
Oy:90☆
Yorum: Sınır yok☆
İyi okumalarrr<333
...
Bir yandan telefona bakarken bir yandan da anneme ne söyleyip de dışarıya çıksam diye düşünüyordum. Yalan söylemek istemiyordum ama yalan söylemeden nasıl halledeceğimi de bilmiyordum.
"Ne söyleyeceksin Zeren söyle artık."
"Ne?"
"Ne söyleyeceksen diyorum söyle. Sabahtan beri parmaklarınla oynuyorsun. Etlerin kıpkırmızı olmuş çekiştirmekten."
"Hiç. Yok bir şey."
"Bu böyle olmayacak sen git bir dışarıda hava al bugün."
Kulaklarım yanlış mı duymuştu? Annem ondan isteyeceğim şeyi yalan söylememe gerek kalmadan bana teklif etmişti.
"Hayır ya çıkmam ben bir yere." Dedim kendimi belli etmemek adına. Biraz riske atmıştım sanırım. Tamam çıkma o zaman derse diyecek hiçbir şeyim olmazdı. Merakla annemden gelecek yanıtı bekliyordum.
"Hadi kızım hadi. Ben sana liste vereyim gelirken de bunları alırsın."
İçten içe yalan söylemeden bu işi hallettiğim için mutluydum.
"Peki." Dedim ve hazırlanmak için odama geçtim. Bertuğ benden mesaj beklediği için ona mesaj attım. Geri dönüşleriyle birlikte nerede ne zaman buluşacağımızı da belirlemiştik. Yine ben otobüs durağına gidecektim o da beni oradan alacaktı. Dolabımın karşısına geçmiş güzel güzel hazırlanırken aklıma birden dün dediği söz geldi. "Sıfırın iki katı sıfırdır." Bu kadar mı ilgisizdim ona karşı? Biz hiç vakit geçirmiyor muyduk gerçekten? Düşüncelerimi bölen şey saatin ilerliyor olması oldu. Boş duvara odaklanıp düşünmektense hazırlanırken düşünmeye karar verdim. Fakat içimden düşünmem gerekirken dışımdan sesli söylenmeye başlamıştım bile. Ki bu olaylar benim için karışıkken olurdu.
"Tam mutluluğu yakaladım mutlu oldum diyorum hop bir şey çıkıyor. Ee çocuk da haksız sayılmaz şimdi. Ama ben de haksız sayılmam ne yapayım işi mi bırakayım? İlgili bir insanım bence. Gerçi o daha ilgili bir insan. Ve de benden kat kat daha fazla düşünceli birisi." Sanki omuzlarımda melek ve şeytan varmış da iyi ve kötü düşüncelerle aklımı karıştırıyormuş gibi hissediyordum. Bir olumsuz cümlenin ardından onun olumlusunu söylüyordum. Ya da tam tersi. Daha fazla kendi kendime konuşup anneme yakalanmamak için sustum. Yani en azından düşüncelerim sadece zihnimin içinde ses çıkarmaya başlamıştı diyebilirim. Tahminim de tutmuştu. Annem birkaç dakika sonra elinde liste ile odaya girmişti. Sırf beni dışarıya yollamak için yazdığı belliydi. Az görünmesin diye aralara bir şeyler yazıp karalamıştı. Gerçekten ihtiyaç varmış gibi düşünürsem giderim diye düsünmüştü demek ki. Artık daha fazla durmadan benim de evden çıkmam gerekiyordu. Bekleyen taraf olmaya alışkındım fakat bekleten taraf hiç olmamıştım. Özellikle de Bertuğ'u bekletmeyi hiç istemiyordum. Üzerime montumu da aldıktan sonra evden çıktım. Sürekli görmekten ezberlediğim yolları yine yeniden yürümeye başladım. Çok geçmeden varmıştım fakat dünün aksine Bertuğ'u beni beklerken görmüştüm.
"Özür dilerim çok beklettim mi?" Diye sordum.
"Ben seni kaç aydır bekliyorum şimdi 10 dakika durmuşum çok mu?" Diye yanıt verdi tebessüm ederek. Aynı şekilde ona karşılık verdim. Motora bindim ve Bertuğ'a sıkı sıkı tutundum. Gideceğimiz yol kaç dakikalıktı bilmiyordum. Gidene kadar kafamı iyice toplamaya ve Bertuğ ile bu konuşmaya karar verdim. Düşünmeyi fazla abartmıştım sanırım.
"Zeren iyi misin?"
"Evet neden?"
"Motor durdu fark etmedin ve iki kez sana seslenmeme rağmen tepki vermedin."
Sanırım kelimesi fazla oldu. Düşünmeyi gerçekten abartmıştım motorun durduğunu anlamayacak kadar hem de.
"Yok iyiyim ben bir şey yok."
"Emin misin?"
"Hıhı."
Diye geçiştirdikten sonra hızlıca motordan indim. Doruk'un beni getirdiği kafeydi burası. Onunla oturduğum masanın sağındaki masaya oturmuştuk. Zihnimi düşüncelerle kilitlemeden düşüncelerimi zihnimle kilitlemeye karar verdim.
"Bertuğ."
"Efendim canım."
"Bak ben ne kadar çok düşünürsem işleri de o kadar çok batırıyorum bu yüzden düşünmeden sana aklımda olan her şeyi söyleyeceğim." Dedim. Bertuğ bana odaklanmış gözlerini gözlerimden bir an olsun kaçırmıyordu. Derin bir nefes aldım ve
"Daha önce hiç sevgilim olmadı. Bu yüzden bu konularda oldukça kötüyüm kabul ediyorum. Ama emin olduğum tek bir şey var ki bu da seni sevdiğim. Seni seviyorum, gerçekten seviyorum. Sadece sana vakit ayıramamam ile ilgili söylediğin şeyler aklımı çok karıştırıyor. Ya da yeterince ilgi veremiyor olmam düşüncesi." Dedim tek nefeste.
"Beni sevdiğini biliyorum ve ben de seni çok seviyorum. Demek istediğim şey senin ilgini yetersiz ya da eksik gördüğüm değildi. Sadece birlikte daha çok vakit geçirmek istediğim içindi."
"Yani sen o kadar ilgiliyken ben-"
Lafımı bitirmeme izin vermeden
"Hayır Zeren. Bu düşünceyi çıkar aklından. Sen mükemmelsin, ilişkimiz mükemmel ve kimse de yetersiz değil özellikle de sen." Dedi.
"Ama-"
"Aması filan yok. Sana bunu düşündürdüğüm için çok özür dilerim. Bu şekilde düşüneceğini bilseydim söylemezdim. Yetersiz gördüğüm şey zamandı Zeren. Birlikte geçirdiğimiz zaman. Ne sen ne de senin yetersizliğin. Sadece birlikte hiç zaman geçirmememizden şikayetçiydim. Başka bir şey değil. Şimdi bu konuyu kapatıyoruz ve birdaha böyle bir şeyi hiç düşünmüyorsun anlaştık mı?"
"Peki."
Tüm kötü düşüncelerim Bertuğ'un sözleriyle dağılmıştı. Demek istediği şey çok açıkken benim başka başka şeyler düşünmeye hevesli olan zihnim beni kandırmış olayı nerelere çekmişti. Neyse ki artık rahattım. Uzun bir süre böyle düşünmeyeceğimi biliyordum ya da en azından öyle olmasını ümit ediyordum.
...
Bertuğ ile yaptığımız o konuşmanın ardından neredeyse yarım saat geçmişti. O konu orada kapanmış birdaha da açılmayacak gibi görünüyordu.
"Hayalindeki motor tam olarak ne?" Diye sordu Bertuğ. Hiç düşünmeden
"Yamaha r25" dedim.
"Neden peki?"
"Kullanması Kawasaki'ye göre daha kolay. Hem estetik hem 250 cc hem de 170 kilo. Ve de daha uygun fiyatlı."
"Fiyat büyük bir etken mi yoksa sadece "fiyatı da uygun hem" demelik mi?"
"Fiyatı daha fazla olsaydı bile Yamaha'yı isterdim. Dediğim gibi benim için önemli olan motoru rahatça sürebilmem ve buna en uygun olduğunu düşündüğüm için hep hayallerimi süslemiştir."
"Mantıklı bir seçimmiş."
Masada duran telefonuma mesaj gelince ekran açılmıştı. Annem olabilir diye düşündüğüm için hemen elime alıp mesaja baktım. Doruk mesaj atmıştı.
"Ne desem nasıl desem bilmiyorum Kara Pikaçu bu yüzden direkt söylüyorum. Yurt dışına taşınıyorum sana da haber verip vedalaşayım dedim."
Okuduğum mesaj yüzünden şaşkınlığıma engel olamamıştım.
"Neden? Nereden çıktı durduk yere? Baban mı gönderiyor seni yoksa?" Yazıp gönderdim. Bertuğ bana bakıp
"Annen mi?" Diye sordu.
"Hayır değil. Doruk mesaj atmış."
Yeni bir mesaj gelmesiyle gözlerimi tekrar telefona çevirdim. Bertuğ o an
"Hâlâ konuşuyor musunuz?" Diye sordu. Ekrana baktığım için yüzünü göremiyordum sesinde de anlayacağım bir duygu değişimi yoktu.
"Evet konuşuyoruz. Neden öyle dedin ki?"
Bertuğ cevap vermeden önce gelen mesajı yanıtlamak için tıkladım.
"Hayır babamla ilgisi yok. Kendim gidiyorum. Kalmak için sebebim yok ama gitmek için var."
"Bir anda yurt dışına gitmeye karar veriyorsun. Daha önce böyle bir planın yoktu gitmek için ne sebebin var merak ediyorum açıkçası." Yazıp gönderdim. Bertuğ eş zamanlı olarak
"Yok bir şey. Ne diyor peki sevgili arkadaşın Doruk." Dedi.
"Yurt dışına taşınacakmış." Dedikten yaklaşık 30 saniye sonra Bertuğ'un sesindeki imayı sezmiştim.
"Da sevgili arkadaşın Doruk derken ne demek istedin anlamadım? Kıskanıyor olamazsın değil mi? Sonuçta beni senin hakkında ikna eden oydu." Diye ekledim.
"Kıskanmıyorum sadece sordum."
Yeniden mesaj gelmesiyle Bertuğ'un son dediği şeye karşı sessiz kalmayı tercih edip mesajı açtım.
"Bilmen gereken bir şey değil. Sadece hep mutlu ol olur mu? İhtiyacın olduğu zaman yazmaktan çekinme. Arkadaşın olarak sana elimden geldiğince yardım ederim. Hem belki buradan çikolata filan da gönderirim sana."
Attığı mesaj ile tebessüm ederken
"Teşekkür ederim bal kavunu. Ya da artık gurbetçi kavun mu demeliyim?" Yazıp gönderdim.
"O da olur. Zeren."
"Efendim?"
"Hazır ben yurt dışına gidiyorken sen de Katar'a mi gitsen diyorum."
"Katar ne alaka ya?"
"Bu kız bizden derler çabuk kaynaşırsınız yabancılık çekmezsin."
Gelen mesaja sesli bir şekilde "Bak ya dediğine." Dediğim için Bertuğ
"Ne konuşuyorsunuz merak ediyorum bu kadar tebessüm ettiğin ve de "bak ya ne dediğine" dediğin kadar ne konuşuyor olabilirsiniz ki?"
Sesinde öfke yoktu dolayısıyla kıskançlık da yoktu. Gerçekten merak ediyordu sanırım. Ya da onun yanında otururken telefonla ilgilenmem rahatsız etmiş de olabilirdi.
Hızlıca Doruk'a
"Bak ya. Allah Allah. Neyse gurbetçi kavun yolun açık olsun. Daha sonra konuşuruz şimdi müsait değilim görüşürüz." Yazıp gönderdim. Bertuğ'a dönüp
"Haklısın bu yaptığım kabalıktı özür dilerim. Ama kendi isteğiyle mi gidiyor yoksa babası mı gönderiyor öğrenmem lazımdı." Dedim.
"Sorun değil."
Sorun değil demişti ama nedense ben sorun ettiğini düşünüyordum. Alparslan burada olsaydı konuyu değiştirir ortamı yumuşatırdı diye düşündüm bir an. Ama yoktu ve bu görev bana kalmıştı. Aklıma annemin verdiği kurtarıcı liste gelmişti.
"Bertuğ annem bana liste vermişti bunları al diye. Eve gidene kadar kapanır mağazalar. Şimdi bir bunları alayım sonra yeniden buluşuruz olur mu?"
"Çok iyi söyledin. Benim de yapacak bir işim vardı. 1 saate biter. Sana da uygun mu?"
"Evet de neden ki?"
"Eve gitmeden önce birlikte biraz daha vakit geçirecek zamanımız olur diye diyorum. İstemiyorsan ayrı tabii."
"Ne alaka Bertuğ ya. Tamam olur olur."
Birlikte hesabı ödedikten sonra beni alışveriş yapacağım yere götürmesi için motora bindik ve ilerlemeye başladık.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 117.26k Okunma |
13.34k Oy |
0 Takip |
59 Bölümlü Kitap |