
03.02.2025
Helüü, ben geldim :)
Oy verip yorum yaparak bölüme başlayabilirsiniz.
Keyifli okumalar dilerim.
...
Okul açıldığından beri kendimi daha iyi hissediyordum. Sevmiyor olsam bile evden dışarı çıkmak, kafa dağıtmak ve sosyalleşmek iyi geliyordu zihnime.
Sabah çok erkenden uyanmış odamdaki pencereden dışarıya bakıyordum şuan, hava daha yeni aydınlanmaya başlamıştı.
Bahçede şınav çeken Poyraz'ı görünce sırıttım ve fazla ses çıkarmamaya özen göstererek odamdan çıktım. Koşa koşa arka bahçeye ilerledim.
"Of, of yakıyorsun ortalığı Poyrazcığım!" dediğimde tek eli üstünde şınav pozisyonu alıp bana döndü.
"Sende mi yanıyorsun yavrum?" dedi çapkınca sırıtarak.
"Yok hayatım, ben namusumu koruma taraftarıyım!" deyip göz kırptım. Amacım geldiğim ilk gün bana yaptığı imayı hatırlatmaktı. Poyraz derin bir nefes verip diliyle damağını ıslattı.
"Dilinden düşmeyeceğim değil mi?" deyip ayağa kalktı. Ellerini iki üç kere birbirine sürtüp tozları temizledi. "Yaptığım büyük bir hataydı Okyanus, bunun farkındayım." deyip elini ensesine attı. "Ancak bilinçli bir şekilde yapmadım yaptıklarımı. İlaçları kullanmıyordum sen geldiğinde, kendi kendime iyileşmeyi hedefliyordum. Sen gelince tüm dengem altüst oldu zaten abim ilaçları zorla kullandırttı sana olan sözlerimden sonra." gözlerinden bile mahçup oluşunu hissetmiştim.
"Poyr-" dememle beni susturdu.
"Yemin ederim, Okyanus yemin ederim bir daha yapmayacağım. Sen benim canımsın," deyip yanaklarımı avcunun içine aldı ve alnımı öptü. "Sen benim kanımsın Okyanus," alnımı alnına yasladı. Gözleri dolmuştu. "Ben nasıl kırarım seni?"
Ağlamaya başlamıştı. Ellerimi kollarına koyup kendime çektim.
"Ağlama," desem bile fayda etmedi. Hıçkırıkları sessiz bahçede yankılandı. "Poyraz, lütfen." dediğimde geri çekilip gözyaşlarını sildi.
"Tamam ağlamıyorum ama sende beni affet olur mu?" deyip küçük bir çocuk gibi baktı gözlerime.
"Poyraz, affetsem bile kırdığın kalbim onarılmayacak halde." deyip omuz silktim.
"İyileştiririm ben, sen bana güven lütfen."
"Tamam, sana güveniyorum ama," dediğimde ellerini iki yana salladı.
"Ama yok, amaları siliyoruz artık." deyip yanaklarımı öptü. "İçeri girelim sabahın serini hâlâ devam ediyor, etekle üşüme." deyip elimi tuttu ve birlikte içeri girdik.
Ali de koltukta oturmuş bilgisayardan bir şeylere bakıyordu. Benim geldiğimi görünce bilgisayar ekranını kapattı.
"Niye erken kalktın abim?" deyip saçlarımı okşadı. Yanına oturduğum için bacaklarımız birbirine değiyordu.
"Uyandım ve uyuyamadım bir daha." dediğimde güldü.
"Sonra gidip Poyraz'ı sinir edeyim dedin değil mi?" kafamla onayladım. "Tam bensin Okyanus," deyip şakağımı öptü.
"Ee abimsin tabii sen olacağım." dediğimde şakağımdaki dudakları aniden geri çekildi.
"Abi mi?" deyip sırtını koltuktan ayırdı. "Abin miyim?" dedi yeniden. Kafamla onayladım ve sırıttım.
"Abimsin." Ali abi bilgisayarı koltuğun öbür kenarına bırakıp bana doğru döndü.
"Abinim değil mi?" deyip kollarımı tuttu. "Abi de dedin bana zaten!" gülümsedi ve yanaklarımı öptü. "Güzelim, canım. Teşekkür ederim kardeşim." deyip sıkıca sarıldı.
Gözlerimi kapatıp kollarımı boynuna doladım. Birbirimizden ayrılınca gözlerindeki yaşların parıldadığını gördüm.
"Alışıyorsun bize." dediğinde gülümsedim.
"Alışıyorum."
***
Kahvaltı yapıp Deniz ile birlikte okulun yolunu tutmuştuk.
"Abim çok sevindi, ona abi demene." dediğinde kıkırdadım.
"Her halinden belliydi." dediğimde kafasıyla onayladı.
"Diğerlerine ne zaman abi diyeceksin?" deyip kolunu omzuma attı.
Deniz'e haksızlık etmiştim. Sadece onda değil, tüm aile fertlerinde temas bağımlılığı vardı.
Diğerleri, ay kaç tane vardı sahi?
Yakup, Fatih, Poyraz.
Üç koca insan, biri mafya tipli biri iftiracı.
Fetihler sultanı aralarında en masumuydu.
"Belki yarın, belki yarından da yakın." dediğimde dudaklarını birbirine bastırıp önüne döndü.
Sınıfa girdiğimizde herkes kendi halindeydi. Atlas ise herkesten soyutlaşmış, uyuyordu. Sırama geldiğimde geçtiğimiz bir haftanın farkıyla ne kahve vardı ne çikolata.
"Hayret kahven yok." dedi Çiçek sırıtarak.
"Çiçeem, kahve fabrikaları kapanmış duymadın mı?" deyip sol bacağımı altıma alarak oturdum, bu sayede arka sırama doğru dönmüş oldum.
"Aynen canım, bende Namık Kemal." dediğinde göz devirdim.
"Bugün enerjiksin güzelim." Abdullah yanağımdan makas alıp masamın üstüne oturunca göz devirdim.
"Lan yanağım uzadı artık, salın beni!" dediğimde mal gibi güldü. "Ayrıca evet, enerjiğim. Sen ihtiyar olduğun için anlamazsın Abdullah dede." sözlerimle Ayşin gülerek Abdullah'a baktı.
"Aşk olsun Okyanus, kaç kere diyeceğim bana ihtiyar deme diye." deyip saçını düzeltti ve Ayşin'e çapkın bakışlarından attı.
"Ulan adın ihtiyar adı, gelmiş kızlara kur yapıyor." deyip Ayşin'i dürttüm. "Kanma kız buna." dediğimde Ayşin'in yanakları kızardı.
"Al işte bu da abazan gibi, bir söze kızarıyor." deyip çantamdan sakız paketini çıkarttım ve bir tanesini ağzıma atıp çiğnemeye başladım.
"Okyanus, enerjin sömrülsün." Abdullah masamdan inip kendi sırasına oturunca gülmeden edemedim.
"Sömürgecilik mi işleyeceğiz tarih dersinde, kim sömürecek enerjimi?" dediğimde Selçuk elini alnına vurup kafasını iki yana sallarken Deniz kafasını masaya yaslayıp yüksek sesle ofladı.
"Sen uzun bir süre ne espri yap ne de konuş!" dedi Selçuk kaşlarını çatmışken.
"Selçuklu Devleti, sen hiç konuşma!" dediğimde edebiyat hocası sınıfa girdi.
Dersler böyle böyle geçerken son ders teneffüsüne girdik, bizimkiler sınıftan çıkınca kafamı masaya koyup gözlerimi kapattım.
"Selam." yanımdan gelen tanıdık sesle kafamı masadan kaldırıp sağ tarafıma baktım. Atlas yanıma gelmiş gülümseyerek bana bakıyordu.
"Selam, uyuyan prensimiz uyanmış." dediğimde kendisi gülerek önümdeki sıraya oturdu.
"Sende sürekli uyuyorsun." deyip kaşlarını kaldırdı.
"Ben derste uyumuyorum." deyip göz kırptım. Karaları gözlerim arasında mekik dokurken diliyle dudaklarını yaladı.
"Dersleri sevmiyorsun ama notların yüksek bence." deyip gülümsedi.
Bu ne böyle leyla gibi geziyor ortada?
"E herhalde, sevmiyoruz diye çalışmayalım mı?" dememle dişlerini göstererek güldü.
"Çok dik başlı birisin." deyip yanağını kaşıdı. "Sahilde de anlamıştım bunu." gözleri parlıyordu bana bakarken.
"Sahilde ne işin vardı senin yani neden bir dost falan dedin bana?" dediğimde dudağını büzdü.
"Bilmem, yanına gelmek istedim. Tektin ve biraz üzgün gibiydin. O günden sonra da görüşmeyeceğimizi bildiğim için adımı söylemek istemedim." deyip sırada parmaklarıyla ritim tuttu.
"Anladım, bir dost." deyip arkama yaslandım. Bir anda ayağa kalkıp kendi sırasına gitti ve tekrar geri geldi.
"Hocalar diğer dönemden son konuların sınavda çıkacağını söyledi ve bizimkiler kalleşlik yapıp detay soruyor." dedi ve elini ensesine atıp kafasını eğdi. "Bu notları tutmuştum, senin için." dediğinde gözlerim gözlerine kitlendi.
Mavi dosyanın kapağını açtığımda beni inci gibi bir yazı karşıladı. Başlıklar özenle, renkli kalemlerle yazılmıştı.
"Ben, teşekkür ederim." deyip tebessüm ettim.
"Rica ederim, umarım güzel notlar alırsın sahil gülü." dediğinde ders zili çaldı. Kendisi de fazla beklemeyip sırasına geçti.
"Şükür son ders, bayılmadan eve gitmek istiyorum." Deniz ve diğerleri sınıfa girerken dosyayı hemen çantama attım.
"Kurt gibi de açım ya!" Selçuk elini midesinin üstüne koyup sırasına oturunca göz devirdim.
"Ömrümü yedin hâlâ doymadın Selçuklu Devleti!" deyip koluna vurdum.
"Sen niye bize bulaşıp duruyorsun bugün?" Çiçek ellerini beline koyup kaşlarını çatarak bana bakınca güldüm.
"Mutluyum," dedim ve gökyüzüne bakıp tebessüm ettim.
Salak gibi olup olmadık yerlerde gülesim geliyordu. Atlas ile aynı sınıfta olmak bana iyi gelmiyordu.
Bölüm sonu.
Ne yaniii aşık mı oldun senn?
Düşünceleriniz?
Oylar verildi mi?
Satır aralarında sizleri görmek isterim, lütfen çekinmeden yorum yapın olur mu?
Sosyal medya hesaplarımı takip etmeyi unutmayın.
İnstagram: z.nesa_
Tiktok: z.nesa_
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 48.1k Okunma |
3.21k Oy |
0 Takip |
35 Bölümlü Kitap |