
Oylarınızı ve yorumlarınızı bekliyorum.☆
İyi okumalarrr<333
Tıklayınca mesajın Bertuğ'dan olduğunu gördüm. Hikayeme yanıt vermişti.
"Güzel kare. Yanındakiyle yol nereye merak ettim."
Merak etmesi hoşuma gitmişti. Lafı biraz dolandırmak istemiştim.
"Güzel yerlere. Güzel insanlarla." Yazdım. Aramızda tuhaf bir ilişki vardı. Sevgili miydik? Hayır. Beni seviyor muydu? Şüpheli, bilmiyorum. Ama böyle kıskanmak ya da nereye gittiğini sorgulamak gibi bir şeyler vardı. Ve nedensizce hoşuma gidiyordu onun tarafından merak edilmek.
Bertuğ'un ağzından
Zeren hikaye paylaşmıştı ve yalnız da değildi. Yanında Doruk denen çocuk vardı. Yine. Nereye gittiğini neden onunla gittiğini çok fazla merak ediyordum ve merakla birlikte gelen kıskançlık duygusu içimi kemiriyordu. Çocuklara Zeren'e açılacağım dediğim günden beri amacımı mesajlaşarak belli etmeye çalışıyordum. Zeren'de karşılık veriyor gibiydi fakat bazı sözleriyle de belirsizlikte koyuyordu insanı.
"Güzel kare. Yolculuk nereye merak ettim." Mesajıma karşılık olarak
"Güzel yerlere. Güzel insanlarla." Demişti. Net bir cevap vermiyordu. Hoşuna mı gidiyordu böyle belirsizlikte bırakmak yoksa sadece kıskandırmaya mı çalışıyordu. Amacı ikinci seçenekse gayet iyi başarıyordu.
"Yanındaki kişi mi güzel, gittiğiniz yer mi? Gerçi ikisini de merak ettim. Ama biri biraz daha fazla." Yazdım.
"Hangisiymiş biraz daha fazla olan?"
Gittiği kişiyi biliyordum. Fakat nereye gittiğini bilmiyordum. Ve de neden onunla gittiğini.
"Nereye gittiğiniz."
"Kiminle gittiğim önemli değil mi yani?"
"Önemli tabii. Ama ne amaçla nereye gittiğinizi bilmeden o bilgi tek başına işe yaramaz."
"İş birliği için görüşmeye gidiyorum."
"Nasıl bir iş birliği bu? Ve de neden yanındaki güzel insanla gidiyorsun?"
"Bir markayla anlaşma yapıp hesabımda ürünlerini paylaşacağım. Küçük bir iş birliği işte. Doruk'da beni oraya götürüyor geç kalmamam için."
"Aynı markalar farklı taşıtlar. Sen de araba motosikletten iyidir diyip onunla mı gitmeye karar verdin?"
Araba Bmw'ydi tıpkı benim motosikletimin de Bmw olduğu gibi. Neden onunla gittiğini ima etmem için güzel bir denk gelişti.
"Benim Bmw sevdası küçüklükten belliymiş." Yazdı ve daha sonra
"Pek de araba insanı olduğum söylenemez." Yazdı.
"Demek mesele araç değil direksiyonun kimde olduğu." Yazıp gönderdim. Neden o çocukla gidiyordu? Neden bana hiç bahsetmemişti? Bu sorular kafamı kurcalarken Alparslan odaya daldı ve
"Bertuğ'um yengemin hikayesini gördün mü?" Dedi.
"Gördüm."
"Ee?"
"İş birliği için görüşmeye gidiyormuş."
"O çocuk benim parkta gördüğüm çocuk değil mi?"
"Evet o."
"Bertuğ'um sen iyi misin? Hani işler iyiye gidiyordu, hani yakınlaşmıştınız? Şimdi nasıl böyle tepki verip rahatça evet o diyebiliyorsun?"
"Neden onunla gittiğini bilmiyorum Alparslan. Belki de hislerimi düşündüğüm kadar belli edememişimdir."
"Bertuğ bak sen her ne kadar flört yeteneği olarak eksilerde de olsan. Karşıdaki kişi biraz olsun düşünse seni anlardı. Bence yengemin de aklına girenler var."
Alparslan konuşmasını sürdürürken mesaja cevap gelmişti.
"Direksiyonu tutan kişiyi ben seçmedim. Her şey haberim olmadan ayarlanmış. Bir gün seçmem gerekirse kimi seçeceğimi biliyorum ama." Bu mesajla yüzüm aydınlanmıştı. Kendisinin seçtiği kişi değildi sonuçta. Bakışlarımı ekrandan kaldırdım ve Alparslan'a bakarak
"Alparslan sanırım haklısın. Doruk ile gitmeyi o seçmemiş onun haberi olmadan ayarlanmış her şey. Demek ki birisi Zeren'le Doruk'un arasını yapmaya çalışıyor." Dedim.
"Sanırım mı? Bertuğ'um benim bir şey söyleyip de yanıldığım görülmüş şey mi?" Dedi ve biraz durduktan sonra
"Doruk ve yengemin arasını yapmaya çalışan biri ya da birileri varsa senden hızlı oldukları kesin. Yap artık şunu Bertuğ'um. Reddedilmekten korkma. Sonuç ne olursa olsun söyleyince rahatladığını hissedeceksin. Ölümlü dünyadayız. İşini keşkeye bırakmadan sen kendin hallet." Diye ekledi. Ve cevabımı dahi beklemeden
"Sana inanıyorum." Diyip odadan çıktı. Mesaja cevap vermek için telefonu açtım.
"Gidon demek istedin sanırım." Yazdım.
"Belki de."
Gelen cevap yine belirsizlikte koyacak türdendi. Alparslan kesinlikle haklıydı. Daha fazla böyle devam edemezdim. Tüm tereddütlerimi yenerek
"Zeren sana bir şey söylemek istiyorum. Uzun zamandır söylemeyi düşünüyordum ama içimde hep bir tereddüt vardı ve bana engel oluyordu. Şimdi tüm tereddütlerimi bir kenara atıp seninle bu konuyu konuşmak istiyorum." Yazıp gönderdim. Çok geçmeden yanıt gelmişti fakat heyecanım mesaji okuyunca kaybolmuştu. Yerini küçük de olsa hayal kırıklığı almıştı.
"Bertuğ görüşme sırası bana geldi. Ben sana sonra döneceğim görüşürüz."
"Görüşürüz iyi şanslar." Yazıp çıktım. Bataklığa düşmüş de çabaladıkça daha da derine batıyor gibi hissediyordum. Ne zaman yakınlaşmaya çalışsam her zaman ondan geri hamle ile karşılık alıyordum. Belki de arkadaşlıktan öte bakmıyordu bana. Bu düşünce ile kalbime derin bir sızı girmişti. Sızı yeni başlıyordu fakat kolay kolay dinmeye de gönlü olmadığı belliydi. Fiziksel bir ağrı değildi belki ama ondan daha çok canımı yakıyordu.
Zeren'in ağzından
"Zeren sana bir şey söylemek istiyorum. Uzun zamandır söylemeyi düşünüyordum ama içimde hep bir tereddüt vardı ve bana engel oluyordu. Şimdi tüm tereddütlerimi bir kenara atıp seninle bu konuyu konuşmak istiyorum."
Bertuğ'dan gelen böyle bir mesaj meraklanmama sebep olurken sıranın bana gelmesiyle dikkatimi telefondan çekmem gerektiğini anladım. Uzun zamandır söylemeyi istediği bir şey olması beni yeterince meraklandırırken üstüne bir de tereddütlerim bana engel oluyor demesi merakımı ikiye katlıyordu. Sonra konuşacağımızı bildiren mesajı yazdım ve içeriye geçtim.
Hoş geldiniz. Zeren'di değil mi? Yelda ben. İsterseniz şöyle geçin detayları konuşalım."
...
Sıra beklemeler, detaylar, hazırlıklar derken saat 15 olmuştu. Benim için değilse bile çalışanlar için bayağı yorucu olduğuna eminim. Aynı günde sadece bir değil birden fazla hatta bayağı fazla kişilerle uğraşıyorlardı. Yoğunluğa göre erken bile çıktığımı düşündüğüm için kendimi şanslı sayıyordum. Kapıdan çıktığımda karşımda Doruk'u görünce şaşırdım.
"Sen gitmedin mi?" diye sordum.
"Birkaç işim vardı senin tahmini çıkış saatini öğrenip ona uygun şekilde ayarladım. Hep burada değildim ama şimdi buradayım."
"Ne için?"
"Belki bugünü kutlamak için bir kahve içeriz diye düşünmüştüm ama çok yorgunsan direkt eve de bırakabilirim. Otobüsle gitmeni istemedim o yüzden de buradayım aslında."
"Yorgun muyum? Belki. Ama kahve teklifi de kulağa çok hoş geliyor."
"Harika bir yer biliyorum senin de seveceğine eminim."
"Merve peki o nerede?"
"Bir işi varmış ne olduğunu bilmiyorum ama."
Doruk'a tamam anlamında bir mimik yaptıktan sonra
"Gidelim mi?"
Demesiyle arabaya doğru yürümeye başladık. Arabasını incelediğimi fark etmiş olacak ki
"Beğendin mi?" diye sordu.
"Güzel ama benlik değil."
"Senlik olan neymiş peki?"
"Motosiklet versiyonu."
"4 teker bedeni 2 teker ruhu taşır diyorsun yani."
"Aynen öyle."
Dalga geçercesine bir ses tonu takınıp
"Arabaya öyle bakınca fiyat biçiyorsun sanmıştım ben oysa." dedi.
"Fotoğrafını da çektim siteye koyup satmayı düşünüyorum."
Arabaya bindik. Kısa süreli sessizliğin ardından
"Dediğin yer neresi? Belki gitmişimdir daha önce." diye sordum.
"Daha önce gitmiş olsan bile benimle ilk kez gidiyorsun."
...
Mütevazi denebilecek kadar tatlı lüks denebilecek kadar güzel bir kafeye gelmiştik. Bahçesi bile vardı hatta. Ama hava soğuk olduğu için içeriye geçmeyi tercih etmiştik. Dışarıya bakan bir masaya oturmuştuk.
"Nasıl geçti vaktin?"
"Yani güzel bir fiyata anlaştık. Ekibi de düşündüğümden daha büyüktü biliyor musun? Sadece instagramda hesapları olduğunu sanmıyorum. Böyle büyük bir ekipleri varsa büyük marka olmalılar ya da büyük marka olma yolunda."
"Memnun kaldın yani."
"Evet. Zaten biz bir şey yapmadık. Çalışanlar bayağı yoruluyordur muhtemelen."
"Zeren."
"Efendim?"
"Nasılsın?"
Aniden gelen bu soruya şaşırmıştım. Şaşkınlığımı sesime de yansıtarak
"İyiyim sen?" diye cevap verdim.
İfadesi ciddileşti.
"Hayır Zeren öylesine sormuyorum. Gerçekten nasılsın? Bugünlerde aklın karışık gibi. Kafanı kurcalayan şey ne? Neyi bu kadar çok düşünüyorsun?"
"Kötü mü görünüyorum?" diye sordum sebepsizce konuyu geçiştirmek istemiştim.
"Konuyu değiştirmek için söylediğini biliyorum. Ayrıca muhteşem görünüyorsun ama konu bu değil. Seni düşündüren bir şey var ve ne olduğunu merak ediyorum. Bilmek istiyorum. Bana her şeyi söyleyebilirsin buna emin ol."
Sessiz bir "Biliyorum." kelimesi döküldü dudaklarımdan. Sustum kısa süreli olacak şekilde. Düşünüyordum haklıydı çok şeyi düşünüyordum kafam karışıyordu ne ne amaçla yapılıyor söyleniyor anlamıyordum. Ne hissettiğimi de bilmiyordum. Daha fazla kendimde de tutamazdım bunları. İçsel çatışmamı sonlandırarak anlatmaya karar verdim.
"Doruk birini sevdiğini nasıl anlarsın?"
"Bunu cevaplamak biraz zor. Herkesin tanımı kendine özel. Belki de hissettiğin şeyi açıkça düşünmeli ve ne olduğuna kendin karar vermelisin."
"Sorun da bu. Ne hissettiğimi bilmiyorum."
"Bunun o motorcu çocukla bir ilgisi var mı?"
"Aslında evet. Yanında olmak istiyorum, en ufak dokunuşu ya da sözü kalbimi deli gibi çarpıtıyor, mesaj atınca heyecanlanıyorum ya da mesajını okurken gülümsüyorum. Ama bana imkansızmış gibi geliyor. Ya yaptığı her şey arkadaşçaysa ve ben onu yanlış anladıysam? Ya da benim hislerim gerçek değilse sadece hayranlıktan ibaretse?"
"Zeren." dedi. Sesi şefkat doluydu. Ben kendimi kaptırmış şekilde anlatıyorken o bu kadar rahat ve sakindi.
"Bu dediklerini gerçekten yaşadıysan senin hislerin hayranlıktan daha fazlası. Ona aşıksın."
Gözleri öyle bir bakıyordu ki şuan. Anlamlandırmak aşırı zordu. Hüzün var gibiydi ama çokça da anlayış. İlk kez onu böyle bakarken görüyordum böyle derin...
"Ben bilmiyorum. Ya o beni sevmiyorsa? Duygularım karşılıksızsa."
"Dikkatini çeken bir davranışı oldu mu hiç?"
"Emin değilim hep arada koyacak şekilde." Dedikten sonra aklıma bugün attığı mesaj gelmişti. Telefonumu çıkardım ve Bertuğ'un mesajını açtım.
"Bu mesajı bugün attı." dedim. Sanki Doruk'un söyleyeceği şeyler aşk hayatımı belirleyecekmiş gibi ağzından çıkacak cümleyi bekliyordum.
"Duyguların pek de karşılıksız gibi görünmüyor." dedi. Sevinmiştim hem de fazlasıyla. Ama çok belli etmemeye çalışıyordum.
"Bugün gelecek bir itirafı yanlışlıkla ertelemişsin gibi görünüyor. Kırılmış olmalı." diye ekledi ben yanıt vermeyince. Aslında yanıtım sevincimdi ki ben o sırada onu gizlemeye çalışıyordum.
"Ama ben onu kırmak istememiştim o an çağırmışlardı detaylar için."
"Bunları bana değil de ona anlatsan daha iyi olur. Ee ne duruyorsun?"
"Ne? Ne yapmalıyım?"
"Bilmem belki de ertelediğin itirafı sen yapmalısındır."
"Hayır. Doruk ciddi misin? Ben yapamam ne diyeceğim nasıl konuşacağım?"
"Zeren. Sadece kendin ol yeter. Sen kendinken zaten mükemmelsin. Ne hissediyorsan ne olduysa git ve ona anlat."
"Haklısın. Teşekkür ederim Doruk. Daha sonra kahve içeriz."
dedim ve ayaklanıp
"Görüşürüz Doruk. İyi ki varsın iyi ki benim arkadaşımsın." dedim.
"Görüşürüz Zeren."
Kafeden olabildiğince hızlı şekilde çıktım. Nasıl gidecektim ne diyecektim bilmiyordum. Bildiğim tek bir şey vardı Bertuğ'a gidecektim.
Bölümü nasıl buldunuzzz¿¿¿
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 117.26k Okunma |
13.34k Oy |
0 Takip |
59 Bölümlü Kitap |