
Oy:180☆
Yorum:Size bırakıyorum ama yazın yine de☆
İyi okumalarrr<333
Eve gitmek için yine bir taksi bulmam gerekiyordu. Şansımı denemek için biraz yürüyüp taksi var mı diye bakmaya karar verdim. Bu kez şanslıydım. Bir taksi çevirdim. Fazla uzun sürmeden eve vardım. Anahtarı çevirip içeriye girdim. Bu saatte uyumazdım ama Bertuğların yanında da duramazdım. Gece geç saate kalmak güvenli değildi. Malum Türkiye şartları. Odama geçip üzerimi değiştirdim. Yatağıma girip telefonumu elime aldım. Gelen isteklere baktım fakat bu sefer reddetmeyecektim. Yarını bekleyip hesap açınca otomatik kabul edilecekti. Hâlâ içimde şüphelerim vardı. Ya linçlenirsem? Ya Bertuğ'dan prim kasıyor derlerse? İçimdeki şüpheleri bastırıp Alparslan'a güvenmeyi tercih ettim. Hem Bertuğ'da onaylamıştı. Benim kötülüğümü istemez ki o. Kendimi rahatlatıp kötü düşünceleri zihnimden attım. Biraz daha telefonla uğraştıktan sonra uykum irademi yenince uyuya kaldım.
Bertuğ'un ağzından
Zeren kafeden çıktıktan sonra Alparslan bana bakıp
"Nerede samimiyet? Nerede duyguları belli etme? Nerede oğlum nerede? Ben mi göremiyorum."
"Yapamıyorum Alparslan beceremiyorum oldu mu. Hem senin de beceremediğin kesin. Bertuğ'un da konuştuğu kişi yok demek ne lan."
Alparslan sırıtarak
"Yalan mı? Daha Zerenle bile doğru düzgün konuşamıyorsun."
Haklıydı. Alparslan genelde haklı olmazdı fakat haklı olursa... İşte o zaman iş ciddi demekti. Hayatı gırgır şamata yaşar sadece gerçekten sorun olarak gördüğü konularda ciddi olurdu. Ben cevap vermeyince Alparslan
"Bak kardeşim bu iş böyle yürümez. Ya aslan gibi sevdiğini kapacaksın ya da sırtlan gibi arkasından baka kalacaksın. Tercih senin. Her iki yolda da yanındayım. Ama seçimini doğru yap ki sonunda üzülen kişi sen olma." Dedi. Alparslan'ın bu mantıklı konuşmasına kaşlarımı çatarak
"Sen nasıl bu kadar mantıklı konuşabildin?" Dedim alayla.
"Eyvallah Bertuğ'um." Dedi. Yaklaşık 30 saniye fark etmesini beklerken sırıtarak ona baktım.
"Lan!" Fark edince gülmeye başladık.
"Ne kadar gülsen de haklı olduğumu biliyorsun."
"Maalesef biliyorum Alparslan."
"Bir şeyler yapmayacak mısın?"
"Ne yapacağımı bilmiyorum ki."
"Çok kolay oğlum. Adam gibi karşısına dikilip seni seviyorum diyeceksin."
"Tabi tabi. Sonra da beni sevmediği için bir güzel reddetsin."
"Reddedilmekten korkarsan hiçbir şeyi başaramazsın. Hem onun seni sevmediğini nereden biliyorsun?"
"Sevse anlardım herhalde. Ortada belli hiçbir şey yok."
"Sanki sen belli edebiliyorsun da Zeren sevse anlardım diyorsun."
"Aynı şey değil."
"Tam olarak da aynı şey. Bir düşün bakalım ben o kadar yenge diyorum da neden hiç sesini çıkarmıyor."
"Senin laflarını takmadığı içindir. Nasılsa sonuçta bu Alparslan çok da şey yapmamak lazım diye düşünüyordur."
"Kendini kandırmaya devam et. O kız da senden hoşlanıyor ama elini çabuk tutmazsan bir kuş misali uçup gidecek."
"Tamam kardeşim haklısın. Bir şeyler yapmam gerekiyor. Ve yapacağım da."
Verdiğim cevabın gelmesini bekliyormuş ki "Oh şükür" dercesine bakış attı. Birkaç saniye sonra da
"Bertuğ lan. Deniz Türüç ile Deniz Baysal evlenirse ikisinin de adı Deniz Türüç mü olacak?"
"Nereden aklına geliyor böyle şeyler Alparslan ya. Hem ikisi de evli onların."
"Ne yani senin aklına gelmiyor mu? "
"Hayır. Henüz senin kadar yaratıcı olamadım kardeşim."
"İltifat olarak kabul ediyorum Bertuğ'um."
"Kalkalım mı artık?" Alparslan da beni onaylayınca hesabı ödeyip çıktık. Alparslan her ne kadar artçı olmaktan sıkılmış olsa da itiraz etmeden yerine oturdu. Motosikleti çalıştırıp yola koyulduk. Trafik pek fazla olmadığı için eve çabucak varmıştık. Fazla laf etmeden odalarımıza dağıldık. Yarın Zeren gelecekti. Heyecanlıydım. Her ne kadar kendimi belli edemesem bile yanımda olması beni mutlu ediyordu. Görüyordum onu en azından. Alparslan'da haklı tabii. Duygularımı belli etmem gerekiyor. Ama duygularımı belli etsem kaç yazar ki o beni sevmedikten sonra yine reddetmez mi zaten? Alparslan'ın anlamak istemediği benim de içimi yiyip bitiren taraf tam da bu.
Zeren'in ağzından
Alarmımın çalmasıyla uyandım. İşe gitmeyecektim ama Bertuğlara gidecektim ve alarm kurmazsam akşama kadar yatabileceğim için işimi garantiye almak istemiştim. Yataktan çıktım. Evi toplamam gerekiyordu. Annem evin bu halini görse bana neler söylerdi bilemiyorum. Üzerimi değiştirmeden etrafı toplamaya başladım. Eve gelince yaptığım tek şey uyumak olmasına rağmen nasıl dağılıyordu anlamıyorum. Yatağımdan başlayıp dağınık olan tüm yerleri detaylı olmayacak şekilde yüzeysel olarak temizledikten sonra odama geçip kıyafet seçtim. Hızlıca bir duş alıp çıktım. Üzerimi değiştim ve saçlarımı kuruladım. Saçlarımı yukarıdan toplayıp montumu giydim. Gitmeye hazırdım. Evden çıktım ve otobüs durağına yürümeye başladım. Buradan full taksiyle oraya gidemezdim. Pahalı gelirdi biraz. Durağa gittim ve otobüsün gelmesini bekledim yine. Telefonumdan saate baktım. Trafik çok olmazsa gecikmem diye düşündüm. Otobüs gelince ayaklandım ve boş bir yer bulup geçtim. Belirli bir yere kadar otobüsle daha sonraysa az mesafe kalırsa yürüyecek hala biraz mesafe olursa taksiyle gidecektim. Otobüs ilerlemeye başlar başlamaz trafiğe sıkışmıştı. Yaklaşık 25 dakikadır trafiği bekliyorduk. Biraz daha bekledikten sonra trafik yavaş yavaş açılmıştı. Yine de yollar kalabalık olduğu için yavaş gidiyorduk. O eve daha önce birkaç kez gitmiş olmama rağmen yine de Bertuğ'dan konum istemiştim. Konuma göre yaklaşan durakta inmem gerekiyordu. Durağa gelince indim. Tekrar konuma baktım. Yürüyerek 15-20 dakika sürerdi. Taksiyle daha da kısa. Sorun şu ki taksiciler kısa mesafeye müşteri almak istemiyorlardı. "Tabana kuvvet Zeren" Dedim kendi kendime. Yürümekten başka şansım yoktu. Kısa mesafe müşterisi alacak kadar vicdanlı taksiciyi bulmayı beklemem yayan gitmemden daha uzun sürerdi. Zaten geç kalmıştım bir yarım saat kadar hemde. Olabildiğince hızlı adımlarla o yolu yürümeye başladım. "Sen elinde poşetlerle 12 kat çıkmış kızsın Zeren. Bu yol sana vız gelir tırıs gider." Diye söylenerek kendimi motive etmeye çalıştım.
Bertuğ'un ağzından
Zeren geleceği için çok heyecanlıydım. Sabah erkenden temizlik şirketi çağırıp evi temizletmiştim. Ben olmasam bile Alparslan evi dağıtmayı çok seviyordu. Her hafta düzenli olarak evi temizletsek bile Alparslan çalışanlar gider gitmez bir şekilde yine dağıtmayı başarıyordu.
"Ciddiyim Alparslan bu sefer dağıtmak yok. Nasıl beceriyorsun etrafı dağıtmayı onu da anlamıyorum ki."
"Meslek sırrı Bertuğ'um sen anlamazsın."
"Mesleğini bugün yapma o zaman kardeşim. Bugün o sırrı kullanma."
"Tamam tamam. Ben çocuk muyum bana evi dağıtma diyorsun zaten."
...
Zeren'in geleceği saatin üzerinden 20 dakika geçmişti. Alparslan
"Bertuğ bir mesaj at istersen. Trafikte mi kalmış işi mi çıkmış öğrenmiş olursun." Dedi. Telefonu çıkarıp instagramdan Zeren'e mesaj attım. Fakat cevap gelmedi. 5 dakika 10 dakika 20 dakika sonra bile cevap yoktu. Zeren'in gelmesinj beklediğimiz saatin üzerinden neredeyse 1 saat geçmişti.
"Neden cevap vermiyor ya. Tamam gelemeyebilirsin trafikte kalmış olabilirsin ama en azından cevap ver ki içim rahat olsun."
"Hemen telaşlanma Bertuğ. Sonuçta instagramdan yazdın. İnterneti kapalı olabilir mesajı görmemiş olabilir sakin ol kardeşim."
Bana mı öyle geliyordu yoksa Alparslan bugünlerde fazla mı mantıklı hareket ediyordu. Alparslan'ın bu lafından sonra kapı çaldı.
"Bak geldi yengecim."
İkimiz birden kapıyı açmaya gittik. Kapıyı açında Zeren karşımızda duruyordu. Soğuktan burnu hafif kızarmıştı.
Zeren'in ağzından
Otobüsteki o kaostan sonra yürümek daha kolay gelmişti. Hava biraz soğuktu. Çok olmasa da üşümeye başlamıştım. Neyse ki yol daha fazla sürmeden bitmişti. Evet evet gelmiştim. Bu ev o evdi. Kapıyı çaldım ve açılmasını bekledim. Birkaç saniye sonra karşımda iki kişi belirdi. Bertuğ ve Alparslan.
"Hoş geldin Zeren."
"Hoş geldin yengecim."
"Hoş buldum." Diye yanıtladım onları. Hep beraber içeriye geçtik. Göz ucuyla etrafa bakındım. Evlerinin benim evimden daha düzenli olduğu kesindi. İki erkek bir evi nasıl böyle düzenli tutabiliyordu ya.
"Helal olsun gerçekten." İçimden söylediğimi sandığım şeyi sesli söylemiştim.
"Efendim?" Dedi Bertuğ.
"Hiç yok bir şey."
"Trafiğe mi takıldın yengecim." Diye araya girdi Alparslan.
"Evet maalesef."
"Bertuğ mesaj atmıştı da sana işte cevap vermeyince endişelendi çocuk."
Bertuğ bana mesaj mı atmıştı? Yol boyu elimde olmasına rağmen görmemiştim hiçbir şey.
"Mesaj mı attın Bertuğ görmemişim kusura bakma."
"Sorun değil." Dedi Bertuğ. Alparslan tekrar araya girip
"İnstagramdan attı malum numaran yok onda. İnternetin kapalıysa demek ondan görmemişsindir."
Bertuğ Alparslan'a çok ters bakıyordu. İlk kez onu böyle görüyordum. Sakinliğini koruyabilen birisiydi o.
"Evet kapalıydı internetim." Dedim Alparslan'a cevaben.
"İşte numaran olsa sms ata-" derken Alparslan'ın lafını yarıda kesti Bertuğ.
"Sus Alparslan sus. Hadi sen git bilgisayarını getir."
"Tamam." Dedi Alparslan ve sessize Bertuğ'a doğru
"Sana da iyilik yaramıyor." Dedi ve oturma odasından ayrıldı. Çok sürmeden geri geldi ve bu sefer de Bertuğ yiyecek bir şeyler getirme bahanesiyle odadan çıktı.
"Bertuğ'da gelsin senin hesabı düzenlemeye başlayalım yengecim."
Kafamı salladım. Bertuğ içeriye gelince
"Ee açtınız mı hesabı?" Diye sordu.
"Yok seni bekledik Bertuğ'um." Dedi Alparslan. Ardından bilgisayarı açtı ve instagrama girdi.
"Yeni hesap mı açalım normal hesabını mı herkese açık yapalım yengecim."
"Normal hesabımı açık hesap yapalım. İki hesap kullanmak istemiyorum."
"Hesabına giriş yapman gerekiyor o zaman buradan."
"Tamam." Dedim ve hesabıma giriş yaptım.
"Herkese açık yapmadan önce profili ismi filan düzenleyelim."
Alparslan işim yerine "Güzel Kurye" yazmıştı.
"Alparslan." Dedim gülmemi zor tutarak.
"Güzel kurye koymayalım." Diye tamamladım lafımı. Bertuğ'a baktım o da aynı şekildeydi.
"Ne koyayım o zaman?" Dedi Alparslan.
"Kendi adım olsun bence."
"Tamam yenge nasıl istersen."
Az önce Güzel kurye olarak değiştirdiğinde hesabımı hiçbir tanıdığımın görmemesini ümit ediyordum. Alparslan kullanıcı adımı düzeltince rahatladım.
"Profil fotoğrafı yenge o da mı aynı kalsın?"
"Bilmiyorum ki. Bu iş de profesyonel olan sizsiniz sonuçta."
"Şimdilik bu kalsın o zaman sonra değiştirirsin."
"Video. Ben hiç video çekmedim henüz."
"Onun için ben buradayım ya yenge. Sen çekmedin ama Bertuğ'un çektikleri var. Ben şimdi güzelce düzenleyip senin hesaptan da paylaşırım onları."
Hâlâ bu video işinden dolayı biraz gergindim. Bilgisayardan uzaklaşıp bir koltuğa oturdum. Parmağımın kenarıyla oynarken Bertuğ yanıma gelip
"Gergin olmanı gerektirecek bir şey yok. Güven bana. Asla senin kötülüğüne olan bir şeyi yapman için seni ikna etmezdim."
Gülümsedim. Aynı zamanda da kalp atışımın hızlandığını hissettim. Uzun süredir yoktu bu his. Hatta dün bile. Şuan yine yerini almıştı kalbimin baş köşesinde.
Aslında okuma istediğim gibi gelmedi bölümü atmayacaktım ama hazırda var diye atayım dedim kshdjs ama siz yine de okusanız olur muu🥺
Bölümü nasıl buldunuzz¿¿¿
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 117.26k Okunma |
13.34k Oy |
0 Takip |
59 Bölümlü Kitap |