31. Bölüm

31.Bölüm

ZeydiB✰
zeydib_

Gözlerimi açtığımda odada kızları göremeyince pekte umursamadım. Ardından yüzümü yıkamak için odamızdaki banyoya girdim.

 

Yüzümü yıkarken aynaya baktığımda sanki korku filminde imişim gibi 'Aşağıya gel, seni çok güzel bir sürpriz bekliyor' diye bir yazı vardı. El yazısından kim olduğunu anlamaya çalıştım ama hayır, tanıdığım hiç bir kişinin el yazısına benzemiyordu.

 

Umursamadan banyodan çıktım ve beyaz eşofmanım ile kırmızı sweatshirt'ümü giydim. Ardından odadan çıkıp aşağıya doğru inerken merdivenin ışığı birden kapandı. Soğuk kanlı bir sesle

 

"Pardon? Merdivenden inen insana yılan bile dokunmaz. Aa ayıptır ya"

 

Düşündüğüm gibi içerden Esma ve İkra'nın kıkırdama sesleri geldi. Merdivenleri takip ederek indiğimde mutfaktan sesler geldiğini hatta Cemal'in

 

"Baran, her şey hazır değil mi? Kızın mutlu gününü mahvetmeyelim "

 

Neyden bahsettikleri hakkında en ufak bir bilgim yoktu. Baran Cemal'i duyar duymaz:

 

"Hıhı, aynen, her şey yolunda."

 

Nedense sesi bir yere dalıp gitmiş gibi çıkıyordu.

 

İçerden tabak koyma ve kızların kıkırdamasının sesleri geliyordu, fakat 3 dakikadır ayakta olmama rağmen ışığı açmamışlardı. Normalde sabah olduğu için içeriye güneş ışığının girmesi lazımdı ama panjuru kapattıkları için içerisi ışıksız bir kutudan farksızdı.

 

Homurdanarak

 

"Hey! Şuan ışıksız bir ortamda boşluğa doğru yürüyorum ve bu hiç de sağlıklı değil! Her an bir duvara çarpabiliri-"

 

Derken dediğim bu sorumsuz insanlar yüzden kafamı duvara çarpmıştım. Ben çarptığım anda ışıklar açıldı ve herkes gülmeye başladı. Baran'ın alaylı sesini duydum.

 

"Lavinyacığım yaşadığın evi daha tanımadın galiba, çünkü koridorda ?"

 

Somurtarak başımı onun olduğu yöne doğru çevirdim ve sırıtarak bana baktığını gördüm. Baştan aşağıya onu süzdüm. Siyah bir gömlek ve Siyah dar bir pantolon giymişti, üstelik hep dağınık bıraktığı saçınıda arkaya doğru taramıştı. İyi görünüyordu hemde çok iyi.

 

Ama neden bu kadar hazırlandığını anlamamıştım. Diğerlerine doğru baktım ve hepsinin hazırlandığını görmüştüm. Abim fark etmiş olacak ki

 

"Zeynep, kaç yaşındasın şimdi ?"

 

Bu soruyu neden sorduğunu bilmiyordum ama yine de cevapladım.

 

"17 yaşındayım abi. Neden sordun ki şimdi?"

 

Berat gülerek

 

"Dong, yanlış cevap."

 

Soran bir ifade ile hepsine teker teker baktım ve

 

"Şaka yapıyor olmalısınız, kendi yaşımı bilmiyor değilim herhalde."

 

Bu sefer cevap veren Esma 'idi

 

"Bilmiyorsun işte."

 

Karşı çıktım hayla kendi sözümün arkasındaydım

 

"Biliyorum gayette 17 yaşındayım."

 

İkra gözlerini devirerek

 

"Zeynep, biliyor musun inatçının tekisin."

 

Sırıtarak ona baktım ve saçlarımı geriye atarak

 

"İltifatın için teşekkürler canım."

 

Fırat kolunu abimin omzuna attı ve kaşlarıyla abimi gösterdi ve

 

"Kime çekti acaba?"

 

Ece gözleriyle abimi süzdü ve

 

"Acaba?"

 

Abim dudağının kenarını kıvırdı ve aynı şekilde Eceyi süzdü

 

"Bilmemki acaba arkadaşına mı çekti?"

 

Cemal sabırsız bir şekilde konuyu değiştirdi ve yaşım konusunu tekrar açtı

 

"Zeynep bu günün tarihini biliyor musun?"

 

Hayır bilmiyordum.

 

"Yok nedenki birinizin özel bir günümü? Yoksa yine Yusuf ile görevimiz varda ben mi unuttum?"

 

diyerek Yusuf'a baktım. Kızlar gülerken Yusuf

 

"Hayır canım, ayıp ediyorsun, aa asla unutturmam öyle olsaydı nota sürprizi yazdırmazdım direk görevi yazardım."

 

Doğru söylüyordu. O not tamamen aklımdan çıkmıştı.

 

Derin bir nefes aldım ve

 

"Artık yumurta olup çatlamamı istemiyorsanız çabuk bana neler olduğunu söyleyin. Sıkılmaya başladım. Hem açım ben."

 

Kızlar bana göz devirirken Baran dışındaki erkekler gülüyordu.

 

Bara bilmiş bir ifade ile yana doğru bir kaç adım atarak tam karşımda durdu ve

 

"Bu gün senin günün Lavinya. Artık 18 yaşındasın. Bu günün tarihi 30 Ekim."

 

"Ne yani bu gün doğum günüm mü? Artık 18 yaşında mıyım ben?"

 

Başını salladı. Mutlulukla bi anda aramızdaki mesafeyi kapattım ve ona sarıldım.

 

Bu gün 18 yaşına girmiştim küçüklüğümde ailesi tarafından kötü davranılan çocukları kurtarmak için bir birey olmam gerektiğini bildiğim için hep bu yaşımda olmak istemiştim. Nedeni sadece bu değildi, bunun gibi birçok nedeni daha vardı fakat aralarından hep düşlediğim hayalim ikinci olarak aşık olmaktı. Tamam, bu yaşıma kadarda aşık olabilirdim fakat bekledim. İzlediğim filmlerde ve kitaplarda genelde 18 yaşından büyükler aşık olabiliyordu ve galiba bunu kendime kural bilmiştim.

 

Hala Baran'a sarıldığımı fark eden abim boğazını temizledi. Onu duyduğum anda ondan ayrıldım ve hepsine teker teker sarılmakla uğraşmak istemediğim için hepsine teker teker baktım ve

 

"Hepiniz acil buraya gelirmisiniz size sarılmak istiyorum."

 

Bunu duyar duymaz kızlar kıkırdadı ve bana sarıldı onların ardındanda diğerleri.

 

Sarılmamızı bölen Yusuf'un telefonunun çalmasıyla hepimiz ayrıldık.

 

Yusuf telefonu açmadan hemen önce

 

"Siz yemeğe oturun ben hemen gelirim."

 

Hepimiz başımızı salladık mutfağa doğru yürümeye başladık.

 

Birkaç dakika içerisinde Yusuf içeriye geldi ve Baran'a göz kırparak

 

"Herşeyi tamamlamışlar."

 

Baran başını salladı ve göz ucuyla bana baktı benimde ona soran bir ifade ile baktığımı görünce dudağının bir kenarı kıvrıldı ve yemeğine döndü.

 

YEMEKTEN SONRA

 

Aklıma gelen fikir ile birşey istediğimi belirtecek şekilde Abime baktım. Abim anlamış olacakki

 

"Ne oldu canım? He ne istiyorsun yine?"

 

Verdiği tepki yüzünden kıkırdadım. Çünkü yemeği yediğimizden beri herşeyi istemiştim. İsteğim üzerine bulaşıkları erkekler yıkayıp geri yerine düzmüşlerdi. Tabii o sırada biz yani ben ve kızlar odamızda müzik açıp şarkı söylemiştik. Dinlediğimiz müzikler genelde hepimizin zevki aynı olduğu için Kumralım, Bikinisinde astronomi, Madem, Benden bir tane daha yok, Senden daha güzel adlı şarkılar arasında gidip geri geliyordu.

 

Bu düşüncelerden çıkıp aklıma gelen fikri abime belirttim

 

"Lunaparka gidip hız trenine birde Gardola binmek istiyorum."

 

Abim güldü.

 

"Tamam, gidelim, hatta ben bizzat seni Gardola bindireceğim."

 

Arkadan Cemal'in sesi geldi

 

"Yalnız, gardol değil o gondol"

 

E bende öyle diyordum ya işte gondol. Kesin abime demiştir.

 

Başımı sallayarak onların yanından yani balkondan ayrıldım ve içeriye girip kızlara

 

"Lunaparka gidiyoruz!"

 

Diyerek heyecanla bağırdım.

 

İkra bana döndü ve

 

"Cidden mi? Ay çok şükür şu Poyraz adlı varlık bir kaç gündür ortalıkta yokta rahat rahat lunaparka gideceğiz."

 

Ece ve Esma'da buna sevinmişti yukarı çıkıp üstümüzü değiştirdik hepimiz dizimizin bir karış üstünde biten şort ve onun üstüne kısa kollu bol t-shirt giymiştik.

 

Şuan Ekim ayının sonlarında olmamıza rağmen hava hayla sıcaktı bu yüzden rahat hareket edebilmek için spor ve ince giyinmiştik.

 

Baran'ın motorla gideceğini öğrendiğimde bende onunla gitmek istemiştim. Motorları çok seviyordum.

 

Baran bana bakarak

 

"İnce giyinmişsin motorla gideceğimiz için üzerine bir şey alman lazım."

 

Omuz silktim ve başımı iki yana salladım

 

Baran onu dinlemediğimi görünce içeriye girdi ve hızlıca kapıyı kapattı. İki dakika içerisinde elinde bir ceket ve kask ile karşımda duruyordu. Ben ise giymemekte ısrarcıydım.

 

Baran dayanamadı ve kolumdan tuttuğu gibi ceketi üzerime giydirdikten sonra kaskımıda kendisi taktı. Ardından kendi kaskınıda taktıktan sonra motorunun önüne binip benim binmemi bekledi. Ben ise istediği olmayan küçük bir çocuk gibi somurtarak ona bakıyordum.

 

Kaşlarını kaldırdı ve

 

"Motorada mı ben bindireyim Lavinya?"

 

Omuz silkerek arkasına bindim. Tam bir şey demek için ağzını açmıştı ki diyeceği şeyi tahmin ederek kollarımı beline doladım. Arkası bana dönük olmasına rağmen sırıttığını hissedebiliyordum.

 

"Aferin Lavinya, çabuk öğrenmişsin."

 

"Tabii, çabuk öğrenirim artım reşitim sonuçta."

 

Yola çıkmıştık. Bana hayla Lavinya diyordu. Anlamını çok merak ediyordum fakat o bana söylemeden öğrenmek istemiyordum. İstesem, Google'dan bakarak öğrenirdim ama istemiyordum.

 

Tam yolu yarılamıştık ki Yusuf abi Baranı aradı. Baran, vakit kaybeden telefonu açıp hoparlöre aldı.

 

"Efendim Yusuf abi?"

 

Arabalar bizden önce yola çıktıkları için nerde kaldınız diye arıyorlardı galiba.

 

Yusuf abi telaşlı bir ses ile

 

"Çabuk size atacağım konuma gelin, aylar önce Emir gilin evinde olan iki cesedin katilini bulmuşlar ve bu tam olarak yakından tanıdığımız bir suçlu. Ek bilgi ölen kişiler Emir ve Zeynep'i sahte ailelerinin elinden kurtarmaya gelen gerçek teyzeleri İpek Türk ve Eşi Ömer Türk'müş"

 

Duyduklarımın etkisiyle gözlerim kararmaya başlamıştı tek hatırladığım Baran'ın

 

"Zeynep iyi misin?"

 

Diyen endişeli sesiydi.

 

Ne yani şu ana kadar sahte bir ailem vardı ve artı olarak gerçek teyzem beni korumaya geldiğinde tanımadığım ama yakında tanıyacağım kişiler onları öldürmüşmüydü?

 

Şu an ya bir kabustaydım yada evren benimle oyun oynuyordu. çünkü başka açıklaması olamazdı.

Bölüm : 07.02.2025 15:25 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...