24. Bölüm

(22)

Zeynep Özel
zambak03

 

< Serkan Okyanus Kalkan >

 

Karmaşık bir kadın...

 

Güçlü, zeki, oyunbaz.

 

Bir çok kelimeyle anlatılabilecek kadar geniş ancak hiç bir kalıba sığmayacak kadar da kalabalık.

 

Tam diyorum, bu kız sinsi bir olay patlak veriyor ve dünyanın en masum insanı.

 

Sultan Ablayla tanışıyor, hayvanlarla arası iyi, gaddar ama içinde bir yumuşaklık da var, yürürsen varacaksın ancak elini uzatsan çok uzak.

 

Beni ormana bıraktı, aç bir kaplana yem etmeye çalıştı... Ne vicdansız ve vahşi bir kadın.

 

Beni canını hiçe sayıp Fikret’in elinden kurtardı... Ne iyi ve sadık bir kadın.

 

İkisinin de aynı kişi olması çok ironik değil mi ? Bazen onun iki kişi olduğunu düşünüyorum.

 

Alev; Acımasız, hızlı karar veren, vahşi ve duygusuz birisi...

 

Lâl; Yumuşak kalpli, iyilik yapmaktan çekinmeyen, cesur...

 

Ne var ki ikiside aynı kişi ve ben hangisinin gerçek olduğunu sorguluyorum, bu nedenle duygularımı da.

 

İyi hali içimi ısıtıyor, ona bakmadan duramıyorum.

 

Kötü hali içimi hırsa bürüyor, boğmak istiyorum.

 

Bir köprünün iki farklı ucu gibi.

 

Şimdiyse karşımda, öylece duruyordu.

 

Gözleri kocaman açılmış, dudakları hafif aralanmıştı. Her şeyi önceden hesaplayan, her ihtimale bir çıkış yolu hazırlayan o kadın... ilk kez hazırlıksız yakalanmıştı. Onu bulmama hazır değildi.

 

Kızgın mıydım? Hayır.

 

İçimde, kalbimin tam ortasında bir yer cayır cayır yanıyordu. Şaşkınlıkla endişe birbirine karışmış, göğsüme oturmuştu. Buz gibi bir ter damlası şakaklarımdan aşağı süzülürken, ben hâlâ orada öylece, donmuş gibi duruyordum.

 

Bir sırra erişmek güç ister, o sırrı korumaksa kalp.

 

Alev ikisine de sahipti.

 

Ve tam o anda, işte o ses yankılandı odamda:

 

"Abi!"

 

Deniz'in neşeli çığlığı, içimde fırtınalar koparan sessizliği delip geçti. Oturduğu yerden fırladığı gibi belime sarıldı. Küçük kolları beni sarmalarken, ben hâlâ Alev’e kilitlenmiş haldeydim.

 

Sekiz yıldır karanlığımın içindeki tek ışık...

 

Sekiz yıldır dünyadan sakladığım bir yıldız...

 

Sekiz yıllık bir sır.

 

"Abisinin aslanı nasılmış bakalım?" dedim, üzerimdeki soğukluğu silkeleyerek. Eğildim, onun göz hizasına indim. O an içimde bir şeyler çözüldü. Küçük kolları boynuma dolandı, yanaklarımı öpmeye başladı.

 

“Çooook özledim seni!” dedi Deniz, neşe dolu sesiyle.

 

Gülüşündeki saflık... hiçbir planın, hiçbir savaşın parçası değildi.

 

Arkasından Alev’e baktım. Az önceki şaşkınlığı silinmişti yüzünden.

 

Gardı düşmüştü ama hâlâ güçlüydü. Gözleri derin, bakışları sakindi.

 

Hiçbir şey söylemiyordu ama... anlatıyordu.

 

 

“Abi bak, Alev ablam!” dedi Deniz, heyecanla. Küçük eliyle elimi çekti, bizi birbirimize doğru sürükledi. Sahiplenici bir sesle, gururla söyledi bunu. Alev'in yüzüne baktım. O an bir şey oldu:

 

 

İlk kez gerçekten tanıdım onu.

 

 

Alev değildi sadece.

 

Lâl de vardı orada.

 

Aynı bedende iki ruh...

 

Aynı kalpte hem ateş hem su.

 

Ve ben, ikisinin hangisine tutulduğumu bilmiyordum.

 

Belki de ikisine birden.

 

Deniz'in minik elleri beni aşağıya çekiştirdi, düşmanımın... Alev'in karşısına oturttu. Bağdaş kurmuş şekilde ben ona bakıyordum, o da bana.

 

"Ablan? " Dedim sorar gibi bir sesle, ne zamandır buraya geliyordu da bu kadar güvenmişti Deniz. Benden habersiz neler donmustu kim bilir.

 

Odadaki gergin havaya rağmen Deniz aynı neşe ve heyecanla kucağıma oturdu, bu hareket ikimize de aynı şeyi anımsatmış olacak ki Alev ile gozl gözle geldik.

 

Dudaklarımızda minik bir tebessüm... Deniz konuşuyor ama ikimizde o gündeydik.

 

" Bahse var mısın ? Seni yalnızca 5 dakika içinde bana yalvaracağın hale getirebilirim. "

 

" 5000 TL'sine ? "

 

" O kadar az mı, şunu 20 Bin yapalım ? "

 

" Arttırıyorum, eğer başarırsan benden istediğin 2 şeyi sorgulamadan yaparım "

 

" Neden inanayım ki sana ? "

 

" Ben her şeyi yaparım Okyanus, ama yalan söylemem. "

 

" Dediğin gibi olsun, sürem ne zaman başlıyor. Kıvranışını izlemek zevkli olacak "

 

Bu konuşmalar sihnimde yankılandı, o günkü yüz ifadesi, kıyafetleri, gülüşü ve kaybedişi...

 

Benim gülüşüm keyifli bir hal alırken onunki anıların içinde soldu. Yerini küçük bir çocuğun huysuz bakışları aldı.

 

"Anladım abicim "Dedim, oysa Deniz'in ne dediğini bile duyuyordum aklım o anda kalmıştı. " Abi ! Senden oyna bizimle " Diyerek gömleğimi çekiştirdi.

 

Minik, sevimli ve masum halleri dünyamıza çok uzaktı, kendime engel olamadım. Daha sonra Alev ile bu konuyu konuşurdum ancak, şimdi... biraz normal insanlar gibi vakit geçirmeliydim.

 

Tesadüf de olsa Alev'in sakin olduğu bir an yakalamıştım, kendisi olduğu...

 

" Oynarım tabii, ne oynuyordunuz? " Dedim, bir boşvermişlik ve eğlenmek isteyen bir tavırla. Biraz huzurlu vakit geçirmeliydim.

 

" Alev ablamla taklit yapmaca oynuyoruz. "

 

Kaşlarımı çatarak Alev’e baktım, 'bu ne oyunu ' der gibi. O da bilmiyorum der gibi omuz silkti, çoktan bana ayak uydurmuştu.

 

" Ablacım oyunu anlat abine de oynayalım " Dedi Alev. Ondan duydum en yumuşak ve sevecen ses tonuyla.

Şaka gibi olan ama fazlasıyla gerçek bir andaydım.

" Bak şimdi abi ! Hiç ağzını açmak yok, sadece elini yüzünü kullanıp bize neyi taklit ettiğini anlatacaksın. Bilen kazanacak! " Diye büyük bir hevesle anlattı kardeşim, yıllardır yalnız olmanın verdiği heves... Ben her geldiğimde böyle ortaya çıkıyordu.

Küçük kardeşim bana 'sessiz sinema' oyununu anlatmaya çalışıyordu. " Tabii abim, hadi kalk sen başla. Alev ablanla bana da göstermiş olursun " Dedim, hem onu teşvik etmek hem de Alev ile biraz konuşmak için fırsat oluşturdum.

Benim masum kardeşim, koşa koşa kalktı kucağımdan. Tam karşımıza duvara geçti, bende o sıra yerde sürünerek Alev’in yanına kaydım.

Sırtlarımız yatağa yaslı, birbirimize bakmıyoruz ama sanki öyleymiş gibi...

Büyük bir stres var üstümde, odaklanamıyorum bir türlü. Gözüm kayıyor, onu izliyorum.

Bu sırada o benden habersiz Deniz'i izliyor, dudaklarındaki minik tebessümün farkında bile değil. Her zamankinin aksine, ne Lâl ne Alev...

Sanki ikisi tek bir bedende.

İlk başta olduğu yerde dönerek koştu, sonra bir şey unuttuğunu hatırlamış gibi bir ifade belirdi Deniz'in yüzünde. Odanın içinde bir o yana bir bu yana koşuyor bir yandan da ellerini kanat gibi açıp kapıyordu.

Alev de ben de biliyorduk, kuş taklidi yapıyordu. Yine de gizli bir anlaşma gibi bu küçük oyunu sürdürdük.

" Ablacım ne oldun sen şimdi ? Bir türlü anlayamadım ben. " Dedi Alev, ondan beklemediğim kadar tatlı, samimi bir sesle. Bu kadın şuan gözüme çok şey geliyordu...

Şey işte.

" Ben buldum " Diyerek öne atıldım, sanki yeni bulmuş gibi. " Kuş olmuş abisinin aslanı " Soru sorar gibi çıkardım sesimi ama odadaki herkes doğru cevabın bu olduğunu biliyordu.

Bende 'kuş' lafını duyar duymaz yanıma koştu Deniz.

" Evet ! Abim doğru bildi ! Abim bildi " Diyerek beni elimden tuttu, odanın ortasına çekiştirdi. " Sıra sende abii ! "

Bir an Alev ile bakıştık, gülecek gibi oldu ama kendini tuttu. Tek olsak sıkıntı yoktu da bu kadının önünde hayvan taklidi yapmak...

Neyse.

Deniz Alev’in yanına kurulmuş meraklı şekilde bana bakarken bende ne yapacağımı düşünüyordum.

Fil ? 

Beceremezdim, nasıl taklit edeyim ?

Aslan ?

Çok klasik.

Koala...

Beynimde yanan ampulle gülümsedim. " Bu hayvan için biraz yardıma ihtiyacım var ama benim. " Dedim Alev’e bakarak. 'Ne var' der gibi kafasını sallayınca güldüm.

Bir kaç adımda yanına varıp biraz eğildim. " Abicim izninle Alev ablanı biraz alıyorum senden, yardımı lazım. "

Kollarından tutup ondan izinsiz onu ayağa kaldırdım ve tekrar eski yerime geçtim, tabi yanımda onu da çekiştirip.

" Seni hiçbir şey yapma " Ellerimle kollarını iki yanına sabitledim, çenesini tutup hafif yukarı kaldırdım.

Tenimin tenine teması içimi gıdıklıyordu, ben çenesini tutunca bir an bakıştık. Sözler yoktu ancak çok şey konuştuk.

Baş parmağım kısa bir an çenesini okşadı ama sonra toparlandım.

Sakin ol Serkan çocuk var.

Elimi üstünden çektim. " Evet, hazırsanız başlıyorum. " Diye sordum, ama aslında sadece Deniz'e soruyordum. Alev hazır olmasada oyunun içindeydi zaten.

" Evet, evet hadii " diye heyecanla soludu kardeşim. Ona gülümsedim ve bir anda kollarımı Alev’in etrafına doladım.

Beklenmedik bu hareket odada yoğun bir havaya ve sessizliğe sebep oldu.

Sessizlik.

Kulağıma Alev’in yutkunuşu dolunca istemeden gülümsedim, Gözlerimi yumdum. Bir ağaca sarılıyormuş gibi sarıldım ona, tabii ikiside bir şey anlamadı.

Kim nereden bilsin benim kadını ağaç gibi kullanıp koala taklidi yaptığımı.

Sözde oyun yapıyoruz... oysa kalbim vuruyor tiki tak tiki tak.

Odadaki sessizlik devam ederken bir anda beklenmedik bir bağırış koptu. " Abim Alev ablaya aşık! Abim Alev ablaya aşık! Aşık ! Aşık ! " Diye bağırarak yanımıza geldi Deniz ve bir anda kollarımı çekiştirmeye başladı.

Ben elektrik çarpmış gibi Alev'den ayrıldım ancak Alev sırıtıyordu, kımıldamadı bile.

Ona sarılmam hoşuna mı gitmişti ? Sanırım bunu bana asla söylemezdi.

" Abim, Alev Ablaya aşık, aşık aşıkkkkk ! " Diye diye olduğu yerde zıplatmaya devam ediyordu Deniz, bir anda çıkardığı bu curcuna komikti.

Eğilip onu kucağıma aldım ve burnuna bir fiske vurdum. " Ayıp, ayıp. Böyle şeyler büyüklerin yanında konuşulmaz. " Huysuz bir şekilde burnunu ovuşturdu sonra uzanıp kulağımı çekiştirdi.

" Banane ya banane, aşık olmasan sarılmazsın ! Filmlerde hep böyle aşıklar sarılır. Aşıksın işte Aşık! " Diye diye mizmizlanmaya devam edince Alev kahkahayı koyuverdi.

" Demek- Demek abi-n bana aşık- aşık öyle mi ? " Nefesi kesilerek kahkahalar attığım için ona ters ters baktım.

" Evet ! Öyle " Diye bağırınca olaya el attım. Çok yanlış anlaşılıyordum !

" Abicim yok öyle bir şey, hem nereden çıktı şimdi bu böyle ? Sadece sarıldık, arkadaşlarda sarılır. "

Ben konuşuyorum ama nafile, Alev’in şen kahkahası ile birlikte Deniz'in de konuşması artıyordu. Aynı kelimeler zihnimde uçurmaya başladı.

Yapma be oğlum, zaten kalbim karışık. Bir de sen bir kibrit yakıyorsun.

Derin bir nefes aldım ve kendimi ana bıraktım, bir kaç saniye de olsa Alev’in içten ve güzel gülüşünü izledim. Tabii sonra bakışlarıma yakalandı.

Beni öyle hayran hayran ona bakıp görünce utandım, kesin şey düşünmüştür ' niye bana bakıyor yüzümde bir şey mi var '

Kendisi söylemese de çoğu zaman görünüşüne dikkat eden bir insan olduğu belli oluyordu.

Bakışmamız uzun bir süre devam etti o sırada Deniz hâlâ bağırıyor, kendi çapında eğleniyordu. " Bak abi ! Alev ablaya bakarken gözlerin boncuk boncuk parlıyor. Aşıksın sen ! "

" Abicim... " Dedim büyük bir sabırla, biraz daha devam ederse düşüp bayılacaktım utancımdan. " Hadi sen aşağıya in de geçen gün aldığımız abur cuburları hazırla. Bizde geliyoruz şimdi "

Onu yere bıraktım biraz mırın kırın etti ama sonra koşa koşa odadan çıktı. Alev’in yüzünde bir gülümsemeyle...

Şimdi odada yalnızız ve ben hem kendi hem de onun kalp atışlarını duyabiliyorum.

Bu hız bizi zorlayacak gibiydi...

Bölüm bittiii.

İki haftadır bölüm atmadığımız biliyorum ama çok yoğunum, bu yüzden sizlerden çok çok cokkk özür dilerim.

Alev ve Serkan’ın yakinlastigi sahneleri okumamız çok az kaldı bende en az sizin kadar heyecanlıyımmm 🦕3

Küçük bir anket:

Eğer bölümü çok beğendiysen = 🪼

Eğer bölümü iyi bulduysan = 🦋

Eğer bölüm geliştirilebilir diyorsan= 🐬

Eğer bölümü beğenmediysen = 🐳

Eğer daha farklı düşüncelerin varsa = 🦕 + düşüncen

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın, bunlar beni motive eden şeyler.

Şimdilik sağlıcakla kalın <3 🪼

 

Bölüm : 03.05.2025 13:56 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...