6. Bölüm

6. Bölüm

ZERO
zero__

Abim pek bir şey yapmamıştı. E dedim ben, onun sağı solu belli değil.

*Nasılsın?*

 

*İyiyim.*

 

*Neden sordun?*

*Hiç.*

 

*Peki.*

 

*Çok sıkıldım.*

 

*Bende:)*

*Bir soru soracağım:*

 

*Kardeşin falan var mı?*

*Neden?*

 

*Merak.*

*Çok meraklısın.*

*Bende meraklıyımdır.*

*Sevgilin var mı?*

Ne dedi o? Besmele çek kızım. Bismillahirrahmanirrahim.

 

*Yok ama bana takıntılı olanlar var.*

 

*Senin?*

*Yok.*

*Ve ayrıca beni kim sever ki?*

 

*Bence herkes.*

*E cevap?*

Bana Görüldü atmayın ya. Off.

Uyu kızım.

***

Okula gittiğimde bizim futbol erkek takımı, hatta bütün okul bir yerde toplanmıştı. Fakat umursamadım. Nöbetçiyim ben çünkü. Müdür beni parçalar.

İçeri nöbet yerime geçtim. "MISRAAA!" Şu anda okul sınırları içerisinde iki öğrenci bulunabilir. Ben ve nöbetçi arkadaşım.

"Efendim?" Dedim. Birsen koşarak yanıma geldi. "Ya dışarıdaki kalabalık ne? Ben yeni fark ettim, sen gelmeden baktın mı?" Hayır anlamında başımı salladım, yüzü düştü.

Okulun dedikoducusuna dedikodu vermek benim be haddime azizim(?)

Bir süre sonra zil çaldı. Tüm öğrenciler içeri girdi. Futbol takımı hariç. Sanırım direkt spor salonuna gittiler. "MISRA!" Adımı mu ezberliyorsunuz arkadaş?

"Efendim hocam?"

"Spor salonuna git. Nöbetçi arkadaşınıza yanına al. Orayı siz düzenleyeceksiniz. Daha doğrusu yardım edeceksiniz."

"Tamam hocam." Lanet olsun hocam. "Birsen. Duydun." Dedim ve spor salonuna doğru yürümeye başladım. Birsen'de peşimden oflayarak geliyordu.

Spor salonuna girdiğimizde tüm takım oradaydı. Onlar ortalığı toparlamaya başlamıştı. Bizde gidip yardım ettik.

Birsen daha ilk dakikada yoruldu. "Çok yoruldum ama ben ya, Mısra!" Ona tip tip baktım. "Ne yapmamı bekliyorsun?" Dedim ve dubaları bir yerde iç içe geçirerek toplamaya başladım.

"Mısra ya!" Birsen'in bu şikayetlerine tebessüm ederek başımı salladım. Takımdaki diğer kişilerde biraz kıkırdamıştı, yalan yok.

Tam son dubayı da koymak için gidiyordum ki lanet olasıca bağlıklarım açıldığı için balçığıma basıp düştüm, pardon, düzeltiyorum; düşme tehlikesi geçirdim. Elimdeki şuna düşerken biri beni belimden yakalamıştı.

Yok artık! Devrim Sonat? Burda? Bizim okulda? Yok daha neler?

Hemen kendimi toparlayıp ayağa kalktım. "Sen?" Dedim şaşkınca ve şüpheyle, sorgulayıcı şekilde. "Sizin kokulum erkek futbol takımını turnuvaya ben hazırlayacağım." Dediğinde afalladım.

Ne yani? Bahçede ki o muydu? Herkesin etrafında toplandığı kişi?

Bana tebessüm ederek, bir umutla baktı. Bense tek kelime etmeden gittim. Ama artık yeter! Israrlı takip suç değil mi? Neden halen peşimde bu?

Her şeyi geçtim, aramızdaki taş farkı da umurunda değil mi onun? Ben on sekizine gireceğim. O yirmi üç yaşında. Kendimi on sekiz sayarsam aramızda beş yaş var. Koskocaman bir beş yaş.

Hayır! Herkes olur ama Sonat olmaz! Olamaz!

Okulun arkasına gittim. Kameraların olmadığı tek yer. Çünkü oraya gidemeyiz. Bende oraya gittim.

Duvara yaslandım. Gözlerimi kapattım ve gözlerindeki yaşların özgürlüklerine kavuşmalarına izin verdim. Biri gelip eliyle yanağımdaki yaşları sildi. "Ağlamak sana hiç yakışmadı, Mısra..." oydu.

Gözlerimi açıp ona baktım. Sonra dizimle karnına sert bir tekme attım. "Bunu bana beni ağlatan insan mı söylüyor." O acıyla karnını tutarken ben yine gittim, yine kaçtım.

Gerekirse ömrüm boyunca kaçardım ondan. Ama o benim peşinden gelmeye devam ederse hiç istemeyeceğimiz şeyler olacak.

***

Bölüm : 15.12.2024 20:48 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...