
Yorum:120☆
İyi okumalarr<3333
Tek derdi uyumak oluyordu. Benim de şuanlık tek derdim bu olduğu için gecelerimin aksine kafamı yastığa koyar koymaz uykuya daldım.
...
Havanın hissettirdiği soğuklukla uyandım. Kalkasım yoktu aslında kalkmak için sebebim yoktu. Hayatımı çok boş geçiren birisi olduğumu kabul ediyorum. Komidinde duran telefonumu uzandım ve yorganın altından ekranı dikizlemeye başladım. İnstagrama girdim. Bir sürü yorum, takipçi, mesaj istekleri vardı. Dizlerimi kendime doğru çekip hepsini incelemeye koyuldum. Çünkü sandığımın aksine hesap çok daha hızlı büyümüştü. İlk başta hızlı büyüyor diye seviniyorken bir anda bomba gibi patlamış yeni birkaç gönderiyle 10 bine ulaşmıştı. Hep Bertuğ'un yanında değildim bu yüzden son gönderilerimde o yoktu. Ve o videolarım da diğerleri kadar çok olmasa da izlendiğini fark ettim. Artık beni Bertuğ için değil de kendim için takip eden bir kitle vardı ve bu yüzden gelen yorumlar, mesajlar daha çok ilgimi çekiyordu. Ünlü değildim ama kendi çapımda bir kitle vardı ve bu bana paylaşım yapmam için yeterli sebebi veriyordu. Gelen yorumlara göz ucuyla baktıktan sonra mesaj isteklerine bakmaya başladım. Erkeklerden gelen mesaj istekleri saçmaydı baya saçma. Kızlardan gelen mesaj istekleriyse cicili biciliydi ve hep masumca şeyler yazıyorlardı. Üstte bir iki mesaj isteğine bakıp ekranı azıcık kaydırınca bir işletme hesabından mesaj geldiğini fark ettim. Merakla ekrana tıkladım ve mesajı açtım.
"Merhaba Zeren Hanım
Öncelikle sizi tebrik etmek istiyoruz! Kısa sürede bu kadar kaliteli içerikler ve doğal etkileşimle büyümek gerçekten etkileyici.
Biz, Veléa Cosmetics olarak 100K’dan fazla kişilik bir topluluğa hitap eden bir güzellik markasıyız. Makyaj ve cilt bakım ürünleri üzerine çalışıyor, ilham veren kadınlarla iş birlikleri yapıyoruz.
Sizin tarzınız, enerjiniz ve özgüvenli duruşunuz markamızla çok örtüşüyor. Bu yüzden sizinle tanışmak ve iş birliği teklifimizi iletmek istedik.
Ürün gönderimiyle birlikte reels/hikâye/post paketli bir paylaşım için bütçe görüşmek isteriz.
Eğer sizin için de uygunsa detayları konuşmak için çok mutlu oluruz 🌸
Sevgiler,
Yelda Yıldız / Veléa Cosmetics"
Mesaja tekrar tekrar baktım. İlk birkaç saniye kendimden şüphe ettim ve gelen mesaja inanamadım. Hatta şaka bile olduğunu düşündüm. Yorganın altından çıktım ve sırtımı yatağın başlığına yasladım. Hesaba girdim ve incelemeye başladım. Takipçileri bot değildi belliydi. Paylaşımlarına bakmaya devam ettim. Gerçekten güzel kızlarla yapılmış bir sürü gönderi vardı. Hesapları da aktif şekilde izleniyor gibi görünüyordu. Gerçek anlamda beni neden seçtiklerini merak ediyordum. Mesajda dediği gibi tarzımla ilgisi olduğunu sanmıyordum. Çünkü bakım ürünlerinin giyimle alakası yoktu. Zaten kendilerinin de öyle aman aman boydan paylaşımları yoktu. Hesaptan çıktım ve bu işlerden daha fazla anlayan Merve'ye mesaj atmaya karar verdim. Şansıma uyumuyorsa tabii. Whatsapp'a girdim ve sadece
"Günaydın Merve." Yazdım. Sonra çıkıp beklemeye başladım. Ama mesaja yanıt gelmiyordu. Keşke merak edeceği şekilde yazsaydım diye düşünürken aklıma Merve'nin ilgisini çekeceğine emin olduğum bir şey ekledim mesaja.
"Motorcu çocuk da öyle dedi işte bana inanabiliyor musun?" Yazıp gönderdim. Sanki olayı anlatmıştım da o bakmamış izlenimi vererek heyecanlandıracaktım onu. Tabii olayı bilmeyen Merve hemen meraklanıp mesaja bakacaktı. Düşündüğüm gibi de olmuştu. Mesajı göndermemin ardından yarım dakika bile geçmeden Merve cevap yazmıştı.
"Ne dedi?"
"Neye inanabiliyor muyum?"
"Zero olay ne neden anlatmadan böyle bir şey yazdın?"
"Anlatsana olayı. Ne oldu evlendiniz mi yoksa?"
Art arda bir sürü mesaj sıralamıştı tek bir mesajıma. Hâlâ da yazmaya devam ediyorken onu durdurmak için ben mesaj attım.
"Abart istersen. Ne evlenmesi?"
"Bende onu soruyorum zaten ne evlenmesi?"
"Evlenme filan yok ortada Merve."
"Ne var peki ortada? Ne dedi sana?"
"Bir şey demedi. Dikkatini çekmek için öyle bir mesaj attım çünkü diğer türlü mesajıma geç bakıyorsun."
"Aşk olsun Zeren ben burada duşta köpüklü köpüklü senin mesajına bakıyorum sen de beni mi oynatıyorsun."
"İlk başta bakmamıştın ama. Canın isteyince köpük de engel olamıyor değil mi?"
"Karıştırma oraları şimdi. Günaydın canımlı cicimli mesajlar duştan çıkmamı bekleyebilirdi ama senin aşk hayatında ilerleme olması bekleyemezdi çünkü bu neredeyse imkansız bir olay."
"Oha Merve."
"Abartmıyor olmam gerçeği acı verici biliyorum. Ama durum bu. Her neyse sen ne olduğunu anlatır mısın artık?"
"Bana bir güzellik markasından iş teklifi geldi."
"Oha çok güzel bir haber bu."
"Bilmiyorum Merve bir sürü ihtimal var. Ve o ihtimalleri yok saysam bile neden beni seçtikleri merakını üzerimden atamıyorum."
"Bazen senin gerçekten nasıl bu zamana kadar hayatta kalabildiğine şaşırıyorum Zeren. Öncelikle ihtimalleri dert etme bana hesabı at ben de gerçek olup olmadığına bakayım. Ve ikinci olarak seni tercih etme sebeplerinin güzel olduğun için olduğunu hiç düşünmedin mi gerçekten?"
"Bir sürü güzel kız var Merve."
"Zeren. Canım arkadaşım sen yürüyen keriz filan mısın? Yoksa güzelliğinin farkında mı değilsin?"
"Açıkçası beni yine Bertuğ için tercih ettiklerini düşünüyorum."
"Öyleyse bile bu sadece küçük bir etkendir. Sen çok güzelsin ve asıl sebep bu. Bekliyorum hesabı. Duştan çıkınca araştırıp sana yazarım. Görüşürüz."
"Görüşürüz."
Telefonu bir köşeye indirdim ve kendimi yatağa bıraktım. Bu güzel bir teklifti. Gerçekliği bile bana tuhaf geliyordu açıkçası. Merve mesaj atana kadar etrafı toplamaya karar verdim. Yataktan zor da olsa kendimi çıkardım ve evi hızlıca bir düzene getirdim. Kapının ucundan odama baktım ve iki erkek kadar bile olamıyorsun Zeren diye söylendim kendi kendime. Telefonumu bıraktığım köşeden aldım ve oturma odasına geçtim. Yalnızlık en sevdiğim şeylerdendi ama bu aralar sıkılmıştım yalnızlıktan. Eskisi gibi hissettirmiyor boğuyordu beni. Yaşlandım mı yoksa? Diye seslice söylendim fakat buna kendim bile inanmamıştım. Evde huzursuz hissetmeye başlamıştım. Hergün aynı şeyleri tekrar ediyordum ve eve geçince de kimseyle sesli bir sohbetim olmuyordu. Bazen mesajla bile konuşmuyordum. Neyse ki Merve'nin mesaj atmasıyla bu yalnızlıktan geçici süreliğine de olsa kurtulmuştum.
"Zeren bu marka olduğuna eminsin değil mi?"
"Evet neden?"
"Bot filan değil baya bildiğin gerçek bunlar. Benim alışveriş yaptığım işletme bu. Hatta biraz daha ilerleyip dergi bile çıkarmayı düşünüyorlar. Düşünsene sen de derginin kapağındasın. Mükemmel olmaz mıydı? "
"Daha kabul ettiğime dair mesaj bile atmadım. Dergi kapağı şurada dursun."
"Reddetmeyeceksin değil mi? Lütfen böyle bir saçmalık yapacak kadar saf olma."
"Saf ile neyi kastettiğini anladım Merve."
"Konumuz o değil Zero. Sen bu teklifi kabul edecek misin etmeyecek misin onu söyle."
"Bilmiyorum."
"Bilmeyecek bir şey yok ki. Bak şöyle düşün marka senin işini beğenirse sana iş teklif etmeye devam edecek ve oradan da gelir elde edeceksin. Motosiklet almana katkı sağlarken aynı zamanda da güzellik ürünlerine para harcamana engel olacak. Nereden baksan kazan kazan."
"Beni nasıl ikna edeceğini iyi biliyorsun."
"Teşekkür ederim hiç cömert olmayacağım bu konuda yetenekli olduğumu biliyorum. Motordan başka şey ilgini çekmiyor zaten."
"İkinci Alparslan'da sensin demek ki."
"İkinci Alparslan? Motorcu olan mı?"
"Evet. İkinizin de çok benzediğini düşünmeye başladım."
"İki deli diyorsun yani?"
"Gibi diyelim."
Yazdıktan sonra aklıma gelen fikirle gülümsedim.
"Aslında ne de çok yakışırsınız Merve." Yazdım. Ciddi değildim dalga geçiyordum. Her zaman bu konuda Merve benimle uğraşırdı. Fakat şimdi uğraşma sırası bendeydi.
"Ay hayır Zeren sus."
"Aa neden Merve? İkiniz çok benziyorsunuz oysa. Neden olmasın?"
"Olamaz çünkü."
"Hayırdır Merve sen neden Alparslan'ı beğenmiyorsun? Yoksa sevgili yaptın da bana mı söylemiyorsun?"
"Sevgilim olsaydı ben senin aksine hemen sana söylerdim. Alparslan konusuna gelince Alparslan iyidir hoştur ama bana göre değil."
"İyiyse ve hoşsa neden sana göre olmuyor Merve hanım?"
"Ne yapmaya çalıştığını şimdi anladım Zeren. Sen kendi aşk hayatınla uğraş. Benimle dalga geçmek için efor sarf etme."
"Ama Alparslan."
"Allah sahibine bağışlasın Zero."
"Sahibi sensen peki?"
"O zaman Allah yazdıysa bozsun Zeren. Ay sen iyice ben olmuşsun. Olma canım sen Zeren iken gayet tatlısın. Çöpçatanlık sana göre hiç değil."
"Dalga geçiyordum ya."
"Ona eminim. Neyse teklife dönelim tekrar. Kabul edecek misin?"
"Aklıma öyle bir girdin ki kabul etmemek imkansız gibi duruyor."
"Rica ederim. İşler büyür de dergi kapağında yer alan bir ünlü olursan beni unutma."
"Saçmalama Merve. Seni neden unutayım?"
"İşimizi baştan sağlam tutalım işte."
Merve ile şaka üzerine süren uzun konuşmaların ardından gelen iş teklifine cevap vermek için istekler kısmına girdim ve kabul ettim. Mesajı yazdım fakat tekrar tekrar sildim. En sonunda
"Merhaba,
İlginiz ve güzel teklifiniz için çok teşekkür ederim. İş birliği fikrine açığım ve detayları duymak isterim.
Devam etmek için mail mi kullanıyorsunuz yoksa buradan mı konuşalım?"
Yazıp gönderdim. Bu kadar basit bir şey hakkında Bu kadar düşünmem saçma geliyordu ama benim ilk deneyimim olacaktı bu yüzden biraz gergindim. Hemen cevap vereceklerini sanmıyordum. En az birkaç gün sürerdi geri dönmeleri. Belki de hiç dönmezlerdi. Geri dönüş yapmazlarsa üzülür müyüm diye düşündüm fakat benim için pek de bir şey fark etmezdi sanırım. Zaten stresli bir insandım üstüne bir de bunun gerginliğini kaldırabilir miydim bilmiyordum. Bu yüzden umursamayı bıraktım. Hikayelere bakmak için ama sayfaya döndüm. Alparslan kolu iyileşti iyileşeli hep motor üzerindeydi. Dur durak bilmeden sürüyordu hemde. Bir kaza yaptıktan sonra nasıl tekrar motosiklete korkmadan binebiliyordu ki? Büyük bir kaza değil diyedir diye düşündüm. Beynimin içini kurcalayan Bertuğ aktif mi bak diye seslenen sese uyup hikaye atmış mı diye baktım ama yoktu. Ne hikaye ne de yeni gönderi. Önceden bu kadar ihmal etmezdi hesabı. Belki de böyleydi ama ben şuan ondan hareketlilik, orada olduğunu gösterme gibi şeyler beklediğim için bana öyle geliyordu. İçimdeki ses mesaj atmamı söyleyip duruyordu. En son ona sesli şekilde cevap verdim.
"Ne mesajı ya ne yazacağım ki ben?"
Yavaş yavaş şizofren oluyorum sanırım diye düşünüp güldüm kendi kendime. İçimdeki sesin aksine de mesaj atmadan bıraktım telefonu. Bir ara düzenli konuşmaya başlamıştık ama sonra ben yazmayıp geri çekilince o da geri çekilmişti. Bir sorun yoktu ben neden geri çekildim onu da bilmiyordum. "Neyse arkadaşların hergün mesajlaşmasına gerek yok zaten." Dedim seslice. Sonra yine içimden düşünmeye başladım. Doruk'a da bir süre hiç yazmadım ama aramız açılmadı Bertuğ ile neden açılsın ki? Doruk demişken babasıyla konuşsam mı acaba? Geri dönmeyi ister mi ki? Ben olsam istemezdim şahsen. İçimde süren bu sessiz çatışmanın ardından Doruk'a mesaj attım.
"Günaydınlar Bal Kavunu Bey. 10 saat çalışma +vardiyalı sisteme geri dönmek ister miydiniz?" Yazdım. 7/24 telefonda aktifmiş gibi anında cevap verdi.
"Size de günaydın Kara Pikaçu Hanım. Bu soruyla güne başlamamızın özel bir nedeni var mı acaba?"
"Baban ile konuşursam seni tekrar işe alır mı ve sen bunu istiyor musun diye merak ettim de."
"Babamla konuşup beni işe geri aldırmak mı istiyorsun? Kara Pikaçu gururumu okşadın ama böyle bir şey yapmanı istemiyorum."
"Arkadaşlarını özlemekle ilgili söylediğin şeyler peki?"
"Özlüyorum fakat seni babamın yanına gönderip de azar işitme ihtimalini düşünmek bile istemiyorum."
"Kabul etmez mi yani?"
"Babamın sağı solu belli değil. Dediğim gibi böyle bir şey yapmanı kesinlikle istemiyorum."
"Bana karşı hep iyi davranmıştı oysa."
"O başka bu başka."
"Peki ya sen ne olacaksın? Aile gibi olduğum kişiler filan diyordun onlardan hep uzak mı kalacaksın?"
"Böyle bir şey için kendini riske atmana gerek yok ki Kara Pikaçu. Bir buluşma yaparız olur biter."
"Böyle diyince mantıklı geldi. Hem neden tekrar çalışıp yorulmak isteyesin ki değil mi?"
"Çalışmak istemememle alakası yok. Ben senin azar işitme ihtimalinden korkuyorum. Bunun için seni riske atmamıza gerek yok. Dışarıda buluşabiliriz hiçbir yüzleşme, azar işitme durumu olmadan. Yoksa çalışmayı sevdiğimi biliyorsun."
"Çalışmayı sevmeni anlamıyorum zaten ben de. İhtiyacın yoksa keyif için 10 saat vardiyalı çalışmak benim nezdimde makul bir zemine oturmuyor."
"Duygular, Kara Pikaçu. Duygular insana her şeyi yaptırıyor."
"Anladım (anlamadım)"
"Zaten bunu anlamlandırmaya çalışmak zor. Asla anlamlandıramıyorsun. Hissetmek gerekli ve herkesin taşıyabileceği bir yük değil. Umarım senin asla bu şekilde hissetmen gerekmez."
"Umarım sen de bu şekilde hissetmekten kurtulursun Bal Kavunu."
"Öyle kolay kolay kurtulunmuyor. Ama sana şunu söylemeliyim ki bu yükü taşımak her ne kadar zor da olsa bu yükün kaynağını seviyorum."
"Böyle konuşmayı nereden öğrendin Bal Kavunu?"
"Öğrenmedim. İçimden geldiği gibi konuşuyorum işte."
"Kesinlikle bana da öğretmelisin bunu."
"Umarım öğrenmen gerekmez." Yazdı ve bir süre durduktan sonra
"Şair koltuğumdan olurum sonra." Yazdı.
"Hadi oradan ya."
"Babamla konuşmak filan yok anlaştık mı?"
"Tamam. Anlaştık."
"Görüşürüz Kara Pikaçu."
"Görüşürüz Bal Kavunu."
Bölümü nasıl buldunuzz¿¿¿
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 117.26k Okunma |
13.34k Oy |
0 Takip |
59 Bölümlü Kitap |