
Oy:70
Okunma:200
(Böyle şeyler sevmesem bile oy verilmediği için bu seferlik sınır koydum)
Zile bastım ve kapının açılmasını bekledim. Kapı açıldı fakat kapıyı açan kişi Bertuğ değildi.
"Lan Bertuğ sen hani Zeren getirecek siparişi demiştin. Getiren kişi erkek oğlum."
Neden herkes beni erkek sanıyordu? Tamam alıştım dedim seslenmedim de bu kadar da olmasın artık.
"Ben erkek değilim."
"Nasıl lan?"
İçeriden Bertuğ geldi ve "Ne erkeği Alparslan Zeren işte."
"Ciddi misin?"
"Evet."
"Kusura bakma yenge ben karanlıktan fark edememişim kask da var ya hem ondan."
Bertuğ sessizce "Yenge demesene oğlum." Dedi ve Alparslan'ın kolunu dürttü. Sargılı kolunu dürtmüştü. Canı yanmış olacak ki Alparslan yüksek sesle "Yavaş lan. Kırık kolumu bir de sen kır istiyorsan." Dedi ve
"Yenge sen de kaskını çıkarıp rahat rahat konuşsana bizimle." Diye ekledi.
"Gerek yok ben zaten gideceğim şimdi." Dedim ve paketi Bertuğ'a uzattım o da elimden aldı.
"Ama o kadar gelmişsin bir kahve içmeden mi gideceksin?"
"İşe geç kalmayayım başka zaman. İyi akşamlar." Dedim.
Bertuğ yüzü düşük şekilde "Sanada." Dedi. Arkamı döndüm ve giderken Alparslan
"Motosiklet turuna geleceksin en azından değil mi? Söz vermiştin bak." Diye seslendi.
"Gelmeye çalışacağım."
"Ama olmaz ki böyle. Motoru filan dert etme bizim Bertuğ ne güne duruyor? Artçı olarak binersin." Dedi ve daha sonra bana doğru alayına kısık olacak şekilde "Ya da onu artçı yaparsın." Diye ekleyip güldü. Ben de aynı şekilde ona eşlik ettim.
"Şaka değil bu arada istersen gerçekten sen kullanabilirsin." Dedi Bertuğ.
"Teşekkür ederim ama kendi motorum olmasını yeğlerim."
"Kendi motorunu alabilirsen de alamazsan da gel ama." Dedi Bertuğ. Ondan hemen sonra Alparslan
"Evet yengecim bana sözün var geleceksin." Dedi.
"Tamam alırsam da alamazsam da geleceğim. Ama şimdi gitmeliyim işten kovulmak istemiyorum çünkü." Dedim ve birbirimizle son bir kez vedalaştıktan sonra kurye motoruma bindim ve oradan ayrıldım. Yolda giderken aynı zamanda da kendimle konuşuyordum. Ses kaydı atan Alparslan buydu demek. Bana her fırsatta yenge diyor ve bunu derken de imayla Bertuğ'a bakıyordu. Bertuğ ise her seferinde dememesini söylerken ben hiç itiraz etmiyordum. Neden ses çıkarmıyorum ya da sorgulamıyorum bilmiyorum. Daha önce hiç duymasam bile sanki hep duyuyormuşum gibi yenge denmesine alışmıştım. Kendi kendimle konuşmamın bilmem kaçıncı dakikasındayken kırmızı ışık yandı ve ben de yine ışıklara takılmanın verdiği tatsızlıkla durdum.
Bertuğ'un ağzından
"Kıza erkek oğlum bu niye diyorsun oğlum?"
"Erkek gibi duruyordu ama."
"Neresi erkeğe benziyor belli kız olduğu."
"Hee sen de o yüzden reis, kral demişsin zaten."
Beni susturmayı başarmıştı. Haklıydı da ben erkek sanmışken onun da sanması normaldi.
"Tamam onu geç niye kıza yenge diyip duruyorsun?"
"Çünkü yengem. Hem rahatsız filan da olmuyor. Sen de gördün."
Gerçekten de Zeren hiç tepki vermemiş ve sorgulamamıştı.
"Ya insanlara tahammülü yoktur ya da senin deli olduğunu anlayıp seslenmemiştir."
"Ya da gerçekten yengem olmak istediği içindir."
Alparslan'ın söylediği bu söz bana umut doldurmuş ve kalp atışımın hızlanmasına neden olmuştu.
"Bana ümit verme. Zeren benimle konuşmadı bile sen böyle şeyler söyleyip bana boş umut vaadediyorsun."
"Ne konuşsun kız seninle beton duvar gibi bakarsan. Tamam anladık utanıyorsun ama bu kadar da kasılma relax ol. Benim adım Alparslan'sa siz ikinizi ayarlayacağım o kadar. Zaten iki tarafta gönüllü."
"İki taraf değil."
"Onun da gönlü var. Sadece farkında değil."
"O bilmiyor ama sen biliyorsun yani öyle mi?"
"Kesinlikle."
"Tamam sen otur yemeğini ye o zaman ben odama geçiyorum." Dedim ve odama geçtim. Yatağa uzandım ve tavanı izlemeye başladım. Aklıma gelen ilk şey şuydu "Ya ben hiç sevmezse?"
Zeren'in ağzından
Kırmızı ışıkta duruken zihnim yine boş durmamış olay olurken değil de olay bittikten sonra her detayı fark edip düşünmemi sağlıyordu. Bertuğ beni Alparslan'a göstermek için mi özellikle benim getirmemi isteyip sipariş vermişti yoksa Alparslan mı beni merak etmişti? Sanırım asla öğrenemeyecektim. Yeşil ışığın yanmasıyla tekrar hareket etmeye başladım ve yaklaşık 14 dakika sonra iş yerine vardım. İçeriye girince aklıma Doruk geldi. Onu konuşmanın ortasında yalnız bırakmıştım. Oturduğumuz yere gittim fakat onu göremedim. Ayça'ya sormanın iyi olacağını düşündüm ve direkt konuya daldım.
"Ayça Doruk nerede biliyor musun?"
"Bir telefon geldi ve gitti."
"Anladım teşekkür ederim."
Keyfi yere onu yalnız bırakmamış olsam bile yarın arayıp gönlünü alacaktım. Sonuçta bana bir şey sormuştu ve ben cevap verememiştim.
...
Vardiyamın bitmesinin ve evimde yatağımda olmanın verdiği rahatlıkla çok mutluydum. Yorgundum ama uyuyamıyordum. Uykumun gelmesi için telefonla uğraşmaya karar verdim. Instagram'a girdim. Bertuğ'un hesabına baktım fakat hâlâ aynıydı hiçbir şey paylaşmamıştı. Reels izleme kararı aldım ve izlemeye başladım. Uyumamak için mücadele veriyor gibi telefon elimdeyken kapanan gözlerimi açık tutmaya çalışıyordum. En son kazanan uyku oldu ve ben de çalışmanın verdiği yorgunluk sebebiyle kolaylıkla uykuya daldım.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 116.11k Okunma |
13.3k Oy |
0 Takip |
58 Bölümlü Kitap |