4. Bölüm

3. Poyraz'ın Gerçek Esintisi

Z. Nesa
z.nesa_

25.12.2024​​

Helüü, günün üçüncü bölümüyle ben geldiim :)

Nasılsınız bakalım?

Bu arada şunu söylemek istiyorum, bölümleri elimden geldiğince her gün atmaya özen gösteriyorum ancak oy ve yorum neredeyse hiç yok. Hayır gerçekten hiç yok.

Oy ve yorumunuzu alabilir miyim canlarım?

Keyifli okumalar dilerim.

...

Yaşım 17 yani tam tamına 17 yıldır nefes alıyorum. Bugüne kadar çok şey yaşadım, nefes almaya gücümün olmadığı günler de oldu. Bile isteye nefes almadığımda.

Ölüme terk edilişler sızlattı yüreğimi, sızı yayıldı tüm izlerime.

Yaralarımı sarmayı öğrendim ben bu yaşıma kadar. Kalem tutmaya değil de bandaj tutmaya alıştı elim.

Yaralarımı açan babamken saran abimle bendim. Kalbimi kıran annemken tamir eden abimdi.

Hiç bir cümlem babam sayesinde diye başlamadı, tüm cümlelerim babam yüzünden dememle başladı.

Bakışlarım Ethem'e değdiğinde kızına göz kırptığını fark ettim.

Doktoru geriye iterek yakasını bıraktım ve bir hışımla odadan çıktım. Ellerimin titrediğini hissettiğim anda yumruklarımı sıktım. Aslında bahçeye çıkacaktım ama gücümün olmadığını fark etmemle koridordaki sandalyeye oturdum.

Kafamı aşağı eğip derin nefesler aldığımda abimin kokusu doldu burnuma.

"Güzelim," deyip saçlarımı okşadı. Kafamı kaldırıp baktım.

"Abi, ne yapacağım ben?" dediğimde dudaklarını ısırdı.

"Gideceksin yavrum," söylediği söze karşılık kaşlarım havalandı. "Bakma öyle, onca şey yaşadın, gerçek bir aileye gidip dinlenmen ve o anne baba sevgisini hissetmen gerek." saçımı kulağımın arkasına sıkıştırdı. "Onlara bir şans ver bebeğim,"

"Abi, sen..." dediğimde kaşlarını havalandırdı.

"Ne ben, güzelim ben reşitim başımın çaresine bakarım, sen dilersen benim yanıma gelirsin. Beraber gezeriz yine eski günlerdeki gibi," güldü. "Sen benim yaşayamayacağımı mı düşünüyorsun la dünki bebe?"

Sözlerine karşılık kıkırdadım.

"Merak, merak." güldü sadece. Hep gülsündü.

"Okyanus, dediğim gibi. Tamam mı?" bir cevap vermedim. "Senin de gitmek istediğini biliyorum, kalbini dinle, lütfen." elleri yine saçımdaydı. "Onlara şans ver kardeşim eğer bir şey olur, canını sıkarlar ya da tam tersi mutlu ederler. Fark etmez, ben her zaman senin yanındayım."

Kafamla onayladım.

"Tamam, gideceğim ama bak o kızla konuşma tamam mı?" dedim büyük bir ciddiyetle söylediğim sözlere karşılık güldü.

"Tamam yavrum, hayatımda ki tek kadın sen olacaksın." yanağımı öptü. "Sende ben aradığımda telefonunu hemen açacaksın, tamam mı?"

"Tamam abim, hem de hiç beklemeden açacağım." kollarımı boynuna dolayıp sıkıca sarıldım.

"Aferin benim kızıma," tam o sırada Ethem'in ve ailesinin kapıdan çıktığını gördüm. Kızının elini sıkıca tutuyordu.

Onların arkasından Hanzade ailesi çıkınca abimden ayrıldım.

"Ben gideyim, sen onlarla kaynaş güzelim. Ama unutma ben hep buradayım." deyip elini kalbimin üstüne bastırdı. Yanağını öpüp gülümsedim.

"Görüşürüz abicim." abime el sallayıp biyolojik aileye döndüm.

"Kafeye gitmek ister misin, Okyanuscuğum?" Zeliha Hanım'a kafamı iki yana sallayarak cevap verdim.

"Peki o halde, istikamet Hanzade malikanesi." dedi Oğuz Bey. Bana göz kırpıp eşinin beline sarılıp elini bana uzattı. "Baba kız el ele tutuşarak gidelim güzel kızım, hadi gel." bir kendisine bakıp bir eline baktım.

Hava sıcak olmasına rağmen buz gibi olan elimi uzatıp elini kavradım. Ellerinin sıcaklığı elimi ısıtırken yüzünde paha biçilemez bir tebessüm vardı. Zeliha Hanım ise gözleri dolu dolu bana bakıyordu.

Odadaki diğer iki kişi de onların yanına geldiğinde hastaneden dışarı çıktık. Zeliha Hanım eşine magazinleri sorduğunda gözlerim irileşti.

"Hallettim, burada değiller güzelim."

Arabaya geldiğimizde benim yanıma Zeliha Hanım oturdu, Oğuz Bey ise karşıma oturdu. Hiç konuşmayan büyük çocukları bakışlarını benden çekmeyerek babasının yanına oturdu. Benimle yaşıt olan çocuk ise annesinin diğer tarafına oturdu. Şoför arabayı eve doğru sürerken Zeliha Hanım bana doğru döndü.

"Bize bir şans vermen beni gerçekten çok mutlu etti Okyanus, teşekkür ederim." gülümsedim ona.

"Gerçek bir aile, her türlü şansı hak eder bence." dedim kendimden emin bir şekilde. Genç adam tebessüm edip babasına baktı.

"Seni abinle tanıştırmadık, ah, dalgınlık işte." dedi Oğuz Bey. Bana sürekli tebessüm eden adamı gösterdi. "Bu Alparslan abin, kendisi 26 yaşında." dediğinde Alparslan bana göz kırpıp güldü. Serseri gülüşüm yüzümde ki yerini alırken Alparslan daha çok güldü. "Bu da Deniz, kendisi senin ikizin." dediğinde ağzım ve gözlerim aynı anda açıldı.

"İkizim mi? Ay hep ikizim olsun istemiştim." dediğimde ufak bir tebessüm etti Deniz. Tebessümünü görmeyen biri yalan söylediğimi düşünürdü.

Konuşmalar böyle devam ederken Oğuz Bey'e ve Zeliha Hanım'a alışmıştım. Alparslan benimle hiç konuşmayıp sadece bakmakla yetinmişti. Deniz ise arada sohbete katılmıştı.

***

Araba dedikleri gibi bir malikanenin önünde durunca ağzımdan salyalar akarak baktım eve.

"Evine hoş geldin güzel kızım, biriciğim." Oğuz Bey alnıma dudaklarını bastırınca tebessüm ettim.

"Hoş buldum,"

Hep birlikte kapının önüne gelince aslan kafası şeklinde olan tokmağı çaldılar.

Aslan ne alakaydı hocam?

Aslanın dişisi de aslandır.

"Hoş geldiniz Oğuz Bey, Zeliha Hanım." bana döndü neşe saçan gözleri. "Sizde hoş geldiniz Okyanus Hanım." benden bahsetmişlerdi.

"Hoş bulduk Halime, bizimkiler içeride mi?" Zeliha Hanım'ın sorusuyla merakım arttı.

"Evet, hepsi içeride Zeliha Hanım." kafasını salladı biyolojik anne.

"Hadi kızım, içeri geçelim." Oğuz Bey elini belime yaslayıp yürümem için hafifçe itti.

Salona doğru ilerlerken evin içinde olan asansör dikkatimi çekti.

Zenginlik be abi.

"Anne, hoş geldiniz." tahminimce 20'li yaşların sonunda olan adam biyolojik anne ve babaya sarılınca ellerimi önümde birleştirdim. Kafam dik bir şekilde onlara bakıyordum.

Adamın gözlerindeki yorgunluk kendisini çok belli ediyordu. Bakışları bana değdiğinde duraksadı, gözü seğirdi, çenesini sıktı. Baştan aşağıya süzdü.

"Sende hoş geldin küçük hanım."

"Hoş buldum."

"Gel kızım oturalım şöyle." üçlü koltuğa biyolojik anne ve ben yan yana otururken biyolojik baba tekli koltuğa geçti.

"Seni diğer aile üyelerimizle tanıştırmak isterim bebeğim."

Bakışlarım koltuklara sırayla dizilen adamlara döndü.

Hepsi erkek!

Bayılazam.

"Bu en büyük abin Yakup, 29 yaşında. Kendisi mühendis ve kendine ait şirketini kurdu." dediğinde az önce annesine sarılan adama değdi bakışlarım. Hafifçe tebessüm ettiğimde yüzü yumuşadı ama tepki vermedi.

"Onun hemen yanında oturan Fatih, ikinci abin. 28 yaşında, babanın şirketinde çalışıyor." bakışlarım karşımda oturan adama değdi. Yüzünde sırıtışla bana bakıyordu.

"Ve Fatih abinin ikizi Ali abin, o da babanın şirketinde çalışıyor." Ali ayağa kalkıp hafifçe eğildi.

"Seninle tanışmak bir şereftir." dediğinde kıkırdadım ve bende ayağa kalktım. Eteğim varmış gibi pantolonumun kenarlarını tutup hafifçe eğildim. "O şeref bana ait efendim." dediğimde gür sesiyle kahkaha attı.

"Buldum kardeşimi gidiyoruz bu evden, topla kız eşyalarını. Bu mendeburlarla aynı evde kalmam artık." biyolojik babanın öksürmesiyle Ali kendisini topladı. "Siz hariç baba, anne."

"Her neyse. Ve burada oturan dördüncü abin Alparslan. Onu yolda tanıdın zaten güzel kızım." dediğinde Alparslan'a baktım. Tebessüm ettiğimde göz kırptı.

"Son numaraya geçiş yapıyorum. Beşinci abin Poyraz. 20 yaşında ve hemşirelik okuyor." bakışlarım bana duygusuzca bakan Poyraz'a değdi.

Ona olan bakışlarıma dayanamamış olacak ki bir hışımla ayağa kalkıp kapıya ilerledi.

"Nereye oğlum?" biyolojik annenin konuşmasıyla derin bir nefes aldı.

"Tanıdığım insanlarla yeniden tanışma gibi bir huyum yok anne." sitemli sesine karşılık bana olan bakışları nefret doldu.

"Tanıdığım insan?" dedim kaşlarımı çattığımda.

"Irmak gibi olan birisin işte, tanımakla neden uğraşayım?" omuz silkip gideceği anda ayağa kalktım.

"Irmak kim lan, neden tanımadığım birine benzeyeyim ben?" yüksek çıkan sesimle Yakup bana döndü.

"Ses tonu!" dedi sadece. Göz devirdim.

"Kanıtla," Poyraz'ın sesiyle yeniden ona döndüm. "Kanıtla onun gibi biri olmadığını!" anlamayarak ona baktım.

"Ne?" dediğimde bana doğru gelip önümde dikildi.

"Hadi, söylesene bugüne kadar hiç bir erkekle sevişmediğini, bakire olduğunu. Söyle, hadi!" sözlerine karşılık sinir kat sayım arttı. Yüzümün kızardığını hissettim.

"Ne diyorsun lan sen? Hadsiz." deyip tüm gücümle yüzüne bir tokat attım. "Bunlar nasıl kelimeler böyle? Bir de hemşirelik okuyor!" göz devirdim. "KIÇIMIN HEMŞİRESİ OLURSUN SEN BU TERBİYEYLE!" deyip saçlarımı arkaya ittim.

Kullandığı sözlere karşılık ellerimi sıkıca yumruk yaptığımda derin nefesler aldım.

İlk günden olay çıkmasını istemediğim için sustum.

"Zeliha Hanım, kalacağım bir oda var mı? Dinlenmek istiyorum da." dediğimde ayağa kalktı yüzümü okşayıp ilerledi. Bende peşinden giderken arkamdan gelen bağırışmaları duydum ama aldırış etmedim.

Evin üçüncü katına geldiğimizde asansörden inip koridorun sonuna ilerledik. Bir odanın kapısını açtığında beni beyaz ve lila renkleri ağırlıklı, ferah bir oda karşıladı.

"Seni öğrendiğimden bu yana, ben düzenledim odanı. Umarım beğenirsin yavrum."

"Çok, çok beğendim teşekkür ederim." benim konuşmam üzerine az önceki konuyu açmayıp beni daha fazla üzmemeyi tercih ederek sadece iyi geceler diledi, yanağımdan öptü ve gitti.

Odada tek kaldığımda yatağın kenarına çöktüm. Sızlayan izlerime ve akan gözyaşlarıma anlattım dertlerimi.

Az önceki ima yüreğimi en derininden parçaladığında akmaması için dua ettiğim yaşlarım şimdi bardaktan boşalırcasına yağan bir yağmura benziyordu.

Dakikalarca orada oturup sessizce acıma, kırıklarıma ağlarken yorgunluk çöktü. Göz kapaklarım usulca kapandığında karanlık beni kendisine çekti. Ve uyku fısıldadı kulağıma.

Yarın iyi olacak, umudunu diri tut.

Bölüm sonu.

Poyrazlar kapatılsın!

Sinirlendim ayol!

Bölüm nasıldı?

Oy ve yorumlar halledildi değil mi? Lütfen halledilmiş olsunnn

İnstagram: z.nesa_

Tiktok: z.nesa_

Bölüm : 25.12.2024 22:38 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...