
Oy:190☆
Yorum:130☆
İyi okumalarrr<333
Bunu bilmenin verdiği rahatlıkla elimi yüzümü yıkayıp üzerimi değiştirdikten sonra yatağıma girdim. Gözlerimi kapatıp uykuya daldım.
Bertuğ'un ağzından
Alparslan yine saatin 8'inde ayaktaydı. Gece gündüz elindeki egzersiz topunu sıktığı için iyileştiğini iddia ediyordu. Bir haftanın dolmasını bile bekleyemiyordu. Kontrole gidip onay aldıktan sonra motosikletine kavuşup yeniden yollara atılmak istiyordu.
"Alparslan 1 hafta bile dolmadı daha kardeşim."
"Kontrolden ne zarar gelir Bertuğ'um. Hem bak eminim ben iyileştim."
"Hazırsan gidelim öyleyse. Doktor randevuna geç kalmak istemezsin."
Alparslan beni başıyla onayladı ve benden önce dışarıya çıktı. Ardından bende çıktım ve motosikleti garajdan çıkardım. Hastaneye doğru yola çıktık. Yaklaşık yarım saat sonra varmıştık. Alparslan hemen onayı alıp motosikletini sürmeyi istiyordu. Doktorunun yanına gidebilmek için asansörün gelmesini bekliyorduk. Alparslan tekrar tekrar tuşa basıyor bir yandan da
"Hadi hadi." Diye söyleniyordu. Asansör gelince bindik. Alparslan hiç duraksamadan 5. Kata bastı. Doktorunun olduğu kata gelmiştik. Bekleme yerine oturdum o ise doktorunun yanına gitmek için koridoru döndü. Birkaç dakika sonra yanıma geldi.
"Ne oldu?" Diye sordum.
"Randevuya geç kaldığım için beklemek zorundaymışım." Dedi keyifsizce.
"Olsun 5 dakika bekleyebilirsin bence."
"1 saat filan sürermiş."
"Sağlık olsun kardeşim. Bekleriz bizde."
"Yok Bertuğ'um senin beklemene gerek yok. Ben halleder gelirim."
"Beklerim oğlum ne olacak. Kardeş değil miyiz biz?"
"Kardeşiz. Ama beklemene gerek yok gerçekten. Ben hallederim."
"Olmaz öyle şey Alparslan."
"Israr etme Bertuğ. Senin işin vardı hem biliyorum. Sen onu yap ben burayı hallederim."
İç çektim Alparslan inat ettimi Nuh der peygamber demezdi.
"Tamam öyleyse. Çıkacağın saatte haber ver gelip alayım seni."
"Tamam Bertuğ'um."
Alparslan'ın ağzından
Bertuğ gittikten sonra oturup beklemeye başladım. Zaman geçmiyordu kantine inip bir şeyler atıştırmaya karar verdim. Oturduğum yerden kalktım ve asansöre yöneldim. Zemin kata basıp asansörün inmesini bekledim. Zemin kata ulaşınca asansör durdu ve kapı açıldı. Kantine doğru yürüdüm. Kasaya geçip simit ve meyve suyu istedim. Aldıktan sonra arkamı döner dönmez birisiyle çarpıştım. Üzerime çay dökülmüştü.
"'Dikkatli olsana birader." Dedim anlık gelişen tepkimle.
"Özür dilerim ben fark etmedim."
Kafamı kaldırınca sesin sahibi ile göz göze geldim. Bir kızdı. "Saçmalama Alparslan o sesin bir erkekten çıkması mümkün mü zaten." Diye söylendim kendi kendime. Kıza yanıten kafamı iki yana salladım ve "Sorun değil çay soğukmuş zaten." Dedim.
"Telaştan içemedim bir türlü ondan soğumuş olmalı. Ama neyse ki soğumuş. Seni yakabilirdi yoksa."
Gözleri üzerime kaydı ve
"Kusura bakmayın tekrardan." Diyip çantasından ıslak mendil çıkarıp verdi.
"Önemli değil." Dedim ve mendille üzerimi silerken
"Bir çay bile içemeyecek kadar acelen var. Ailenden birisi mi hasta yoksa?" Diye sordum.
"Evet aslında annem a-" derken sözü yarıda kesildi ve birisi
"Akça gel hadi." Diye seslendi.
"Geliyorum." Diye yanıtladı ve bana dönüp "Tekrar kusura bakma." Dedikten sonra hızlı adımlarla yanımdan uzaklaştı. "Akça" Dedim kendi kendime. Lavaboya gidip üzerimi iyice temizledikten sonra yukarıya doktorun yanına çıktım. Yarım saat geçmişti bile. Başka kimse olmadığı için içeriye girebilmiştim.
"1 hafta bile dolmadan kontrole mi geldin?" Dedi doktorum gülümseyerek.
"İyileştiğime eminim. Ve daha fazla motorsuz kalmak istemiyorum. Onay gelsin artık."
"Peki. Zaten güçlü bir darbe almamıştın iyileşmiş olma ihtimalin var. Kontrol edelim bakalım."
...
"Sonuç nedir sürebilirim değil mi artık?"
"Gözün aydın Alparslan. Tamamen iyileşmiş kolun."
"Sonunda be sonunda."
Doktor ile birkaç şeyi daha konuştuktan sonra sevinçle odasından çıktım. Telefonu elime alıp instagrama sonucumu çekip paylaştım. Bu bir nevi Alparslan tekrar motosiklet sürmeye dönüyor demekti. Bertuğ'a gelmesi için mesaj attım ve onu beklemeye başladım.
Zeren'in ağzından
Alarm yoktu güneş de vurmuyordu. Kendi kendime uyanmıştım bu sefer. Yanımdaki telefona uzandım ve saate baktım. 10'a geliyordu. Gözümün önüne gelmiş olan saçlarımı elimle ittirdim ve telefona bakmaya başladım. İnstagrama girdim. Bertuğ bir şey paylaşmamıştı fakat Alparslan bir hikaye atmıştı. Ne attığına bakmak için tıkladım. Hastane raporu gibi bir şeydi. Kolunun tamamen iyileştiği yazıyordu. Alparslan'ın ne kadar sevindiğini tahmin edebiliyordum. Onun adına ben de çok sevinmiştim. Bu hikayesine bakarken yeni bir hikaye daha paylaştığını gördüm. "Bertuğ'umun motorunu kaçırıyorum" yazılı bir videoydu. Bertuğ'un motoruna binmiş sürüyordu. Videonun sonunda Bertuğ kendisini de gösteriyordu. Alparslan'a eve giderken bile olsa sürmesi için motorunu vermesi çok hoş bir davranıştı. Bir bildirim gelmesiyle gözüm ekranın diğer tarafına kaydı. Tıklayınca bir bildirimden ibaret olmadığını anladım. Pek çok bildirim gelmişti fakat telefonum İnternet yeni açıldığı için bana bunları şimdi gösteriyordu. Takipçi sayım bini geçmişti. Tek bir videoyla bu kadar yükselmesini beklemiyordum. Bertuğ'dan dolayı takip ettiklerini biliyordum. Ekrana daha çok bildirim gelmeye başlayınca bildirimleri kapatmaya karar verdim. Instagrama gelmesi sorun değildi fakat sürekli ana ekranıma düşmesi telefonumun sistemini olumsuz etkileyebilirdi. Ayarlarını düzelttikten sonra telefonu kapatıp bir köşeye koydum. Yataktan çıkıp yüzümü yıkamak için lavaboya gittim. Yüzümü yıkayıp geri döndüğümde ise hızlıca üzerimi değiştim ve yatağımı topladım. İki erkeğin yaşadığı ev bile benim evimden düzgündü. Sorun bende miydi onlarda mıydı? Odamda birkaç şeyi daha topladıktan sonra kahvaltı yapmak için mutfağa geçtim. Yine kolaya kaçıp hafif bir şeyler atıştırmıştım. Kafam yeterince dolu olduğu için bu sefer bir şeyler izleme gereksinimi duymadan kahvaltımı yapmıştım. Zihnimdeki şeyler bana yetiyor hatta artıyordu bile. Telefonumun çalmasıyla irkildim ve düşüncelerimden sıyrıldım. Odamda çekmecenin üzerinde bırakmıştım. Kalktım, hâlâ çalmakta olan telefonumu almak için odama yöneldim. Ekranda Bertuğ'un adını görünce istemsizce meraklandım. Telefonu elime alıp ekranı kaydırarak aramayı yanıtladım.
"Alo yenge."
"Alparslan?"
"Evet benim yengecim. Nasılsın?"
"İyiyim sağ ol. Sen de çok iyisin sanırım. Hikayeni gördüm."
"Evet işte tam da bunun için aradım."
"Nasıl yani?"
"Bana söz verdiğin motosiklet turunu bugün yapacağız demek istiyorum yenge. Arkadaşlar benim için toplanmışlar senin de sözün vardı zaten. Hep birlikte süreriz daha güzel olur. Sende grupça sürmenin eğlencesini yaşamalısın."
"Ee şey bilemiyorum ben.."
"Söz vermiştin sözünü tut yenge. Hem Bertuğ çocuk seni bekliyor burada. Benden çok o heyecanlı zaten."
Alparslan bunu söyledikten sonra arkadan sesler gelmeye başladı
"Abartma oğlum bir şey olmaz. Lan daha yeni iyileştim zaten bir ay daha alçıda kalamam ben." Alparslan birisiyle konuşuyordu sanırım.
"Efendim?"
"Yani şey demek istedim yengecim. Bertuğ benim kolumun iyileşmesine benden çok sevindi."
"Bertuğ çok düşünceli birisi zaten. Şuan en az senin kadar mutludur."
"Valla iyileşmeme bu kadar sevindi mi bilmem ama şuan bu laftan sonra aşırı mutlu olduğuna eminim." Dedi Alparslan. Birkaç saniye sonra
"Ee geliyor musun yengecim?" Dedi.
"Sana söz vermiştim mecburi geliyorum o zaman."
"Helal yengem be. Yetim sevindirmiş kadar oldun şuan."
"Nasıl yani?"
"Gelerek beni en çok da Bertuğ'u mutlu edersin diyorum."
"Anladım. Sen bana detayları mesaj atarsın. Şimdi kapatıyorum görüşürüz."
"Tamamdır görüşürüz yenge."
Telefonu kapatınca yüzümün düşmesine engel olamadım. Motorum yoktu ve alamazdım da. Motoru geçtim daha kask bile almamıştım. Bugün alabilir miydim acaba? Yetişir miydi yoksa kargoyla gelmesi birkaç günü bulur muydu? Tüm bunları düşünürken telefonuma mesaj gelmesiyle dikkatimi telefonuma topladım. Alparslan saati,yeri ve onunla ilgili olan şeyleri yazmıştı. Aslında Bertuğ'dan gelmişti mesaj fakat "yenge" yazdığı için Alparslan'ın gönderdiğine emindim.
Bölümü nasıl buldunuzz¿¿
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 117.26k Okunma |
13.34k Oy |
0 Takip |
59 Bölümlü Kitap |