
Dinlediğim şarkıların algısından çıktıktan sonra sokaklara hiç dikkat etmediğimi ve hiç bilmediğim bir sokakta olduğumu fark ettim. Biraz durup etrafımda kimse var mı diye kontrol ettim daha sonra Demir abinin peşimden arkadaşını göndermiş olabileceği aklıma gelip sakin bir şekilde ona seslendim.
“Aras abi orada olduğunu biliyorum, lütfen yanıma gelir misin?”
Biraz bekledikten sonra hiç kimse yanıma gelmeyince sıkıntıyla nefesimi verip tekrardan seslendim.
“Ah hadi ama! Demir abinin beni tek başıma dışarı salmayacağını ikimizde çok iyi biliyoruz.”
Arkamdan ses gelince hemen oraya döndüm.
“Demir abini doğru tanımışsın ufaklık.”
Başımı onaylamak için sallayıp ona doğru baktım.
“Şarkı dinlerken dalmışım buraları hiç bilmiyorum, beni eve götürebilir misin?”
“Tabii, beni takip et.”
Bir yandan Aras abiyi takip ediyor bir yandan da onu inceleyip düşünüyordum. Boyu hemen hemen Demir abi kadardı, saçları ise ona ayrı bir hava katıyordu. Sahi Demir abinin arkadaşı olmasına rağmen neden beni korumak gibi bir zahmete giriyordu ki? Başka hiçbir işi gücü yok muydu bunun?
“Neden uzak duruyorsun?”
Ne?
“Anlayamadım neyden uzak duruyorum?”
Ne öğrenmeye çalışıyorsun?
“Gerçek ailen… Onlar seni yıllar sonra buldular ama bir iki kişi yüzünden hemen oradan uzaklaşıyorsun.”
“Demir abi mi anlattı sana bunları?”
“Korkma, benimle dertleşirken öğrendim.”
Sadece bu olduğuna emin değilim ama birilerine içimi çok dökesim var. Fakat kimseye bir süre güvenmemeliyim.
“Anlıyorum, fakat henüz güvenmediğim birine bir şeyler anlatacak birine mi benziyorum oradan bakınca?”
Sanki…
Sanki biraz sert çıkıştım.
“Kızdırdım sanırım, sadece meraktan sormuştum söylemek ya da benimle konuşmak zorunda değilsin tabii ki.”
“Konuşmak istemediğimden değil, sınırlarımı belli etmek zorundayım herkese karşı ki yanlış anlaşılacak bir şey olmasın.”
Aras abi anladığını belirtmek için kafasını salladı ve sessiz yürüyüşlerimiz eve kadar devam etti.
~•~
Kendime geldiğimde ellerim ve ayaklarım bağlı halde buz gibi bir yerde yatıyordum, kafamı biraz kaldırıp etrafa göz gezdirdiğimde bomboş bir depoda olduğumu fark ettim. Nasıl gelmiştim buraya? Düşün Ceylan düşün, ne olduğunu düşün.
Sahi ya, nasıl unuturum? Çiğdem teyzenin kocası ve oğlu beni bayıltıp kaçırmışlardı ama neden? Ne istiyorlardı benden? Ailemden para mı koparmaya çalışıyorlardı? Bu yüzden mi beni kaçırmışlardı? Sakin olmalıydım, sakinliğimi korumalıydım.
Birden deponun kapısı açıldı ve Hasan abiyle Alper içeri girdi. Yüzlerinde korkunç ötesi bir gülümseme vardı. Birden içimi korku ve bir endişe sardı. Bunların niyeti hiç iyi değildi, burada kurtulmam gerekiyordu ama nasıl? Ellerimi ve ayaklarımı çok sıkı bağlamışlar her kıpırdattığımda canım acıyordu.
“Boşuna uğraşma çözemeyeceğin şekilde bağladık seni.”
Hayır, hayır… N’olur düşündüğüm şey olmasın.
“Şimdi sessiz olacak ve kendini babamla bana bırakacaksın.”
HAYIR!
“Aynen öyle, direnmeye çalışmayı aklından bile geçirme. Zarar gören yine sen olursun benden söylemesi.”
Zaten zarar vermeye çalışıyorsunuz daha ne kadar zarar görebilirim?
“Yapmayın lütfen. Bizim annemle babamın aile dostu değil mi sizin aileniz?”
“Yani? Bu sana zarar veremeyeceğimiz anlamına gelmiyor.”
Hayır ya, hayır!
“Bana bir şey yaparsanız ailelerin arası bozulacak!”
Lütfen ya lütfen ikna olun.
“Onu sorun etmene gerek yok tatlım, biz babamla zaten bir plan yaptık. Ne biliyor musun? Babacım sen anlatmak ister misin?”
“Memnuniyetle! Bizim hiçbir suçumuz yok aslında, sen sürekli her aile buluşmasında bize kaş göz yapıyordun ve hareketlerinle tahrik ediyordun. Bir gün ne oldu biliyor musun? Tabii ki de Çiğdem evde yokken bizim evimize gelebilecek kadar cesaret bulmuş olacaksın ki evimizin kapısını çalıyorsun. Birden Alper’i içeri itiyorsun ve üzerindeki hırkanın omuz kısmını sıyırıp tahrik etmeye çalışıyorsun. Erkekler fazla kendini tutamaz ve şeytana uyar bunu herkes bilir, Alper’i baştan çıkarmayı başarıyorsun ve benim yanıma geliyorsun ilk başta kabul etmeyip iyi bir aile babası olduğumu söylüyorum ama sen tabii ki beni ikna etmek içi yavaşça üzerindeki her şeyi çıkarıyorsun ve bana yaklaşıp tahrik etmek istiyorsun. Direnebildiğim kadar direniyorum tabii ki ama en sonunda bende senin hareketlerine yenik düşüyorum.”
“Unutmadan gerisini de ekleyelim babacım, bu anlaşılmasın diye seni dövmemizi istiyorsun eve gidip merdivenden düştüğünü iddia edecektin. Tabii ki bunu bizi suçlamak için yaptığınızı anlıyoruz ve hemen korkuyla annem eve gelince neler yaptığını anlatıyoruz. Büyük ihtimalle annem bize inanıp sizin evinize gidecek.”
“Nasıl? Planımızı beğendin mi?”
“Lütfen yalvarırım yapmayın! Ne isterseniz yaparım, lütfen yalvarırım!”
Hasan abi iğrenç bir kahkaha attı.
“Tabii ki de istediğimiz her şeyi zaten yapacaksın!”
Alper ve Hasan abi bana doğru yaklaştı. O pis ellerini vücudumda gezdirmeye başladılar, onların her dokunuşunda engel olmak adına bir umut yerimde çırpınıp duruyordum. Benim çırpınışlarım ve çabalarım onları sinirlendirmiş olacak ki Hasan abi sinirlenip kenardan demir bir sopa alıp yanıma geldi.
“Yeter lan kıpırdadığın!”
“Ahh! Yapma! Ne olursun dur, yapma!”
“Kes lan sesini!”
“AHH! YAPMA!”
Bir erkeğin gücünü tahmin etmek çok kolaydır ama onun gücüyle baş başa kalıp bizzat yaşamak…
Artık çırpınacak gücüm kalmadı, bilincim yavaş yavaş bulanıklaşmaya başlamıştı.
“Y- yap- ma ne o-…”
.
.
Çığlık atarak yatağımdan kalkmıştım. Kâbus… Yine aynı kâbusu görmüştüm. Bu son yaşadığım olaylar eskiden yaşadığım şeyleri tetiklemiş olmalı ki yine çok sık görür oldum.
Fazla bağırmış olmalıyım ki odamın kapısını çalıyorlardı.
“İyi misin kızım? Uyanıksan gelebilir miyim?”
“Tabii gelebilirsin Yasemin anne, uyanığım.”
Annem hanım endişesini saklamak için gülümseyerek odaya girmişti, her ne kadar gülümsese bile endişesi gözlerinden okunuyor. Demir abi haklıydı, bir iki kişi yüzünden beni bu kadar seven kişileri yarı yolda bırakamazdım. Bırakmamalıydım.
“Nasılsın kızım? Çığlık attığını duyduk, iyi misin diye seni kontrol etmeye geldim.”
“İyiyim Yasemin anne, sadece kâbus gördüm. Korkulacak bir şey yok merak etme.”
“Sen iyi ol kızım, her zaman iyi ol. Bu bizim için yeterli.”
Gülümseyerek annem hanıma sarıldım. Benim için çok şey yapmıştı, en azından bunu hak ediyordu.
“Hadi kızım, elini yüzünü yıka da kahvaltı için aşağı gel.”
“Tamam Yasemin anne.”
Annem hanım odadan çıktıktan sonra yataktan kalkıp odamdaki banyoya gidip kişisel ihtiyaçlarımı karşıladım ve üzerime rahat bir şeyler giyip aşağı indim.
Kapıda durup gerçek ailem olacak kişilere baktım. Herkes şen şakraktı, herkes çok mutluydu. Gerçekten de ben bu ailede olmayı hak ediyor muyum ki?
Sanırım bunu zaman gösterecekti. Umarım zaman bana iyi şeyler gösterirdi çünkü buna gerçekten çok ihtiyacım var.
~•~
Bölümü nasıl buldunuz?
Beğenmeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen 🌸
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |