu gününde elbetteki yardımcı olacak!Sen kim oluyorsun da kardeşime ne yapması gerektiğini söylüyorsun hırt!?"
İşittikleri ile Kayra'nın yüzündeki gülümseme daha da genişlerken karısına doğru yaklaşıp alnına bir öpücük kondurdu.
"Kocasının abisinden daha mutlu olduğu bu günde elbeteki kocası ile ilgilenmek."
Derya ikilinin gereksiz tartışmasına anlam veremeyerek bakarken abisi kucağındaki yiğenini dikkatlice koltuğa yatırıp kendisine doğru yaklaştı ve yerdeki gömleğini alarak tekrar ütü masasına bırakıp,Derya'nın elindeki gömleği alıp Kayra'nın gözünün içine baka baka sırıtarak yere attı.
"Benim gömleğimi ütüleyeceksin abiciğim!"
Derya kocası ve abisinin arasında kalırken onların didişmelerini artık daha fazla çekmeyeceğini düşünüyordu.
Kayra,Jamal'in yaptığı hareketle hızla yerdeki gömleğini aldı ve karısına uzatarak,öfkeli bakışlarını Jamal'den çekmeden söylendi.
"Hayır benim gömleğimin düğmesini dikeceksin karıcığım!"
İkili birbirine meydan okuyan bakışlar atıp senindi,benimdi tartışmasına girerken,Derya daha fazla dayanamayıp ellerini saçlarına geçirerek öfkeyle bağırdı.
"Yeterr! Delirtecek misiniz siz beni!?"
İkilinin bakışları hızla Derya'yı bulunca koltuktaki Ege ve beşiğinde yatan Efe'nin ağlaması ile dahada sinirlenmişti.
Jamal hemen ağlayan yiğenini kucağına alıp pışpışlarken,Kayra'da diğer oğlunu almış ve aynı işlemi yapmaya başlamıştı ki Derya onların bu hareketi ile daha da öfkelenmişti. Abisi iki gündür onlarda kalıyordu ve her bulduğu fırsatta kocasına dalaşıyor,kocası da altta kalmayarak karşılık veriyordu.
"Ne demeye bağırıyorsun kızım öyle bak Ege'yi korkuttun?"
Abisinin sert çıkışı ile Derya ona ters ters bakarken kocasının sözleri ile bakışları bu defa ona döndü.
"Abin haklı güzelim, niye bağırdın şimdi sen öyle? Efe uykusundan korkuyla sıçradı senin yüzünden."
Derya şaşkınca ikiliye baktı. Kendisini çıldırttıktan sonra,anlaşabilmeleri şakamıydı!?
Elindeki ütüyü kaldırarak ikiliye doğru tehtit edercesine kaldırıp buharını üzerlerine doğru püskürttü.
"Yemin ediyorum ikinizide yakarım! Kimse alamaz elimden!"
Bakışlarını abisine çevirerek tekrar bastı ütünün buharına.
"Sen nikah salonu yerine yanık merkezinde açarsın o çipil gözlerini!"
Bakışlarını bu defa kocasına çevirdi ve onun kendine bakan şaşkın bakışlarını umursamadan ütünün buharı ile tehtit etti.
"Sen de onun yanında bulursun kendini başıma belamısınız be!?"
Elindeki ütüyü sertçe masaya bırakarak kapıya doğru ilerlerken abisi ve eşi aynı anda seslendi.
"Nereye!?"
Derya hırsla arkasını dönerek çemkirdi.
"Anamın evine!"
Aldıkları cevapla ikili tekrar aynı anda konuştu.
"Gömlek!"
Derya'nın kararan bakışları ile ikili sessiz kalmaları gerektiğini anlarken çarpan kapının sesi ile birbirlerine baktılar.
"Fazla üzerine gittik kızın."
Kayra'nın sözleri ile Jamal onaylarcasına başını salladı.
"Gömleklerde kaldı iyimi."
Kayra ütü masasının üzerindeki gömleklere bakarak yüzünü buruşturdu ve aklına gelen şeyle bakışlarını Jamal'a çevirdi.
"Kayınço sen yaraları dikiyorsun ya hani,elinden gelir senin be benim düğmeyi de dikiver."
Jamal kucağındaki bebeği Kayra'ya vererek ütü masasına doğru ilerleyip gömleği eline alıp inceledi.
"İğne ve iplik nerede kardeşim?"
Kayra kucağındaki bebeklerini susturup tekrar koltuğa yatırdı ve dikiş kutusunun olduğu çekmeceye doğru ilerleyip aldığı kutuyla Jamal'e yaklaşarak önüne bıraktı.
"Ben de senin gömelği ütüleyim de geç kalmayalım nikaha."
Jamal ipliği iğneden geçirip dişiyle koparttıktan sonra Kayra'ya dönerek uyardı.
"Dikkat et çift ütü izi olmasın Kayra."
Gömleği ütü masasına yerleştiren Kayra ütünün buharına basarak sırıttı.
"Kayınçom evlenirken nikahta ben ona çift ütülü gömlek giydireceğim öyle mi? Hakaret sayarım bunu kendime."
Jamal,Kayra'nın sözleri ile gülerken ikiside tüm dikkatlerini yaptıkları işe vermişlerdi.
Derya girdiği kapıyı sertçe çarpıp salona doğru ilerlerken,Deniz ellerini kuruladığı peçeteyi çöpe atıp mutfaktan çıkmıştı ki sinirden kıpkırmızı olmuş kızıyla burun buruna geldi.
"Ne bu halin kızım?"
Endişeli bakışları kızının üzerinde gezinirken Derya annesinin sorusu ile içeriye doğru ilerleyip küçük kalabalığın arasından geçti ve yorgun bedenini tekli koltuğa bırakarak çemkirdi.
"Senin oğlun ve kaynanamın oğlu sayesinde çıldıracağım! Bir Allah'ın kulu da demedi ki biz o iki inatçı keçiyi bir eve koydukta Derya'nın hali ne olur diye!?"
Kızının abisi ve kocasını şikayet etme şekli ile Deniz ve Azra gülerken Yunus ve Mehmet sinirden yerinde duramayan Derya'yı sakinleştirmek adına yanına doğru ilerlediler.
"İki gündür inatlaşmadıkları tek bir konu kalmadı! Senin eşeğin mi daha çok anırır benimki mi,sen mi daha uzağa işersin ben mi!"
Ellerini öfkeyle saçlarından geçirerek çekiştirdi.
"Sakin ol kızım. Ben sorarım yaptıklarının hesabını Kayra olacak hayvana! Torunlarım nerede?"
Derya kayınbabasının sorusu ile yeni fark etmişti bebekleri o iki manyakla başbaşa bıraktığını. Yüzünü buruşturarak homurdandı.
"Benim gömleğimi ütüle,benim gömleğimin düğmesini dik,benim karım senin kölen değil,benim kardeşim senin hizmetçin değil! Sabahtan beri ağızlarından çıkan tek laf bunlar ve iki günlük inatlaşmalarından sonra bende artık akıl falan kalmadı,beynim yandı!Bebekleri bile unuttum onların yüzünden!"
Yunus kızının öfkeden yaşlarla parlayan gözlerini fark edince omzuna kolunu dolayarak göğsüne bastırıp başına küçük bir öpücük bıraktı.
"Sorun yok kızım. Yabancı yerde,tanımadığın insanların yanında değil ya torunlarım. Biri babaları,diğeri dayıları ilgileneceklerdir elbet.Sen sakin ol biraz. Ben abin olacak o çöl tilkisine yapacağımı bilirim!"
Deniz ve Azra kocalarının gereksiz yerlerde gereksiz patlamalarına burun kıvırarak izlerken Feyza,Derya'nın haline üzülerek bakmıştı. Kazık kadar adamlar çocuk gibi inatlaşıp kızı canından bezdirmişlerdi resmen. İki küçük bebekle uğraşmak zaten yeterince zorken,onlar neden çocuk gibi davranıp kıza yüklenmişlerdi ki? Oturduğu sandalyeden bakışlarını odanın içerisindeki adamların üzerinde gezdirdi ve her erkekte karşılaştığı farklı manzaralarla başını olumsuzca iki yana sallayarak içinden homurdandı.Kesinlikle hiç biri de normal değildi.
Yanında hissettiği hareketlilikle bakışlarını yan tarafına çevirdi ve Verda'nın üzerindeki beyaz elbisenin eteği ile verdiği mücadeleyi izledi bir süre. Daha sonra fark ettiği ayrıntıyla şaşkınca fısıldadı.
" Niye bunu giydin Verda? Cenk ile nikah için aldığın elbise bu değildi ki?"
Arkadaşının giydiği elbiseyi inceledikçe şaşkınlığı artıyordu. Kalem model bir elbiseydi ve dizlerinin hemen üzerinde bitiyordu. Etek kısmı şatafatlı bir şekilde tüylerle süslenmişti. Kolları ve bedeninin üst kısmı tamamen küpürdü ve kol uçlarında tüyler vardı. Lakin en can alıcı vuruş elbisenin sırtı tamamen açıktı. Gördüğü dekolte ile istemsizce kaşları çatılırken daha sonra fark ettiği ayrıntıyla gözleri şaşkınlıkla irileşti.Üstelik sırtındaki bu dekolte göğüslerinin alt kısmına doğru her iki yandan v şeklinde genişliyordu. Şaşkın bakışlarını arkadaşının yüzüne çevirmiştiki elbisenin eteğindeki ve kollarındaki tüylerden saçlarında da bir aksesuar olduğunu fark edince yüzünü buruşturarak başını olumsuz anlamda salladı.
"Delirdin mi sen? Bu senin tarzın değil! Ne yapmaya çalışıyorsun Verda? Ani bir hareket yapsan göğüslerin yanlardaki dekolteden fırlayacak!"
Feyza'nın tepkisi ile Verda memnunca gülümseyerek başını olumlu anlamda salladı.
"Tamda beklediğim tepki. İntikam canım! Biz kadınlar buna intikam diyoruz! Cenk hayvanı evine gönderdiğim bütün kıyafetlerimi yakmış!Bir de videoya alıp bana göndermiş! Neymiş efendim çok dekoltelilermiş! Şimdi görsün bakalım dekolte nasıl oluyormuş!"
Verda başını hırsla sallarken, işittikleri ile Feyza'nın kaşları hızla çatıldı.
"Ne hakla yakıyormuş acaba? Kocan diye sahibin değil o hanzo! İyi yapmışsın.Bu cezayı hak etmiş o."
Verda başını olumlu anlamda sallarken Mahru'nun bir diğer sandalyeye oturup sesindeki eğlenir tınıyla konuşmasıyla ikilinin bakışları ona döndü.
"Seksi,çekici ve vamp bir havan var bugün Verda. Çok hoş olmuşsun,bence bu tarz tam sana göre ama Cenk seni öldürecek!"
Verda yüzündeki sırıtışla omuzlarını umursamazca silkip,başındaki aksesuarı düzeltirken Mahru onun bu hali ile kıkırdayarak bakışlarını bu defa Feyza'ya çevirdi ve muzip bakışlarla onu baştan ayağa beğeniyle süzdü.
"Sende çok güzel olmuşsun. Ayrıca elbisen çok yakışmış."
Feyza'nın,üzerindeki elbisede beğeniyle gezinen bakışlarını fark edince gülmemek için yanaklarını ısırıp sözlerine devam etti.
"Jamal de baya zevkliymiş. Biraz dekolte olsa fena olmazdı ama.Eee kıskanç adam tabi,idare edeceksin artık."
Son sözlerinden sonra Feyza'nın şaşkın bakışları hızla arkadaşını bulmuştu.
"Ne Jamal'ı ne zevki Mahru? Soner ve sen yollamadınız mı bu elbiseyi? Jamal bana öyle söyledi!"
Mahru arkadaşının tepkisi ile sırıtarak ona yaklaşıp kulağına fısıldadı.
"Sürpriz yapmak istemiş belliki çocuk. "
Mahru,Feyza'nın yüzünün aldığı şekil ve kızarmaya başlaması ile yavaşça geri çekilirken Verda ise Feyza'nın üzerindeki elbiseyi inceliyordu.
Ekru rengi tamamen ince tülden olan elbise belinden çok hafif kabarık bir şekilde yere kadar dökülüyordu. Belinde pudra rengi tülden ince bir kuşak vardı ve kolları yine tülden, hafif bolon kol şekilinde tasarlanmıştı. Elbisenin ice tülünün üzerinde ki pudra rengi küçük çiçekler yeşil zarif dallarla bağlanmış hoş bir hava katmıştı. Yüzüne yayılan gülümseme ile Feyza'yı dürttü.
"Mahru doğru söylüyor Feyza. Elbisen çok hoş ve sana çok yakışmış.Ama Jamal bu elbiseyi seçerken,senin hırçın ve asi yönünü törpülemek istiyorum demek istemiş sanki."
Verda'nın tespiti ile Mahru ile ikisi gülüşürken Feyza elbisenin eteklerini düzelterek burun kıvırdı.
"Önce kendi yontulmamış kalas yönünü törpülesin o!"
Yanında gülüşen arkadaşlarına ters bakışlar atarken Derya'nın kendisine seslenmesi ile bakışlarını ona çevirdi.
"Feyza... Abimi arar ya da mesaj atarmısın?Ege ve Efe ne durumda merak ediyorum. İkisi didişmekten fırsat bulup ilgileniyorlar mı acaba oğlullarımla?"
Derya'dan gelen istekle Feyza yerinde huzursuzca kıpırdandı. Jamal'le telefonda hiç görüşmemiş,mecbura kalmadıkça mesajlarına bile cevap vermemişti. Arayamazdı Jamal'i.
"Derya sen neden aramıyorsun ki? Abin o senin,diğeri de kocan beni araya sokma bence uygun olmaz."
Aldığı cevapla Derya hırsla ayağın yere vurdu.
"İkisinede kırgınım o yüzden!Şu an seslerini dahi duymak istemiyorum. "
Feyza'nın ellerine uzanarak avuçlarının içine alıp hafifçe sıktı.
"Lütfen Feyza."
Derya'nın yalvaran bakışlarına daha fazla dayanamayan Feyza,başını olumlu anlamda sallayarak masanın üzerindeki telefonuna uzanıp açtı ve Jamal'in isminin üzerine tıklayarak aradı. Çalan telefonla ne diyeceğini bilemeyerek dudaklarını dişlerken Derya'nın bakışlarını üzerinde hissedince huzursuzca yerinde kıpırdandı.
Jamal yiğenini diğer koluna alarak cebinden çıkarttığı telefonun ekranına baktı ve gördüğü isimle şaşırırken bir sorun olabilme ihtimali ile hızla açma tuşuna bastı.
"Feyza."
Karşıdan gelen cevapla adamın sesindeki şaşkınlığı hisseden Feyza derin bir nefes alarak konuştu.
"Jamal. Ben şey için aramıştım."
Kayra'nın da kucağındaki diğer yiğeni ile yanında belirmesi ile kısa bir an gözgöze gelselerde dikkatini tekrar telefona vererek ilerlemeye devam etti.
"Bir sorun mu var? İyi misin?"
Feyza sanki Jamal onu görebiliyormuş gibi başını olumlu anlamda sallayarak telaşla konuştu.
"İyiyim sorun yok. Ege ve Efe'yi merak ettik biz biraz."
İşittiği sözlerle kaşları hafiften çatılırken onun gözünde bir bebeğe bike bakamayacak kadar beceriksiz mi göründüğünü düşünüyordu.
"Nelerini merak ettiniz anlamadım? Yiğenlerime bakamayacak kadar beceriksiz bir dayımıyım ben!?"
Gelen cevapla ne diyeceğini bilemeyen Feyza bakışlarını yardım istercesine Derya'ya çevirdi. Onun kendisine yaklaşıp kulağına fısıldadıkları ile başını olumlu anlamda hızla salladı.
"Bakarsın tabi ondan merak etmedikte,nikahta giyecekleri kıyafetlerini bulabildiniz mi diye merak etti Derya."
Son kelimeleri ile Derya'nın koluna attığı çimdikle kolunu ovuştururken Jamal tekrar konuştu.
"Bulduk! O kardeşim olacak cadıya söyle senin canını yaktığı kadar ben de onun kocasının canını yakacağım!"
İşittikleri sözlerle ikilinin bakışları hızla karşılarına dönerken Jamal'in ters bakışları kardeşinin üzerindeydi.
Giydiği siyah takım elbisenin içindeki görüntüsü Feyza'nın hoşuna giderken,kucağındaki bebekle ayrı bir havaya bürünüşü de içinde bilmediği bir yerlerin kıpırdanmasına neden olmuştu. Kendi farkında olmasada gözlerindeki alelen belli olan beğeni ile kocasını süzerken onun mavi bakışları kendi bakışları ile kesişince sertçe yutkundu. Onun yüzünde oluşan gülümseme ile fazla incelediğini anlayınca yanaklarının ısınmaya başlaması ile utançla gözlerini kaçırdı.
Jamal'in yüzündeki gülümseme ise Feyza'nın görünüşünden hoşnut olduğu için farkında olmadan yayılmıştı yüzüne. Elbiseyi seçerken yakışacağını biliyordu ama onun hırçın ve asi kişiliği ile uyumlu olmayacağını düşünmüştü. Fakat gördüğü manzara kendisini bile şaşırtmıştı. Elbise sanki karısı için özel olarak tasarlanmıştı da karısı o asi,hırçın tarafına inat naif ve zarif bir görüntüyle oturuyordu karşısında.
"İncelemen bittiyse önümden çekilde karımın gönlünü alayım bari!Canımı yakacakmış! Buldozer gibi seni çiğneyip geçmediğime dua et! Arızalı trafik lambası!"
Karşısındaki manzaranın hoşluğundan dolayı algılayabildiği tek söz kenara çekilmesiydi Jamal'in. Hafifçe kenara çekilirken Kayra'nın bakışları karısının üzerindeydi.
"Yavrum ne demeye öyle evi terk ediyorsun? Evimizi bir an önce terk etmesi gereken kişi senin beyinsiz abin! Sürekli bana sataşıp duruyor sende gördün!"
Derya kocasının sözlerinde haklı olduğunu biliyordu. Onun hatrı için abisinin bazen aşırıya kaçan davranışlarını bile alttan alıyordu ki bu Kayra'nın karakterine tamamen zıttı. Zaten onun kızdığı kendisini aralarında bırakmasıydı,yoksa ikisi ne halt yerse yesinlerdi umrunda değildi. Önceleri üzülüyordu bu duruma ama şimdi anlamıştıki onlar o şekilde anlaşıyordu. Tek isteği onu arada bırakmamaları idi.
Kocasının kucağındaki oğluna uzanırken dikkatini çeken şeyle gözlerine çevirdi bakışlarını.
"Sen neden hazırlanmadın?"
KKarısının sorusu ile kucağındaki oğlunu ona uzatırken kulağına yaklaşarak fısıldadı.
"Ege'yi babama ver de inip beraber hazırlanalım. Sende hazır değilsin."
Derya'nın umursamaz davranmaya çalışarak bebeği babasına uzatması ile bakışları birbirini bulunca yüzüne kondurduğu çapkın gülümseme ile tekrar kulağına doğru yaklaşarak fısıldadı.
"Abin yüzünden hasret kaldım sana. Hazırlanarak gelipte,seninle başbaşa kalma fırsatını kaçırırmıydım sence."
Kayra'nın sözleri ile Derya'da onun kulağına yaklaşarak fısıldadı.
"İki gün dayanamyorsun hasretime de, üç beş hafta nasıl dayanacaksın kocacığım?"
Kayra onun sorusuna anlam veremeyerek geri çekilirken kaşlarıda hafiften çatılmıştı. Düşündüğü şey olamazdı değilmi!? Bu Jamal denen piç onun başınamı kalmıştı yoksa yine!? Aklına gelen şeyin korkusuyla telaşla konuştu.
"Güzelim bak tamam abin falan ama olmaz! Benim de sabrımın bir sınırı var yahu!"
"Ne saçmalıyorsun Kayra ne abisi ya?Babamlarla yarın İzmir'e gideceğim."
Yüzüne yayılan heyecanlı sırıtışla devam etti sözlerine.
"Tuğra ve Asya'nın yanına. Gerçi Tuğra olmayacak ama olsun. Eltimle sizi çekiştiririz bolbol."
Kayra işittiği sözlerle şaşkınca baktı karısına onun neden haberi yoktu böyle bir plandan!? Neden kendisi burada kalıyordu?
"Tuğra'yı çekiştirebilirsiniz ama beni çekiştiremezsiniz bolbol hayatım. Çünkü bende geleceğim!"
Oturduğu yerden kalkarak karısına elini uzatıp onu da kaldırarak bakışlarını annesine çevirdi.
"Anne Ege ve Efe size emanet. Biz hazırlanıp gelelim."
Azra oğlunun sözleri ile başını olumlu anlamda sallarken Jamal Feyza'nın yanına otururken giden ikilinin arkasından homurdandı.
"Fırsatçı piç! Elinden gelse odadan çıkartmayacak kardeşimi!"
Kayra kesinlikle bu adamla inatlaşmakta haklıydı,çünkü kocası olacak ahmak, kardeşini kocasından kıskanıyordu.İşittiklerinin verdiği şaşkınlıkla yüzünü buruşturarak sertçe söylendi Feyza.
" Kıskançlığında bi sınırı olur. Kızı kocasından kıskanmakta nesi? Farkındaysan evli onlar!?"
Karısının sözleri ile Jamal bakışlarını ona çevirirken,yüzüne imalı bir gülümseme kondurdu.
"Bizde evliyiz ama farkındaysan her bulduğum fırsatta seni odalara kapatmıyorum Feyza! "
Feyza,kesinlikle hiç beklemediği sözlerle dumur olurken yüzünü burışturarak homurdandı.
"Terbiyesiz! İma ettiğin şeyden utanmıyorsun değil mi!? "
Karısının sorusu ile Jamal,dudaklarını büküp başını iki yana salladı.
"Yoo. Utanmam mı lazım? Sen kendin dedin evli onlar,odalara kapanmaları normal diye. Yani o odalarda evli çiftlerin neler yaptığını sen ima ettin önce bana."
Jamal'ın sözleri ile Feyza'nın ağzı bir kaç kez açılıp kapanmış, sonra söyleyecek bir şey bulamayınca açık olan ağzını tekrar geri kapatıp bakışlarını kaçırmıştı.
Onun bu hali ile Jamal kıkırdarken Feyza bakışlarını ona çevirerek ters ters bakarak uyardı.
"Suss!"
Kocasının kendini kâle bile almayışı ile sinirle sessizce tekrar homurdandı.
"Suss dedim sana!
Uyarılarına rağmen hala kıkırdayan kocasının ayağına var gücüyle basarak dişlerinin arasından sinirle tısladı.
"Çöl kurbağası!"
Feyza'nın son sözü ile yüzünü memnuniyetsizce burulturarak ona doğru yaklaşıp kulağına fısıldadı.
"Kocana karşı saygılı ol,çirkin lakaplar takacağına sevgi sözcüğü ile seslenmeyi deneki bende sana saygılı davranayım canım."
Yavşça geri çekilerek kızın şaşkın bakışlarına sözlerinde ciddi olduğunu belirtmek istercesine bakınca Feyza gözlerini kaçırarak homurdandı.
"Dengesiz!"
Feyza'nın homurdanması ile yüzünde bir gülümseme olurken çalan kapıyla yanındaki diğer kızın huzursuzca kıpırdanması ile bakışları onu buldu.
Verda'nın üzerindeki kıyafet dikkatini çekince,çeketine yapışan bir kaç tüyü farketmesi bir olmuştu. Parmaklarının arasına tüyü alarak üzünü buruşturup Verda'nın gözünün önüne uzatarak homurdandı.
"Allah aşkına çok aradın mı bu elbiseyi?"
Verda gözünün önüne uzanan tüye bakıp bakışlarını Jamal'e çevirmiştiki o sözlerine devam etti.
"Tüyü dökme zamanı gelmiş kuş gibi her yerimizi tüy yapmışsın be kızım! Ne biçim kıyafet bu?"
Feyza işittikleri ile kocasını uyarmak için hafifçe dürtsede o umursamadan yeni farkettiği diğer ayrıntı ile homurdandı bu defa da.
"O kafandaki ne ayrıca? Sanki nikahına değil de,kocasının cenaze merasimine katılan karadullar gibi. "
Verda işittikleri ile sinirle dişlerini sıkarak yanındaki adama tısladı.
"Çenen kopsun! Nikah günüm bugün nediye cenaze,karadul falan diyerek kötü mesajlar yolluyorsun evrene manyak! Hem sanane be! Belki Cenk bu tarzımı çok beğeniyor!"
"Hem de nasıl beğeniyorum bir bilsen!?"
İşittiği sesle Verda'nın bakışları Cenk'i bulurken,söylediğinin aksine beğeni değilde onun bakışlarındaki öfkeyle karşılaşınca güçlükle yutkundu.
Jamal ise Cenk'in sözleri ile şaşkınca dudaklarını büktü. Bu kadar zevksiz ve o dekolteye karşı sakin kalabileceğini düşünmemişti doğrusu. Düşüncelerini bir kenara iterek bakışlarını ikiliden çekti. Onu ilgilendirmezdi nede olsa.
Cenk karısının yanındaki sandalyeye oturdu ve ona yaklaşarak sertçe sözlerine devam etti.
"Gözlerime inanamadım nasıl yakışmış anlatamam! Söyleyecek söz bulamıyorum! Nutkum tutuldu!"
Sesinin tonundan beğenmeyi bırak üzerindeki elbiseyi şu an çıkartmamak için kendisine güçlükle hakim olduğunu anlayan Verda huzursuzca yerinde kıpırdanırken elini tutan elin uyguladığı baskıyla dudaklarını dişledi.
"Kıpırdama! Dua et o dekolte yüzünden bir kaza yaşama,eğer öyle bir kaza olursa bittin sen Verda! Bugüne kadar gördüğün Cenk'i mumla ararsın!"
Ürkek bakışları kocasının gözlerini bulunca,onun sözlerinde ciddi olduğunu anlaması uzun sürmemişti.
"Cenk..."
"Suss! Sakın bir şey söyleyip beni daha fazla çileden çıkarma!"
Verda başını olumlu anlamda sallayarak bakışlarını elini tutan ele çevirirken fısıldadı.
"Çok yakışıklı olmuşsun diyecektim."
Cenk karısının fısıltıyla söylediği sözlerle içindeki öfkenin yerini bir sıcalığın sardığını hissedince baş parmağı ile Verda'nın elini okşayarak kulağına yaklaşıp fısıldadı.
"Böyle bir elbiseyi başbaşayken giyseydin de ben de sana nasıl güzel ve seksi göründüğünü,beni ne hale getirdiğini uygulamalı olarak gösterseydim."
Kocasının sesindeki tını,elini okşaması ve ima ettiği sözlerle bakışları hızla onu bulurken gözlerindeki öfkenin yerini arzuya bırakmasını beklemiyordu. Kesik bir nefesi içine çekerek utançtan kızarmış bir yüzle fısıldadı.
"O kadar insanın içinde söylenecek sözmü şu söylediklerin? Biri duysa ..."
"Birinin duymasına gerek yok güzelim,kızaran yüzün ne hakkında konuştuğumuzu ele veriyor zaten."
Karısının değişen mimikleri ve daha da kızaran yüzüyle sinsice sırıttı. Madem karısı ona oyun oynamaya bu kadar hevesliydi,o da bütün gün onu köşeye sıkıştırarak bu yaptığının intikamını almasını bilirdi.
"Vereceğimiz yemeği iptal edip direkt eve geçelim biz en iyisi.Üzerine giydiğin kıyafet böyleyse altındakileri görmek için sabırsızlanıyorum karıcığım."
"Cenk...!"
Karısının daha fazla kızaran yüzü ve titreyen elleri ile gülmemek için kendisini güçlükle tutarak uyarısına aldırmadan ona biraz daha sokularak kukağına yaklaşıp yavaşça nefesini bıraktı.
"Efendim."
Verda hissettiği sıcak nefes ve kocasının yakınlığı ile güçlükle yutkunarak inlercesine fısıldadı.
"Lütfen!"
"Bende aynısı diyorum yavrum. Lütfen bir an önce yatağımıza gi..."
Verda daha fazla dayanamayınca oturduğu yerden hızla kalkmıştı ki herkesin bakışı aniden onu bulunca o daha fazla kızararak hızla odadan çıktı.
Bakışlar bu defa ne oldu dercesine Cenk'i bulunca yüzüne kondurduğu sahte gülümseme ile ortaya konuştu.
"Midesi bulanıyormuş lavaboya gitti. Çok heyecanlı o yüzden galiba."
Kadınlar ve erkekler aldıkları cevapla kıkırdaşarak tekrar muhabbetlerine dönerken Yunus kolundaki saati kontrol ederek konuştu.
"Verda biraz toparlasın çıkalım bi an önce. Geç kalacağız yoksa."
Herkes Yunus'u onaylarken kadınlar telaşla toparlanmaya başladı. Verda'nın geri dönmesi ile hep birlikte evden çıkıp araçlara doğru ilerlediler.
Soner'in bakışları Mahru'nun üzerindeyken onun yine kendine hiç pas vermemesi ile nefesini sıkkınca bırakarak Feyza'nın yanına araca binmek için hazırlanan kızın elini tutu ve onun şaşkın bakışlarına aldırmadan aracın kapısını kapatarak eliyle Jamal'e git işareti yaptı.
"Soner ne yapıyorsun?"
Elinden çekiştirerek kendi aracına doğru ilerlerken Soner ona dönmeden cevap verdi.
"Sevgilimi yanımda istiyorum!"
Aldığı cevapla bakışlarını etrafında kendilerini şaşkınca izleyen aile büyüklerinin üzerinde kısa bir an gezdirerek huysuzca homurdandı.
"Herkes bize bakıyor! Utandırıyorsun beni elimi de beni çekiştirmeyi de bırak!"
Mahru'nun sözleri ile Soner adımlarını aniden durdurdu ve arkasındaki kadına bakmadan o da bakışlarını aile büyüklerinin üzerinde gezdirdi. Hepsinin şaşkınca kendilerini izlediğini fark edince ortaya konuştu.
"Mahru ile sevgiliyiz ve babası izin verirse bu hafta sonu istemeye gideceğiz! Hepinizin merakını gidermişimdir umarım sevgili ailem."
Sözlerini bitirip tekrar aracına doğru ilerlerken Mahru'nun saydırdığı sözleri duymazlıktan gelerek aracın kapısını açıp kızı hızla yolcu koltuğuna oturttu.
"Yemin ediyorum bu oğlun benim elimde kalacak Esha! Ulan ben buna akıl vere vere bıktım be! Baş çavuşun eşeği gibi yok yere anıttırıyor bu hayvan beni! Rezil herif! Her şeyin bir adabı var it! Dağdan mı indin davar!"
Arkadaşları Ömer'in sözlerine gülüşürken Esha kocasının eline uzanarak tutup araçlarına doğru çekiştirdi.
"Genç onlar hayatım. Hem kız babası gibi Soner'e yasaklar koyuyorsun sürekli. Başbaşa görüşemiyorlar senin yüzünden.Özlemiş demek ki çocuk. Bırak beraber gitsinler ne var bunda?"
Ömer karısının elinden elini kurtarıp sürücü koltuğuna doğru ilerlerken homurdandı.
"Pes Esha pes! Ne kadar geniş kadınsın sen yahu!? "
Karısı kocasının öfkesi ile gözlerini devirerek aracın kapısını açıp koltuğa oturunca Ömer de direksiyonun başına geçip homurdanmalarına yol boyu devam etti.
Soner bakışlarını yanında somurtarak oturan kıza çevirdi ve onun hala somurttuğunu fark edince yüzünü buruşturarak söyöendi.
"Kızım ne var bunda bu kadar surat asacak? Baban bizi kabul edince zaten hepsinin haberi olacaktı."
"Aynı şey mi!? İnsanların önünde nasıl utandım haberin var mı senin? "
Mahru'nun cevabı ile Soner kısa bir an ona anlam veremeyerek baktı ve dikkatini tekrar yola vererek bıkkınca konuştu.
"Mahru yaptığım şey de utanacak bir şey görmüyorum ben. Birbirimizi seviyoruz... İki insanın birbirini sevmesi utanılacak bir şey mi? Ya da utandığın ben miyim diye mi sormalıyım yoksa?"
Mahru'nun bakışları hızla yanındaki adamı bulurken sinirle kaşları da çatılmıştı.
"Ne saçmalıyorsun!? Senden neden utanayım ben?"
Mahru'nun sert çıkan sesi ile Soner de kendine hakim olamayarak sertçe çıkıştı.
"Ne derdin o zaman!? Kaç gündür ne demeye köşe bucak kaçıyorsun o zaman Mahru!?"
Günlerdir aklına gelen türlü düşüncelerle siniri daha da katlanırken elini direksiyona vurarak öfkeyle söylendi.
"Biz birlikte olduk Mahru! En özel anları birlikte yaşadık! Bu ne demek farkımda mısın? Utanılacak evreyi çoktan geçmişiz demek! Beraber olduğumuz gün,o anları yaşadığımız an bile benden gram utanmayan kıza ne oldu da benden köşe bucak kaçar oldun şimdi!?"
"Ben intikamım için yanına geldim ve çevremizdeki insanların hepsi bunu biliyor! Hakkımda yanlış düşünmelerinden korkuyorum! Amacıma ulaşmak için seni kullandığımı düşünecekler diye utanıyorum!"
Soner işittikleri ile kısa bir an bakışlarını tekrar Mahru'ya çevirmiştiki onun gözlerinin yaşlarla parladığını fark edince içinden bir küfür savurarak aracı müsait bir yere çekmek için tekrar bakışlarını yola çekti.
"Özellikle baban ve annen beni intikamımı almam için desteklerken ben onların karşısına geçip hiç bir şey olmamış gibi bana yapılanları unuttum şimdi oğlunuzu seviyo..."
"Kimseye bir şey söylemene gerek yok! Kimse de senden böyle bir açıklama beklemiyor!"
Aracı müsait bir yere park ederek bakışlarını sevdiği kadına çevirdi. Söylediği sözler onu tatmin etmemiş olacak ki başını olumsuz anlamda sallaması ile emniyet kemerini çözerek ona yaklaşıp yüzünü avuçları arasına aldı.
"Kurban olayım ağlama Mahru. Niye ağlıyorsun?"
Soner'in ellerini yüzünden çekmeye çalışarak homurdandı.
"Sen çocuk azarlar gibi bağırıp duruyorsun çünkü!"
Aldığı cevapla Mahru'nun gözlerine pişmanlıkla baktı ve alnına bir öpücük bırakarak fısıldadı.
"Özür dilerim... Sen benden uzaklaştıkça dengem şaşıyor beni de anla. Ayrıca ben sana kızsam bile sen altta kalmazdın hiç bir zaman,iletişimimiz hep o şekilde olduğu için o yüzden fark edemedim kırılacağını."
Mahru bakışlarını kaçırınca Soner'in gözleri şüpheyle kısıldı. Bir kaç gündür kendisinden uzak durmasına,garip hareketlerine anlam veremiyordu. Düşünüp bir sebep bulamayınca da sinirleniyordu ve Mahru yine aynı şeyi yapıyor,ondan ve sorularından kaçmaya çalışıyordu.Babasının sözleri aklına gelince o sözlerin olabilme ihtimali ile şok olmuş bir şekilde fısıldadı.
"Hamile misin!? Ondan mı utanıyor,kaçıyorsun Mahru?"
Mahru'nun biraz önce kaçırdığı bakışları işittiği soru ile hızla Soner'in buldu.
"Nee!"
Soner'in bakışları ile karnını işaret etmesi ile yüzündeki ellerine sertçe vurarak çemkirdi.
"Çek şu ellerini! Saçma saçma konuşma! Ne hamileliği ya!?"
"Güzelim ne bileyim ben utanıyorum diyorsun,garip garip davranıyorsun,bağırdım diye ağlıyorsun karakterine ters hareketler sergileyince acaba dedim,olabilir mi?"
Mahru'nun gözlerini devirmesi ile kaşları çatılırken sözlerine devam etti.
"Devirme o gözlerini! O gün o kadar istekliydin ki benim aklımıda başımdan aldın ve farkındaysan biz korunmadık. Olabilme ihtimali yüksek yani."
İşittiği sözlerle yüzünü buruşturarak bakışlarını Soner'in gözlerine dikti.
"Bir kere birlikte olduk Soner! Nokta atışı mı yaptın be!? Ayrıca daha bir kaç gün geçti üzerinden sence hamile olsam bile bunu bilmemin henüz imkanı var mı?"
Mahru'nun sözlerini kısa bir an düşünen Soner ilk sözleri ile kıkırdarken sonraki sözleri mantıklı gelince başını olumlu anlamda salladı.
"Haklısın hamliyesen bile henüz bilemezsin tabi. Ama yavrum sen böyle davranınca ben de şaşırdım."
Mahru başını sinirle sağa sola sallarken Soner onun çenesine dokunarak tekrar bakışlarını birleştirerek sabırsızca tekrar konuştu.
"Sorun ne o zaman? Ben seni deli gibi özlerken sen de böyle kaçtıkça kendi kendime kuruyorum. Sen beni özlemiyor mu..."
" Diğer kızlar gibi işve cilve bilmiyorum,naz,niyaz nasıl yapılır bilmiyorum,her istediğinde bana dokunmana izin verirsem çabucak sıkılacaksın benden."
"Neee! Bunun için mi uzak duruyorsun benden!"
Soner'in sert çıkan sesiyle Mahru yerinde sıçrarken başını önüne eğerek olumlu anlamda salladı.
Mahru'nun tekrar gözlerini kaçırması ile Soner tekrar çenesinden tutarak bakışlarını birleştirdi.
"Kim verdi bu aklı sana!?Kim sokuyor bunları aklına!? Ben senin ciğerini bilirim kızım bunlar senin düşüneceğin şeyler değil!"
Mahru sıkıntıyla dudaklarını dişlerken Soner dudaklarını dişlerinin arasından kurtararak cevap beklercesine baktı inatla.
"Halam."
İşittiği isimle Soner'in yüzü buruşurken şaşkınca baktı Mahru'ya.
"Yaaa sen ne demeye halanın laflarına inanıyorsun yavrum? İşveye cilveye tav olacak bir adama benziyor muyum ben? O söylediklerini isteyen bir adam olsaydım sence bekar olurmuydum hâla?"
Mahru başını olumsuz anlamda sallarken Soner sözlerine devam etti.
"Senin bu halin,isteyeceğini düşündüğün şeylerden daha üstün benim gözümde."
"İlk tanıştığımızda öyle demiyordun ama? Halam da öyle söyleyince ben de hak verdim kadına."
Mahru'nun böyle düşünmekte haksız olamadığının farkındaydı çünkü kendisi o sözleri söyleyerek onu böyle düşünmeye itmişti.
Mahru'nun eline uzanarak avcunun arasına alıp dudaklarına götürdü. Parmaklarına küçük öpücükler bırakarak yüzüne yerleştirdiği gülümseme ile konuştu.
"Yıllarca beklediğim,istediğim tarzda bir kadın karşıma çıkmıştı çünkü. O kadının da kuzenim olacak o aptalla başından bir olay geçmişti ve o kadının kuzenimi sevdiğini düşünüyordum.Bu yüzden o kadına kapılamamak için kendimce çözüm arıyordum. Dediğim şeyleri yaparsa ondan uzak durabilirdim. Ama o beni iplemedi bile! Değişmedi."
Elinin arasınadaki eli okaşayarak fısıldadı.
"İyi ki de değişmedi! Ben o kadına aşığım! Ben o kadını seviyorum..."
Mahru'ya biraz daha yaklaşarak alnına bir öpücük bırakıp geri çekildi.
"Senin bir bakışın,bir sözün,hiç bir kadının veremediği güveni veriyor bana ve bu benim için her şeyden üstün."
Soner'in sözleri ile Mahru da kemerini çözerek ona doğru yaklaştı ve kollarını beline dolayarak sarıldı.
Mahru'nun kendisine kedi misali sokulması ile Soner'in yüzünde bir gülümseme olurken kulağına doğru fısıldadı.
"Hem halanın bir şey bildiği yok! Benim olmak için nasıl yanıp tutıştuğunu bilseydi sana o akılları vermezdi!"
Göğsünde kıkırdayan kızın başına bir öpücük bıraktı.
"Kimseyi de dert edip utanmana çekinmene gerek yok. Babam ve annemle konuştum birbirimizi sevdiğimizi biliyorlar."
Soner'in sözleri ile başını göğsünden hızla kaldırarak gözlerine baktı.
"İstemeye gelmek için senden haber bekliyoruz güzelim."
Mahru gözlerini şaşkınca kırpıştırırken Soner'in bakışları şüpheyle kısıldı.
"Babana söylemedin."
Gelen soruyla Mahru başını olumsuz anlamda sallayınca Soner asılan yüzüyle hoşnutsuzca konuştu.
"Mahru ben sana ne dedim! Hazırlan hafta sonu istemeye geleceğiz demedim mi? Sen neden beni hiç dinle..."
"Soner ben ciddi olduğunu düşünmemiştim ki. O gün bana dokunmana izin vermedim diye öylesine söylüyorsun zannettim."
Soner nefesini sertçe bırakarak homurdandı.
"Mahru neden ciddi olmayım Allah aşkına. Halimi görmüyor musun kızım ya! Ergenler,abazalar gibi mi takılayım bu yaştan sonra? Sen evlenmeden bir daha dokunamazsın diyorsun,babam evlenene kadar senden uzak durayım diye elinden gelse sürgüne yollayacak beni! Ben ne yapayım yavrum ya sen söyle!?"
Mahru,Soner'in isyankar haliyle kıkırdarken kendisine ters ters bakması ile dudaklarını birbirine bastırdı.
"Babanla bir an önce konuşta biraz da ben güleyim Mahru! Yeter kızım ya! Zaten senin gönlünü yapana kadar canım çıktı,babanda normal biri değilmiş o da diretirse kaçırırım artık Mahru ona göre!"
Mahru dudaklarına uzanarak küçük bir öpücük bırakıp meydan okurcasına gözlerine baktı.
"Benim kaçacağımdan eminsin yani?"
Aldığı küçük öpücükle yetinmek istemeyen Soner,geri çekilen kıza daha çok yaklaşarak elini karnına koyarak fısıldadı.
"Hamileysen başka çaren mi var?"
Biraz önce atladığı ayrıntıyı tekrar işitmesi ile daha önce kendisinin nasıl olupta aklına gelmediğini düşünürken Soner,söylediklerini düşünmesi için üzerine gitmemeye karar vererek önce Mahru'nun emniyet kemerini , sonra kendisininkini bağlayarak aracı çalıştırdı ve tekrar yola koyuldu.
Kıyılan nikahlardan sonra bir restorantta hep birlikte yemek yemişler ve yeni evli çiftleri uğurlamak için dışarıda toplanmışlardı.
Feyza tekrar Deniz'in evine gideceğini düşünerek rahayça vedalaşan Verda ve diğerlerini izlerken kocasının kulağının dibinde işittiği sesiyle bakışlarını ona çevirdi.
"Bütün gece burada veda seromonisinimi izleyeceğiz Feyza hanım?"
Gelen soruyla kız dudaklarını bilmiyorum dercesine büktü.
"Ne yapayım annenleri kolundan tutup gidelim artık diye sürükleyim mi Jamal bey?"
Karısının kendisi gibi onunla imalı konuşması ile Jamal bakışlarını kısarak ona biraz daha sokulup fısıldadı.
"Annemi kimin sürükleyeceğini bilmem ama,sen biraz daha burada dikilmeye devam edersen ben seni bizzat sürükleyeceğim. Vedalaşacaklatınla vedalaşta gidelim bir an önce."
Jamal'in sözleri ile Feyza ona anlam veremeyerek baktı.
"Annenlere gideceğiz ya niye vedalaşayım ki? Nasıl olsa evde görüşeceğiz yine."
Yüzüne yayılan sırıtışla Jamal tek kaşını kaldırınca Feyza hiç bir şeyin düşündüğü gibi olmadığını anlamıştı.
"Misafirlik an itibariyle bitti güzelim. Artık kendi evimizde ve birlikte kalacağız!"
Jamal'in yüzündeki sırıtışla ve sözleri ile içini bir telaş sararken endişeyle fısıldadı.
"Ama... Ama ev bulamadığını söylemişlerdi."
Feyza'nın şaşkın bakışları ile eline uzanıp avcunun arasına hapsederek kalabalığa doğru ilerlerken umursamazca cevap verdi.
"Sürpriz yapayım dedim. Karımla ilk gecemi aile apartmanında geçirmeyecek kadar diğerlerinin başlarına gelenden tecrübe edindim şükür."
İlk gece lafını duyar duymaz Feyza'nın ürkek bakışları hızla Jamal'in bakışlarını bulurken o sinsice sırıtarak sözlerine devam etti.
"İlk gecenin manasını biliyorsundur heralde değilmi baytar hanım?"
Feyza'nın üzerine gidip onunla eğlenirken kızın cevap bile veremeyecek hale gelip tutulup kalması içini gülme isteği ile doldursada ciddiyetini korumaya çalıştı. Eee her fırsatta tırnaklarını çıkartırsa kendisi de zevkle o tırnakları törpülerdi böyle.
Verda ve Cenk ortamdan ayeılırken Kadriye hanım da Mehmet ve Leyla ile bir kez daha vedalaşarak onu bekleyen araca doğru ilerledi.
Feyza herkesle vedalaştıktan sonra Mahru'ya sokularak fısıldadı.
"Yasemin abla neden gelmedi?"
Mahru arkadaşının gerginliğini fark edince onu rahatlatmak istercesine elini hafifçe sıkarak gülümsedi.
"Harun eniştem'in yengesi vefat etmiş canım o yüzden gelemediler ama ilk fırsatta seni ziyaret edeceklermiş. Bir de sana özel nasihatlerini iletmemi istedi."
Aldığı cevapla Feyza rahat bir neges almıştı. Abisinin bir şey yapıp başlarına bela olmasından korkuyordu çünkü.
Mahru kızın bakışlarını etrafında gezdirdi ve diğerlerinin kendi aleminde olduğunu fark edince Feyza'yı çekiştirerek kalabalıktan biraz uzaklaştırıp kulağına doğru fısıldadı.
"O Fas maymunu ipleri eline alırsa Feyza'nın işi zor dedi.Jamal'in diğerlerinden farklı olduğunu düşünüyor. Yetiştirilme tarzı ve karakteri bizim çevirdiğimiz oyunlara uymuyormuş. Diğerlerinde uygulafıkları taktikler onda ters tepeceği için Feyza dikkatli olsun dedi."
Jamal ve Soner'in bakışları iki kızı bulurken Feyza yüzünü buruşturarak baktı Mahru'ya.
"Ne taktiği Mahru? Ne gerek var öyle şeylere? Ayrıca diğerleri birbirlerinin hıyunu suyunu biliyorlardı ve en önemlisi birbirlerine karşı hisleri vardı. Ben ne demeye taktik uygulayım Jamal'e Allah aşkına ya! Evlendik bitti gitti işte. Zaman ne gösterir göreceğiz."
Mahru kendinden biraz uzaklaşan kızın yüzünün aldığı şekille kolundan tutup kendine sertçe çekip tekrar fısıldadı kulağına.
"Salak mısın sen! Kafanı çalıştır biraz! Demek istedikleri Jamal doğup büyüdüğü,yetiştiği topraklardaki adetlere göre hareket eder kocalık hakkını isterse uyanık olsun diyorlar sana! Jamal'e karşı henüz bir şeyler hissetmediğini cümle alem biliyor. Eğer öyle bir talepte bulunursa girebilecek misin adamın koynuna!? Aklını kullan üzerine gitme bence! Onda o potansiyel var çünkü!"
Jamal ve Soner fısır fısır konuşan iki kıza bakarken Jamal memnuniyeysizce homurdandı.
"Başladık yine! Yapışık ikiz gibi ayrılmıyorlar birbirinden!"
Soner'de bakışlarını ikili den çekerek Jamal'e çevirdi.
"Bence sen dikkat et kardeşim. Mahru sanki senin hatunu dolduruşa getiriyor gibi. Daha ilk geceden dizginleri Feyza'ya kaptırırsan vay haline!"
Soner'e ters ters bakan Jamal sinirle homurdandı.
"Uzak tut o zaman sevgilini karımdan."
Soner gülmemek için yanaklarını ısırdı. Onunda niyeti oydu elbette ama kendisi onları birbirinden uzaklaştırmaya çalışarak kendi bacağına sıkacak kadar salak değildi.
"Haklısın. Sen karını al uzaklaş güzelce uyarını yap,ben de Mahru ile konuşayım. İlk geceniz kardeşim olmaz ki böyle. Mahru'nun ki de iş yani. Anlayışlı olması lazımken iki saattir esir aldı kızı resmen. Daha bunlar ilk günden böyleyse bizim çekeceğimiz var bunlardan demedi deme Jamal!"
Soner'in verdiği gazla Jamal hırsla dudaklarını dişleyerek başını olumlu anlamda sallayıp ikiliye doğru hareketlendi. Soner'se onun arkasından sinsice sırıtarak peşine takıldı.
"Ne koynu Mahru! Ben ne demeye gireyim adamın koynuna ya!?"
Feyza'nın endişeli bakışları ile Mahru biraz daha üzerine gitti.
"Kocan kızım kocan. Biz de sana damdan düşer gibi koynuna girme diye söylüyoruz. Önce kendine bağla,aşık et sonra o senin koynuna girer. O zaman ipler senin elinde olur. Tabi bu arada kadınlığını hatırlat biraz,yoksa kaparlar kocanı elinden. Yani ben demiyorum Feyza görmüş geçirmiş analarımız diyor. Yoksa bilirsin benim tarzım değil böyle şeyler."
Feyza yüzünü buruşturarak sinirle çemkirdi.
"Kadınlar tarafından kapılmaya gönüllüyse gidebilir! Kimseyi zorla yanımda tutacak değilim! Bana bağlansın diyede kadınlığımı kullanacak hiç değilim!"
Feyza'nın sinirlenmesi ile Mahru elini onun koluna uzatarak sakinleştirmeye çalışırcasına hafifçe okşadı. Halası ve diğer kadınlarda bi alemde neden o anlatıyordu böyle şeyleri canım? Kendi yapamadığı bit şeyi başkasından beklemek ne kadar inandırıcı olabilirdi ki?
"Tamam canım girme yatağına falan sak..."
"Feyza..."
Mahru'nun sözlerini işiten Jamal sinirlensede bozuntuya vermeden yaklaşmış ve varlığını belli etmek istercesine seslenmişti karısına. Onun bakışlarının kendisini bulması ile Jamal gözlerini Mahru'ya dikip konuştu.
"Vedalaşma faslınız bittiyse artık gidelim diyorum. Bazıları düşünce yetisini kaybetmiş olabilir fakat karım olarak sen bugecenin öneminin bilincindesindir umarım."
Jamal'in iğneleyeci uyarısı ile Mahru'nun kaşları şaşkınlıkla havalanırken Feyza kızaran yüzüyle karşısındaki adamda olan bakışlarını hızla kaçırdı.
Mahru'nun üzerindeki bakışlarını tekrar karısına çevirerek itiraz kabul etmeyen bir tınıyla konuştu.
"Gidelim artık!"
Bir iki adımda karısına yaklaşıp elinden tutarak çekiştirdi.
"Benim karıma verdiğin akılları kendine sakla Mahru! Soner'le evlendiğinde onun yatağına girmemek için sen kullanırsın Feyza'ya verdiğin o akılları."
Jamal'den böyle bir çıkışı beklemeyen Mahru'nun ağzı işittikleri ile açık kalırken Halası ve diğerlerinin aklına uyupta o konuşmayı yaptığı için utançtan yerin dibine girmişti.
"Dilinin ayarı yok hayvanın! Karısını senden uzak tutmak için seni bana karşı dolduruyor piç! Aklı sıra böyle yaparak benim seni ve Feyza'yı birbirinizden uzak tutacağımı zannediyor! Aman ben yermiyim bu numaraları yemem!"
Soner'in sözleri ile yaşadığı şaşkınlıktan sıyrılan Mahru ona inanamayan bakışlar atarken fısıldadı.
"Yok artık! Gerçekten niyeti o mu?"
Soner,Mahru'nun oltaya gelmesi ile sahte bir kızgınlıkla maskesi takınarak eline uzanıp avcunun içine hapsetti ve homurdanarak araca doğru çekiştirdi.
"Tabi yavrum ne sandın? Kıskanç köpek kıskanıyor Feyza ve senin yakınlığını. Ne olmuş sanki biraz dertleşseniz ? Anlamaz işte o öküz! Sen biraz bu aralar Feyza ile mesafeni koru güzelim. Jamal iti gibi düşündüğümden falan söylemiyorum yanlış anlama sakın ama sana saracak yoksa bu piç!"
Mahru araca binen ikilinin üzerindeki şaşkın bakışlarını çekemezken Soner'in sözlerini başını sallayarak onaylayıp homurdanarak kendini çekiştiren adamın arkasından ilerledi.
"Delimi ne!? Onun iyiliğini düşünende kabahat! Ne hali varsa görsün toynaksız deve!"
Soner ince ince işlediği planın işe yaraması ile sinsice sırıtırken aracın kapısını açarak Mahru'yu yolcu koltuğuna oturttu.
Cenk geldikleri evin kapısını açarken Verda bütün gün kendisini sıkıltırıp utanmasına sebep olan kocasının üzerinde gezdirdi bakışlarını. Neden o şekil davrandığını biliyordu ama esas olayın evde patlak vereceğini bildiği için kurtuluş yolu arıyordu. Aklına bir şey gelmeyince telaşla dudaklarını dişlerken kocası kapıyı açarak eliyle içeriyi işaret edince onun bu hareketi ile Verda çatılan kaşlarına engel olamayarak ayaklarını sertçe yere vura vura içeriye girerken sessizce homurdandı.
"Öküz! İnsan bi kucağına alır! Hadi onu da geçtim iki güzel söz söyler! "
Karısının homurdanmalarını işiten Cenk kapıyı kapatarak içeriye doğru ilerleyen Verda'nın yanından sinirle geçerek aynı şekilde homurdandı.
"Güzel söz bekliyorsan ona göre davranacaksın! Benden intikam almak için o siktiğimin elbisesini giymek zorunda mıydın!?"
Elindeki küçük çantayı koltuğun üzerine bırakan Verda bakışlarını,sinirle ceketini çıkartan adama çevirerek yüzünü buruşturdu.
"Zorundaydım! Sende kıyafetlerimi yakıp beni çileden çıkartmadaydın!Biraz da sen çileden çık!"
Boynundaki kravatı hırsla çekiştiren Cenk,Verda'nın sözleri ile öfkeli bakışlarını ona çevirdi.
"Lan iki defa firikik verdin be! Göğsün yandan fırlayıp özgürlüğünü ilan edercesine ben buradayım diye bayrak açtı resmen!"
Verda omzunu umursamzca silkerek başına taktığı aksesuarı çıkartmak için uğraşırken cevap verdi.
"Göğüslerimi ilk defa gördün sanki!"
Verda'nın cevabı ile Cenk ellerini sertçe yüzünde gezdirerek bağırdı.
"Lan delirtme beni delirtme! Benim görmemle milletin görmesi aynı şey mi kızım!?"
Verda elindeki saçlarına taktığı aksesuarı Cenk'e doğru fırlatarak çemkirdi.
"Ne milleti ya!? Saçmalama! Ayrıca verdiğim firikikleri engellerken hiçte rahatsız değildin. Ulu orta göğsümü okşayıp mıncıklarken sorun yoktu da şimdi mi sorun oldu! Benim firikiğim değil ama senin kudurukluğun yan masadaki adamın bile dikkatini çekmişki onaylamaz bakışlarına maruz kaldım senin yüzünden. Kim bilir ne düşündü hak..."
"Ne adamı lan!?"
Cenk'in evi inletircesine kükreyişi ile Verda bir an söylediklerini düşündü. Yine dilini tutamayıp gevşek ağzızından ne kaçırmıştıda bu adam delirmişti böyle? Dilinden son dökülenleri beyni idrak edince yüzünü buruşturarak elini kaldırıp bir kaç sefer kendi
ağzına sertçe vurdu.
"Senin giydiğin elbisenin de,üstünde gördüğüm an yırtıp atmayan benimde Allah belamızı versin Verda!"
Ateş sacan bakışlarını karısının gözlerinden çekerek hareketlenirken Verda,Cenk'in sözleri ile korkuyla söylendi.
"Cenk neden bela okuyorsun kendine gece gece!? Tövbe de başına bir şey gelecek yaaa!"
Sözlerini umursamadan sert adımlarla öfkeyle odadan çıkan adamın arkasından ilerleyerek seslendi.
"Nereye gidiyorsun?"
"Cehennemin dibine Verda! Gelecek misin!?"
Kendisine dönmeden cevap veren kocasının öfkesine hakim olmak için odayı terk ettiğini anlayan Verda gönlünü almak için peşinden koşarak karşısına geçip başını olumlu anlamda salladı.
"Gelirim."
"Gelip ne yapacaksın!?Burada yaptığın eziyetler yetmiyorda,orada da zebanim olup kaldığın yerden devam mı edeceksin!?"
Kocasının hâla kendine öfkeyle bakması ile ona biraz daha sokularak başını olumsuz anlamda salladı.
"Beni yalnız bırakıp gittiğin için orada da rahat edemezsin sen. Özlersin Cenk!"
Karısının sözleri ile içini bir gülme isteği sararken ciddiyetini bozmadan baktı yüzüne.
"Özlemez misin?"
Sorduğu soruya cevap bekleyen karısı gözlerine masumca bakarken Cenk başını iki yana salladı.
Aldığı cevapla karısının yüzü asılırken,küskün bakışlarını kaçırdı ve omuzlarını silkip sessizce söylenerek yönünü önündeki merdivenlere çevirdi.
"Olsun. Ben gelirim yine de. İstemesende gelirim ki.Sen olmazsan yalnız canım sıkılır be..."
Çıktığı merdivenin üçüncü basamağında birden ayakları yerden kesilince küçük bir çığlık atmıştı.
Verda'nın küskün bakışlarına dayanaman Cenk öfkesini bir kenara bırakarak onu aniden kucağına almış ve şaşkın bakışlarına aldırmadan dudaklarından firar eden küçük çığlığı bastırmak için sert bir öpücük bırakmıştı.
"Başına bela aldın diyorsun yani?"
Kocasının sorusu ile Verda kollarını boynuna dolayarak başını olumsuz anlamda salladı.
"Bunca yıldır çektiğin yalnızlık yeter beni arkanda bırakmadığın sürece,seni o yalnızlığınla bırakamam diyorum sadece."
Karısının sözleri ile gözleri dolarken alnına uzun bir öpücük bıraktı. Onu arkasında bırakmasını istemediğini söylerken silahını bırakmasını ima ettiğini anlamıştı elbette ama onun istediği şeyi yapması imkansızdı.
Merdivenleri çıkarak odalarının kapısına gelince kapıyı açarak kucağında karısı ile odaya girdi ve kapıyı ayağı ile kapatarak yataklarına doğru ilerledi.
Verda'yı yatağın üzerine bırakıp doğrulurken yüzündeki gülümseme ile fısıldadı.
"Duvak olmadığına göre yüzgörümlüğü takmam gerekiyor mu?"
Kocasının sorusu ile Verda unuttuğu ayrıntıyı hatırlayınca yatağa iki dizinin üzerinde oturarak sırıttı.
"Adet adettir Cenk.Yüzgörümlüğümü ver yoksa bana dokunamazsın."
Karısının başına bir öpücük bırakarak geri çekilip gömleğinin düğmelerini açmaya başlayınca Verda kaşlarını çatarak baktı.
"Cenk?"
Düğmelerini açmaya çalışırken karısının seslenmesi ile bakışlarını ona çevirdi ve kendisine beklentiyle baktığını görünce düğmelerini tekrar kapamaya başladı.
"Senin çıkartman gerekiyordu tabi unutmuşum canım."
Aldığı cevapla Verda gözlerini şaşkınca kırpıştırarak homurdandı.
"Ondan önce unuttuğun başka bir şey yok mu sence?"
Cenk kısa bir an düşündü ve bakışlarını kısarak karısına baktı.
"Haklısın. Namaz kılmayı unuttuk güzelim."
Verda işittikleri ile yumruk yaptığı elini sertçe yatağa vurarak huysuzca çemkirdi.
" O da değil! Önce yüzgörümlüğümü istiyorum!"
Karısının isteği ile elini saçlarına götürerek karıştırırken fısıldadı.
"Verdim ya yavrum."
Verda kocasının yüzüne anlam veremeyerek bakarken Cenk uzanıp bu defa da alnından öperek geri çekildi.
"Oldu mu?"
"Neee!?"
"Nasıl ne?Yüzgörümlüğün işte Verda."
Aldığı cevapla Verda yataktan inerek kocasının karşısına dikildi ve gülümseyerek gözlerine baktı.
"Peki kabul.Gerdek gecemizi mahfetmeyeceğim."
Cenk memnun bir şekilde başını sallarken Verda kocasının dudaklarına uzandı. Onun da karşılık vermesi ile derinleşen öpüşü ile parmaklarını kocasının gömleğinin düğmelerine uzatarak açmaya çalıştı.
Karısının daha rahat hareket etmesi için hafif geri çekilerek dudaklarının yönünü boynuna çeviren adam gömleğinin üzerinden çıkarılması ile karısının üzerindeki elbisenin fermuarına uzanmıştı ki Verda geri çekilerek gülümsedi.
"İyi geceler kocacığım."
Karısının geri çekilip kapıya doğru ilerlemesi ile Cenk şaşkınca fısıldadı.
"Nee!?"
Verda kocasına dönerek masumca baktı.
"Nasıl ne? İyi geceler işte."
"Ama bu gece gerdek gecemiz Verda!"
Cenk'in hayal kırıklığı ile parlayan gözlerine bakarak sırıttı.
"Ama yüzgörümlüğüde gerdeğin bir parçası Cenk!"
Sözlerini bitirerek tekrar kapıya doğru ilelemiştiki beline dolanan kollarla çemkirdi.
"Bırak beni! Cimri herif!"
Cenk karısını yatağa doğru çekiştirerek kıkırdadı.
"Bırakmam önce namaz kılacağız sonra yüzgörümlüğünü alacaksın. O ayrıntıyı unutacak kadar aptal değil kocan üzülme karıcığım."
Namazlarını kıldıktan sonra Verda merakla yatağın üzerinde kocasını beklerken Cenk elindeki kutuyla ona doğru yaklaşarak yatağın üzerine bırakıp gözleri ile işaret etti.
"Aç bakalım beğenecek misin?"
Verda başını olumlu anlamda sallayarak heyecanla kutuyu açarken Cenk onun yüzünden bakışlarını ayırmayarak ne tepki vereceğini izledi. Karısının kutuyu açıp çatılan kaşları ile gülmemek için çaba harcarken,Verda eline aldığı şeyi kocasına göstermek istercesine kaldırıp çemkirdi.
"Bu ne Allah aşkına ya!?"
"Kırbaç!"
Sanki kendisi ne olduğunu görmüyormuş gibi kocasının pişkince verdiği cevapla ona öfkeyle bakarken Cenk kahkahasını daha fazla tutamamıştı.
†***********†***********†
Feyza yol boyu burnundan soluyan kocası ile hiç bir iletişim kurmamıştı,çünkü onu tanıdığı süre içinde anlamıştı ki öfkeliyken iyi bir şeyde söylese hıncını ondan çıkarıyordu. Zaten konuşacakları bir şeyde yoktu.
Aracın içerisindeki sessizlik ve gerginlikle uzunnsüren yolculuğun ne zaman biteceğini düşünürken bakışlarını bir kez olsun kocasına çevirmemiş aracın camından dışarıyı izlemekle yetinmişti.
Jamal ise hala Mahru'nun karısına söylediği sözleri sindirememişti. O sözlerin Mahru'nun başının altından çıkmadığını bilecek kadar tanıyordu ailesini ve Mahru'nun karakterini. Ona kızgınlığı ondan istenilen şeyi hiç düşünüp tartmadan karısına ders verir gibi anlatmasıydı.
Evli bir çiftin cinsel hayatına müdahale edecek kadar ileri gidebiliyordu aileleri. Karısı ile ne yapacağını onlara mı soracaktı? Ya da onlardan akıl mı alacaktı? İster koynuna alırdı,ister dokunmazdı! Onları ne ilgilendiriyordu bu durum!?
Feyza'nın ona söylenenlere karşı nasıl bir yol izleyeceğini bilememesi de canını sıkan diğer sorundu. Bir evlilik yapmışlardı ve en azından kendisi bu evliliği bir ömür sürdümek niyetindeydi. Niyeti böyleyken elbetteki zamanla karıkocada olmaları gerekecekti. Ama Feyza ona verilen akıllara uyarsa bu zor bir ihtimaldi. Onlar kızın aklını daha fazla bulandırmadan kendisi el atmalıydı bu mevzuya.
Kısa bir an bakışlarını yanında oturan karısına çevirdi. Aracın camından dışarıyı izlerken parmakları sıkıntıyla elbisesinin kuşağıyla oynuyordu. Bakışlarınıntekrar yola çevirirken onun sessizliğinin sebebini düşünüyordu.Araca bildiklerinden beri tek kelime etmemişti. Oysa onu Mahru'dan uzaklaltırırken söylediği sözler yüzünden utançtan kızardığı gözünden kaçmamıştı. Yol boyu kavga edeceklerini düşünürken onun sessizliğe bürünmesine şaşırmıştı.
Evin bahçesine aracını park edip bakışlarını karısına çevirdi ve sesini normal tutmaya çalışarak konuştu.
"Geldik."
Başıyla kendisini onaylayan karısı emniyet kemerine uzanıp açmış ve yine bir şey söylemeden araçtan inmişti. Jamal de araçtan inerek karısının kendisine doğru yaklaşmasını izledi.
Feyza karşısındaki iki katlı müstakil evi inceledi kısa bir süre. Bahçe aydınlatması ile bakışlarını etrafında gezdirirken evin ön tarafındaki ağaçlar ve ağaçların arasındaki salıncakla yüzünde bir tebessüm oluşmuştu. Bakışları ilerideki masa ve sandalyeleri bulunca kocasının sesiyle ona çevirdi bakışlarını.
"Apartmanda yaşamak yerine kendine ait bir alanda daha rahat hissedersin diye düşündüm. Ama beğenmediysen başka..."
"Beğendim! Teşekkür ederim."
Jamal onun etrafı incelerken yüzünde oluşan tebessümden beğendiğini anlamıştı ama yinede ne düşündüğünü duymak istemişti. Karısı bakışlarını tekrar etrafını incelemek için kendisinden çekerken Jamal'in de yüzünde istemsizce bir tebessüm oluşmuştu.
"Eve geçelim. Hava biraz serin,üzerindeki elbise ince üşüme."
Feyza bakışlarını etrafından çekmeden kocasının sözlerini onaylarken Jamal'in hareketlenmesi ile peşinden ilerledi.
Evin kapısını açıp,elektirik düğmesine dokunarak koridorun aydınlanmasını sağladı.Bakışlarını karısına çevirerek geçmesi için yol verdi ve onun girmesi ile kendiside girerek kapıyı kapattı.
Feyza bu defa da evi incelemeye koyulunca Jamal üzerindeki ceketi çıkararak koltuğun üzerine bırakıp bakışlarını karısına çevirdi.
"Zevkini bilmediğim için kendi zevkime göre seçtim eşyaları ama istersen değiştirebiliriz."
Feyza başını olumsuz anlamda sallayarak bakışlarını kocasına çevirerek konuştu.
"Gerek yok her şey çok güzel."
Bu defa da Jamal onu başını sallayarak onaylarken Feyza aklına gelen şeyle bakışlarını kocasından çekmeden konuştu.
"Alt katta yaşayan var mı?"
"Hayır.Tamamen bizim.Satın aldım çünkü."
Jamal'in bizim diye belirtmesi tuhafına gitsede diyecek bir şey bulamayınca başını olumlu anlamda salladı.
İkili ne yapacağını ne diyeceğini bilemeyerek bir kaç dakika boş boş evi izlerken Jamal sessizliğin uzamasından rahatsız olarak konuştu.
"Dinlenmek istersen..."
"Yorgun değilim!"
Kocasının sözleri ile paniklesede belli etmemeye çalıştı.
"Tamam. Üzerini değiştirmek is..."
"Yok! Rahatım ben böyle."
Karısının verdiği cevaplarla Jamal onun rahatsız hissettiğini anlamıştı.
Feyza ise belli etmemeye çalışsasa da,kocasının sözlerini tamamlamadan verdiği cevaplar yüzünden çabalamasının boşa olduğunu anlayarak yaptığı aptallık karşısında yüzünü buruşturdu.
"Belki duş almak is..."
"Üşüyorum istemem!"
Feyza daha ne kadar rezil olabileceğini düşünürken Jamal onun haline gülmemek için üstün bi çaba sarfediyordu. Bir kaç adım atarak karısına yaklaşıp karşısında dikildi ve onun kızaran yüzünde bakışlarını gezdirerek elini alnına doğru uzatıp hafifçe dokununca Feyza tenine değen elin teması ile bir adım gerilerken Jamal tekrar konuştu.
"Ateşin de yok. Hasta mı olacaksın acaba?"
Ona dokunduğu an kendisinden bir adım geriye kaçan karısı ile arasındaki mesafeyi tekrar kapatıp başını hafifçe eğerek gözlerine bakmaya çalıştı.
"Yoksa benden mi utanıyorsun?"
Feyza gözlerine bakmaya çalışan kocasının gözlerine cesaretini toplayarak bakıp başını olumsuz anlamda salladı.
"Hayır."
Cesaretini toplayıp gözlerine baksada cılız bir sesle yaptığı itirazla gözlerini sıkıca kapayıp derince bir nefes çekti içine.
Eline dokunan elle biraz önce çektiği nefesini tutarken kocasının kendisini çekiştirmesi ile arkalarında kalan koltuğa beraber oturdular. Feyza tuttuğu nefesini farkında olmadan sesli bir şekilde bırakıp aralarına biraz mesafe koymak için yana doğru kaymaya çalışırken beline dolanan kolla gözleri irice açılmıştı.
"Kaçmana gerek yok. Konuşmak istiyorum sadece."
Biraz önce aralarına koymaya çalıştığı mesafeyi kocası belinden tutup kendisine doğru çekerek eskisinden daha az mesafe bırakınca Feyza sertçe yutkundu.
"Yüzüme bakacak mısın,yoksa onun içinde mi biraz zorlamalıyım?"
Jamal'in sözleri ile çekinerek bakışlarını ona çevirdi. Bir anda kendisine ne olmuştu anlam veremiyordu. Şu an sergilediği tavır karakterine tersti. Ne olursa olsun kimsenin karşısında böyle utanıp çekinmemişti bugüne kadar. Kocasının karşısında bile şu ana kadar hiç bir anda böylesine kabuğuna çekilmemiş sinmemişti. Ona göre değildi sinmek.
"Rahatsız hissetmeni gerektirecek bir hareketim mi oldu sana karşı?"
Feyza başını hızla olumsuz anlamda salladı.
"Peki senin bu kadar utanmanı gerektirecek bir şey mi yaptım farkında olmadan?"
Karısının başını yine olumsuz anlamda sallaması ile Jamal başını anladım dercesine salladı. Derin bir nefesi içine çekerek karısının yüzüne incelercesine baktı.
Feyza üzerindeki bakışların rahatsızlığı ile yerinde huzursuzca kıpırdanarak bakışlarını kaçırarak titrek bir sesle fısıldadı.
"Bakma öyle lütfen?"
Karısının gözlerini kaçırması ve titreyen sesiyle söylediği sözlerden sonra çenesine hafifçe dokundu ve bakışlarını tekrar birleştirdi.
"Nasıl bakıyormuşum?"
Feyza kesik bir nefesi ciğerlerine çekerek yüzünü buruşturarak inlercesine fısıldadı.
"Jamal!"
Jamal tek kaşını kaldırarak aynı şekilde karşılık verdi.
"Feyza!"
Çenesindeki eli titreyen elleri ile ittirmeye çalışarak fısıldadı.
"Eğlenecek başka bir şey bul lütfen."
Karısına biraz daha yaklaşarak onun gibi fısıldadı.
"Karımla eğlenmem yanlış mı?"
Kendisine yaklaşan kocası ile Feyza bedenini geriye çekmeye çalışsada belindeki kocasının kolu izin vermiyordu bu isteğine.
"Konuşmak istediğini söylemiştin."
Karısının çenesindeki elini yüzüne uzatarak parmaklarının tersiyle hafifçe okşayıp başını olumlu anlamda salladı.
"Ben zaten konuşuyorum."
"Konuşmaktan kastın beden dilini konuşturmak mıydı?"
Karısının sözleri ile yüzüne yayılan gülümseme ile cevap verdi.
"Beden dilimin de söyleyeceklerimi anlamana yardımcı olması lazım bence Feyza."
Üzerine doğru biraz daha eğilen kocasıyla ellerini göğsüne koyup ittirmeye çalışarak fısıldadı.
"Uzaklaş biraz. Dilin ve beden dilinin anlatmak istediği şeyden şu an tek anladığım..."
Sözlerinin devamını getiremeyen karısının haliyle kıkırdayarak biraz daha üzerine gitti.
"Neymiş anladığın?"
"Jamal!"
Karısının dişlerini sıkıp ismini tıslaması ile dudaklarını alnıma değdirip fısıldadı.
"Doğru anlamışsın Feyza."
Aldığı nefes boğazında takılı kalırken kocası hafif geri çekilerek bu defa dudaklarına yaklaşarak fısıldadı.
"Sana hiç yalan söylemedim ve söylemekte istemiyorum. Evlendik ve benim açımdan bu evlilik önünde sonunda gerçek olacak. Başından beri düşüncem bu yönde ve ben sana bunun aksini söyledim mi ve ya aksini düşündürecek bir söz verdim mi?"
Feyza aralarındaki yakınlıktan sağlıklı düşünemesede kocasının sözlerinin doğruluğu ile sessizce fısıldadı.
"Hayır."
"Peki senin düşüncen ne?"
Feyza ne cevap vereceğini bilemeyerek düşünmeye çalıştı.
Zorlama bir evlilik olsada evlenmişlerdi ve ne kadar zor zamanlar geçirselerde bu evliliği geçici bi çözüm olarak düşünmemişti. Kocasının boşanma gibi bir talebi olmadığı sürece onun böyle bir düşüncesi yoktu.Lakin onun ima ettiği şeyleri nikahtan sonra Mahru aklına sokana kadar hiç düşünmemişti. Jamal'in böyle bir talepte bulunacağı aklının ucuna dahi gelmemişti. Kocasının cevap bekleyen bakışları yüzünde gezinirken sıkıntıyla konuştu.
"Be...ben ima ettiğin şeyleri düşünmedim hiç. Evliliğimizin bitme ihtimalinin olup olmadığını bile bilmiyorken öyle şeylerin aklıma gelmemesi gayet doğ..."
"Benim açımdan bitecek bir evlilik değil Feyza! Tabi sen istemediğin sürece!"
Karısının evliliklerinin gidişatı hakkındaki kararsız düşüncesi canını sıkmış ve sesinin tonunu ayarlayamamıştı.
"Zoraki bir evlilikte olsa anlaşa bildiğimiz ve sen istemediğin sürece benim de bitirme gibi bi düşüncem yok. Ama dediğim gibi benden istediğin şey aklıma bile gel..."
"Aklına gelmediysede şu an ben düşüncemi belirttim ve sadece benim düşüncemle böyle bir şeyin olma ihtimali olmadığına göre ortak bir karar vermemiz gerekiyor."
Karısının evlilikleri hakkındaki düşüncesi önce canını sıksada sonra söylediği sözlerle bariz bir şekilde rahatlamıştı. İkisi de bu evliliği devam ettirmek istiyordu madem her şeyin net olması birbirlerine güvenmeleri ve alışmaları açısından önemliydi. Karısının yüzü tekrar kızarmaya başlayınca Jamal onu rahatlatmak istercesine biraz daha geri çekildi fakat aralarındaki mesafeyi fazla açmayarak gözlerine baktı.
"Zamana bırakamaz mıyız?"
Gelen cevapla Jamal karısının belindeki elini hareket ettirerek hafifçe okşarken Feyza dudaklarını dişledi sıkıntıyla.
"Düşüncelerimiz ve fikirlerimiz aynı olduktan sonra zamana bırakmamızın bir anlamı var mı? Önünde sonunda olacak olan şeyi ertelemek yerine birbirimize alışmamız gerekmez mi?Birbirimize helalken aynı evin içinde arkadaş gibimi takılalım Feyza?"
Belindeki elin dokunuşları kalçalarına doğru inerken Feyza sıklaşan nefeslerine anlam veremezken Jamal onun halini fark edince boynuna doğru sokularak fısıldadı.
"Birlikteliğe hazır olmadığının farkındayım.Seni zorlamak değil niyetim."
Dudaklarını karısının boynuna değdirip onu ürkütmeden yavaşça gezdirdi.
Boynunda gezinen dudaklar kalçalarında gezinen elin bedeninde uyandırdığı hislerle Feyza direnmeye çalışsada başarılı olamadığının farkındaydı. Sıklaşan nefesleri ve kocasına dokunmak için hareketlenen ellerini nereye koyacağını bilemezken Jamal'in elini tutup göğsüne koyması ile kendine hakim olmaya çalışarak kocasının gömleğini avcunun arasında sıktı.
Jamal'in aldığı derin nefesle sıktığının sadece kumaş parçası olmadığını anlaması uzun sürmezken elini telaşla çekmeye çalışsada kocası elini elinin üzerine koyarak izin vermemişti.
Dudakları çenesine doğru ilerlerken o da sıklaşan nefeslerinin arasından fısıldadı.
"Kendini geri çekme Feyza. Sen bana izin verdiğin noktaya kadar özgürce dokunurum sana ama sen kendini geri çekme sakın. Kocanım! Bana dokunurken utanmana ve ya çekinmene gerek yok."
Kocasının sözleri ile başını olumlu anlamda sallarken onun dudaklarına dokunan dudakları ile sertçe yutkundu. jamal'in hafif dokunşlarla araladığı dudakları kendinden bağımsız kıpırdanmaya başlayınca güçlükle fısıldadı.
"Jamal."
Karısının bir taraftan direnirken bir taraftan da bedenine hükmedemeyip verdiği karşılıklarla Jamal öpüşünü derinleştirirken karısının boğuk bir sesle ismini seslenmesiyle dudağını hafifçe ısırıp geri çekildi.
Dudağının çekiştirilmesi ve hissettiği hafif sızıyla boğazından kaçan inlemeye engel olamayan Feyza kocasının koyulaşmış gözlerini gözlerine çevirmesi ile güçsüzce ve utamarak fısıldadı.
"Benim için ilk olacak..."
Karısının güç bela söylediği sözlerle Jamal onun yüzünü dikkatle inceledi. İlki olacağı herhalinden belliydi zaten ama böyle bir şeyi neden belirtmişti anlamamıştı. Birden aklına düşen ihtimalle temkinle sordu.
"Korkuyor musun?"
Karısı başını olumsuz anlamda sallyınca,onun bacaklarında dolanan elleri kısa bir an duraksadı.
"Canınımı yaktım."
Nefeslerini düzene sokmaya çalışırken bakışları kocasının gömleğinin yakasına kayınca farkettiği ayrıntıyla gözlerini şaşkınca kırpıştırdı. Gömleğinin düğmelerini hangi ara açmıştı ve göğsündeki tırmık izleri ne ara olmuştu hiç bir fikri yoktu.
"Ha...Hayır ama ben seninkini yakmışım belliki."
Karısının bakışlarının takılı kaldığı noktaya gözlerini çeviren Jamal hızla inip kallan göğsündeki izleri fark edince içine dolan gülme isteğini bastırmaya çalıştı. Şu an böyle bir aptallık yapıp zaten utanan karısını daha fazla utandırmamalıydı.
Başını olumsuz anlamda sallayarak boğukça fısıldadı.
"Canım yanmadı aksine hoşuma gitti Feyza."
Karısı aldığı cevapla mümkünü varmış gibi daha da utanırken kadınlığında hissettiği dokunuşla gözlerini hızla kapatıp inlercesine fısıldadı.
"Jamal..."
Dokunuşlarının baskısını arttırırken bakışlarını karısının yüzünden çekmeden yüzünde oluşa çapkın gülümseme ile cevap verdi.
"İstemiyor musun?"
Kocasının o bölgeye dokunup baskı uygulaması isle biraz önce bedenini saran sıcaklığın yerini gittikçe harlanan bir ateşe bıraktığını hisseden Feyza istemsizce bacaklarını bir birine bastırmaya çalışarak fısıldadı.
"Bi...Bilmiyorum. Acele..."
Dudaklarından kaçan ikinci bir inlemeyle sözleri yarım kalırken konuşamamanın hırsıyla dudaklarını dişledi. Birbirine bastırdığ bacaklarının kocasının arlaması ile boynunda hissettiği hafif sızıyla kocasının derinlerden gelen sesini işitmesi bir oldu.
"Odaya gitmemiz gerek."
Onun sözlerini başını sallayarak onaylayan Feyza neyi onayladığının bile tam olarak bilincinde değilken bedeninin aniden havalanması ile kollarını hızla kocasının boynuna dolamıştıki,dudaklarına kapanan kocasına karşılık verirken bulmuştu kendisini.
Sırtının temas ettiği yatağın yumuşaklığı ile bakışlarını elinde olmadan üzerinde yerini alan kocasına çevirdi. Üzerindeki gömleği çıkartmıştı ve biraz önceki tırmık izlerin boyutu şimdi daha belirgin halde gözünün önündeyken canını yakmış olmanın üzüntüsü ile bakışlarını gezdirdi yaptığı izlerde.
Kocası ellerini tutup tekrar göğsüne yerleştirerek üzerine doğru eğilip dudaklarına yaklaşarak fısıldadı.
"Üzülecek bir durum değil Feyza. Kendine eziyet etme ve frnleme sakın!"
Dudaklarından yanaklarına doğru küçük öpücükler bırakarak boynuna sokulup sözlerine devam etti.
"Benim hoşuma gitti o yüzden yenilerini yapsanda sorun değil. Rahat ol."
Kocasının sözleri ile güçlükle yutkunurken boynunda hissettiği sızının üzerinde oluşan ıslaklıkla farkında olmadan boynunu geriye doğru biraz daha atarak kocasının alanını genişletti.
Yaşadıkları anların çok erken olduğunun bilincinde olsada bedeninin tepkilerine karşı koyamamanın sıkıntısı içindeydi Feyza. İkilemde kalmıştı fakat bedeni itiraz eden o cılız sesi bastıarak kocasına karşılık veriyordu. Kasıklarında hissettiği sızı ise bedeninin daha fazlasını istediğinin göstergesiymiş gibi her an dahada belli ediyordu varlığını.
Kocasının,söylediklerinin aksine bu birlikteliğe itiraz etsede durmak gibi bir niyetinin olmadığı ortadaydı. Bedenini keşfe çıkan elleri boynunda gezinen dudakları ve en mahrem yerlerine bıraktığı dokunuşlarla aksini düşünmesi aptallık olrudu. Kendisi bile içinde patlamaya hazır volkana ayak uydurup kocasına engel olamazken,bu ateşi yakmadan önce onu istediğini dile getiren adamdan kendisini engellemesini beklemekte saçmalık olurdu zaten.
Göğüslerinde hissettiği dudaklarla üzerindeki elbisenin ne zaman çıktığını bile anlamayacak raddeye nasıl geldiğini düşünürken kadınlığında hissettiği dokunuşla zayıf düşüncelerde uzaklaşmıştı zihninden. İstemsizce bacaklarını birbirine bastırırken kocası bu hareketini onaylamazcasına izin vermeyerek diğer eliyle bacağının birini sertçe tutarak engellemişti kendisini.
"Kendini kasma."
Kocasının dudakları bedeninde dolanırken boğukça söyledi sözlere huysuzca karşılık verdi Feyza.
"İstemsizce kasılıyorum!"
Karısının verdiği yanıtla kıkırdayarak göğsünü hafifçe ısırdı.
"İstemsizce değil istediğin için kasılıyorsun Feyza."
Ne için kasıldığını bilecek kadar cahil değildi ama bunu kocasının ağzından duymak onu utandırınca tırnaklarını omzuna batırarak aşağıya doğru yavaşça kaydırdı.
Bu hareketinden sonra kocasından gelen acı inlemeyle kocasının kulağına doğru fısıldadı.
"İstemsizce oldu afedersin."
Fısıldadığı sözlerden sonra kocasının bakışları kendisininkini bulunca göğsünde hissettiği sızıyla belinin gerilip,onun bedenine sürtünme hissine mani olamamıştı.
Parmaklarının arasındaki karısının göğüs ucuna biraz daha baskı uygulayarak dudaklarına doğru eğilip fısıldadı.
"İstemsizce dokunuşların nelere sebep oluyor farkında mısın? Sen o hareketinle canımı yakmak istesende,aksine tıpkı şu an benim senin üzerinde bıraktığım etki gibi fazlasıyla hoşuma gitti!"
Karısının dudaklarına küçük bir öpücük bırakarak geri çekilip sözlerine devam etti.
"Hoşuma gitsede acı ektirmek için dokunmanı değil,aldığın zevkle dokunmanı istiyorum Feyza. Rahatla derken bunu kastetmiştim."
Başını sallayarak kendisini onaylayan karısının eli biraz önce turnaklarını geçirdiği noktalarda okşarcasına hareket edince,bir iki saniye sonra kocasının dudaklarını biraz önce parmaklarının arasıdak sıktığı göğüs uçlarında hissedince kasıklarındaki yoğun sızıyla ellerini kocasının saçlarına geçirdi.
Elleri ve dudakları birbirlerinin bedenini uzun süre keşfettikten sonra Jamal karısının halinden daha fazla dayanamayacağını anlayınca karısının ve kendisinin üzerindeki son giysi parçalarındanda kurtularak elini tekrar karısın kadınlığına doğru hareket ettirmiştiki hissettiği ıslaklıkla kendisinin de daha fazla dayanacak sabrının kalmadığını farketmişti.
Bakışları karısının kızarmış yanaklarından gözlerine kayarken bacaklarının arasına yerleşti. Bir eliyle göğsündeki karısının eline uzanıp parmaklarını geçirirdi ve karısının başının üzerine doğru uzattı ellerini. Diğer eliylede yataktan destek alarak yavaşça karısına doğru bedenini ittirirken onun gözlerini sıkıca kapatması ile boynundaki kızarıklıkların üzerinde dudaklarını gesizdirerek fısıldadı.
"Gözlerime bakamayacak kadar çok mu utanıyorsun?"
Feyza başını olumlu anlamda sallarken Jamal biraz kendisini biraz daha ittirdi karısının içine.
"Utanma! Gözlerime bak ki seni nikahıma aldığm o gün ve şu andan itibaren,ne yaşarsak yaşayalım,yaşadığım sürece senden başka bir kadının olmayacağının,senden başka bir kadına dokunmayacağımın sözünü gözlerinin içine bakarak vere bileyim."
Kocasının sözleri ile dolan gözlerini yavaşça aralayarak onun mavi gözlerine odakladı bakışlarını. Gözlerine değen dudaklarla yaşlar daha da artarken kocası sözlerine devam etti.
"Sana söz veriyorum senden başkası,ne hayatıma ,ne yatağıma girmeyecek. Her zaman sığınacağın liman,arkanda yaslanacağın dağ olacağım! Bilki şu andan itibaren evin başındaki şu çatı değil gönlüm olacak! "
Karısının gözlerinden süzülen yaşların değdiği yerlere öpücükler bırakırken sol göğsünde hissettiği dudaklarla bedenini tamamen karısına ittirdi.
Karşılaştığı engelle göğsünde hissettiği acı ve elinin üzerine batan tırnaklarla yüzünü acıyla buruşturarak fısıldadı.
"Feyza etimi kopartacaksın!"
Yitenumutlar...
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |