42. Bölüm

Siparişten aşka bölüm 19

Zeylalvci (🇹🇷)
zeylalvci

Oy:100☆

Yorum:70☆

İyi Okumalar<333

Merve'nin Zeren sipariş var demesiyle düşüncelerimden sıyrıldım ve ayağa kalkıp Merve'nin yanına gittim. Paketi aldım ve motorun olduğu yere geçtim. Kaskımı taktım hemen ardından yola çıktım. İlk sipariş için biraz uzun bir süreydi tam 20 dk yol gidecektim. Trafik ışıkları sabrımı sınar gibi yola çıktığımı görür görmez yanmışlardı.

Bertuğ'un ağzından

Eve kısa bir sürede varmıştım. Zeren'in evi evime yakındı demek, yani en azından motosikletle. Alparslan bizden önce çıkmasına rağmen hâlâ eve gelmemişti. Malum trafikte taksiyle ulaşım kolay değildi. İçeriye geçer geçmez odama girip üzerimi değiştim. Günün yorgunluğu vardı üzerimde ama tatlı bir yorgunluktu bu. Yatağıma uzandım ve boş boş tavana baktım bir süre. Bugünü kafamda tekrar canlandırıyordum. Kapının çalmasıyla yataktan doğruldum ve kapıyı açtım. Alparslan nihayet gelmişti. Daha içeriye adımını bile atmadan

"Sıkıntıdan ölecektim oğlum. Ne o öyle hız yapama yapsan bile rüzgarı hissetme, kask takma." Dedi.

"Haklısın kardeşim."

Birlikte içeriye geçtik. Alparslan da üzerini değiştikten sonra yanıma geldi ve koltuğa oturup

"Yengeyi eve bıraktın değil mi?" Diye sordu.

"Evet."

"Bak bu kıyağımı da unutma sakın." Dedi alaylı bir sesle. Dediği lafa güldükten sonra gözlerimin duvara sabitlenmiş olduğunu görüp dalmış olduğumu fark etmiş olacak ki

"Bertuğ. Bir şey mi oldu kardeşim?" Diye sordu.

"Emin değilim."

"Benim görmediğim bir şey mi oldu? Anlatsana oğlum."

"Sen mağazada ceket bakarken beni Zeren'in yanına göndermiştin ya fikrini almak için. Orada bir çocukla gördüm onu."

Şaşkın bir şekilde

"Ne? Nasıl yani nasıl gördün?" Dedi.

"El ele." Dedim güçlükle.

"Nasıl el ele? Tam anlatsana şunu kesik kesik anlatma."

"Çocuğun eli Zeren'in bileğini kavramıştı. El ele işte."

"El ele filan değil bu. Bileğini tutmuş sadece."

"Söylediğin cümleye baksana "bileğini tutmuş" Neden bileğini tutuyor?"

"Bertuğ kıskanıyor olmayasın sakın."

"Bilmiyorum. O an görünce de çok tuhaf hissettim."

"Kıskanmışsın işte oğlum. Neyini bilmiyorsun."

"Dahası."

"Dahası?"

"Çocuğun adı Doruk'muş iş yerinden arkadaşı."

"Ee ne var bunda?"

"Ne mi var? Zeren o gün kimin yüzünden ağlıyordu? Bu çocuk yüzünden ağlıyordu. Fakat şuan araları iyi gibi duruyordu."

"Basbayağı kızı kıskanmışsın işte oğlum. Bu kadar detay anlatmana gerek bile yoktu yani."

Alparslan haklıydı. Kıskanmıştım hem de çok kıskanmıştım. Ama Zeren'i kıskanma hakkına bile sahip değildim.

"Aa bak yengem mesaj atmış." Dedi Alparslan.

"Ne yazmış?"

"Alparslan yazmış sadece."

Alparslan telefonu bana uzattı ve söylediği şeyi kendimce çevirerek yazdım. "Efendim Zeren"

"Ben efendim Zeren demedim Bertuğ. Efendim yenge dedim." Dedi Alparslan.

"Yengen değil."

"Henüz. Ama olacak önceden de dediğim gibi benim adım Alparslansa sizin aranızı yapacağım." Dedi ve ayaklanıp

"Ben odama geçiyorum işim var." Diye ekledi. Salondan çıktı ve odasına gitti. Düşüncelerimle baş başa kalmıştım. Gerçekten Doruk ile arasında bir şey var mıydı yoksa ben kıskandığım için bana mı öyle gelmişti? Bütün bir gece aklımı kurcalayacaktı bu soru. Alparslan içeriden seslendi

"Bertuğ bugün motorun kamerası çalışıyordu değil mi?"

"Evet. Neden?"

"Yok bir şey boşver."

Peki dedim kısık bir sesle.

Zeren'in ağzından

Yeşil ışığın yanmasıyla tekrar ilerlemeye başladım. Yağmur çiseliyordu. Sağanağa dönüşmemesini umuyordum. Tekrar bir sağanak yağışa yakalanırsam bu sefer karşıma Bertuğ da çıkmayacaktı. 20 dakika boyunca ilerledim ve en sonunda adrese gelmiştim. 12 katlı bir binaydı siparişin çok yüksek bir katta olmamasını ümit ederek adrese tekrar baktım. 4. Kattı şanslıydım. Motordan indim siparişi alıp içeriye girdim. Asansöre bindim ve 4. Katı tuşlayıp yukarı çıktım. Kapıyı çaldım ve açılmasını bekledim. Bir kaç dakika sonra kapı açıldı ve siparişi aldılar. Ödemeyi karttan yapmışlardı bu yüzden sadece iyi akşamlar diyip tekrar asansöre yöneldim. Geldiğim yoldan geri dönerek iş yerine ulaştım.

...

Artık siparişlerin sakinleştiği saate girmiştik. 3.30 civarıydı. Merve'nin gitmesine yarım saat vardı. Ben mesai aldığım için 1.30 saat daha buradaydım.

"Zeren."

"Efendim Merve"

"Seninle biraz konuşalım mı?"

"Olur."

Başıyla arka tarafı gösterdi ve oraya yöneldi. Ben de arkasından gittim. Biraz etrafa bakındı ve sonra kapıyı kapattı.

"Neden burada konuşuyoruz?" Diye sordum merakla.

"Çünkü kimsenin duymaması gerekiyor."

"Neyi?"

"Anlatacağım." Dedi ve alçak bir sesle

"Babası Doruk'u işten kovdu."

"Ne?"

"Şşt sessiz ol."

"Affedersin. Ama neden işten kovuldu ve biz neden sessiz konuşuyoruz?"

"Çünkü patronumuz Doruk hakkında konuşanı da kovacağını söyledi."

"Ne yaptı neden kovuldu anlatsana."

İç çekti ve "Senin yüzündenmiş sanırım. Öyle duydum" Dedi. Kaşlarım çatıldı ne demek benim yüzümden kovulmuştu?

"Benim yüzümden mi? Merve düzgünce anlatsana şu olayı neden benim yüzümden kovulmuş olsun?"

"Sen o gün Doruk'la kavga etmişsin galiba işte birden onu dinlemeden çıkınca Doruk'da peşinden çıkmak istedi babası gitmeyeceksin demesine rağmen dinlemedi ve çıktı. Geri döndüğünde babası pek hoş karşılamadı ve işten attı. Tekrar buraya gelmesini de yasakladı."

"Bugün o yüzden acil çıkıştan çıktı yani."

Başını salladı ve "Hıhı" diyerek beni onayladı ve "Bak belki fark etmiyorsun ama Doruk sana çok değer veriyor. Senin için saygıda kusur etmediği babasını karşısına aldı. Lütfen bunları göz ardı etme aranızda ne oldu bilmiyorum fakat bu küslük her neyse daha fazla sürdürmeden bitse."

"Ben bilmiyordum." Dedim güçlükle ve ekledim "Sadece biraz sinirlenmiştim babasının kovacağını bilmiyordum peşimden geleceğini bilmiyordum."

"Onu üzen şey işten kovulmak değil Zeren." Dedi Merve sessizce.

"Neyse hadi geçelim ön tarafa fazla dikkat çekmeyelim." Diye ekledi. Önde o çıktı ardından da ben çıktım. Koltuğa oturdum. Merve'nin söyledikleri şeyler kafamda uğultulu şekilde tekrar ediyordu. Doruk benim için babasını karşısına almıştı fakat ben onun yüzüne bile bakmamıştım. Üstelik bugün kendi kovulmuş olmasına rağmen benim kovulmus olmamdan endişelenmişti. Kendimden utanıyordum.

Bertuğ'un ağzından

Kaç saat olmuştu hâlâ Zeren'den cevap yoktu. Onun için endişelenmeye başlamıştım.

"Sakin ol Bertuğ."

"Nasıl sakin olayım Alparslan? Kaç saat önce mesaj atıyor ve birden yok oluyor. Normal mi sence?"

"Gece çalışmıyor mu bu kız. Çalışıyordur işte."

"Çalışıyor olsa bile şimdiye kadar cevap verirdi."

"Şarjı bitmiştir belki gereksiz endişelenmeyi bırak. Mesai saati bitsin bir yarın olsun hâlâ cevap vermezse dediğin olabilir fakat şimdi böyle düşünmemen gerekiyor."

"Haklısın."

"Bak ben şimdi uyumaya gidiyorum sen de saçma sapan hiçbir şey yapmıyorsun tamam mı?" Dedi ve güldü "Hep sen bana söylerdin bunu bu sefer de ben sana söylüyorum roller değişti." Diye ekledi. Odasına gitti ben de kendi odama gittim. Her ne kadar Alparslan'ın dediği gibi şarjı bitmiş olabilecek olsa da içim rahat etmiyordu. Yağmur yağıyordu ve kaza yapma ihtimali içimi kemiriyordu.Telefonumu elime aldım saat 4'e geliyordu. Hatırladığım kadarıyla mesaisi 4'te bitiyordu. Yataktan doğruldum ve üzerime bir mont aldım. Motorun anahtarını da aldım ve evden çıktım. Bu yaptığım ne kadar doğruydu bilmiyordum ama evde bu şekilde beklemekte istemiyordum. Yersizdi belki de endişem ama kalbime de söz geçiremiyordum.Garajdan motoru çıkardım ve anahtarı çevirip ilerlemeye başladım. Telefondan konuma baktım. 30 dakika uzaklıktaydı hiç değilse iş süresi bitmeden yetişip iyi olduğunu görmem gerekiyordu.

Zeren'in ağzından

Merve gitmişti ve artık Ayça gelmişti. Siparişler saatler önce gelmeyi durdurmuştu. Koltukta oturmuş ve parmağımın kenarını çekiştiriyordum. Doruk'un babasıyla arasının açılmasından dolayı kendimi suçluyordum. Doruk'a kötü davranmış olmamdan dolayı üzülüyordum. Ne yapıp edip onunla konuşmam gerekiyordu. Ben vicdanımla içsel savaş verirken Ayça'nın "Zeren bir bakar mısın?" Demesiyle kendime gelip ayaklandım. Ayça'nın yanına gittim ve "Sipariş mi geldi?" Dedim.

"Hayır,kapıda birisi varmı-" derken birden kapı açıldı ve ıslak saçlarıyla Bertuğ içeriye girdi.

"Bertuğ?" Dedim şaşkınlıkla. Ben daha ne olduğunu bile anlamamışken bana sarıldı ve "Şükürler olsun iyisin" gibisinden bir şeyler mırıldandı.

Bölüm nasıl olmuş? Biraz aceleye geldi gibi umarım beğenirsiniz :)

Bölüm : 14.01.2025 20:42 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
Zeylalvci (🇹🇷) / Siparişten aşka / Siparişten aşka bölüm 19
Zeylalvci (🇹🇷)
Siparişten aşka
Siparişten aşka bölüm 1Siparişten aşka bölüm 2Siparişten aşka : HatırlatmaSiparişten aşka:karakter analiziSiparişten aşka bölüm 310 Kasım 1881-193∞Siparişten aşka bölüm 4Özür duyurusuSiparişten aşka bölüm 5Siparişten aşka bölüm 6Siparişten aşka bölüm 7Siparişten aşka bölüm 8Siparişten aşka bölüm 9Siparişten aşka bölüm 10Siparişten aşka bölüm 11Siparişten aşka bölüm 12Siparişten aşka bölüm 13Siparişten aşka bölüm 14Siparişten aşka bölüm 15Siparişten aşka bölüm 16Siparişten aşka bölüm 17Siparişten aşka bölüm 18Siparişten aşka bölüm 19Siparişten aşka bölüm 20Siparişten aşka bölüm 21Siparişten aşka bölüm 22Siparişten aşka bölüm 23Siparişten aşka bölüm 24Siparişten aşka bölüm 25Siparişten aşka bölüm 26Siparişten aşka bölüm 27Siparişten aşka bölüm 28Siparişten aşka bölüm 29Siparişten aşka bölüm 30Siparişten aşka bölüm 31Siparişten aşka bölüm 32Siparişten aşka bölüm 33Siparişten aşka bölüm 34Siparişten aşka bölüm 35Siparişten aşka bölüm 36Siparişten aşka bölüm 37Siparişten aşka bölüm 38Siparişten aşka bölüm 39Siparişten aşka bölüm 40Siparişten aşka bölüm 41Siparişten aşka bölüm 42Siparişten aşka bölüm 43Siparişten aşka bölüm 44Siparişten aşka bölüm 45Siparişten aşka bölüm 46Siparişten aşka bölüm 47Siparişten aşka bölüm 48Siparişten aşka bölüm 49Siparişten aşka bölüm 50Siparişten aşka bölüm 51Siparişten aşka bölüm 52Siparişten aşka bölüm 53Siparişten aşka bölüm 54Siparişten aşka bölüm 55 (Final)
Hikayeyi Paylaş
Loading...