2. Bölüm

Bölüm 2: Sadece Bir Teklif

Zeynep Çavdar
z3ynorellaaa

Yeniden merhaba sevgili arkadaşım! Nasılsın?

Sana bir şey söylemeliyim. Kitabımın ilk üç bölümünün biraz kısa olduğunun farkındayım. Ama daha sonrasında bölümler uzayacak.

Ayrıca bir konu daha var. Şimdilik kitapta ana karakterin bahsettiği bazı şeyler absürt gelebilir fakat ilerleyen bölümlerde karakterimizin geçmişini okuyacağız. O yaman yabbozun bütün parçaları yerine oturacak.

İyi okumalar dilerim...🩷2

Bölüm 2: Sadece Bir Teklif

Hani bazen bazı sözler söylenir. Aslında gerçeği bilirsiniz de öyle açık açık söylenmesi ağır gelir. İşte bu da öyle bir cümleydi. Benim yanımda zaten yaşamıyormuş. Vay anasını satayım, yedi yıldır hiç ama hiç anlamamıştık sanki.2

“Bu kadar kolay yani. Kestirip atacaksın her zamanki gibi. Peki, ama eğer sen böyle devam edersen zaten ikimiz de o kadının yanı başını boylayacağız. Merak etme.”

“Onun adını ağzına alma!”6

Kadının adını bile bilmiyordum ki. Ama onu çok iyi tanıyordum. Her aynaya baktığımda, Bora’yla her göz göze geldiğimde, içip ağlayarak karısının odasına kapandığında o oradaydı. Bana fısıldıyordu.

Sen ikinci kadınsın!5

Bu evdeki herkesin bana karşı acımış bakışlarının altında bu cümle gizliydi. Ama Bora beni ikinci kadın olarak görmüyordu. Daha doğrusu öyle olmamı istemiyordu. Benden o olmamı istiyordu.3

Evlendikten sonra hemen saçlarımı sarıya boyatmamı söylemişti. Uzamasını bile beklemeden hemen kaynak yaptırmıştık. Bana onunla olan düğün kasetlerini defalarca izletmiş, düğünüm boyunca gülmemi yasaklamıştı. Bana bir gelinlik ya da bir yüzük bile almamıştı. Onun gelinliğini giymiş, onun ölürken bile parmağında takılı olan kanlı yüzüğü takmıştım. O öldüğünde kırk yedi kiloydu. Ve ben o kiloda kalmak için günlerce aç uyumuştum. Hâlâ daha uyuyordum.15

“Bora, mademki beni birazcık bile sevmeyecektin, neden benden ona benzememi istedin?”

“Hani sevmezdim de belki biraz olsun nefret etmem diye.”3

Aynada kendimle göz göze geldim. Üzerimdeki hiçbir şey bana ait değildi. Onundu hepsi. Benim değildi. Kendimi zavallı gibi hissettim.2

“İsmini bile ondan aldın sen. Yine de sevilmeye layık değildin.”11

Ece... Yeni ismimi bana verdiği gece, uyuyana kadar tekrar etmiştim. Beni sevdiğini sanmıştım çünkü. Beni kabul ettiğini sanmıştım. Sadece o kadını yaşatabilmek içinmiş. Sadece kıyafetlerimin değil, adımın da gerçek sahibi oydu. Başım öne eğildi. O da konuşmaya devam etti.3

“Vaz geç artık, Zeynep. Ben sana hiçbir zaman beni koşulsuz sev demedim. Düğünümüzden bir hafta sonra babam beni öldü gösterdiği günden beri özgürsün sen. Git, birileriyle takıl, eğlen, sev, seni de sevsinler... Ama beni rahat bırak artık. Babamla da annemle de abuk sabuk konuşum beni kendine mecbur bırakıp durma.”4

Birden hızlıca ayağa kalktım.

“Bora, biraz acı bana ya! Ne derseniz yapıyorum. Sırf sizin planlarınız bozulmasın diye ben yıllardır annemi babamı görmüyorum. Evden dışarı adımımı atmayalı üç ay oldu. Gel Ece, git Ece, insan lazım Ece, kurban lazım Ece, yaşa Ece, Bora istiyor diye öl Ece... İnsan olan acır biraz. İnsan ayıp olmasın diye sever!”1

Anında suratıma o kadar sert bir tokat attı ki başım sağa çevrildiğinde kulaklarım çınlıyordu.8

“İki insan muamelesi gördün diye kendini insandan mı sayıyorsun sen? Sen bu ailenin kurbanısın Zeynep. İstedikleri her şeyi eşek gibi yapmak zorunda olan bir kölesin!”6

Toparlanmaya çalıştığımda saçlarıma yapıştı. Aynı anda Ayla Hanım içeri girdi.

“Bora, yeter! Yetmedi mi yaptıkların?”1

Bora mecburen ellerini üzerimden çekti. İkimiz de yan yana durduk.

“Sen bundan sonra hiçbir şey yapmayacaksın.” dedi Bora’ya bakarak. “Eser o koltuktan inecek. Ha, yok eğer yaparsa da” Bana döndü. “Gıkını bile çıkarmayacaksın. Ya yanlış bir şey yapmayın ya da yanlışınızı kimseye duyurmayın.”

Başımızı salladık. Bora kapıya doğru yürüdü. Gitmeden önce bana döndü.

“Yarım bıraktığım işi tamamlamaya geleceğim.”3

O odadan çıktı. Ayla Hanım da gelmem için el işareti yaptı.

“Gel sen de yemeğe. Merak etme, Rıfat asıl kararı iki hafta sonra vereceğim dedi. Bora’yı korkutmak için şimdilik Eser’e bırakmış koltuğu. Ama Bora çok dikkat etmeli. Yoksa hepimiz biteriz.”

Hiçbir şey olmamış gibi saçlarımı düzelttim ve peşinden yemeğe indim. Masadaki yerime oturduğumda Rıfat çoktan gitmişti. Onun yerine Eser geçmişti. Serpil pişmiş kelle gibi sırıtıyordu.

“Tebrik etmeyecek misin Ece?” dedi Eser.2

“Tebrik ederim Eser. Umarım uzun süreli bir saltanat olur. Oğluna ya da damadına da nasip olur umarım.”1

Samimice gülümseyip masadaki beyaz şarap dolu kadehe uzandım. İlk yudumu almıştım ki yeni başımız masadan kalktı.

“Benim artık gitmem gerek. Ece, yemekten sonra odama gel.”1

Bu ne alakaydı şimdi? Ne konuşacaktık ki? Peşinden domuz Serpil de ayaklandı. O domuz suratıyla bana iğrenç bir gülüş atıp gitti. Masada sadece ben, Ayla Hanım ve Bora’nın diğer kız kardeşleri vardı. Eylem konuştu.

“Boş ver yenge. İki hafta sonra görecek herkes kimin koltuğun sahibi olduğunu. Sen rahat ol.”

Bora’nın Serpil dışındaki bütün kardeşlerini çok seviyordum. Çünkü çoğu zaman beni sevip sayıyorlardı.2

Yemek yememiştim ama kadehten son yudumu aldığımda ayağa kalktım. Kimse bir şey demedi. Koltuğa geldiğimde kapıyı çalıp içeri girdim.

“Eser, gelebilir miyim?”

“Gel tabii.” Eliyle oturmamı işaret etti. Masaya en yakın sandalyeye oturdum.

“Beni koltuktan atacak mısın?” Aklıma gelen ilk sebep buydu. Yoksa beni neden buraya çağırırdı ki?1

“Hayır, sana sadece bir teklif sunacağım.”

Teklif mi? Umarım şimdi de onunla evlenmemi istemezdi. İkinci bir yalancı evliliği daha kaldıramazdım. Öylece söylediklerini dinledim.

“Ece, sence de artık Bora’dan intikam alma vakti gelmedi mi?”6

“Ben intikam alamam, Eser. Sen de biliyorsun. Eğer böyle bir şey yaparsam beni öldürürler.”

“Bora böyle devam ederse sen zaten yaşayamayacaksın Ece. Her gece bayıltacak kadar dövülerek ne kadar yaşar ki bir insan?”1

Kaşlarım çatıldı.

“Sen iki türlü de öleceksin. Ben senin ölümünden faydalanmak istiyorum sadece.”3

Yalan olmadığını biliyordum ama bunları duymayı istemiyordum.

“Benim bu evdeki yerim de sağlam değil Ece. Bora’nın en ufak bir doğru hareketinde beni öldürürler de bu koltukta oturtmazlar.”1

“Sadede gel. Ben ne yapacağım?”

“Bir kurban bulman lazım. Kocan öldükten sonra başka birini bulmuş gibi yapıp aileyi lekeleyeceksin. Herkes sana düşman olacak. Ve unutma, tehlikeli olacak. Sen belki yırtabilirsin ama yanındaki adamı asla sağ bırakmazlar. O yüzden kurbanını iyi seç.”4

Normalde bu tekliften sonra Eser’in boğazını kesip onu öldürmem gerekirdi ama bir saat önce olanlar yüzünden şimdi mantıklı geliyordu. Vaz geçmeden hemen cevap verdim.

“Peki, ama bir şartım var. Beni koltuktan atmayacaksın.”

“Yaşadığın sürece tamam.”

Ayağa kalktı ve bana elini uzattı. Uzanıp elini sıktım.

“Anlaştık o zaman.”

“Anlaştık.”

Koltuktan çıkarken aklımda tek bir kurban adayı vardı. Lisedeyken tanıştığım, en yakın arkadaşlarımdan biri, Tugay.
_______________________________14

İkinci bölümünü okuduğun için çok teşekkür ederim. Umarım sevmişsindir. Yarın yeniden görülmek üzere. Kendine cici bak...🧸💞

Bölüm : 04.12.2024 13:46 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...