
İyi okumalar<3
...
Zeren'in ağzından
"Kızım kalk hadi işe geç kalacaksın."
Annem erteleyemediğim alarmım olmuştu. İlk günlerinde uyandırmadan evden çıkıp gidiyordum fakat bir hafta olunca alışmış kendisi beni uyandırmaya başlamıştı.
"Kime diyorum ben?"
"Tamam anne kalkıyorum." diye mırıldandım. Görmeden başımdan ayrılmayacağını da bildiğim için yatakta oturur pozisyona geldim. Odadan çıktığı anda tekrar kendimi yatağa bıraktım. Komodinin üzerinde duran telefonuma mesaj gelince uzanıp elime aldım. Bertuğ'dan gelmişti mesaj.
"Günaydın Zeren'im."
Uyandığım saati biliyordu ve hep uyanmama denk getirip günaydın mesajı atıyordu. İşin tuhaf kısmı ona bunu hiç söylememiştim. Tıpkı kahveyi şekerli içtiğim gibi. Nereden biliyordu anlamıyordum ama bu huyunu sevmediğimi söyleyemeyeceğim.
"Günaydın."
Mesajı gönderdikten sonra hazırlanmak için yataktan çıktım. Lavaboya gidip yüzümü yıkadıktan sonra tekrar odama geldim. Annem beni alarmımdan yarım saat önce uyandırdığı için yavaş yavaş hareket ediyordum. Dolabımı açıp boş boş bakarken mesaj gelince odağımı hemen telefona yönlendirdim. Bertuğ mesaj atmıştı.
"Nasılsın?"
"İyiyim sen nasılsın canım?"
"Ben de iyiyim teşekkür ederim." Yazmış ve ardından bir mesaj daha göndermişti.
"Uygunsan bugün buluşalım mı?"
"Çok isterdim fakat anneme ne söyleyeceğim? Bertuğ ile buluşmaya gidiyorum annecim mi diyeceğim?"
"Evet."
"Bertuğ."
"Tamam tamam bir şey demedim. Her ne kadar daha ilişkimizin başında da olsak ciddi olduğumu bilmeni istiyorum sadece."
"Senden hiçbir şüphem yok. Ben erken olduğunu düşünüyorum o kadar." Yazıp gönderdim. O cevap vermeden önce
"Yarın, akşam çalışacağım. Sabah buluşabiliriz." Yazıp gönderdim. İlk gönderdiğim mesaja yanıt verip
"Anlıyorum." Yazmış, diğer mesajıma yanıten
"Olur güzelim." Cevabını vermişti. Konuyu değiştirmek için bir şeyler söylemem gerekiyordu ama aklıma en ufak bir şey dahi gelmiyordu. Neyse ki benim mesaj atmama gerek kalmadan kendisi mesaj atmıştı.
"En azından iş yerine ben götüreyim seni. Otobüs durağına kadar yürürsün oradan alırım. Hem annen görmemiş olur hem de ben seni görmüş olurum. Buna da itiraz etmezsin herhalde."
Oldukça güzel düşünmüştü. Bu plana kabul etmekten başka ne diyebilirdim ki?
"Orta yolu buldum diyorsun yani." Yazıp gönderdim.
"Kabul ettiğini varsayarak söylüyorum saat kaçta duraktan alayım seni?"
Bertuğ saat kaçta diye sorunca saate bakmak ancak şimdi aklıma gelmişti. Saate bakınca erken kalkmamın da çöpe gittiğini fark etmiştim. Endişeyle hareketlensem de sonradan aklıma otobüs ile değil Bertuğ ile gideceğim gelmişti. Kesinlikle daha kısa sürede varabilirdim fakat trafik diye bir ihtimal de vardı. Bu yüzden acele etmem gerektiğini biliyordum.
"Bertuğ ben seninle konuşurken hazırlanmayı unutmuşum. Yarım saat sonra alabilirsin beni. Şimdi hazırlanmam gerek görüşürüz."
"Görüşürüz."
Telefonu kapatıp hızlı bir şekilde hazırlanmaya başladım. En azından annem odaya hücum etmeden önce başlamıştım. Geç kalmamak için erken kalkıp sonra da daha vaktim var diye diye yavaş hazırlanıp geç kalıyordum. Biz okula geç kalacağız diyen kadının öz çocuğu kelimenin tam anlamıyla bendim sanırım. Anneme çekmiş olsam böyle bir şeyin olması ihtimal dahilinde bile olamazdı çünkü.
...
"Hayır anne tokum ben. Şimdi çıkmazsam geç kalacağım. Seni seviyorum görüşürüz."
Anneme daha fazla laf edecek fırsat tanımadan evden çıktım. Daha önce hiç Bertuğ'un artçısı olmamış gibi sanki ilk kez onunla bir yere gidecekmiş gibi heyecanlıydım. Adımlarımın hızı bu sefer sadece geç kalıyorum telaşından değildi. Bertuğ'a yarım saat demiştim ama o mesajı atalı 40 dakika olmuştu bile. Yol ile birlikte neredeyse bir saati bulacaktı. Bu yüzden mümkün olan en hızlı şekilde ilerliyordum. Tamam koşmuyordum ama postacı yürüyüşü yapan Adem gibi yürüyordum işte. En sonunda hiç sevmediğim ama sürekli görmeye mecbur olduğum durağa gelmiştim. Etrafıma bakındım ama Bertuğ'u göremedim. Geç kalacağını sanmıyordum o benim aksime sorumlu birisiydi ve de o motosiklet ile geç kalınabileceğine pek inanmıyordum. Acaba bir şey mi oldu diye düşünürken Bertuğ bakmakta olduğum kadraja girince rahatladım. Bir anda Bertuğ
"Merhaba hanımefendi üşümüş gibisiniz. Sizi bırakayım mı gideceğiniz yere." Dedi esprili şekilde.
"Tabii olur beyefendi." Dedim onun şakasına katılarak. Yanımda otobüsü bekleyen teyze bize tip tip bakıyordu. En son düşüncelerini dışarıya vurarak
"Tövbe estağfurullah." Dedi. Bertuğ ile birbirimize bakıp gülmüştük sadece.
"Ee gidelim o zaman." Dedi Bertuğ oyununa devam ederek. Elini uzattı ve motosiklete binmeme yardımcı oldu. Motosikleti çalıstırınca arkada sadece bizi görünce tövbe çeken teyzenin tip tip bakışları kalmıştı. Haksız değildi kendince. Sonuçta bilmiyordu sevgili olduğumuzu. Ki bilseydi bile farklı bir tepki verir miydi orası şüpheli. Bertuğ motosikleti sürmekle meşgulken ben daha öncenin aksine ona tutunurken rahattım. Buraya gelirken de gergindim ama onu görünce geçmişti hepsi. Yolculuğumuz tahmin ettiğimden de kısa sürmüştü. Zaman onunlayken iki katı hızlı şekilde akıp gidiyordu adeta. Motosiklet durunca indim ve Bertuğ'a dönüp
"Getirdiğin için teşekkür ederim." Dedim.
"Keşke birbirimizi daha çok görsek." Dedi. Beklemediğim bir cevaptı. Bugün de güzelim yazmıştı mesajda. Bertuğ seviye mi atlıyordu yoksa bana mı öyle geliyordu?
"Artık hep birlikte değil miyiz?"
"Öyle ama seni en son annem geldi diyip kaçtığın zaman gördüm. Bir de şimdi. Ki buna görmek bile denmez. Ben seninle vakit geçirmek istiyorum. Birlikte paylaştığımız anlarımız olsun istiyorum."
"Söz veriyorum artık daha çok vakit geçireceğiz. Şuankinin 2 katı fazla olacak hem de."
"Sıfırın iki katı sıfırdır." Dedi Bertuğ sesinden biraz mutsuz olduğu anlaşılıyordu.
"O ne demek öyle ya? İlk haftamız böyle geçti diye hep böyle geçecek diye bir şey yok ki." Dedim ve buna eş zamanlı olarak ellerini tutup
"Bundan sonra daha çok vakit geçireceğiz. Gerçekten, inan bana." Dedim. Başıyla beni onayladı.
"Gitmeliyim. Ama daha sonra bunun hakkında yine konuşacağız." Dedim. Ellerimi bıraktı ve benim gitmemi bekledi. İçeriye girdiğimi görünce motosikletini çalıştırdı ve gitti. Koridorda ilerlerken aklımdan bir çok düşünce geçiyordu. Ben ona zaman ayıramıyor muydum? İşim mi buna engeldi yoksa ben kendi kendimi mi sabote ediyordum? Bu ve buna benzer düşünceler ile yürümeye devam ederken Akça'nın sesiyle kendime geldim.
"Günaydın Zeren."
"Günaydın Akça."
"Düşünceli gibisin."
"Dalmışım öyle önemli bir şey yok."
"Emin misin?"
"Hayır."
Daha fazla kendi başıma sorunlarımı çözmeye çalışmayacaktım. En azından içimi döktüğüm birisi olması gerekiyordu çünkü artık içimde tutamıyordum. Düşüncelerimin sürekli zihnimi işgal etmesinden ve bununla tek başa çıkmaktan yorulmuştum.
"Hiç sevgilini ihmal ettiğini düşündüğün zaman oldu mu?" Diye sordum. Biraz durdu ve düşündü.
"Son sevgilimden bu yüzden ayrılmıştım. Hastanede çok vakit geçiriyordum haliyle de sürekli konuşamıyorduk. Onu ihmal ettiğimi onunla ilgilenmediğimi filan söylemişti ve tabii hemen ardından da ayrılmak istediğini. Evet ihmal ediyordum ama mecburiyetti ve o da bunu biliyordu. Yine de ayrılmak istedi ayrıldık."
Ayrılmış mıydı yani mecburiyet olduğunu bile bile hemde. Bertuğ ile benim sonumda böyle mi olacaktı? Hayır Bertuğ böyle birisi değil. Kafamda çeşitli düşünceler geçerken bu suratıma da yansımış olacak ki Akça
"Sen sorduğuna göre şuan sevgilini ihmal ettiğini düşünüyor olabilirsin. Ama hayır endişelenme sonunuz bizim gibi olmaz. Serkan biraz toksik birisiydi. Sevgilinin sana anlayış göstereceğine eminim." Dedi.
"Evet o çok anlayışlı çok duyarlı çok iyi bir insan. Ama sanırım ona vakit ayırmadığımı düşünüyor."
"Gerçekten öyle mi peki?"
"Kötü olan kısım da burası zaten. Haklı gibi ama ben de kendimce haklıyım. Annem yanımdayken nasıl "Bertuğ canım hadi buluşup birlikte bir şeyler yapalım." diyebilirim ki?"
"Annen bilmiyor yani."
"Hıhı."
"Ve annene yalan söylemek istemiyorsun."
"Evet tam olarak bu."
"Neden onları tanıştırmıyorsun peki?"
"Daha erken olduğunu düşünüyorum. Çünkü sevgili olalı sadece bir hafta oldu."
"Anlıyorum. Sence ona vakit ayıramamanın tek sebebi annen mi?"
"Hayır yani 10 saat da burada çalışıyorum. İster istemez vaktim kalmıyor."
"Bak sen kendin dedin "ister istemez" elinde olan bir şey olmadığı için ve de senin söylediğin gibi biriyse zaten sana anlayış gösterecektir."
"O konuda şüphem yok. Ama insan da bir yere kadar tahammül eder değil mi?"
"Öyleyse sen de elinden geldiği kadar vakit ayır."
"Yapıyorum zaten ama yine de kendimi Bertuğ'a karşı pek de yeterli hissetmiyorum."
"Neden böyle düşünüyorsun Zeren? Sen oldukça güzel,sempatik ve gayet de iyi bir kızsın."
"Bilmiyorum. O çok iyi birisi ve ben, ben gerçekten nasıl anlatsam bilemiyorum."
"Bu düşünceleri sil at kafandan. Hiçbiri gerçek seni yansıtmıyor. Şuan biraz gerginsin hepsi bu yüzden."
"Öyle mi dersin?"
"Kesinlikle."
...
Akça'nın mesaisinin bitmiş olduğunu götürdüğüm siparişin dönüşünde Merve'yi görmemle anlamıştım.
"Günaydın Merve."
"Günaydın Zeren."
Bana mı öyle geliyordu yoksa Merve bu bir haftadır soğuk mu davranıyordu?
"Nasılsın?"
"İyiyim, sen?"
"İyi olduğuna emin misin peki?"
"Evet. Neden?"
"Merve neden benimle bir robotla konuşuyormuş gibi konuşuyorsun? Bu bir haftadır hep böyleydin. Seni kıracak bir şey mi yaptım yoksa?"
"Hayır canım ne alakası var. Sana öyle gelmiştir."
"Hayır hayır bana öyle filan gelmedi. Sende gerçekten bir şeyler var. Çünkü benim bildiğim Merve her gün gelip beni "Bertuğ ile sevgili oldun mu? Önündekileri gör artık. Fark et artık." gibi şeyler söylerdi. Şimdi ne değişti?"
"Önündekini fark edemedin mesela."
"Ne?"
"Senden bir atak göremeyince pes edip sormayı bıraktım diyorum."
"Ne tesadüftür ki sen sormayı bırakıp pes edince benim sorularına verecek cevabım oldu."
"Ya, öyle mi güzel."
"Bak işte soğuk yapıyorsun. Bari ne olduğunu söyle de ona göre davranayım."
"Bir şey olduğu yok Zeren. Abartıyorsun şuan. Neyse sen ne yaptın hangi soruya cevap buldun söyle hadi dinliyorum ben."
"Bertuğ beni seviyormuş biliyor musun? Sen bana hep diyordun ama ben bir türlü fark edemiyordum. Gerçi ben kendi duygularımdan da emin olamıyordum ama sonunda farkına vardım ve sevgili olduk işte." Ben bunu dedikten sonra Merve kendi kendine söylenmeye başladı.
"Söylemez olsaydım keşke. Gerçi bende değil çocuğun kendisinde suç var sen tut kendi elinle al kızı götür bırak."
"Efendim?"
"Yok bir şey. Çok sevindim sizin adınıza."
"Merve bir şeyler var sende. Eminim. Ne olduğunu anlatacak mısın?"
"Hiç moralim bozuk biraz ondan."
Başımla anladığımı gösterecek bir işarette bulunduktan sonra.
"Doruk ile konuşuyor musun ben en son çekime gittiğim gün gördüm. Ondan sonra görmedim. Mesaj attım ama çok kısa cevap verdi."
Merve gerçekten de moralinin bozuk olduğunu yüzünden çok iyi belli ediyordu.
"Konuşuyorum ama sana yaptığı gibi bana da kısa cevaplar veriyor."
"Bir şey mi oldu acaba?"
Merve ağzını açıp bir şey diyecekken konuşmamızı bölen şey çalan telefon oldu. O telefonla ilgilenirken ben de yanından ayrıldım. Zaten çözmem gereken Doruk, Bertuğ meselesi varken bir de üstüne Merve meselesi eklenmişti. İçimden bir ses hepsinin sadece Doruk ile bağlantısı olduğunu söylüyordu ama içimdeki sese ne kadar güvenebilirdim bilmiyordum.
Bölüm nasıl olmuş?
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 117.26k Okunma |
13.34k Oy |
0 Takip |
59 Bölümlü Kitap |