35. Bölüm

33. Bölüm

Zaman Sızım
zamansizim84

Ezelim'i final yapıp diğer kurgularıma yoğunlaşmak istiyorum.

Arkadaşlar bol bol yorum yapın lütfen, burayı hızla toparlayıp Çıkmaz Sokak ve Hesna'ma dönelim.

Biliyorum beni yanlız bırakmazsınız.

Sizi seviyorum ❤️ 🥰 ❤️

Yorum sınırı 200 olsun.

Hadi bakalım Bismillah...

✨🌙✨🌙✨🌙✨🌙✨🌙✨

Barlas ile ilk uzun yolculuğumuz İzmir'eydi ve ikimiz içinde hayal kırıklığı olmuştu.

 

 

Yıllarca ailem diye bilip, ilgisizliklerine üzüldüğüm insanların biyolojik olarak hiç birşeyim olmadıklarını öğrenmiştim. Elimde tek kalan Umut, o da artık bir ağabeyden çok bir dost olabilir.

 

 

Derya'nın başına gelen olaya üzülürken, son yaşananlardan sonra bu yolculuğa ihtiyacımız olduğunu fark ettim.

 

 

Belki bedenen çok yorucu olacak ama hava değişimi de iyi gelecek.

 

 

Mardin sınırlarına girdiğimizde Boran'ın gönderdiği konuma göre yola devam ettik, bir süre eski ve taş yapıların arasında ilerledikten sonra evler daha modern ve yeni olmaya başladı.

 

 

Sonunda kocaman, villadan çok malikane demenin uygun olacağı bir binanın bahçe kapısının önünde konuma ulaştınız sesini duyduk.

 

 

Barlas da benim gibi bir tık şaşkın olacak ki bana döndü,

 

 

"Doğru geldiğimize emin miyiz? Böyle bir evin sahibinin bizim minik çatı katı dairemizde mutlu mesut yaşadığını düşünmek şaşırtıcı oldu." Diye sordu.

 

 

Gülümsedim bu şaşkınlığına,

 

 

"E hayatım Derya'nın ailesinin evi de buna yakındı, koskoca Ağa'nın apartman da oturması da abes olurdu."

 

 

Dudak büktü,

 

 

"Konak tarzı bir yer bekliyordum." Diye kendini açıkladı.

 

 

O sırada bahçenin garaj kapısı kayarak açılmaya başladı ve ayrıldığımızda gözleri ışıldayan Boran'ı, bizi kararmış göz altlarına rağmen gülümsemeye çalışarak karşılarken bulduk.

 

 

Hayat zordu hepimiz için öyleydi ama tam imtihanın bittiğini sandığın yerde yıkılmak daha zor olmalıydı.

 

 

"Hoşgeldiniz." Dedi samimiyetle "Gelmenize çok sevindim, Benan'ı görünce Derya çok mutlu olacak."

 

 

Onlar Barlas ile tokalaşırken benim derdim başkaydı,

 

 

"Nasıl düştü Boran, hamile bir de üstelik." Dedim üzüntüyle.

 

 

Derin bir nefes alıp verdi,

 

 

"Hamile olduğunu hastanede öğrendik bilmiyorduk ki. Düşmedi Benan ittiler benim karımı."

 

 

"Nee...!" Diye koptu dudaklarımdan "kim itti? Niye?"

 

 

Barlas her zaman daha duyarlıydı,

 

 

"İçerde konuşalım ha güzelim? Bak Boran da iyi gözükmüyor." Deyince el mecbur hep beraber eve girdik.

 

 

Boran bize olayın detaylarını anlattı.

 

 

Aslında iyiymiş Derya da alışmış tekrardan hayatına ama,

 

 

"İşte geçen gece Kayseri'ye gelmesine, benden kaçmasına sebep olan olayları hatırladı. Taş taş üstünde koymadı, o sinirle kasıldı bu kez bebeğe birşey olacak diye aklımız çıktı." Diyerek geçirdikleri zor zamanları anlattı.

 

 

"Abi ailesiyle olsa daha mı iyi acaba bu süreç sizi yıpratmış, sende hiç iyi görünmüyorsun." Dedi Barlas.

 

 

"Gidecekti havaalanından geri döndü, bırakıp gidemiyor ama hatırladıklarını da sindiremiyor." Dedi dertli dertli. "Seni sıkıştıracaktır Benan, o dönem ne anlattıysa sana usulünce söyleyebilirsin, doktor kendi kendine hatırlasın diyor ama bu şekilde Derya bizi çok yıpratacak. Beni yorsun üzsün zerre şikayet etmem ama hatırlayınca çok pişman olacak, kendini yeyip bitirecek."

 

 

Barlas bana, ben Barlas'a baktım,

 

 

"Boran inan ki hiç birşey anlatmadı, ağzından laf almaya çalıştım ama imkanı yok söylemedi. Ne sana aşkını inkar etti, ne de olan biteni anlattı." Dedim açık açık.

 

 

Boran iki avucu ile yüzünü sıvazladı,

 

 

"Şaşırdım mı? Hayır... Ben bu kadına nasıl daha fazla hayran olabilirim dedikçe çıtayı arşa çıkarıyor." Dediğinde üzüldüm onun için.

 

"Ben Derya'ya bir bakayım, yukarda mı?" Dedim üst katı işaret ederek.

 

"Evet, soldan ikinci kapı." Deyince merdivenleri tırmandım.

 

Dışardan bakan şu hayata imrenirdi, gel bir de içinde yaşayana sor...

 

Boran'ın tarif ettiği odaya geldiğim de yavaşça araladım, niyetim sürpriz yapmaktı.

 

Ama yatakta cenin pozisyonunda uyuyan arkadaşımı görünce şefkat damarım kabardı, yanına oturup saçlarını okşamaya başladım.

 

Usulca aralandı mavi gözleri,

 

Benannnn!" diye adeta çığlık attığı gibi hızla toparlanmaya çalıştı. Muhtemelen gerçek olduğuma inanamıyordu.

 

 

"Dur kızım hamilesin sen, sakin ol biraz. Görende çok özledin sanacak." diyerek takıldım. Bana hiç aldırmadan kollarımı boynuna doladı. O an anladım Boran'ın bizim gelişimize neden ümit bağladığını, öyle ihtiyacı vardı ki tanıdık birini görmeye.

 

"Sen nereden çıktın! Yaaa çok sevindim." diyerek daha sıkı sarıldı.

 

"Ayyy severken boğacak beni, Yasemin iki olmuşsun yemin ederim." dedim bu çoşkulu sevgisi karşısında görümcemin kulaklarını çınlatarak.

 

Ayrılıp yüzüme baktı tripli tripli,

 

"Yasemin kim kız, yoksa beni aldatıyor musun?" dediğin de kocaman bir kahkaha attım.

 

"Sen gerçekten hiç bir şey hatırlamıyorsun." deyince göz devirdi bana.

 

Ama Yasemin de unutulmazdı yani...

 

Canım görümcem...

 

 

"Ne bileyim güzelim Boran söyledi ama şaka gibi bir olay yani..." Diye ciddileştim.

 

 

"Sen Boran ile ne zaman tanıştın?" dedi sorgulayarak...

 

 

"Uzun hikaye" deyip elimi bir tur havada salladım "kaç saattir yoldayız, çok acıktık kalk artık da kahvaltı edelim."dedim bir an önce aşağı inmek için. Derya'nın bu hali içine çok dokundu.

 

Anlatırken gözlerinden kalpler çıkarak konuştuğu adamı unutmak...

 

Derya'dan çok unutulana zordu doğrusu.

 

Barlas'ın yüzüme yabancı gibi baktığını bir düşündüm de... Yok ben bunu düşünmeye karşıyım ya...

 

Bir gece ayrı kaldım da şaftım kaydı.

 

Derya hızlıca giyinince aşağı indik, merdivenleri indiğimiz de Boran ile sohbet eden Barlas dikkatini çekti. Onlar da bizi fark edince Barlas ayağa kalkıp elini uzattı,

 

 

" Geçmiş olsun avukat hanım" dediğin de gergince gülümsedi.

 

"Barlas benim nişanlım Derya, gerçi beni ona sen istedin ama hafızaya format atınca yabancı geldi sana."

 

İsim tanıdık gelmiş olacak daha dikkatli baktı,

 

"Hakkari'de ki Barlas mı? Hani saldırıda seni kurtaran?" diyerek tahmin ettiği şeyi onaylatmak için bana döndü.

 

 

"Ta kendisi." diyip yanımda ki Barlas'ın koluna girince vay be der gibi dudak büktü.

 

"Tebrik ederim çok yakışmışsınız." dedi gülümseyerek.

 

Boran'ın,

 

"Hadi bakalım kahvaltı hazır." demesiyle Derya'nın bakışları onu buldu.

 

Yorgun durduğunu fark etti ama hiç bişey yapmadan masaya geçti.

 

Kahvaltı ortamı neşelendirmeye çabalamamla geçti. Barlas bu çabamı hayranlıkla izliyordu. Derya keyifle bizi.Boran da kaçamak bakışlar ile Derya'yı.

 

Boran çalan telefonu ile ayaklandı,

 

"Bunu açmam gerekiyor, lütfen keyfinize bakın. Dediğim gibi ev sizin..." diyerek bahçeye çıktı.

 

 

Onun çıkışı ile de sabrımın sonuna gelmiş olan ben patladım,

 

"Derya neler oluyor, tamam hatırlamıyorsun ama aranızda ki bu soğukluk normal değil?" dedim yine de sakin kalmaya çalışarak.

 

Derya sıkıntılı bir nefesi ciğerlerine çekti,

 

"Normalimiz nasıldı bilmiyorum ama iki gün öncesine kadar en azından arkadaş sayılabilecek kadar iletişimimiz vardı. Sorun şu ki ben en hatırlamamam gereken yerden başlayarak hatırladım. Bende açtığı yaralar çok derin, nasıl tamir ettik nasıl tekrar biz olduk bilmiyorum ama onu anlamayacağımdan çok emin." dedi bunu kabullenmiş bir şekilde.

 

Hiç Derya'lık hareketler değil bunlar.

 

" Sen o sorunlardan sonra Kayseri'ye benim yanıma geldin Derya. Bana da sorunun ne olduğunu anlatmadın ama ona aşkını hiç inkar etmedin. Sen bu adama vazgeçemeyecek kadar çok aşıksın." Dedim o zaman daha fazla şey öğrenmek için sıkıştırmadığıma pişmandım şimdi.

 

 

"Bilmiyorum Benan... Kafam çok karışık. Ben onun için o kadar da vazgeçilmez değilmişim hatırladığım sözlerine bakarsak." dediğin de.

 

 

"Senden vazgeçmesi seninle ilgili değil Derya, kendiyle ilgili." dedi Barlas.

 

İkimisde anlamayıp kaşlarımı çattık.

 

 

"Nasıl yani?" Dedi Derya,

 

 

"Benan yaşadığımız kötü bir olayın sonucunda beni arkasında bırakıp gitmeye kalkmıştı. Sen de bu davranışına kırılacağımı düşünmüştün. Halbuki gidişler yada terk edilişler bazen bizimle ilgili değildir. Karşı taraf kendini kolay vazgeçilir sanar." deyip Benan'ın elini üzerine derin bir öpücük bıraktı gözlerine bakıp devam etti. "Onların sınırsız hoşgörüye ve anlaşılmaya ihtiyacı var." dediğin de hangi gün olduğunu anladın Cenk pisliğinin üzerime saldırdığı gündü.

 

O gün bana evlenme teklif etmiş, apar topar parmağımıza hiç çıkmasın istediğimiz yüzükleri almaya götürmüştü.

 

 

"Onun beni bırakması kendisi ile ilgili yani? Doğru mu anladım?" Diye sordu Derya yaptığı çıkarımı doğrulamak için.

 

 

"Bunu bilemeyiz, ama seninle bir konuşmamız da bu sonuca varmıştın sanki." diyerek samimi bir gülümse sundu Barlas.

 

 

Bu kez ben hatırladığım detayı ekledim,

 

 

"Evet, evet ben onu anlayamadım yaralarını saramadım diye ağladın. Çok iyi hatırlıyorum." dediğimde iyice kafası karışmıştı sanki.

 

Anlatmak mı iyiydi anlatmamak mı? Doktor anlatmayın demese zaten kocası anlatırdı.

 

Boran'ın gelişi ile konuyu kapattık.

 

Kahvaltıdan sonra kış bahçesinde kahvelerimizi içerken,

 

"Keşke Yasemin'i de getirseydiniz, Konağı çok merak ediyordu. Derya'yı da özlemiştir hem." Diyen adama ters bir bakış attı Derya.

 

Boran'ın bir başka kadın ismini anmasından rahatsız olmuştu, tavrı Yasemin'i hatırlamadığı içindi ama yüzünün aldığı şekil ve belli etmeme çabası benim gülmemek için kendimi sokmama sebep olmuştu.

 

"Aslında aklımadan geçmedi değil ama tam sınav haftası, bizim olaylar zaten dikkatini fazlaca dağıttı. Derya iyi olsun o gelir ziyarete." Dedi Barlas.

 

"Kim bu Yasemin ikidir lafı geçiyor?" Diye dayanamayıp sordu sonunda.

 

"Barlas'ın kız kardeşi ama seninle arası çok iyidi. Gerçi Boran hayatımızı kurtarınca biraz Boran Abici oldu ama olur o kadar." Dedim görimcemin tehlike olmadığını anlatmaya çalıştım kendimce.

 

"Hımmm..." Dedi Derya.

 

Boran kıskanıldığını anlayıp gülümsemesini saklamak ister gibi bıyık altından güldü.

 

Biraz saha Kayseri de geçen zamandan sohbet edip yoldan dolayı uykusuz olan Barlas'ı misafir odalarından birine yerleştirdik.

 

Uyumalıydı ki gece tekrardan yola çıkabilelim.

 

Boran da bizi yanlız bırakınca ayaklarımızı toplayıp dedikodu moduna geçtik.

 

"Derya, Boran ile Umut tanıştı biliyor musun?" Dedim ilgisini çekecek bir noktadan yakalayarak.

 

"Ne...!" Deyip kapalı kapıya bir bakış attı.

 

Ah Boran Ağa ah çok seviyor bu kadın seni... Unutmuşken bile senin derdinde.

 

"Hımm... Siz Kayseri'deyken bir toplantıya katılmamız gerekti. Benim sevgili ailem olmayan ailem sandığımızdan da beter işlerin içinde.Neyse orası ayrı hikaye anlatırım da, işte orda karşılaştılar ama Boran ağırlığıyla ezdi geçti Umut'u..." Dediğim de Derya'nın kaşları havalandı.

 

"Nasıl yani Boran kıskançlık etmedi mi? Umut doğru durmamıştır, ben de biraz Boran'ı tanıdıysam o da sessiz kalmamıştır."

 

"Vallahi sana şöyle söyleyeyim biz bu kafası atar zannetmiştik ama kafa atsa daha iyiymiş dedirtti bize. O kadar seviyeli bir mesafe koydu ki araya umut'a alan bırakmadı."

 

" İşte ben de bunları kavrayamıyorum ya bende, hafızamı kaybettiğimde Boran'a karşı çok büyük önyargılarım vardı. Benan o hepsini birbir aştı geçtiğimiz on gün içinde ben iyi ki bu adamla evlenmişim diyecek kadar ona hayran olmuştum. Ama öyle şeyler hatırlıyorum ki sindiremiyorum kabul edemiyorum, hatırladıklarımı Boran'a yakıştıramıyorum." Dedi tek nefeste.

 

"Ne oldu bilmiyorum Derya ne yaşadınız sorun neydi. Sen o adamı seviyorsun geldiğinde de seviyordun şu anda da seviyorsun bırakıp gidemiyorsan içinde bir yerlerde hala onu seven kadın olduğu için." Dediğimde kısa bir süre düşündü sonra lafı çevirdi.

 

 

"Neyse bunlar uzun meseleler hafızam yerine geldiğinde bütün sorunlar çözülecek diye düşünmekten başka çare bulamıyorum. Sen anlat bakalım nasıl bir anda Barlas Bey ile bu hale geldiniz? Zerrin Hanım ne dedi bu işe?" Diye sordu.

 

Uydum bu hızlı geçişe, ne yaşadığı bilmeden onu zorlamak istemezdim.

 

" Kayseri'ye gittiğimde Zerrin Hanım beni ortak olmak istedikleri şirketin oğluyla nişanlamıştı, nişanlı bir kadın olarak gittim Kayseri'ye ama orada beni yıllardır seven, bekleyen bir adam olduğunu bilmiyordum Derya" dedim aslında bildiği şeyleri tekrar anlatmak garip bir histi.

 

"Nasıl yani yıllardır? Hakkari'den beri mi?" Diye sordu büyük bir şaşkınlıkla.

 

"Evet hakkari'den beri yani neredeyse beş yıldan daha fazla bir zamandır hiç umuda olmadan, hiçbir beklentiye girmeden hatta ben Kayseri'ye parmağımda bir yüzükle gelmiş olmama rağmen için için hiç sevgisini eksiltmeden... Nasıl anlatırım bilmiyorum Derya hayatımın en kötü zamanlarını yaşıyorum dediğim an da hep Barlas vardı yanımda iyikim oldu o benim." Diyerek içimi döktüm.

 

"Sana sevgisi gözlerinden okunuyor zaten, senin için çok mutlu oldum arkadaşım Zerrin Hanım bu olayı sindirememiştir ama Barlas da senin eline bırakacak gibi görünmüyor artık aklım sende kalmaz herhalde" diyerek şakacı bir tonda tamamladı cümlesini.

 

"Derya" deyip bir nefes aldım. Bunu belki de başka hiç kimseyle paylaşamayacaktım ama ona söylemeliydim o benim dostumdu ve Zerrin hanımı en az benim kadar iyi tanıyan zaaflarını bulabilecek tek insandı.

 

"Zerrin Hanım benim annem değilmiş Derya, o kadın beni öz ailemden çalmış ve öz ailemi kim olduğunu bana söylemek için Barlastan ayrılmamış artık koştu." Dedim bir çırpıda ilk defa dile döktüm içimdeki zehri.

 

"Ne!" dedi şaşkınlığını saklayamadan "Nasıl yapar, Benan bunu ispatlarsak başına gelebilecekleri düşünebiliyor musun?" Dedi avukat damarı kinle kabardı.

 

"Bunu göze almıştır bana bu bilgiyi verirken Derya, eminim kılıfına uydurmuştur ama Barlas'tan vazgeçmedim amacına ulaşamadı. Belki gerçek ailem hiç bulamayacağım ama ben zaten gerçek bir ailenin içindeyim." Dedim acı bir kabullenmişlik ile.

 

"İyi de güzelim belki de o insanlar da yıllardır seni arıyorlar, gerçek bir anne gerçek, bir kardeş, bir ağabey, bir abla, bir baba belki..." deyip duraksadı. "Bir aile Benan bunu nasıl elinin tersiyle itebilirsin? Bir ipucu olsun yakalayamadın mı?"

 

"Sadece aynı gün doğum yaptıklarını ve istenen bir bebek olduğumu biliyorum ama hastane kayıtlarında falan kaldığını zannetmiyorum." Dedim dudak bükerek. "Çok üzüldüler diye de acıtasyon yapmayı bırakmadı tabii ki, bilmiyorum belki doğru belki gerçek değil ama bir yerler de ailem olsa hisseder miydim?" Diye sordum sanki cevabı Deryada gibi.

 

Biraz yaklaşıp sarıldı bana,

 

Bu işin peşine düşeceğim Benan gerekirse Umut'u sıkıştıracağız, işin aslını öğreneceğiz? Barlas biliyor mu? diye sordu.

 

Başımı iki yana salladım hızla,

 

"Hayır hayır bilmiyor bilmemesi lazım Derya, beni bir şeyle tehdit ettiklerini biliyor ama aileme karşı onu tercih ettiğimi bilmiyor. Bilirse çok üzülür neye karşı onu seçtiğimi bilmeden bile seni bu kadar üzecekse benden vazgeçebilirsin ben seni hep seveceğim diyen bir adam o."

 

"Offff..." dedi Derya "Bu kadın kötülükte sınır tanımayacak mı Benan çevirdikleri dolap ne neye ortak etmeye çalışmışlar seni?" Dedi bu kez.

 

"Kıbrıs'taki sperm bankası için yurdun dört bir yanındaki tüp bebek merkezlerinde gizlice numuneleri depolayıp Kıbrıs'a kaçırmayı planlıyorlar." Diye basitçe anlattım.

 

"Yuh...!" dedi Derya büyük bir şokla "Artık şeytanlık bu... Bunu yapanlar insan olamazlar Benan."

 

Kesinlikle katılıyordum...

 

"Evet insan olamazlar Derya ama maalesef bir de üstüne ben onları ailem zannediyordum." Diye söylendim.

 

"Şimdi ne olacak peki?" Dedi merakla.

 

"Umut operasyonun içinde hatta benim nişan yapmama da bunun için müsaade etmiş, hatta daha üstüne beni Barlas'ın yanına gönderen de o. Şimdilik operasyonun dışındayım ama artık o insanları köşeye sıkıştırmaları yakın diye tahmin ediyorum." Dedim bildiğim kadarıyla.

 

"Aklım almıyor ya bu nasıl bir para hırsı? Bu nasıl bir şey...? İnsanlara sağlıkları, umutları, evlat sevgileri üzerinden nasıl bir prim kazanmaktır." Dedi isyanla.

 

"Beni niye koparmış ailemden biliyor musun? Kocası onu terk etmesin diye ölü doğan bebeğinin yerine beni koymuş... Hiç düşünmeden, hiç acımadan, başka bir kadının çekeceği acıyı asla hesaba katmadan..." Dedim içimde yanan ateşi dışa vurdum.

 

"Hatta o acıyı bana eğlenerek anlattı, o kadın bir canavar Derya yapacaklarının bir sınırı yok. Zarar veremeyeceği rahatsız etmeyeceği hiçbir şey yok, hiçbir kutsalı yok."

 

Derya sıkıntılı bir nefes alıp verdi,

 

"Bu böyle olmaz Benan ailenin peşine düşmelisin, belki de çok kolay bir şekilde bulacağız. Denemeden bilemeyiz ümitsiz olmak sana yakışmıyor. Barlas bilmesini istiyorsan bilmez ama ben aklımı biraz toparladıktan sonra bu işin peşine düşeceğim." Dedi.yine beni şaşırtmayarak.

 

Gülümsedim Derya'nın olduğu yerde gülümsememe mümkün müydü

 

Belki bütün ailemi çekip almışlardı elimden ama o benim olmayan ablamdı kan bağım yoktu ki can bağım vardı, onu da kesip alamazlardı zaten.

 

"Sen iyi ol önce Derya, sen iyi ol... bebeğin iyi olsun... Boran iyi olsun siz iyi olun... Sonra bunların hepsi yerini bulduktan sonra... Biliyorum ki benim için de her zaman savaşacaksın çünkü sen benim ablamsın."

 

İkimizin de gözleri dolarken,

 

"Ay benim hormonlarım zaten halay çekiyor, neden ağlatıyorsun beni!" deyip terslendi.

 

"Senin hamile hormonlarını severim ben hamiş." Dedim yanaklarını sıkarak.

 

"Eee... Düğün ne zaman?" Dedi konuyu hemen değiştirip, hiç sevmezdi gözü yaşlı işleri.

 

Uydum ona,

 

" Aslında nisanda olmasını istiyordum ama bu yaşananlardan sonra bir an önce olması en iyisi diye düşünüyorum."

 

"Ne yaşandı ki?"

 

Çalıştığımız okulda bir öğretmen üzerinden barlasa iftira atmaya çalıştılar. Hem de öğrencisin taciz ettiği iddiasıyla

 

Ne bugün şaşırmalara doyamıyordu maalesef arkadaşım

 

Öyle maalesef neyse ki bu meseleyi bir şekilde kapattık aklandı ama Barlas çok üzüldü. Bunu yapan benim ailem olduğunu biliyorlar Derya ama hiç kimse beni suçlamıyor biliyor musun onlar suçlamadıkça Ben daha çok üzülüyorum. Benim yüzümden adına leke gelmemiş bir insan tacizle anıldı. Benim nişanlım Derya evleneceğim insan.

 

Burukça gülümse yeter ya bana,

 

Bunların parlasın pek umurunda olduğunu zannetmiyorum yanında olman yetiyormuş gibi görünüyor.

 

Ona yetiyor ama ben çok üzülüyorum... Hatırlamıyorsun ama parlasın ailesi çok özel insanlar Sen de onları çok sevmiştin.

 

Barlas gibi bir kahramanı yetiştirdiklerine göre daha hızlı beklenemez diye nokta atışı bir tespit yaptı.

 

Bundan sonra gündelik olaylardan eskiden yeniden konuşarak akşama ettik hatta selfi ile beraber akşam yemeklerini hazırladık çok tatlı bir kızdı Derya'ya da çok bağlanmıştı belli.

 

Belki yaşı çok küçüktü ama bir abla gibi Derya Hanım her hareketini gözlemliyordu yemeğini çayını kahvesini ilaçlarını o bir çalışan işveren ilişkisi değildi bu bir abla kardeş ilişkisiydi.

 

Akşam yemeğini yiyip yola çıkmaya karar verdik yemek masasında gün içerisinde daha önce konuşulmadığı belli olan bir konu açıldı.

 

"Tuncay ile kurduğumuz ortaklığı biliyorsun Barlas, Mardin'e dönmezsek diye köklü bir iş kuruldu, işin açığı Tuncay hiç bu yükü altına girecek bir döneminde değildi. Hatrımı çiğmedi sağolsun ama Derya Mardin'e dönmek istediği için tüm yük de arkadaşımın üzerinde kaldı." Dediğinde Derya bunlardan habersiz olduğu için sanırım şaşkın bir bakış attı Boran'a.

 

O ise kendi derdindeydi,

 

"Tuncay çok vefalıdır Barlas ama ben yükünü artırmak istemiyorum. Sitem etmese de zorlandığının farkındayım. İşin özü bana güvenilir biri lazım, eğitimi önemli değil Tuncay çok kısa zamanda yetiştirir zaten. Tuncay'ın kardeşinin yaptığı yeni sitede bir de ev almıştım, orayı kullanabilir. Dediğim gibi yeter ki güvenilir biri olsun."

 

Barlas dikkatlice dinledi, hatta uzun uzun ölçtü biçti kafasında ama ne düşünüyor çözemedim.

 

Bu Tuncay denilen adam karakolun kapısında karşılaştığımız ilginç beyefendi olabilir miydi?

 

"Ben bir kafama danışayım Boran aklıma yatan biri olursa ararım seni." Dedi en sonunda.

 

Başını hafifçe eğerek onayladı Boran, sonra ise söylemesem olmaz tadında ekledi,

 

"Benim gönlümden geçen tek isim sensin aslında ama işine bağını biliyorum, Benan ile aynı okuldasınız üstelik... Ama öğretmenliği bırakmayı düşünürsen bu teklifin ilk muhatabı sensin Barlas."

Bu açık söyleyişte Barlas'ın kilidini kırdı,

"Benan ile istişare etmeden bir şey demek istememiştim ama son yaşanandan sonra benim de meslekten soğuduğum bir gerçek. Herkese her veliye acaba ile yaklaşmak istemiyorum." Dedi.

Boran tahmin etmiştim der gibi başını sallarken Derya ikisinin arasındaki diyaloğu tenis maçı izler gibi izliyordu, muhtemelen Mardin'e gelmek istemediği takdirde Kayseri'ye yerleşeceklerini, bunun için bir ev alınmış olduğunu duymak onu şaşırtmıştı.

"Dediğim gibi arkadaşım benim gönlümden geçen senin bu işin başında olman Tuncay da tanıyorsun o sana işi öğretir. Yapamayacağın bir şey yok zaten, sadece güvenilir birinin benim yerime orada işin başında olması gerekiyor. İki ya da üç ayda bir ben imza için uğrayacağım." Diyerek tekrar cesaret verdi.

Bu kez,

"Ne dersin?" diyerek bana döndü Barlas, dudak büktüm aklımın ucundan bile geçmeyen bir şeyi şu anda konuşuyor olmak benim için beklenmedikdi.

"Yani okula dönsen de Salih Bey ile nasıl çalışırsın bilmiyorum Barlas, bu senin için çok yıpratıcı olacak. Önüne böyle bir fırsat geçmişken değerlendirmen bence mantıklı." dedim

"Benim orada olmayışım seni üzecek mi Benan? Benim tek kriterim bu. Karar vermemdeki tek etkende bu olacak." Diye netliğini konuşturdu.

"Seninle beraber çalışmak keyifli tabii ki ama senin keyif almadığın bir ortamda benim için durmam da benim bencilliğim olur. Zahide hoca var, Merve var, Melih destek oluyor zaten her zaman yalnız kalmam ben orada Barlas. Herkesin de hakkından gelirim bunda da şüphen olmasın." Dedim esas aklının kaldığı kısma atış yaparak.

Bu dediğime güldü,

"Onu son olayda gördük canım duvardan duvara vurmuşsun kızı." Dedi.

Hak etti...

"Yani anladığı dilden konuştum diyelim" dedim havalıca saçlarımı geriye savurup.

Bu söylediğim de Derya keyifli bir kahkaha attı.

Yemekten sonra yola koyulduk,

"Benan eminsin değil mi güzelim benim orada olmamam senin için sorun olmayacak? "

İçine sinmiyor olacak ki tekrar tekrar soruyordu,

"Eminim Barlas zaten geldiğimde de senin orada olduğunu bilmiyordum ama benim için en güzel sürpriz de sen oldun."dedim.

"Hım..." Dedi keyifle "En güzel sürpriz sensin diyorsun." Dedi tekrar duymak ister gibi.

"Öyle tabii hem de akşama kadar seni özlemek çok keyifli olabilir, bir araya geldiğimizde bu özlemin tadını daha güzel çıkarabiliriz." Diyerek kışkırttım.

Yoldan gözünü ayırarak bana kısa bir bakış attı

"Öyle diyorsun.... yaniiii düşündükçe iş bana daha bir cazip gelmeye başladı. " Dedi bana uyarak.

"Yalnız benim aklımda taşınmak fikri hiç yoktu Barlas bahsettikleri eve taşınmayı düşünüyor musun? " Diye sordum.

Dudak büktü,

"Açıkçası benim aklımda da taşımak fikri yoktu Benan, ama nereye kadar o çatı katında yaşayabiliriz onu da bilmiyorum. İlerleyen zamanda iki daireyi birleştirmeyi falan düşünmüştüm ama hamile olsan bu kadar katı çıkamazsın." Demesini hiç beklemiyordum kulaklarıma kadar Ateş bastı,

"Bu kadar detaylı düşündüğünü bilmiyordum." diye şakaya vurdum.

"Yani bazı detayları düşününce insanın aklına sonuçlarda geliyor." Diyerek açık oynadı kartlarını.

"Ben çok isterim bir bebeğimiz olsun Sen istemez misin?" Diye de ekledi.

"Ben de isterim Barlas ikimiz de küçük değiliz artık zaten ayrı geçmiş beş yılımız var bundan sonrasında hızlı gitsek iyi olacak." Dedim ona katıldığımı belli edip.

"O zaman bir ara gidip bakarız senin de kafana yatarsa düzenimizi oraya kurarız." Diyerek sonucu odaklandı.

"Annemler özellikle de Yasemin bu işi biraz bozulabilir. " Demesem olmazdı.

"Annem akıllı ve anlayışlı bir kadındır Benan ama Yasemin için aynı şeyi söyleyemeyeceğim ben de sizinle geleceğim bile diyebilir. " Dedi.

Son dediğine ikimiz de güldük bu yaşanabilirdi.

Her ne kadar Barlas'a destek olmak istesem de hem iki günlük yol yorgunluğu hem de saatin ilerleyişi ile ara ara uykuya dalarak yolu tamamladık.

Nermin Sultan mükellef bir sofra kurmuş kahvaltıya bizi bekliyordu,

"Annem Derya nasıl vallahi siz oradayken arayıp sormamak için zor tuttum kendimi. Hatırlamıyor olunca iyice kafasını da karıştırmak istemedim. Ah benim güzel kızım neler gelmiş başına?" Dedi üzgünce.

"Vallahi yani hatırlamaması değildi Boran'ı unutmuş olması büyük sıkıntı, adam gözünün içine bakıyor ama Derya'nın umurunda değil. Hamilelikte iyice hormon dengelerini bozmuş bir an önce hatırlar inşallah." Diyerek kısaca durumu özetledim.

"Bozmaz mı çocuğum her şeyi ağlayası geliyordur onun şimdi. Boran'ın da sınavı bitmedi demek ki yavrum." Dedi çayları doldururken.

"Ablaların gülü gelmiş" diyerek mutfağa dalan Yasemin'le bizim sarılmamız her zamanki gibi şiddetli oldu, kendisi beni bir sağ bir sola sallarken elinden Barlas'ın çekişiyle kurtuldum.

"Kızım bırak boğacaksın!" Diyen Barlas dağılan saçlarımı düzeltmeye çalışıyordu.

Sanki çocuğun arkadaşından kurtarıp da sağına solunu düzelten anneler gibiydi şu an.

"Ay yemedik karını al senin olsun." Diye triplendi Yasemin.

" Yemedin de severken boğacaksın. Hem beni özlemedin mi sadece ablanı mı özledin? " Dedi esas derdini söyleyerek.

"Ay Benan abla bu bizi kıskandı." Diye kıkırdadı Yasemin.

"Derya abla nasıl her şeyi unuttuğuna inanamıyorum." Diye ciddileşerek konuya giriş yaptı.

Derin bir nefes alıp verdim,

"Vallahi şaka gibi ama öyle Yasemin Boran an abin perişan."

"Yaa..." dedi üzüntüyle.

"Sorma yani neredeyse sadece Boran'la olan kısmı unutmuş. Sanki ceza gibi..."dedim düşündüğümü söyleyerek.

"Gerçekten öyle çok üzücü." Diye beni onayladı.

"Hayırlısı olsun kızım vardır her şerde bir hayır sıkmayın canınızı yakında hatırlar hatırladığı gibi de Boran'ı üzdüğü ne kadar zaman varsa hepsini telafisini yapar. Derya bu merak etmeyin." dedi Nermin Sultan.

Masaya geçip kahvaltıya başladık Beyler biraz daha erken çıkmışlardı pazar olmasına rağmen Semih babanın işine yardım etmek için Hakan ve Kaan da gitmişti.

"Anne..." diyerek bir giriş yaptı Barlas

Masadaki dikkatini oğluna verdiler Sultanım,

"Boran bana bir iş teklif etti, Derya gitmek istemezse diye burada bir ortaklık kurmuştu, şimdi de o ortaklığın başında güvenilir birine ihtiyaçları var. Bana güvenilir birini bulmamı rica etti ama aklımda da benim olduğumu söyledi. İşin aslı şu son olanlardan sonra okulda devam etmek istemiyorum."Demesi ile Nermin Sultan anlayışla gülümsedi,

"Kolay şeyler yaşamadın oğlum haklısın bir şey diyemem, ortağı kim?" Diye sordu.

" Ortak Tuncay anne yabancı biri değil tanıdığım bildiğim düzgün insanlar, zaten benim aklıma da bunun için biraz yattı." Bir de deyip ona baktı.

Onun bakışıyla Yasemin ve Nermin Sultan'ın da bakışları beni buldu.

"Boran burada yaşayacaklarını düşündüğü için bir ev satın almış, orayı da bu işi yapacak kişiye tahsis etmeyi düşünüyorlar. " Diye ortaya bombayı bıraktı.

"Ya hayır...! "diye mevzuya ayan Yasemin hemen cırladı.

Onun ani tepkisine tezat Nermin Sultan biraz düşündü,

"Ben burada oluşunuzdan, varlığınızdan çok mutluyum oğlum, senin yerin ayrı Benan'ın yeri ayrı ikiniz için de söylüyorum. Ama bir düzen kuracaksanız en başından kurmanız en güzeli, böyle kalmayacaksınız siz de ailenizi büyütmek isteyeceksiniz. Ben ne zaman ihtiyacınız olsa buradayım." Dedi beni şaşırtmayarak.

"Ya anne gitmeyin diyeceğine neler söylüyorsun ya... Gitmeyin Benan abla." Diyen Yasemin'e boylu bükerek battım.

"Annem haklı fıstık ama ne zaman istersen odan hazır. İstediğin zaman gelirsin kalırız sohbet ederiz kız geceleri yaparız." Dedim gönlünü almak için ama o huysuzca dudaklarını büzdü.

"Sonra kıskandı oluyor kızım ben de gidiyorum. Sen sadece Benan ablana mı üzülüyorsun?" Diye araya girdi Barlas.

Yasemin tek omzunu kaldırıp indirirken,

"Anne bu kız çok abiciydi Benan bunun ayarlarını bozdu." Diye annesini kız kardeşini şikayet etti.

"Ne istiyorsun Barlas gelin görümce kavgası mı etsinler Canına minnet bil otur işte oğlum." Diyenler mi Sultan objektifti.

Aradığı desteği bulamayan Barlas yemeğine dönerken Yasemin'e göz kırptım o da bana öpücük attı meseleyi çözdük demekti bu.

Bizden ayrılmak istemezdi ama bize de kıyamazdı.

Pazartesi olunca Barlas istifasını verdi ben işe devam ettim bu okulda şok etkisi yarattı. Kimse Barlas'ın öğretmenlikten vazgeçeceğini düşünmüyordu. Açıkçası ben de düşünmezdim ama bu son olay onda büyük bir kırılma noktası yaratmıştı.

Tuncay dedikleri adam benim karakolda gördüğüm adamdı, Barlas'ın yıllardır tanıdığı üniversite hayatına kadar dayanan bir arkadaşlıkları vardı. Daha doğrusu Zahide hocanın eşiyle Barlas üniversiteden arkadaştı. Onun abisi olan Tuncay beyi de daha öncesinden tanıyorlardı.

Barlas'sız geçen bir haftayı tamamladığımızda okul çıkışı kapıda beni beklediğini gördüm, etrafını saran öğrencilerle sohbet ediyordu ama bir gözü de kapıda beni bekliyordu.

Beraberce arabaya geçtiğimizde eve değil başka bir yere gittiğimizi fark ettim,

"Barlas eve gitmiyor muyuz hayatım? " Dedim

"Sana bir sürprizim var ezelim. " Dedi neşeyle.

Onun sözüyle şaşkınca etrafıma baktım nereye gidiyorduk ki.

Çok sürmeden etrafımızda lüks villalar belirmeye başladı bu yolu hatırlıyordum Savaş abinin eşi Serap için geldiğimiz muhitti burası.

"Burası?" dedim.

"Aynen güzelim Savaşların oturduğu bölge, Boran buradan bir villa satın almış hatta yarı yarıya dayayıp döşemiş beğenmediğimiz her şeyi değiştirebileceğimizi söyledi.Ben de seninle beraber bir bakalım istedim." Deyince şaşırdım kaldım.

"Yaa bu kadar çabuk mu? Ben düğüne yakın bu işlerin peşine düşeriz diye düşünmüştüm." Diyebildim.

"Düğüne yakın düğün işleri ile uğraşırız, evimiz hazır olsun ki kafamızda rahat olsun." Dedi.

Haklı olduğu için sessiz kaldım.

Savaş abilerin evine çok da yakın olmayacak bir villanın önünde durduk. Biz bu yola çıkarken villada yaşayacağımızı hiç düşünmemiştik ama kısmetten ötesi de olmuyordu demek ki.

Elimi tutan Barlas eve doğru yürüdü elindeki anahtarla kapıyı açtı benim geçmem için yol verdi ve içeriye girdik, evler aynı plan olmalı ki o gün Serap'ı bulduğum salon gibi, yemek kısmı bir basamakla yükseltilmiş geniş ferah alan bizi karşıladı. Bir oturma grubu yemek masası ve birbiriyle uyumlu mobilyalar yerini almıştı.

"Açıkçası kimin zevki bilmiyorum ama gayet güzeller." dedim.

"Sürpriz olacağı için burada bir iç mimarla anlaşmış Boran, bence de iyi iş çıkarmışlar burayı lojman gibi düşünebiliriz hım?" Deyip gelip belime sarıldı.

Başını boyun girintime yerleştirip evin dört bir tarafına gözlerimizi beraber dolaştırdık. "

Sevmediğin hiçbir şeyi seviyormuş gibi yapma Benan. Paramız var istediğin her şeyi değiştirebiliriz, hiçbir hevesinin içinde kalmasını istemem." Diye tamamladı cümlesini.

Başımı çevirip yanağına minik bir öpücük kondurdum,

" Benim tek hevesim sensin Barlas senin yanımda olduğum bir evde her şey tamamdır, hiçbir şeyin eksikliğini hissetmem."Deyip dönüp kollarıma boynuna doladım.

Dudakları dudaklarıma ağırca kavradı, şükür içeren bir öpücüktü, yanında olduğuma şükür, onu sevdiğime şükür,bir arada olduğumuz her an için bin şükür.

Saçlarımı omzumdan geriye atıp gözlerime baktı,

"Bazen rüya görüyormuşum da uyanacakmışım gibi oluyor biliyor musun? O kadar alışmışım ki yokluğuna varlığında nasıl yaşanır kavrayamıyorum." Dedi.

İçli bir nefes çektim,

"Seni çok seviyorum Barlas iyi ki beni bekledin." Diye döküldü dudaklarımdan.

Gülümseyip küçük bir öpücük daha çaldı, bende seni demenin kısa yoluydu öğrenmiştim artık.

"Gel hadi mutfağa da bakalım." Diyerek bir yere çekeledi beni.

"Bakalım tabii şefim,Barlas şef kim bilir bize ne güzel yemekler yapar bu mutfakta."Diye dalga mı geçtim.

"Mutfağı Savaş alanına dönüştürmemi istiyorsan sen bilirsin güzelim, ama bulaşıklara yardım edebilirim. "

Kıkırdadım bu söylediğine gerçekten çok beceriksizdi,

"Ben şurada oturup beni seyret, ben başka yardım istemem hayatım." diyerek adada tezgahın yanındaki bar taburelerini gösterdim.

"Şahane plan bayıldım." dedi

"Eee... Ben de sen bulaşıkları yıkarken oradan seyrederim." diye tamamladım cümlemi.

Boynuma bir öpücük kondurdu. Sanırım bu da olur demekti.

Üst katlar boştu odalara herhangi bir seçim yapılmamıştı demek ki. Belki de oraları Derya'nın zevkine göre döşeyecekti Boran. Buna sevindim en azından uyuyacağım odayı kendim düzenlemek isterdim.

El ele aşağı inerken Barlasın telefonu çaldı, açtı karşı tarafı dinledi kaşları havalandı bu hale beni de meraklandırdı.

"Kötü bir şey mi oldu Barlas?"diye sormadan edemedim.

Adımlarını hızlandırıp bizi aşağıya indirdi orta sehpanın üzerinden televizyonun kumandasını bulup açtı. Bir haber kanalını denk getirene kadar hızla gezindi. Ve sonunda aradığımızı bulduk

'Devagil ailesinin sahibi olduğu hastaneler grubuna büyük bir yolsuzluk soruşturması kapsamında el konuldu. İddialar arasında organ kaçakçılığı, yapılmayan tahlil ve operasyonların yapılmış gibi gösterilmesi gibi korkutucu iddialar var.' diyordu spiker.

"Barlas." dedim şaşkınlığıma karışan sevincimle.

"Operasyon bitmiş güzelim arayan Umut'tu, sperm bankası operasyonu gizli tutuluyor onun dışındaki bütün yolsuzluklarını herkes bilecek. "

Sevinçten akan birkaç damla gözyaşım yanaklarımı bulduğunda Barlas onlara şefkatle sildi.

"Bitti güzelim yolun sonuna geldiler aldıkları bütün mazlumların ahları bir bir çıkacak onlardan." Dedi.

Benim ahımla çıkar mıydı acaba, ailemi bulmam için geride kalan bir delil belki bir iz bulabilir miydim?

 

Evet 4300 kelimelik upuzun bir bölüm ile geldim.

 

 

 

 

   

 

   

   

 

 

 

   

 

   

 

 

 

 

 

 

 

 

Bölüm : 23.05.2025 10:14 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...