26. Bölüm

25. Uyku Hali Sevgi

Z. Nesa
z.nesa_

25.02.2025

Helüü, ben geldim :)

Nasılsınızz?

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfenn. Bu arada yorum yapmaktan kastım yeni bölümün ne zaman gelecek olmasını sormanız değil ballarım. Yazdığım satırlarda neler hissettiğinizi, sinirlendiğinizde o karaktere öfkenizin sebebini, mutlu olduğunuzda mutluluğunuzu hissettirmenizi ve üzüldüğünüz karakteri bir nebzede olsun teselli etmenizinden bahsetmiştim.

Elbetteki yorumlar yine geliyor, teşekkür ederim ancak sizleri satır arası yorumlarda daha fazla görmekten mutlu oluyorum.

Lafı çok uzatmanın gereği yok.

Yazım hatalarını düzeltme fırsatım olmadı, hatalarım varsa affola.

Keyifli okumalar dilerim.

...

Yeni güne başlamak aslında yeni bir şans demek değil miydi?

Kalp kıranlara yeni bir şans demekti elbette.

O şansı kullanabilenin kazancı kendineydi.

Sabah vizite gelen doktorun beni taburcu etmeyip akşama kadar beklememi söylemesiyle hayallerim yıkılmış bir şekilde arkama yaslanmış ve öylece durmuştum.

Annem eve gidip duş alacağını söyleyince bende Çiçek, Selçuk ve Abdullah'ı çağırmıştım ve şimdi enayi gibi oturmuş gelmelerini bekliyordum.

Kapı açılınca içeri kocaman bir çiçek buketi girdi. Buketi tutan kişi kollarını sol tarafa çekince yüzünü gördüm.

"Deniz!" deyip kollarımı ona uzattım sarılması için ancak o sarılmayıp buketi kollarıma bıraktı. "Ama sarıl," dediğimde gülüp buketi geri çekti ve kollarını belime sardı.

"Neden taburcu etmedi doktor?" deyip yanıma oturdu.

"Ne bileyim ya, yok ciğerlerim yorgunmuş da oksijen vereceklermiş de!" deyip arka tarafımdaki duvara monte edilmiş oksijen cihazlarını gösterdim.

"Allah Allah, o kim de benim ikizimin ciğerine yorgun diyor?" dediğinde güldüm.

"Değil mi? Bende dedim ama dinlemedi." deyip dudağımı büzdüm. Deniz kolunu omzuma atıp beni göğsüne yatırırken kapı çaldı ve açıldığında içeri arkadaşlarım girdi.

"Aşkım, çok geçmiş olsun." Çiçek yanıma gelip boynuma sarılınca Deniz diğerleriyle selamlaştı. "İyi misin?"

"İyiyim Çiçeem, bana bir şey olur mu hiç?" dediğimde yanaklarımı öptü.

Çiçek ayak ucuma otururken Abdullah ve Selçuk refakatçi koltuğuna oturdular.

"Bugün gelmedin ya okula, yerin belli ediyordu." Selçuk göz kırpınca dil çıkardım.

"Yerime oturma da!" dediğimde Deniz güldü.

"Ben izin verir miyim hiç?" dediğinde dizine vurdum.

"Verme zaten!" dediğimde herkes güldü.

Dakikalarca sohbet ettiğimizde Çiçek erkekleri dışarı gönderdi özel bir şey söyleyeceğini belirterek.

"Ne oldu?" dedim merakıma yenilirken.

"Bu Atlas var ya," deyip kafasını iki yana salladı.

"Ee, meraktan çatlatma da söyle anasını satayım!" dediğimde göz devirip kapıya baktı kısa bir süre

"Sınıfa girdi bugün, yüzü gülüyordu. Sırasına geçerken senin sırana baktı, seni göremeyince bir somurttu benim baktığımı görünce önüne döndü." deyip derin bir nefes aldı. "Kapıdan gözünü ayırmadı resmen kızım!" deyip bacağımı patpatladı.

"Ee?" dedim duygusuzca.

"Oğlum mal mısın?" dedi cidden mal olduğumu düşündüğünü belli ederek. "Sana abayı yakmış bu!" deyip alkışladı iki üç kez. "Hoca yoklama alırken Deniz yok dedi bu bir üzüldü, bir üzüldü." deyip ellerini birbirine vurdu.

"Saçmalama!" dedim yanaklarıma kan pıhtıları yükselirken. Kalp ritmimi ölçen moniter aniden garip garip sesler çıkarınca yerimde dikleştim.

Doktor ve hemşire içeri girdiğinde Deniz endişeli gözlerle bana bakıyordu.

"Ne oldu, iyi misin Okyanus?" doktor steteskopla göğsümü dinlerken kafamı aşağı yukarı salladım.

"Heyecan yapınca oldu sanırım." dedim ve parmaklarımı çıtlattım.

Çiçek arkada gülerken doktor iyi olduğuma ikna olmuş olacak ki odadan çıktı.

Biz sohbet ederken annem gelmiş ve bana yiyecek bir şeyler getirmişti. Ben yemek yerken ziyaret için gelenler gitme kararı alıp odadan çıktılar.

Annemle de biraz sohbet ederken telefon zil sesimle yana uzanıp telefonumu aldım. Mesaj tanımadığım bir numaradandı.

05..: Okyanus selam

05..: İyi misin

Siz: Kimsiniz

05..: Atlas ben kusura bakma unuttum yazmayı

Siz: Sorun değil

Siz: İyiyim, ufak bir rahatsızlık geçirdim sadece

05..: Deniz hastanede yattığını söyledi

Siz: Tedbir amaçlı

Siz: Bu akşam çıkacağım

05..: Yapabileceğim bir şey var mı

05.. ... .... kişisini Atlas olarak kaydettiniz.

Siz: Hayırr çok teşekkür ederim

Siz: Sorman bile yeter

Atlas: Kendine iyi bak sahil gülü, korkutma bizi

Siz: Ahahahah korkma Atlascığım, kötüye bir şey olmaz

Atlas: Kötüye olmaz ama sana olur

Atlas: İyi olduğun için kendine iyi bak sahil gülü

Siz: :)

Sohbetten çıkınca yüzümdeki sırıtışla birlikte anneme döndüm.

"Kız, bir kahve içmeyelim mi?" dediğimde gülüşüme dikkatlice baktı.

"Annecim hayırdır, güzel bir haber aldın sanırım?" deyip göz kırptı.

"Yok," dedim ve kafamı iki yana salladım. "Canım kahve çekti sadece."

Keyif kahvesi.

"Hastalara kahve yasak küçük hanım." deyip burnuma hafifçe vurdu.

"Çikolata?" deyip dudağımı büzdüm tatlı olduğunu düşündüğüm bir şekilde anneme baktım. Annem yanaklarımı okşayıp karşı taraftaki dolaptan Deniz'in getirdiği çikolatadan bir tane getirdi.

Ben çikolatamı yerken annem şirket için gerekli olan işleri yapıyordu. Çikolatam bittiğinde içeri Hanzade üyeleri girdi.

"Hoş geldiniz," deyip kollarımı kocaman açtım. Babam gelip sarılınca gülümseyerek kafamı göğsüne yasladım.

"Bebeğim, iyi misin güzel kızım?" deyip saçımı öptü.

"İyiyim ve taburcu olmayı dört gözle bekliyorum." derken Ali abim gülmüştü.

"Sabırsız keçi, bekle doktorun gelmesini." deyince kapı açıldı ve içeri doktor girdi.

"İyi doktor lafının üzerine gelirmiş." dediğimde Lodos gülerek babamla selamlaştı.

"Nasılsın dayı?" deyip diğerlerine baktı.

"İyiyim oğlum, seni sormalı?" deyince Lodos kafasını eyvallah dercesine salladı. Dosyama bir şeyler yazıp beni muayene edince dört gözle ona baktım.

"Ay hadi, ne uzattın? Taburcuyum işte!" dediğimde herkes bu tez canlılığıma gülmüştü.

"Evet sabırsız, taburcusun ama söylediklerimi unutmayacaksın!" deyince kafamı aşağı yukarı salladım.

Unutsak sanki ne olacak.

Babam çıkış işlemlerini hallederken abi tayfası benimle birlikte arabaya ilerlemişti.

"Yemin ediyorum, özgür olmak gibisi yok." deyip bir an duraksadım. "Ulan, okulu bile özledim." dediğimde Poyraz abim kahkaha attı araba kapısını kapatırken.

"O derece diyorsun." dediğinde kafamla onayladım.

"Diyorum valla."deyip güldüm.

"Yarın okul var ikizcim, kavuşacaksın sevdiceğine." deyince yüzümü buruşturdum. Kusar gibi yaptım.

"Özlememişim pardon." dediğimde herkes, Alparslan abim hariç, kahkaha attılar. Sesleri arabanın içinde yankılandı.

Alparslan abim güldüğünde sadece görüntüsü oluyordu. Keşke sesi de olsaydı.

Kafamı Deniz'in omzuna yaslayıp gözlerimi kapattım. Biraz uyusam iyi olacaktı.

Gözlerimi açmak için zorlayınca derin bir nefes verdim. Tüm gücüme karşılık gözlerimi açmayı başarınca odamda olduğumu ve havanın hâlâ karanlık olduğunu fark ettim.

Telefonumu elime aldığımda gözüm saate ve altındaki mesaja değdi.

04.28

Atlas: Ben, galiba seni seviyorum.

Hastanede yediğim onca serumun etkisiyle uykuya yenik düşüp yeniden uyudum. Telefonum elimdeyken uykuya daldım. Ekranda Atlas'tan gelen bir mesaj varken uyudum hem de.

Bölüm sonu.

Hâlâ beni seviyorsun, bunu sende biliyorsun.

Ağağağağ noluyoo?

Düşüncelerinizz?

Oy verdik mi gençlerr?

Sosyal medya hesaplarımı takip etmeyi unutmayınn.

İnstagram: z.nesa_

Tiktok: z.nesa_

Bölüm : 25.02.2025 21:27 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...