
İyi okumalar<333
Şimdi sadece anın tadını çıkarmak istediğim nadir zamanlardandı. Aniden telefonumun çalmasıyla odağımı ona verdim ve ekranı açıp arayanın kim olduğuna baktım. Arayan kişi annemdi. Bertuğ'a bakıp
"Annem arıyor." dedim. Gözleriyle anladığını belli edercesine bir bakış atmıştı. Telefonu açtım.
"Alo anne seni sonra arasam olur-" lafımı tamamlayamadan annem araya girip
"Yarım saate kalmaz yanındayım Zeren."
"Ne?"
"Aslında sürpriz yapacaktım ama işte olursun kapıda kalırım diye haber edeyim dedim. Baban da gelmek istiyordu da işte gelemedi."
"Bana mı geliyorsun şimdi?"
Annem biraz alınmış gibi bir ses tonuyla
"Gelmemi istemiyor musun yoksa?" dedi.
"Hayır annecim olur mu öyle şey. Sadece haberim olmadığı için şaşırdım biraz."
"Neyse gelince konuşuruz kapatıyorum. Görüşürüz annem."
"Görüşürüz."
Telefonu kapattığım gibi
"Bertuğ ben hemen eve gitmeliyim." dedim.
"Kötü bir şey mi olmuş?"
"Hayır hayır. Endişelenecek hiçbir şey yok. Annem bana geliyormuş o kadar."
"Bırakayım seni."
"Olmaz."
Sesim olması gerekenden daha isteksiz çıkmıştı sanırım. Kendimi açıklama gereği hissettim ve
"Yani şey annem ile karşılaşırız filan." dedim.
"Tanışırdık fena olmazdı." dedi kendinden emin şekilde.
"Zamanı gelince söz."
"Şimdi zamanı değil diyorsun yani."
"Evet, değil."
"Anladım."
Gözlerinin içine bakarak
"Bertuğ. Beni yanlış anlamadın, kırılmadın değil mi?" dedim.
"Hayır. Sen ne zaman istersen o zaman doğru zamandır."
Gülümsedim, aniden gelen bir refleksle hızlıca yanağından öptüm ve
"Seni seviyorum. Görüşürüz." diyip aynı hızla hemen arkamı dönüp koşarcasına adımlarla kaçtım. Bertuğ arkamdan
"Evin yakınına bıraksaydım en azından." diye seslendi.
"Gerek yok sağ ol." diye yanıtlarken çoktan çıkmıştım bile. Hiç durmadan evden olabildiğince uzaklaştım. Yeterince uzaklaştığıma karar verince durup soluklandım. Az önce yaptığım şeyden dolayı yanaklarımın utançtan kızardığını hissedebiliyordum. Bertuğ ne düşündü diye düşünmekten kendimi alamazken annemin benden önce eve varabilme ihtimali aklıma gelince düşünceleri kafamdan silip attım. Ellerimle yüzüme yelledikten sonra ilerlemeye devam ettim.
Bertuğ'un ağzından
Zeren'in bırakmamı istememesini anlıyordum fakat hâlâ yakın olamadığımız için de üzülüyordum. Beni gizlemesini değil de herkese duyurmasını tercih ederdim. Tabii bunlar çok hızlı şekilde olacak şeyler değildi. Ben fazla sabırsız davranıyordum sanırım. Yeterince onu sevdiğimi sakladığımı düşünüyor, artık herkesin bilmesini istiyordum. O aynı şekilde düşünmüyor olabilirdi. Sonuçta o daha yeni yeni farkına varmıştı ve alışması için zamana ihtiyacı vardı. İtiraf etmeliyim ki benden daha atılgan birisiydi. Sevdiğini kendisi itiraf etmesi yetmezmiş gibi gitmeden önce yanağımdan öpüp tekrar seni seviyorum demişti. Kısa bir an belki de saniye bile sürememişti. Ama öyle tuhaf ve güzel bir histi ki ne açıklamaya dilim varıyordu ne de anlamlandırmaya aklım yetiyordu. Anlatılmaz yaşanır dedikleri şey bu olsa gerek. Hatırlamamla daha doğrusu aklımdan çıkarmadan yine bu anı düsünmemle birlikte elim öptüğü yanağıma gitti. O an ufak çaplı bir şok yaşamış tepkisiz kalmıştım. Elimi yanağımdan indirdim ve kapıya çıktım. Etrafa baktım ama ne Zeren'i ne de başka birini gördüm. Kapıyı kapatıp tekrar içeriye girdiğimde Alparslan'da yanıma geldi.
"Yengem gitti mi?" dedi.
"Evet."
Başıyla onayladıktan sonra muzipçe gülümsedi. Yine ne aklına geldi de söyleyecek diye düşünürken
"Artık yenge dememe kızamayacaksın." dedi.
"Benim açımdan en başından beri demende sakınca yoktu. Zeren'den dolayı demeni istemedim."
"Ben birine yenge diyorsam o kişi yengemdir Bertuğ. Değilse bile olacak demektir. Boşuna Zeren rahatsız oluyor diye direttin bunca zaman. Ben başından beri sizin sevgili olacağınızı biliyordum. Biraz uzun sürdü ve bunun sebebi karşılıklı olarak iki atanamayan flörtler olmanız."
"Atanamayan flörtler?"
"Flört yetenekleri eksilerde olan kişilerin sevgili olamama durumu demek."
"Böyle bir terim mi varmış?"
"Ben çıkardım. Siz ikinizi açıklayacak en uygun terim bu."
"Atanamayan matanamayan ne fark eder? Bak sonunda sevgili olduk."
"Şükür diyelim. Bir ara ümidimi yitirmiştim. Arka sokaklar final olur siz sevgili olamazsınız diye düşünmüştüm."
Güldüm.
"O derece mi?"
"O derece maalesef. Sizin yanınızdan çıktıktan sonra odada şükür namazı kıldım 4 rekat. Daha çocuklara sözünü verdiğim şekerleri dağıtacağım."
"Desene senin duaların sayesinde sevgili olduk."
"Tabiiki Bertuğ'um. Önce Allah sonra ben. Ve de şu çocuk Doruk muydu neydi o. Sahi o yengemi sevmiyor muydu neden böyle bir şey yaptı?"
"Ben de bunu merak ediyordum açıkçası."
"Kolye takarken görmüştüm ve de instagram da attığı hikayeler filan. Hepsi sevdiğini gösteriyor. Ama neden birisi sevdiğini kendi elleriyle başkasına teslim eder ki?"
"Bilmiyorum ama öğreneceğim."
"Her neyse. Şimdi bunu düşünme. Mümkünse artık hiçbir şeyi düşünme. Kaç aydır içine kapandın düşüneceğin kadar düşündün zaten."
Alparslan cevap vermeyip sessiz kaldığımı görünce
"Bertuğ'um anlat biraz ne oldu da aylar süren operasyon yengemin iki lafıyla sona erdi." dedi. Beni konuşturmak konuyu değiştirmek için söylediği belliydi.
"Geldi, açıkladı ve bitti. Bu kadar."
"Teklif ederken ne dedi? Hadi Bertuğ'um anlat. Seni konuşturacağım diye iyice aşko oldum. Kahretsin anlat."
Bu lafından sonra birlikte güldük.
"Teklif etmedi."
"Sen mi ettin?"
"Sayılır."
"Bunun sayılırı mı olur Bertuğ'um. Ettin mi etmedin mi?"
"Bir şey söyledim ama düzgün değildi aşırı saçma ve utanç verici bir şeydi. Bu yüzden onu tekliften saymıyorum."
"Ne söyledin?"
"Hiç önemli bir şey değil."
"Hadi ama Bertuğ bu ilişkide en çok benim emeğim var. Bilmek hakkım."
"Gülmeyeceğine söz verir misin?"
"Söz." Dedi ve biraz bekledikten sonra "Vermiyorum." Diye ekledi. Hemen ardından da
"Söyle hadi." dedi. Söylemekten başka çarem kalmamıştı. İç çektim ve
"Aşk siparişimi getiren kuryem olu-" demeden Alparslan yüksek sesle gülmeye başladı.
"Bu yüzden tekliften saymıyordum işte. O an heyecan yaptım aklıma bir şey gelmedi." Çaresizce kendimi açıklamaya çalışırken Alparslan acımasızca gülüyordu.
"Seni her konuda destekler savunurum Bertuğ'um ama bu-"
Dedi ve lafını tamamlayamadan yeniden gülmeye başladı. Ben de onunla birlikte kendi halime güldüm. Alparslan gülmekten yorulduğu için gülmeyi bıraktıktan sonra
"Sana ciddi olarak güzel söz söylemeyi öğretecek adam lazım." Dedi.
"Sağ ol ya." Dedim ve
"Hayret bu sefer neden kendini önermedin?" diye ekledim.
"İlişki tavsiyesi konusunda bir numarayım. Bilirsin teknik direktörler oynamaz. Ama güzel söz konusunda motorum ve senin dışında kimseye kullanmadığım için senin kadar olmasa da yetersiz kalabilirim."
"Senin aşık olacağın günü iple çekiyorum Alparslan."
"İki şey var Bertuğ. Birincisi ben şuan aşık olacağımı sanmıyorum. İkincisi eğer aşık olursam bile ilişkiyi dört dörtlük yürüteceğimden emin olabilirsin. Gerekirse güzel sözlerden kitap bile yaparım. Ama şuan ben ve motorum ikimiz birlikte çok mutluyuz."
"İlişki konusunda haklı olabilirsin ama aşık olmak konusunda çok büyük konuşuyorsun. Bir anda hiç beklemediğ zamanda karşına çıkacak ve ne olduğunu bile anlamadan kendini ona kapılmış olarak bulacaksın."
Alparslan'ın gülmemek için dudaklarını birbirine bastırdığını gördüm.
"Ne?"
"Böyle konuşunca ilişki uzmanı gibi oluyorsun ama konu uygulamaya gelince" dedi ve gülmeye başladı. Yine aklına söylediğim "teklif" geldiği için güldüğüne emindim.
"Hiç unutmayacaksın değil mi?"
"Evet."
Ben de onun gülmesine katıldım. Haklıydı ve gerçekten de komikti. Bunu yaşayan kişi ben bile olsam bazen olan şeylere sadece gülmek gerekiyordu.
Zeren'in ağzından
Taksi bulana kadar yürümemin ve trafikte bolca ışığa takılmanın ardından sonunda eve varmıştım. Annem henüz gelmemişti. Bunun rahatlığını yaklaşık iki dakika yaşadıktan sonra hemen içeriye girip üzerimi değiştirdim. Gitmeden önce hazırlandığım için etraf daha doğrusu odam çok dağınıktı. Annem gelene kadar toplar hallederim diye düşünürken kapı zilinin çalmasıyla beraber annemi bu şekilde karşılayacağım kesinleşmiş oldu. Odamın kapısını kapattım ve diğer kapıya koştum. Delikten baktıktan sonra annemin olduğunu görüp hızla kapıyı açtım.
"Hoş geldin anne." diyip sıkıca sarıldım. O da aynı hatta daha fazla sıcaklıkla bana sarıldı. Çok özlemişti belli ki. Ben de onu bir o kadar özlemiştim. Elinden valizini aldım ve içeriye aldım. Annem de içeriye girince kapıyı kapattım.
"Sen otur rahatına bak annecim ben yerleştiririm valizini."
"Hayır kızım bırak ben yerleştiririm. Hem üzerimi de değiştirmem lazım."
"Ben de o yüzden diyorum ya. Bir duş al kendine gel önce. Yoldan geldin o kadar."
"Haklısın."
"Ben sana temiz havlu getireyim. Burada bekle ama."
Annem duşunu alana kadar ben de odamı toparlarım diye düşünüyordum. Ne kadar çabuk başlarsam o kadar iyiydi. Bu yüzden bir hışımla odama girip temiz havlu alıp çıktım. Havluyu anneme verdikten sonra mutfağa su içmeye gittim. Sudan sonra beni kısa çaplı hızlandırılmış temizlik bekliyordu derken içeriden annemin sesini duydum.
"Zeren!"
Bu seslenişten sonra odamı gördüğünü anlamamak imkansızdı.
"Ya sadece bir bardak su içmek için yoktum. Ne ara fark ettin orayı." diye söylensem de annemden laf yiyeceğimi biliyordum. "Neyse ya." dedim kendi kendime. Çünkü ben öyle de seviyordum annemi.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 117.26k Okunma |
13.34k Oy |
0 Takip |
59 Bölümlü Kitap |