14. Bölüm

(12)

Zeynep Özel
zambak03

< Hakim bakış açısı >

 

Kulağında aptal bi kulaklıkla ve patlak kullanılamayan lastikli bir arabanın yanında durmuş öfkesine hakim olmaya çalışan Serkan bu rezil durumdan nasıl kurtulacağını düşünüyordu, hele bi o kadını yakalasındı ona bütün bunların hesabını tek tek soracaktı !

Kaç yıllık ömründe böylesine çaresiz bir an hatırlamaya çalıştı:

Yoktu.

Yaşadığı yoğun stres yüzünden göğsü hızla inip kalkarken bir kaç çatırtı sesi duyuldu sık ağaçlara sahip karanlık ormandan. Refleksle bütün vücudu gerilirken şüpheci bir tavırla oraya döndü Serkan, gözleri hafif kısılmış bütün dikkatini gelecek olan yeni bir sese vermişti, belki de Alev gelmişti ? Ne de olsa genç kadın oyun oynamayı seviyordu.

Veya yine takım elbiseli bir kaç adamdı ?

Sahi kimdi bu kadında emrine çalışan bu kadar adam vardı ?

Kuruyan dudaklarını ıslattı Serkan, beklediği her saniye daha da geriliyordu, bu uzun bekleyişi bölen şey uzun sık ağaçların arasından derin karanlığı bölen bir çift sarı parlak göz oldu...

Nefesi kesildi Serkanın, gözleri kocaman olurken eli istemsizce yerinde olmayan silahına gitti, doğru ya ! koca ormanda savunmasızdı.

"Birkaç küfür savurdu istemsizce, ama panikle değil; öfkeyle. Elinde olmayan bir korku kaplamıştı içini. 'Sikerler böyle işi,' diye geçirdi içinden. Ölmek için çok gençti, hem de bir koca kedinin dişleri arasında değil !"

O sarı gözler, karanlığın içinde iyice belirginleşti. Turuncu kürkün üstüne işlenmiş siyah çizgiler yavaş yavaş ortaya çıktı. Artık neyle karşı karşıya olduğunu biliyordu...

Kaplan

Tuttuğu nefesini öyle yavaşça verdi ki Serkan neredeyse kendisi bile duyamayacaktı nefes sesini, en ufak bir hatanın bu gözü dönmüş, aç ve vahşi kaplanı tetikleyeceğini iyice kazıdı aklına, o sırada kulağına dolan ses ona tek tehlikenin Kaplan olmadığını hatırlattı:

"Serkan, kaplanla baş başa kaldın, nasıl keyfin yerinde mi?"

"Bu kadın resmen onunla oynuyordu. Tıpkı bir çocuk, oyuncağını nasıl döndürüp çevirirse, Alev de onu öyle yönlendiriyordu."

Yalnızca şimdilik sakin kalmalıydı." unutma Serkan en ufak bir hareketin canına sebep olur " Diye geçirdi içinden sert bi ses tonuyla, kendi kendiyle konuşurken de fazla sert ve ketumdu.

Kaplanla olan bakışmasını fazla sürdürmedi, gözleri tuzağa düşmüş olmanın verdiği hırsla etrafı tararken bir yandan da kaplanın hareketlerini izliyordu, her an tetikte olmalıydı.

Arabaya geri giremezdi

Koşabilirdi ama nafile. Kaplan, bir göz açıp kapayıncaya kadar onu yakalayabilirdi. Bunu bilmek bile nefesini daraltıyordu.

Ne kendimi savunacağım bir alet ne kaçacağım bir yer var diye düşünürken gözü bir yere takıldı: kaplanın biraz arkasında yerde duran uzun ve kalın bir daldı bu.

Gözü hevesle parladı, Serkanın içinde olan umut bir nebze de olsa büyümüştü şimdi. O bunun mutluluğunu yaşarken bi hırlama doldu kulağına, hemen kaplana doğru döndüğünde son anda hamleyi fark ederek kenara kaymış ve kaplanın akşam yemeği olmaktan kurtulmuştu.

Arabaya çarpan Kaplan sersemlerken Serkan bir saniyesini bile boşa harcamadı ormana doğru koşarken Kaplan çoktan toparlanmış ve oldukça aç bir şekilde avını kovalıyordu

Eğer konuşabilseydi, açlığını anlatmaya gerek bile duymazdı. Gözlerindeki vahşi parıltı her şeyi söylüyordu. Serkan, belki de kaçmayı bırakıp kendi ayaklarıyla ona doğru yürümesi gerektiğini düşünürdü.

Büyük patilerin toprakta çıkardığı o gerici ve ürkütücü sesi duydukça hızlandı Serkan, aldığı nefes ona yetmiyordu, sanki boğuluyormuş gibi hissediyordu artık.

Koştuğu yol hep bu kadar uzun muydu, neden şimdi fark ediyordu ?

Serkanın nefes nefese kalmasına sebep olan bu koşuşturma kaplanı zerre etkilemezken aralarındaki fark gitgide azalıyor, kaplan ondan kaçan avını gördükçe hırslanıp daha da acıkıyor ve hızlanıyordu.

O an bir şey oldu, Serkan ve Kaplan arasındaki dövüşün kaderini değiştirecek bir şey.

Serkan hiç arkasına bakmadan hızla koşarken bir ses duydu, bütün ormanın yankılanmasına sebep olan hatta ağaçta muhabbet eden kuşları korkutup kaçıran bir kükreme kapladı etrafı.

Daha da telaşlanıp hızlandı Serkan ama sonra durdu, içine garip bir his çöktü.Bir şey ters gidiyordu, az önce arkasında duyduğu o yırtıcı adımlar şimdi yoktu. Yerini acı dolu inlemelere bırakmıştı."

Yinede emin olamadı Serkan, hızını biraz düşürsede bir süre daha koşmaya devam etti. Ne zaman ki kendini tamamen güvende hissetti o zaman bir ağacın araksina geçerek nefes almak için kendisine zaman tanıdı.

Hafifçe öne eğilmiş bir ali göğsünde derin nefesler alıp verirken bir yandan da başındaki hafif dönmeden kurtulmaya çalışıyordu. Kaplandan kaçayım derken bir o yana bir bu yana çok dönmüştü.

" Sikeyim şu anda ofisimde sıcak bir filtre kahve yudumlayabilirdim ! "Diye geçirdi içinden yine sert bir üslupla ardından Sinan' a ve Beste'ye bir kaç küfür savurdu, hem çaresizlik hem de öfkeyle.

Sinan şimdi yanında olsa çok daha kolay olurdu ölmemek.

Tam tehlikenin geçtiğini biraz da olsa rahatladığını düşündüğü sırada kulağına yine Alevin sesi doldu, dinlemek istemiyordu elinde olsa söküp atardı bu kulaklığı kulağından ama işte... şimdilik tek iletişim aracı buydu.

" Nasıl gidiyor Serkan , kaplandan kurtulmak seni baya zorladı sanki ? Yinede hakkını yemek olmaz çoktan parçalara ayrılırsın diye düşünmüştüm. "

O burada tek başına silahsız ve tamamen savunmasız bir haldeyken bu kadının bu kadar rahat ve alaylı bir halde olması o kadar çok battı ki Serkan'a, elinde olsa kadının yanına gidip onu öldürecekti hemen şimdi.

" Dikkatli ol Alev, sakın buradan kurtulduğumda seni yakalamama izin verme yoksa geride sana dair hiçbir şey kalmayacak "

Serkan'ın sesi yüksek çıkmadı aksine dişlerinin arasından sızan tehditkar bir tıslamayla konuştu. Düşmanını az çok tanıyordu artık.

Ne sanıyordu ona kanıp sinirleneceğini mi ?

Asla !

Kendini kaybedip bu ıssız ormanda bir de kendi siniriyle uğraşamazdı.

Kendini biliyordu. Bir kez başlarsa asla durmazdı.

Durdurulamazdı.

Ne yapması gerektiğini düşündü bir süre yaslandığıı ağacın gövdesinde, hava gitgide kararırken her geçen saniye daha da geriliyordu.

Gece orman kendi başına zaten tehlikeliyken bir de peşinde kim olduğunu hala tam çözemediği ama tehlikeli olduğuna emin olduğu bir kadın vardı.

Uyumaya bile vakti yoktu.

Bir an aklına evden çıkarken koluna taktığı saat geldi ve bileğini yokladı, en azından saatin kaç olduğunu bilse daha iyi hissedecekti.

Ancak maalesef koşuşturma esnasında düşürmüş olmalıydı saatini, yokladığı yerde sadece bir boşluk vardı.

Öyle yoğun bir belirsizliğin içine çekildiğini hissetti ki o an Serkan ne yapsa nafileydi sanki.

Evine kilometrelerce yol vardı. Yürümesine imkan yoktu.

Peşinde ne halde olduğunu bilmediği bir kaplan vardı, sahi Kaplan peşini neden bu kadar çabuk bırakmıştı ki ?

Çok fazla düşünmek istemese de içerde bir yerlerde o kaplana ne olduğunu deli gibi merak ediyor, duyduğu acı iniltiye rağmen durup kontrol etmediği için pişmanlık hissinde boğuluyordu.

Orada öylece karalar bağlamanın vakti olmadığının farkındaydı, kaplanı kontrol etmek istesede tehlikeli olduğu için o yanını hemen susturdu.

Ne yapacağını bilmese de şimdilik hedefinin herhangi bir vahşi hayvana yem olmadan hayatta kalmak olduğunu biliyordu.

O sıra oldukça eğlenen ve küstah bir ses geldi:

" Biraz dinlendin mi Okyanus ? Her şey yeni başlıyor umarım küçük gösterime hazırsındır. "

İçine derin bir nefes çekerken daha ne kadar dayanabileceğini düşünmeden edemedi, bu kadının sınırları olmadığını her geçen saniye daha da net görüyor ve anlıyordu.

Düşmanını anlamak hoşuna gitsede şuan bununla övüneceği bir konumda olmadığının bilincindeydi, önceliği canıydı.

Enerjisini fazla harcamamaya dikkat ederek ormanda ilerlemeye başladı, en azından ne yöne gideceğini biliyordu:

Kuzey.

Ağaçların yosun olmuş yönüne bakarak bildiği küçük bilgilerle yürümeye devam etti. Aslında yola çıkabilse belki her şey daha kolay olurdu ama kaplandan kaçarken yolu tamamen kaybetmişti.

Ormanda kaç dakika yürüdüğünü bilmese de istemeden kendini fazlasıyla yormuştu Serkan, kendini güçlü olduğuna ikna etmeye çalışsada havanın iyice kararmasıyla içindeki umut da yavaşça sönmüştü.

Olduğu duruma rağmen hâla omuzları dik bir şekilde yürümeyi nasıl başardığını kendisi bile hayret ederken biraz ilerisinden konuşma sesleri duydu.

Veya duyduğunu sandı.

Saniyelik de olsa duyduğu sese doğru içinde yeşeren tatlı bir heyecanla, kurtulma umuduyla o yöne döndü, kuzeye gitmek umurunda değildi yalnız olmadığını bilmek istiyordu. Ya da en azından düşman olmayan birini görmeye ihtiyacı vardı.

 

Evvetttt bölümümüz bittii.

Maalesef yazarınız sizi Alev ve oyunlarıyla baş başa bırakıyor

Vaktim yok üzgünüm ama bi sonraki bölümde konuşuruz belki.

Bölümü beğendiniz mi ?

Şimdilik sağlıcakla kalın <3

 

 

Bölüm : 21.02.2025 09:21 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...