Yorum sınırı 200 elinizden geleni yaparsınız siz aşklarım 💖3
...
Yanımda kendini suçladığı için sinirle söylenip araba süren demirhana gülesim geliyordu. Çok fena bir şey gelmişti başımıza. Böyle bir şeyi de ilk defa duymuştum ama demirhan sağolsun yaşatmıştı da.1
Bir eli direksiyondayken diğeriyle Kucağımdaki elimi tutup dudaklarına götürdü ve şefkatle öptü.
"Canını yaktığım için özür dilerim fındığım, aklıma tüküreyim."1
"Şşt demirhan, kendine yüklenmeyi bırak artık. Sende böyle olsun istemezdin."
Demirhan evin bahçesine tek hamlede arabayı park etti ve bana döndü. Araba sürmekte öyle iyiydi ki.
"Kurban olduğum senin saçının teline zarar gelse benim için yanar. Ama öyle eşşeklik ettim ki canını yaktım. Hayvan gibi davrandım kahretsin."4
Gülümsedim bu haline. Canım yandığı için onun kat be kat daha fazla canı yanıyordu. Ölürdüm ben bu adama be. Hayattaki tek şansımdı.1
" Bana bilerek zarar vermişsin gibi konuşmasan mı demirhan. Fena halde kaptırdık kendimizi bende fark etmedim ki. "
Demirhan arabadan inip benim kapımı da açtı ve benim inmeme müsaade etmeden kucakladı beni.1
"Belini ağırtacaksın ama, yürüyebilirim ben. Hastanede de bir adım dahi attırmadın. Hep taşıdın beni."
"Fındığım elli kilo bi şeysin sabaha kadar taşırım seni hiç problem yok. Hem ben senin içini talan etmişim, kanatmışım. Bana kızacağın yerde beni düşünüyorsun hala."1
Arabanın kapısını ayağıyla kapatıp hiç zorlanmadan eve kadar taşıdı beni. Kucağında ben varken evin kapısını anahtarla açıp koltuğa kadar geldi ve kucağında benle birlikte oturdu.
Hastaneden geliyorduk. Dün gecemiz fazlasıyla hareketli geçmişti ve bedenim de bundan payına düşeni almıştı tabii ki.
Sabah demirhanın göğsünde felaket bir ağrı ve kanamayla uyanmıştım. Ciddi anlamda ağrım ve biraz kanamam vardı, çarşaflara kadar bulaşmıştı. Demirhan beni o halde görünce çıldırdı. Ben ilk etapta ne olduğunu anlamasam da o sebebini muhtemelen tahmin ettiği için dehşete kapılmış gibi alel acele hastaneye götürdü beni.1
Demirhan içimi zedelemişti ve bu da kanamaya sebep olmuştu. Doktor önemli bir şey olmadığını, bir süre istirahat etmemi ve birkaç gün boyunca ilişkiden kaçınmamızı söylemişti. Ama demirhan öyle bir abartıyordu ki sanki vurulmuştum da kanlar içinde kalmıştım.2
Kucağında yan bir şekilde oturuyordum ve pozisyonumu değiştirerek ata biner gibi dizlerinin üzerine oturdum. O da anında ellerini belime sardı. Yüzünü avuçlarımın arasına alıp yanağına bir öpücük bıraktım. Öyle üzgün duruyordu ki. Kendini suçladığı için hiç keyfi de yotku.
"Yapma ama böyle, sen üzgün durunca benim içim parçalanıyor vallahi. Önemli bir şeyde değil ki birkaç güne düzelir dedi doktor sende duydun."
Belimdeki ellerinden birini saçlarıma çıkartarak okşadı. Aynı zamanda yüzümü izliyordu. Bu halimiz bile öyle huzur vericiydi ki yüreğim sonunda umduğu o sade huzura kavuşmuştu.
" Önemli bir şey olmaz olur mu, canını yaktım. Karımın içini kanattım ulan, hayvanım ben hayvan. Tutamadım kendimi. Ama bir daha sert çalışmak yok. Narin olacağım amına koyayım."3
Kahkaha attım bu haline. Öyle tatlı söyleniyordu ki. Sonunda ufak bir yaralanma olsa da dün gecenin zevkini tekrar yaşamayı heyecanla ve sabırsızlıkla bekliyordum.1
"Hiçte bile, ikimizde fazlasıyla mutluyduk. Biz sert seviyoruz kocam bizi onun altı kesmez. Hem ben halimden de aldığım zevkten de gayet memnunum. İki güne düzelecek bir olay için moralimizi bozmayalım hı."1
"Ulan seni hak edecek ne yaptım ben. Hem kendin güzel hem yüreğin güzel..."1
Gözlerimin içine işleyen bir aşkla bakıyordu. Öylesine çok hoşuma gidiyordu ki bu bakışı. Demirhanı seviyordum. Onu çok seviyordum ama onun içinde bana karşı daha fazlası olduğuna da emindim. Sevdiğini de öyle güzel hissettiriyordu ki aşk adamım.
" Bozmayalım gülüm, keyfimiz hep daim olsun bal çiçeğim. Sadece daha dikkatli olacağıma söz vereceğim ama böyle kucağımda sıcaklığın yayılırken de nasıl vereceğim bilmiyorum."
Benim içim yavaştan kaynamaya başlıyordu. Az önce bacaklarında otururken şimdi tam erkekliğinin üzerinde oturuyordum. O yüzdendi bu sözleri. Kendimi tutamayıp erkekliğine kendimi sürttüğümde altımdaki ince kumaş etekten dolayı hissedebiliyordum.2
" Yayılsın kocam ne olacak."2
Ellerimi boynuna dolayıp dudaklarımı da boyun girintisine yerleştirip öptüm. Erkeksi kokusu beni cezbediyordu.
"Şşt rahat dur, daha yeni geldik hastaneden."
Gözlerine bakarak ona imalı bir gülümseme gönderip bu seferde diğer tarafından bir öpücük aldığımda belimdeki elleri uyarı verircesine sıktı bulunduğu yeri.
"Ferayee, dur yavrum. Dur kurban olduğum zaten zor dayanıyorum."2
Üzerimdeki tişörtü bir çırpıda kollarımdan çıkarıp attığımda karşısında sütyenimle kalmıştım. Yer yer demirhanın morarttığı göğüslerime iştahla bakıyordu.
"Durmam seni de durdurmam. Hem bir şey yapmıyorum ki kocamı seviyorum suç mu!1
Öyle güldürürlerdi adamı işte.
" Suç değil ahu gözlüm de sana karşı zaten iradem yok denecek kadar az. Birde kucağımda böyle memelerinle bakışınca zorlanıyorum. Yapma diyeceğim ama yap be karım, azdır beni amına koyayım."2
Belimdeki eli sırtımdan sütyenimin kopçasına ulaşıp açtığında kollarımdan çekti sütyeni ve ikisini birden avuçladığında istediğimi aldığım için mutluydum.
Kendini daha fazla tutamayıp birisini ağzına aldığında bir bebek misali göğsümü emiyordu. İçime yayılan şevkin ılık tohumları kanımı kaynatıyordu. Ben kucağında mutlulukla kendimi ona bastırırken onun ilgi alanı belliydi. Kafasını kaldırıp yüzüme bakmasını sağladığımda dudaklarını dudaklarıma bastırdı ve nefesimde nefeslendi.1
Gözlerimle bakarken aynı anda elini göğsüme koymuş ucuyla oynuyordu.
"Neyi denemek istiyorsun fındığım?"
Gözlerimle alt tarafı işaret ettiğimde başta anlamadı ya da anlamamazlığa verdi. Her şeyi yaşamış olsakta yine de utanıyordum dile getirmeye ama o bunu duyacaktı belli ki.1
"Dün gece senin bana yaptığını yapmak istiyorum işte."
Parmağını dudağımda gezdirip gözlerini gözlerime çıkardı. Gözlerinde büyük bir istek vardı.
Böyle de açık sözlü bir adamdı işte!1
Dudaklarımı ısırarak kafa salladığımda kararsız kalmış gibi yüzüme bakıp konuştu.
"İğrenirsin diye düşünmüştüm, bu yüzden dün bundan kaçındım ama olmaz şimdi olmaz. Dayanamam feraye, tutamam kendini. Ağzının sıcaklığı değerse içine akmazsam durmam. O yüzden güzel karım şimdi ben sana bir kahvaltı hazırlıyorum sende uslu uslu burada oturup beni bekliyorsun. "
Beni kucağından koltuğa bırakıp ayağa kalktığında ben bir çocukmuşum gibi sütyenimi ve tişörtümü üzerime giydirdi. Bense sinirden ona bozuk atıyordum, suratım beş karıştı. Mutfağa doğru giderken arkasından bağırdım.
" Uslu durmam, azdıracağım ki seni görürsün sen!"1
Mızmızlanmama engel olamıyordum. Hayır azıcık ucundan olsa ne olurdu yani!!!1
"Azdır gülüm, canıma minnet. İçin iyileşsin sonra hakkını vere vere inleteceğim her fırsatta."1
Güldüğü her halinden belliydi. Mutfaktan bağırıyordu bana. Allahtan evde kimse yotku da rahat takılıyorduk.
Demirhan kahvaltıyı hazırladı ve beni kucağında masaya taşıdı. Yürüsem de hiçbir sorun yoktu ama gel de bu deli adama anlat işte.
Afiyet ve sohbetle kahvaltımızı yaptığımızda demirhanın dağınıklığa pek tahammülü olmadığı için sofrayı da toplayıp temizledi. Ben hala masada oturuyordum, sohbet ediyorduk öyle.
" İşleri ayarlayayımda şöyle birkaç günlüğüne kaçalım istiyorum. Var mı aklında bir yer."
Son kalan birkaç bulaşığı da makineye yerleştiriyordu.
"Hiç düşünmedim ki bunu. Senden önceki hayatımda benim için şehrin içini bırak mahalleyi gezmek bile hayalden ibaretti biliyorsun. Yani yeşil yerleri severim diye karadeniz tarafı olabilir ama bilemiyorum."1
"Oy güzel karım benim. Gezmedik şehir görmedik ülke bırakmayacağız birlikte. Karadeniz taraflarını bende severim ama ege sahillerinde el ele gezmek istiyorum seninle. Akşama kadar bir düşünelim de ayarlayayım."2
Makineyi kapatıp elini de yıkadı ve karşıma geçti. Ayakta duruyordu.
" Sen yanımda ol yeter vallahi. Hangi yolda yürüsem orası bana cennet olur. "1
" kurban olurum sana bitanem. Kahve yapayım mı sen genelde aç karnına içiyorsun sabahları. "
"Onu da ben yapayım, sen otur artık yoruldun."
Elini belime sardı ve beni kendine yasladı.
"Karıma hizmet etmekten mi yorulacağım. Kocaman adamım kalıbımdan utanırım. Karıya hizmet, vatana hizmet."2
Göz kırparak konuşmasına güldüm. Ben cevap veremeden zil çaldığında birini beklemediğimiz için şaşırdım.
Kafa salladımda demirhan kapıyı açmaya gittiğinde bende bize kahve yapmak için fincan çıkarıyordum. Yanına draje ve çikolata çıkardığım sırada mutfaktan içeri demirhan ve kardeşi azad girdi.
Onu bu evde görmeyi asla beklemediğim için şaşkınlığımı gizleyememiştim ama selamına karşılık verdim. Ayrıca bana yenge demesine de şaşırmıştım. Bana karşı sert bir tutumda olacağını düşünüyordum ama bu değişiyordu demek ki. Demirhan bu konuya el atmış olmalıydı.
"Habersiz geldim ama rahatsız etmedim inşallah. Abimle halletmem gereken acil bir mesele vardı da."
Burası abisinin eviydi ve onu ziyarete gelebilirdi pektabii. Haberli gelse daha iyi olurdu ama şu an sorun yoktu.
"Yok estağfurullah, geç buyur."
Demirhan kardeşinin omzuna bir ağabey gibi vurarak rahat olması için telkin verdi.
"Hadi hadi geç otur oğlum, yabancı yerde misin."
İkiside masaya oturduğunda hazırladığım fincanlara onlara kahve yapmak için nasıl içeceklerin sordum. Demirhanınki sadeydi ama kardeşi nasıl içerdi bilmiyorum. Hemde evimizin ilk misafiri olduğu için bir yandan da onu iyi ağırlamak istiyordum.
"Ben size birer kahve yapayım öyle konuşun, nasıl içersiniz."
"Güzelim, doktor dinlenmesi gerekiyor dedi, biraz canının kıymetini bil lütfen. Hazırlamışsın zaten ben yaparım şimdi."
Bir kahve yapmaktan ne zarar gelirdi. Uyarırcasına baktım ona.
"Hayrola abi, ne doktoru? Bir sıkıntı mı var."
Al işte ne diyecekti şimdi adama!
"Yengen rahatsızlandı sabah hastanedeydik. İstirahat verdi doktor onu diyorum. Sorun yok."
"Geçmiş olsun yenge, dikkat et sende kendine. Dinlen sen ben su da içerim ne olacak."
Azada ne olmuştu böyle. O uçarı kaçarı halleri uçup gitmiş gibiydi. Demirhana dönüp konuştum.
"O zaman ben bi üzerimi değiştireyim, hastaneden geldiğimiz kıyafetlerle duruyorum. sizde abi kardeş konuşun."
"Tamam, sana da yapıyorum kahve."
"Yok yok ben içmiyorum şimdi."
Odaya geçip sıcak bir duş aldığımda rahatladığımı hissediyordum. Üzerime de siyah kumaş bir pantolon ve düz beyaz bir tişört giyip saçlarımı kuruttum ve salık bıraktım.
Odayı incelerken buradaki eşyaları bir an önce demirhanın odasına taşımam gerektiğine karar verdim. Sonuçta gerçekten karı koca olmuştuk ve ayrı yataklarda yatmayacaktık.2
İşlerimi halledip aşağı indiğimde şekerimin düştüğünü hissediyordum. Ufaktan ellerim titremeye, içim geçmeye başlamıştı sanki. İğnemi de vurmuştum ama bazen oluyordu böyle. Ağzıma tatlı bir şeyler atmam gerekti. Mutfağa girdiğimde hararetli bir şekilde konuşan kardeşleri gözüm puslu görüyordu.1
Mutfak dolabından bir tane çikolata çıkarıp yemeye başladığımda demirhan şekerimin düştüğünü anlamış olacak ki dibimde bitmişti.
"Feraye, şekerin mi düştü. Gel otur şöyle."1
Sandalyeye oturmuştu beni. Ben hala elimdeki çikolatadan yiyordum. Demirhan sıcak suya birkaç tane şeker atıp içirdi hemen bana. Çok hızlı hareket etmişti ve zaten düzelmiştim.
" Tamam demirhan iyiyim. O anlık bir şeydi geçti. Telaş yapma. "
Ben sandalyede otururken o da önümde duruyordu ve saçlarımı okşuyordu. Telaşı gözlerinden okunuyordu.
"Ya düşüp kalsan öyle ne olacak."1
Ben ne yapabilirdim ki benim elimde de değildi. Sabah iğnemi de bizzat kendisi vurmuştu. Ama bazen olabiliyordu işte.1
"Düşüp kalmadığıma göre sorun yok. Vallahi iyiyim."
Elini başıma koyup karnına doğru yasladı. O ayakta olduğu için böyle sarılmış olduk.
Azad da abisinin hemen arkasında bana bakıyordu. O da telaş yapmıştı belli ki. Bana bi zararı olmamıştı aslında bu süreçte. Sadece onların evinde çalıştığım o zamanlar o yeni delikanlıyken bende serpilmeye başlayan genç bir kızdım ve hoş olmayan bakışlarına maruz kalmıştım. Onun dışında bana bir kötülüğü olmamıştı.2
"Hastaneye gidelim istersen yenge."
Demirhan öncesinde sağlam bir konuşma yapmış olmalıydı azadla.
Kafasını salladı anladım dercesine.
"O zaman ben artık kalkayım. Sende dinlen biraz."
Demirhana döndü ve konuşmasına devam etti.
"Abi sen konuş babamla. Ben istemiyorum dedim. Evlilik buna çare değil vallahi düzelteceğim kendimi. Defolur giderim bu şehirden izimi de bulamaz ölümü de."
"Siktir lan, adamlığa sığar mı kaçıp gitmek. Yok öyle dünya. Sen daha başına gelen sorunları kendi başına çözemiyorsun ki tek başına gidip ne yapacaksın. Yarın konuşacağım babamla, bakalım işin aslı astarı neymiş. Sana verilen işleri de savsaklamayı kes artık. Adamı milyonluk zarara uğratmışsın. "
Pişmanlık akıyordu azadın yüzünden.
" Abi düzeleceğiz dedim. Çeki düzen vereceğim kendime. Sen bana babamdan çok babalık yaptın, sen yine bana yol göster, elini sırtımdan çekme vallahi adam olacağım. "
Demirhanla ayak üstü bir konuşma geçirdikten sonra azad gitmişti. Bizde odaya geçip bir film açmıştık ve televizyon karşısında oturuyorduk. Daha doğrusu demirhan oturuyordu bende onun bacağına başımı koymuş uzanıyordum.
Bir yandan elleri saçlarımı usul usul okşuyordu. Öyle hoşuma gidiyordu ki.
Tatlı tatlı güldüm. Bana böyle hitap etmesini seviyordum.
"Azad ne istedi senden. Fazla üzgündü belli, derdi neymiş yani. Merak ettim."
Derin bir nefes alıp verdi. Ben ona alttan bakıyordum dizinde yattığım için ama bu açıdan bile fena yakışıklıydı.
"Şirketin yıl dönümü davetinde babamla atışıyorlardıya."
Onaylarcasına kafa salladım. Bariz belliydi o gün aralarındaki gerginlik.
" He işte babam bu dingil sorumluluk alsın diye büyük bir iş vermiş, o da savsaklamış, ilgilenmemiş. O gün onun için kızıyordu ama bir kulağından girip diğerinden çıkmış. İşi rakip şirkete kaptırdığı gibi yüklü miktarda zarara uğratmış şirketi. Babamda onu evlendirmek istiyor. Evlenince düzeleceğini düşünüyor ama bu başka bir ana kuzusunun başını yakmaktan başka bir şey değil. Azad da evliliği istemiyorum engel ol diyor bana. Bakalım. "
"O da kocaman adam ama neden o kadar sorumsuz ki. Benden birkaç yaş büyük diye biliyorum, gayette sorumluluk alabilir. Ayrıca dediğin gibi evlilik buna çare değil ki. İstemediği birisiyle olan bir evlilik hele hiç değil. "
"Alır almasına da gülüm, ekmek elden su gölden yaşamış işte. Nasıl olsa para var o da yiyor, hayvan herif çaba göstermek nedir bilmiyor ki. Nasıl bir yuva kurup ayakta tutar bilmiyorum."
Onu onaylarcasına kafamı salladım yine. Demirhanla çok farklılardı. Benim kocam her taşın altına elini koyacak bir adamdı.
" Çok farklısınız onunla. Sen asla öyle bir adam değilsin. Bence annenin etkisi çok büyük burada. Dilşad anne seni çok güzel yetiştirmiş, zozan hanımı da az çok biliyoruz yani."
Eğilip dudaklarıma derin bir öpücük bıraktı ve çekildi.
"Ölürüm sana güzel karım."1
Kanı kaynamıştı galiba. Saf saf gülümsüyordum. Mutluydum. Çok şükür ki mutluydum. Sıradan bir akşam kocamın dizlerinde onunla sohbet ediyordum.
" Etkisi yoktur diyemem. Yani zozan hanım, çok başı boş bıraktı çocuklarını. Onun üç savaşı vardı. İlki, annemi babamdan uzak tutmak. Annem zaten o konağa geldikten sonra kavga kıyamet babamı yanına almadı. O konakta kapılar, pencereler mi kırılmadı sırf annem babamdan kaçıyor onu olduğu odaya dahi almıyor, aynı sofraya oturmuyor diye. Öyle kaç yemeğimiz zehir oldu bize saymadım."
Dizlerinden kalkıp yanına oturdum. Bir elimi saçlarına atmış o güzel saçlarını okşuyordum. Zor bi çocukluk geçirmişti. Kim anne babasını o hallerde görmek isterdi ki. Onu dikkatle dinlemeye devam ettim.
" Annem zaten babamı yeterince uzak tutuyordu kendinden ama zozan hanıma yetmiyordu. Mutlaka huzursuzluk çıkaracak yollara başvuruyordu. Neyse işte, dediğim gibi onun savaşı bizimleydi.
Çocukken kardeşlerimi benden uzak tutmak ve büyüdüğümüzde şirketin başına azadı geçirmek için yapmadığı şey kalmadı. "
" Onun çabaladığının yarısı kadar oğlu çabalasaydı dileği olurdu belki. Hayat ne garip işte... Zozan hanım gerçekten kötü kalpli birisi. Ben sizin konakta çalışırken seni ve dilşad anneyi çok görmedim. Yani çok zaman geçirmedim. Ben geldikten bir süre sonra dilşad anne ayrıldı konaktan zaten. Ama demirhan emin olduğum bir şey vardı ki baban zozan hanımı sevmiyordu. Çok defa annenin kapısında yattığı gecelere şahit oldum. "
Demirhan beni kollarımdan tutup tek hareketiyle kucağına aldı. Ve elini belime sardı. Bende tek kolumu boynuna doğru attım hemen. Çok seviyordum kucağında olmayı. Her fırsatta bana olabildiği en yakın konumda oluyordu ve bunu seviyordum.
" Babam hala annemi seviyor zaten. Zozan hanım hiçbir zaman onun yüreğinde yer edemedi biliyorum ama sevilen olmasına rağmen annemde o konakta huzurla yaşayamadı. Çok çaresiz bıraktılar annemi de. O zamanlar çocuktum yapacak bir şeyim yoktu ama ilk fırsatta çıkardım annemi oradan. Babamın ailesi annemi hiçbir zaman kabul etmedi. Özellikle dedem. Kadın öyle çaresizdi ki feraye, kaçıp gideyim dese gidecek bir ailesi yok. Kalayım dese ailesi dağılmış. Babamla evlendiği gün tek kalemde silmişler annemi. Ben anne tarafımı bilmiyorum bile. Ama varlıklı, aydın bir aileden geliyor. O yüzden zaten kabul göremediya. Bu topraklardan değil diye."
Sakallarını okşadım ona destek olurcasına.
"Annene baksan bu kadın hiç acı çekmemiş dersin. Yüreği öyle merhamet dolu öyle neşeli bir kadın ki. Acılarını gizlemiş hep. Mutlu olmayı fazlasıyla hak ediyor. Keşke kendini o konağa kapatmasa da gezse görse hayatı. Sanki kapatmış kendini oraya bilemiyorum. Hem baban da annene maden o kadar aşıktı niye bu hataya düştü de başka kadın getirdi. Erkekler anlaşılmaz varlıklar... Aklıma geldi, hani derlerya gelin kaynana toprağına çeker diye bizde onunla aynı yerden yaralanmışız ama onunki daha zordur. Neden diyeceksin, çünkü demirhan benim bana sahip çıkacak bir ailem yoktu ama o en güvendiklerinden de bir darbe yemiş. Hemde ben dünyanın en yürekli adamına eş oldum. Öyle şanslıyım ki ben senin varlığınla. "
" Güzel karım, ahu gözlerine kurban olduğum kadın. Asıl sen benim şansımsın, şükür sebebimsin. Ben ne senin ne annemin ne de herhangi bir kadının bu iğrenç ötesi durumu yaşamasını istemezdim ama kader işte. Bazı şeyler oluyor ve engel olamıyorsun. Önemli olan direnmek, senin gibi annem gibi. Uğruna ne kanlar dökülen bu mezopotamya çok kadının ahını aldı çok"
Babasının neden annesinin üzerime bir kadını getirdiği sorusundan kaçmıştı. Bende zorlamadım anlatmak isteyince zaten bahsederdi. Sebebin bir önemi yoktu, affedilmez bir durumdu ve affedilmemişti de.
"Güzel karım beni biraz koynunda uyutur mu?"
Gülümsedim kocaman. Kollarımın ikisini de boynuna dolayıp sıkıca sarıldım. Sabah erkenden kalkıp hastaneye gitmiştik ve geceden de uykusuz olduğumuz için yorgunduk. Öğle uykusu olacaktı. Hemde demirhanın bu konuda daha fazla konuşmak istemediğinin farkında olduğum için uzatmadım.
"Yatağımıza gidelim o zaman kocam."
Ellerini belime dolayıp oturduğu koltuktan kalktı ve odaya kadar taşıdı beni. Çarşaflar olduğu gibi duruyordu.
"Bekle sen iki dakika, ben hemen çarşafları değiştireyim."
Kafamı sallayıp onu izlemeye koyuldum. Önce yastık yüzlerini ardından çarşafı yataktan çıkardı ve yenileriyle değiştirdi. Gayet başarılıydı bu konuda da.
"Benden hızlı yaptın vallahi kocam. Her iş geliyor elinden maşallah."
Arsız bir gülüş attı yastıkları yerleştirirken. Ardından gelip beni belimden tuttu ve ikimizi yatağa uzattı.
"Daha neleri hızlı yaparım neler neler gelir elimden bir bilsen."1
"Göstersen keşke. Gerçi dün gece fena halde göstermiştin ama."1
Gülümseyip belimi okşadı. Telefonunu cebinden çıkartıp iki saat sonraya alarm kurdu.
"El mecbur, iki buçuk en geç üç saate şirkette olmam lazım. Önemli bir toplantım var."
Başımı boyun girintisine sokup sarıldım.
"O zaman uyuyalım da arsız kocam dinlensin."1
Belime sardığı eliyle popoma bir şaplak attı. Bende kıkırdıyordum.1
"Eşek seni, uyu hadi uyu."4
Hala kıkırdarken gözlerimi kapattım. Bir süre sonra Demirhanın sıcaklığıyla tatlı uykunun kollarındaydım.
...
Bölüm hakkındaki düşüncelerinizi alalıım. 3
Görmek istediğiniz sahneler varsa yazabilirsiniz bana da ilham olur. Ve finale çok bölüm kalmadığını da belirtmek isterim. 6
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
56.72k Okunma |
5.8k Oy |
0 Takip |
35 Bölümlü Kitap |