Gül çocuk, kötülüğü bilmeden,
Oyun oyna, gelecekten habersiz.
Sen gene her çocuk bayramında söyle türkünü.
Sen gene her anneler gününde,
topla bahçeden çiçeklerini.
Sev çocuk, kötülüğü bilmeden.
Yaşa çocuk, korkuyu tanımadan.
Ağlama çocuk, anneni düşün.
Giderken çocuk, bırak hatıralarını,
Veda et, o masum gülüşünle.
Bu şiir benim için çok ayrı bir yere sahip çünkü bunu 15. doğum günümden bir gün sonra yazdım.
Ağlayarak dans eden bir toplum
Bedenleri bu figürlere hapsolmuş gibi Amaçsızca dolanıyorlar etrafta
Ruhları bedenlerinden bağımsız
Damarlarından yaşam akmaz
Sadece yansımasından izlerler
Bedenlerine ölüm konmuş
Nefes alırlarsa boğulurlar
Bu dans tutuşturuyor herkesi
Külleri dağılır dört bir yana
Düşer kalplere bir feryat gibi
Ölü ruhlarına bir nefes isterler
Üçüncü şiirim, buna bir ad koymadım:
Bir kereliğine de olsa
Güneş biraz geç doğsa
Çıkardak tadını
Yıldızların ışığının
Bir kereliğine de olsa
Kaçsak şehrin gürültüsünden
Atsak kendimizi
Huzurun koynuna
Rüzgar kulağımıza ninni fısıldıyorken
Bir kereliğine yenik düşüp dalsak rüyalara Akıntı bizi alıp götürüyorken
Bir kereliğine bıraksak mücadeleyi
İlk şiirlerim olduğu için biraz kötü olabilir. İlkokul öğretmenim şiir yazmaya yatkınlığım olduğunu söylemişti. Ben de geçen yıl sınıfımdaki şarkı besteleyen arkadaşıma özenip bir şeyler yazmak istedim. Ama artık yazmıyorum. Sıra arkadaşım da benim ardımdan şiir yazmaya başlamıştı. Hocam onun şiirlerine daha fazla ilgi gösterince kıskanıp yazmaya küstüm. Maalesef fazla kıskanç bir insanım ve bu huyumdan nefret ediyorum. Yakında belki tekrar yazmaya başlarım, özlemişim🥲
Okur Yorumları | Yorum Ekle |