
Oy:75
Yorum:50
İyi okumalarrr<333
Kendi kaskımı ve BMW nin yanında aşırı cool(!) Duran kurye motosikletime bindim. Onlar da binince hareket etmeye başladık. Hep istediğim bir anı hiç istemediğim motosikletle yaşıyordum.
Doruk'un ağzından
"Zeren özür dilerim ben" daha fazla konuşmama izin vermeyip hızla dışarıya çıkmıştı. Peşinden giderken Merve "Bırak gitsin." Dedi.
"Onun bu hâlde gitmesine izin veremem sinirliyken trafiğe çıkmamalı." Arkamı döndüm kapının kulpunu çevirirken arkamdan bir ses duydum
"Doruk!"
Babamın sesiydi. Ona döndüm ve bana bir şey söylemesini bekledim.
"İşten kaytarıp hiçbir yere gidemezsin. İşe devam etmeyi sen istedin. Adam gibi çalışmak zorundasın."
"Ama baba Zeren o şekilde gitmemeli benim yüzümden başına bir şey gelebili- " sözümü tamamlatmadı ve
"İşi bırakman için bir sebep değil. O kız reşit ve kendi başının çaresine bakabilir. Hiçbir yere gitmiyorsun."
"Üzgünüm baba ama onu o hâlde tek bırakamam."
"Doruk! Geri dön hemen."
Kapıdan çıktım ve hemen kurye motoruna binip ilerlemeye başladım. Babam arkamdan bir şeyler söylüyordu fakat umursamadım. Şuan aklımda olan tek kişi vardı, Zeren. Nereye ya da ne tarafa gittiğini bilmiyordum. Düz ilerlemeye başladım. Çıkmadan önce Merve'den adresi öğrenseydim keşke. Nereye gidiyordum bilmiyordum ama en azından gidiyordum. Orada öylece dursaydım daha kötü hissedecektim. Bir süre düz ilerledikten sonra yol ayrımına geldim.Sağ mı yoksa sol mu? Sol tarafa döndüm ve ilerlemeye devam ettim. Önüme çıkana kadar onu arayacaktım. Koca şehirde bulmama ihtimal yoktu fakat ya karşılaşırsak düşüncesi içimi yiyip bitiriyordu. Yarım saat boyunca yol aldım ama hiçbir yerde karşılaşmadım. Kapıların önüne bakıyor her yerde gözlerimle kurye motorunu
arıyordum. Yola çıkalı 1 saate yakın olmuştu. Siparişi getirse bile şimdiye çoktan dönmüş olması gerekiyordu. İş yerine geri dönmeye karar verdim. Babamın beni nasıl karşılayacağını aldırmadan iş yerine doğru yol aldım.
Zeren'in ağzından
Bir taraftan yola bakarken diğer taraftan Bertuğ ve Alparslan'a bakıyordum. Benim motorum hızlı gidemediği için bana ayak uydurarak yavaş gidiyorlardı. Ah o BMW nin hakkını verip hızla gazlamak vardı. Alparslan tek koluyla Bertuğ'un belini sıkıca sarmıştı Bertuğ ise yola bakıyordu. Onlara baktıkça reels izlemiş kadar oluyordum. İlk kez 30 dakikalık yol biteceği için üzülüyordum. Aksi gibi ışıklar da denk gelmiyordu bu sefer. Ne olurdu denk gelseydi de BMW yi az daha inceleyebilseydim Bertuğ'un motor sürüşünü az daha izleyebilseydim. Ben kafamdan bu düşünceleri geçirirken varmamıza çok az kaldığını fark edip kendime geldim. 1 aya kadar bu anı tekrar yaşayamayacaktım en azından bu ana renk katayım diye düşündüm. Kafamla Alparslan'a hadi der gibi bir hareket yaptım ve motosikleti hızlandırabildiğim kadar hızlandırdım. Kendi çapımda bmw ye karşı yarış yapıyordum. Üstelik de o bmw yi Türkiye'nin en iyi motosikletçisi kullanıyorken. Ben ileride giderken birden Bertuğ hızlandı ve beni geride bıraktı. Geçebilecekmiş gibi mücadele verdim ve en sonunda onların da öyle kabul gördüğünü düşündüğüm hayali bitiş çizgimiz olan iş yerinin bahçesine giriş yaptık. İlk ben girmiştim Bertuğ son anda bilerek yavaşlayıp kazanmama izin vermişti. Motosikletlerden indik.
"Bana eşlik ettiğiniz için teşekkür ederim."
"Büyük zevkti yengecim. Ama ben bunu kabul etmem sözün hâlâ gerçekleşmedi yani. Bir yarış da orada yaparız"
Kafamda kask vardı ve mimiklerimin bir önemi yoktu fakat yine de gülümsedim ve
"O zaman gerçek bir yarış isterim. Bilerek kaybetme olmadan." Dedim ve bunu derken Bertuğ'a bakıyordum. Bunu fark etmiş olacak ki
"Bilerek kaybetmedim şartları eşitledim diyelim." Dedi. Onun ardından Alparslan
"Ha yarış dedin de aklıma geldi. Bertuğ videoyu paylaşacaksın değil mi?" Dedi.
"Zeren izin verirse."
İkisinin de bakışları bana döndü.
"Ne videosu?"
Alparslan Bertuğ'un anlatmasına izin vermeden direkt cevapladı
"Yarışı videoya aldık da paylaşabilir miyiz acaba?"
Şaşırmıştım. Her gün izlediğim reelslerden birinde olacağım hiç aklıma gelmemişti. Neden istediğim her anı istediğim şekilde yaşayamıyordum? Reelsde bile kurye motorum ile görünecektim. Kafamda kask var sonuçta hem çalışmak kötü şey mi canım Allah Allah. Kendi kendime düşünürken hâlâ benden cevap bekleyen iki kişi olduğunu hatırlayıp
"Olur." Dedim.
İkisi de teşekkür etti. Artık gidecekler diye düşünüyordum gitmelerini istemiyordum. Birbirimizi neredeyse hiç görmemiştik ama ben onlara alışmıştım. Ne ara olduğunu bile bilmiyordum. Bertuğ'un sesiyle kendime geldim.
"O arkadaşın burada değil sanırım."
"Neyse ki değil."
"Biz artık gidelim."
Alparslan araya girdi ve
"Sonra yine görüşürüz değil mi yengecim." Dedi. Bertuğ dirseğiyle hafifçe Alparslan'a vurdu. Alparslan
"Ne? Bir şey demedim ki?"
"Zeren demeyi deneyebilirsin en azından."
"İyi de o rahatsız olmuyor sen neden karışıyorsun? Rahatsız oluyor musun yenge?"
"Şey neden dediğini anlamıyorum açıkçası." Dedim.
"Nedenini hemen açıklayayım." Derken Bertuğ konuşmasına izin vermeden
"Biz artık gidelim yoksa bu Alparslan daha çok saçmalayacak. Görüşürüz."
"Görüşürüz."
Motosiklete bindiler ve gittiler. Bir süre daha orada durduktan sonra içeriye geçtim. Merve
"Aa gelmişsin."
"Sipariş götürdüm ya, zaten geri gelmem gerekiyor ya hani neden bu kadar şaşırdın?"
"Doruk'la kavga edince uzaklaşmak için gittin sandım."
"Doruk'la kavga etmedim. Ufak bir çatışma o kadar. Sipariş gelirse haber edersin ben arka taraftayım."
Dedim ve arka tarafa geçtim. Kendi koltuğumun aksine oldukça rahatsız olan bir sandalyeye oturdum. Ön taraftan sesler geliyordu fakat aldırmadım. Sipariş ile ilgili değildi. Ki sipariş gelmiş olsaydı bile sıra benim değildi. Ben öylece otururken içeriye Doruk girdi ve
"Zeren." Dedi. Birkaç saniye bekledi ancak ben cevap vermeyince konuşmaya devam etti "Özür dilerim gerçekten. Seni sorgulamak gibi bir amacım yoktu. Ben sadece,sadece.. seni üzmek isteyeceğim en son şey bunu bil lütfen. Küs kalmak istemiyorum. Beni affedebilecek misin?"
"Küs değiliz." Dedim soğuk bir ses tonuyla. Yüzü birden güldü ve "Gerçekten mi?" Diye kendi kendine sevindi. Hiçbir tepki vermeden sadece ona bakıyordum. "Neyse ben artık gideyim. Küs olmamamıza sevindim." Dedi ve arkasını dönüp gitti. Onun için bu kadar önemli miydi benim Küs olup olmamam? Küçük bir çocuk gibi sevinmişti küs değiliz diyince. Neyse ya bana ne diyerek omuz silktim. Tek istediğim bugünün bir an önce bitmesi ve eve gidip uyumaktı.
...
Sonunda mesaiyle birleşen günü bitirmiştim. Eve geçmemle pijamalarımı giyip yatağa girmem bir olmuştu. Öyle çok uykum vardı ki hep yaptığım rutinlerimden bile vazgeçmiştim. Yarın gece çalışacağım için erken kalkmama gerek yoktu ve bu benim için daha çok uyku demekti. Telefonu hiç açmadan direkt komodinin üzerine koydum. Başımı yastığa koydum ve çok sürmeden uykuya daldım.
...
Gözlerimi ovalayarak açtım. Uykumu almış olmanın verdiği enerji vardı üzerimde. Yataktan çıkmak işkenceden farksızken şimdi bir çırpıda çıkıvermiştim. Önce hep yaptığım gibi lavaboya gidip yüzümü yıkadım daha sonra yeniden odama dönüp pijamalarımı çıkardım. Üzerime rahat bir şeyler alıp mutfağa kahvaltı hazırlamaya gittim. Yalnız yaşadığım için yemekler benim için pek de dert değildi. Her zaman yediğim ve yemekten usanmadığım "gevreği" yapacaktım. Raftan bir kase indirdim ve içine gevreği döktüm. Dolaptan çıkardığım sütü de ekleyip yemeye başladım. Ne eksik diye düşünürken aklıma telefonum geldi. Hâlâ komodinin üzerindeydi. Yemek yerken hep bir şeyler izlerdim bu yüzden bir koşu telefonumu alıp geldim. Kilit ekranına bir sürü instagram bildirimi düşmüştü. Ne olduğuna bakmak için hemen instagram a girdim. Bir sürü takip isteği vardı. İyi de bir anda beni neden bu kadar kişi takip etmek istemişti ki? Anlam veremediğim kadar çok istek vardı ve hiçbirini tanımamam dışında sorun yoktu. Hâlâ neden bana bu kadar insanın istek attığını anlamıyordum. Neyse ya belki de gt hesaplarıdır diye düşündüm ve kahvaltımı yaparken izleyecek bir şeyler aramaya koyuldum.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 117.26k Okunma |
13.34k Oy |
0 Takip |
59 Bölümlü Kitap |