
Beğenirseniz ☆'ı parlatmayı unutmayınnn
İyi okumalarr<333
Galerideyken nasıl videomuzu çekmişlerdi? Çekmelerine bile tamamdım ama olayı nasıl bu kadar çarpıtabiliyorlardı? Oradaki görevli bile Bertuğ'dan hediye istemediğimi duymuştu. Bunu paylaşan hesap belli ki kasıtlı olarak böyle paylaşmıştı. Videonun gerçekliğini sorgulamadan yapılan yorumlar videodan daha kötüydü. Gözlerim dolu dolu ekrana bakmaya devam ederken birden
"Zeren ne oldu kızım?" Diyen annemin sesiyle hızlıca telefonu kapatıp gözyaşlarımı ellerimin tersiyle sildim.
"Bir şey yok anne. Yorgundun neden kalktın?" Diye sordum hiçbir şey belli etmeme umuduyla.
"Su almaya gelmiştim de ne oldu kızım ne moralini bozdu senin?"
"Gerçekten bir şey yok anne. Ama şimdi çıkmazsam sorun olacak işe geç kalacağım." Diye annemi geçiştirdikten sonra bir şey demesine fırsat vermeden mutfaktan çıktım ve odama geçtim. Kapıyı kapatıp yaslandım. Üzüntüden değildi gözyaşlarım. Sinirlenince ağlayanlardandım ben. Annemin dikkatini çekmemek için akan damlaları tekrar sildim ve işe gitmek için hazırlanmaya başladım. Annem çantamı hazırlamıştı bu yüzden sadece üzerimi değiştim ve saçımı önemsiz bir şekilde topladım. Gözlerimi son bir kez daha sildikten sonra odadan çıktım.
"Ben gidiyorum anne."
"Tamam kızım dikkat et kendine."
"Ederim, görüşürüz."
Evden çıktım ve iş yerine gitmek için taksi aramaya başladım.
...
"Ne yapacağımı bilmiyorum Merve."
Ben gelir gelmez Merve bir sorun olduğunu anlamış ve ne olduğunu sormuştu. İlk başta bir şey yok diye diretsem de ayağımı sallıyor olmamdan gergin olduğumu anladığını söylemişti. Zaten er ya da geç öğrenecekti gizlemenin bir anlamı yoktu. Olayı doğru şekilde anlattım. Ve
"Ne yapacağımı bilmiyorum Merve." Dedim.
"Bunların gerçek olmadığını onlara da söyle."
"Denedim. Ama beni yalanlayıp daha çok linçlediler."
"Bertuğ ile birlikte paylaşım yapın öyleyse. Zaten konu burada Bertuğ değil mi? O açıklama yaptıktan sonra ister seve seve ister söve söve kabul etmek zorundalar."
Merve lafını bitirdikten sonra telefonum çalmaya başladı. Bertuğ arıyordu. Aramayı reddedip kafamı masada duran ellerimin üzerine yasladım. Telefonum tekrar çalmaya başlamıştı. Merve bana dönüp
"Zeren Bertuğ arıyor neden açmıyorsun? Belli ki çocuk bu konu hakkında konuşacak."
Neden açmadığımı ben de bilmiyordum. Bildiğim tek bir şey vardı o da bugünlerde hiçbir şeyin doğru gitmediğiydi.
"Biraz yalnız kalsam iyi olacak Merve." Diyebildim sadece. Merve anlayışla başını salladı ve
"Yine de Bertuğ ile konuş." Diyip görev yerine geçti. Telefona uzandım ve yandan sessize alıp tekrar az önceki pozisyonuma geçtim. Bu sefer telefonumdan gelen ses mesaj sesiydi. Başımı kaldırdım ve ekrana baktım.
"Zeren iyi misin?"
"Olanları gördüm."
"Videoların çoğunu kaldırttım ve yalan olduğuna dair paylaşım yaptım."
"Bunun için çok özür dilerim gerçekten böyle bir şey olacağını düşünmemiştim."
"Konuşmak istemiyorsun tamam ama bari iyi misin onu söyle."
Bu kadar kısa sürede halletmesine şaşırmıştım çünkü ben bir yoruma cevap versem bile fazlasıyla linç yemiş üstelik de yalanlanmıştım. Mesaj yerine girdim ve sadece
"İyiyim." Yazıp gönderdim. Bir yanım onunla konuşmadığım için vicdan azabı çekerken diğer yanım kimseyle konuşmak istemiyor yalnız kalmak istiyordu. İkinci taraf daha ağır basınca telefonu kapattım ve her zaman yaptığım şeyi yapmaya düşünmeye başladım. Daha fazla düşünmeme fırsat kalmadan Merve yanıma gelip
"Şuan seni göndermeyi hiç istemiyorum ama diğer kuryeler dolu." Dedi elindeki kağıdı uzatarak.
"Sorun değil." Diyerek aldım elindeki kağıdı ve siparişi hazırlatıp yola çıktım. Yorulursam düşünmeme vakit kalmazdı belki. Ama yarın yarın izin günümdü ve saçma düşüncelerimle baş başa kalacaktım. Bu canımı sıksa da şuan kendimi işe vermenin en doğru şey olacağına karar verdim. Zor da olsa tüm düşünceleri kafamdan silip attım ya da en azından ben öyle olduğunu düşünüyordum.
...
Eve geçmiştim fazlasıyla yorgundum fakat uyuyamıyordum. Yatağımda bir o tarafa bir bu tarafa dönüp duruyordum. Videolara bakmıştım Bertuğ gerçekten de çoğunu kaldırtmıştı ve de açıklama paylaşımı yapmıştı. Ama yine de linçler gelmeye devam ediyordu. O an anladım ki insanlar neye inanmak istiyorlarsa ona inanıyorlardı. Ne kadar doğruyu göstersen de yanlış taraf işlerine geldiği için yanlış tarafı seçiyorlardı. Instagrama bakarken elim yanlışlıkla bir bildirime çarptı. Yorumda
"Bertuğ bu kızdan daha iyisine layık kesinlikle." Yazıyordu. Okuduğum yorumla birlikte telefonu yatağın diğer tarafına fırlattım ve ellerime yüzümü ovuşturdum. Haklıydı belki de. Bertuğ'a yeterince zaman ayıramıyordum, güzel sözcükleri kullanmakta başarısızdım, onun kadar düşünceli birisi de değildim. Üstelik söylediklerine göre Bertuğ için alt statüde birisiydim. Yorumu yazan kişinin haklı olduğuna sinirleniyorken bunun onunla bir ilgisi olmadığını fark ettim. Bertuğ ona zaman ayırabilecek onunla daha çok ilgilenebilecek birisini hak ediyordu. Ve sanırım o kişi ben değildim. İşten geldim geleli kafam düşüncelerle dolmuş taşmış zihnim allak bullak olmuştu. Saat 7.30'a geliyordu ve ben hiç uyumamıştım, uyuyamamıştım. Ellerimi saçlarımın arasından geçirip sıkıntıyla ofladıktan sonra yapmam gereken doğru şeyi yapmaya karar verdim. En doğru şey miydi gerçekten bilmiyordum bildiğim tek şey vardı o da Bertuğ'un benden daha iyilerine layık olduğuydu. Telefonu fırlattığım yerden aldım ve Bertuğ'a mesaj atmak için whatsapp'a girdim. Yazdığım her harfle kalbime ağırlık biniyor parmaklarım tuşlara basmamak için direniyordu adeta. En sonunda cümlemi yazabilmiştim.
"Bertuğ ben ayrılmak istiyorum." Fakat gönder tuşuna bir türlü basamıyordum. Beynim bu olaya tamamken kalbim ise tam aksini söylüyor yapmamam için diretiyordu sanki. Zor bir şey de olsa Bertuğ'un mutluluğu için bunu yapmalıydım. Gönder tuşuna bastım ve mesajı silmemek için telefonu kendimden uzağa fırlattım. Dizlerimi kendime doğru çekip yüzümü yastığa gömdüm. Birkaç damla gözyaşı akmaya başlamıştı ama ne engel olacak halim ne de buna isteğim vardı. Dizlerimi daha çok kendime çektim ve duygularımın olduğu gibi kendini dışarıya vurmasına izin verdim. Gözlerim ağırlaşmaya başlayınca fark etmeden uykuya daldım.
...
Telefonumun çalmasıyla uyandım. Dün fırlattığım yerdeydi hâlâ. Uzanıp aldım ve ekrana baktım. Bertuğ arıyordu. Açmadım açamadım. Ne söyleyecektim ki ona? Birdenbire ayrılma kararı almıştım. Bu onun iyiliği içindi ama bunu nasıl söyleyebilirdim? Telefonum yeniden çalmaya başladı yine reddettim. Birkaç defa bu olay tekrarladı ama açacak yüzüm yoktu işte. En son Bertuğ pes etmiş aramak yerine mesaj atmayı tercih etmişti.
"Zeren aç telefonu konuşalım."
"Ne oldu birdenbire?"
"Kendi isteğinle ayrılmak istesen saygı duyarım ama şuan çok duygusal düşünüyorsun bunu bize yapma. Başkalarının linçleri yüzünden bitirme."
Daha fazla tutamadım kendimi. Mesajları okuduktan sonra tekrar gözümden yaşlar boşalmaya başlamıştı. Bir açıklamaya ihtiyacı vardı Bertuğ'un. Bunu yapmam gerekiyordu. İlk gönderdiği mesajı yanıtlayarak
"Konuşmak istemiyorum." Yazıp gönderdim. Konuşamazdım ki sesini duyarsam daha kötü olurdum. En son attığı mesajı yanıtlayıp
"Kimse diyor diye değil. Sadece sen benden daha iyilerine layıksın. Üzgünüm denedik ama olmuyor. En iyisi ikimize de daha fazla zarar vermeden bu ilişkiyi bitirmek." Yazıp gönderdim. Bertuğ çevrimiçi olduğu için anında mesajları gördü. Ve hemen yanıt attı.
"Zeren hayır daha iyisine layık filan değilim. Benim için en iyisi sensin zaten. Lütfen aceleci davranma sakin kafayla konuşalım. Hiçbir sorun yokken aniden böyle demenin linçler dışında başka bir açıklaması yok. Senin de ayrılmak istemediğine eminim."
Bertuğ ile konuşmak hem onu hem de beni daha fazla üzecekti. Bu yüzden
"Üzgünüm." Yazıp gönderdikten sonra cevap vermesini bile beklemeden onu engelledim. Instagrama girip oradan da aynı şeyi yaptım. Kolay değildi ama olması gereken buydu ya da ben olması gerekenin bu olduğuna inanıyordum. Sessiz sessiz dökülen gözyaşlarım sonunda kendimi tutamayıp ağlamamla beraber daha da hızlı akmaya başlamıştı. Birden annem odama girdi ve
"Zeren ne oldu kızım?" Diye sordu telaşlı telaşlı.
"Anne." Diyebildim sadece. Başka bir şey demeden sarıldım ona. Hiçbir şey sormadan sıkıca kucakladı beni. Anne kucağı her yaşta mı iyi gelirdi? Geliyordu işte. Annem bir eliyle saçlarımı okşarken diğer eliyle sarılmaya devam ediyordu. Bense kafamı göğsüne yaslamış hiçbir şey söylemeden sadece ağlıyordum.
Bertuğ'un ağzından
"Üzgünüm." Zeren yazdıklarıma cevaben sadece üzgünüm yazmıştı. Tam mesaj atacakken profilinin gittiğini fark ettim. Engellemişti beni. Hemen instagrama girdim fakat orada da aynı şekilde beni engellemiş konuşacak yer bırakmamıştı. Daha dün akşama kadar her şey yolundayken ayrılmak istemesi ve hiçbir açıklamada bulunmaması canımı çok yakıyordu. Gelen linçler yüzünden böyle davrandığına emindim. Gergince ellerimi saçlarımın arasından geçirdim. Böyle bitmemeliydi bitemezdi. Aylarca beklediğim kızı bir iki gereksiz insanın boş yorumları yüzünden kaybetmek istemiyordum. Zeren'le bunu yüz yüze konuşacaktım. Hızlıca üzerimi değiştirdim ve odamdan çıktım.
"Bertuğ'um nereye?" Diye sordu Alparslan.
"Zeren'in yanına." Dedim motorun anahtarını ararken.
"Bir şey mi oldu? Bertuğ'um sakin ol ve bana ne aradığını söyle. Evi dağıtmak benim görevim senin değil."
Alparslan kolumdan tutup sakinleştirmeye ve ne olduğunu öğrenmeye çalışıyordu. Sakinleşilecek gibi bir olay değildi ki bu? En son anahtarımı buldum ve
"Sonra anlatırım." Diyip bir hışımla evden çıktım. Alparslan arkamdan
"Bertuğ." Diye seslense de aldırmadan garajdan motorumu çıkarıp yola çıktım. Ayrılmak istemiyordum daha yeni kavuştuğum kızı kaybetmek istemiyordum. Evine gitmem yanlış olurdu belki ama bana başka seçenek bırakmamıştı. Alparslan'dan mesaj atsaydım oradan da engellerdi. Yüz yüze konuşmanın sorunu çözeceğini umarak yola çıkmıştım ve öyle olmasını da umuyordum. Aksi bir durumu kaldıramazdım zaten.
...
Yolları nasıl geçtiğimi bile hatırlamıyordum. Ne olmuştu nasıl olmuştu bilmiyordum umurumda da değildi. Şuan umurumda olan tek şey Zeren'le konuşmaktı. Evinin önüne geldiğimde durdum. Motordan indim ve zile bastım. Birkaç saniye sonra kapıyı bir kadın açtı. Muhtemelen annesiydi.
"Buyur oğlum?" Dedi bana anlam verememiş gözlerle bakarken.
"Ben Zeren'le konuşmak için gelmiştim de arkadaşıyım onun." Dedim kendimi açıklamak için.
"Oğlum Zeren biraz rahatsız. Şimdi biriyle konuşmak ister mi bilemiyorum."
"Lütfen bu önemli. Fazla rahatsız etmeyeceğim zaten." Dedim bir umutla. Kadın bir süre baktı bana daha sonra
"Tamam geç hadi." Dedi. Teşekkür edip içeriye girdim.
"Zeren kızım arkadaşın geldi." Diye seslendi. Daha önce Zeren'in evine gelmemiştim. Odası neresiydi bilmiyordum. Bu yüzden tüm kapılara aynı anda bakmaya çalışıyordum. İçeriden ses geldi onun sesiydi.
"Gelsin anne." Dedi. Direkt böyle söylemesi beni şaşırtmıştı. Sonuçta beni her yerden engelleyen oydu. İçten içte sevinirken bunu annesine belli etmemeye çalışıyordum. Annesi bana Zeren'in odasını gösterdi ve
"Biraz canı sıkkın. Terslerse üzülme tamam mı oğlum?" Dedi. Başımı sallayıp tamam anlamı verdikten sonra annesi yanımdan gidince kapıyı tıklattım. Zeren
"Gel Merve." Diyince annesinin arkadaşın gelmiş dediğinde gelsin anne deme sebebini anlamış oldum. Kapıyı yavaşça açtım. Yatağında iki büklüm olmuş yatarken beni görünce şaşırdı ve hızla ayaklandı. Gözlerinin yaşını silmesi bir saniyesini bile almazken bana dönüp
"Konuşmak istemiyorum Bertuğ." Dedi.
"Gözlerin aksini söylüyor ama." Dedim kızarmış gözlerine bakarken. Onu bu halde görmek canımı çok yakıyordu. Söylediğim şeye cevap vermedi sustu ve bakışlarını kaçırdı.
"Zeren. Seni çok seviyorum ayrılmak filan istemiyorum. Başkalarının saçma yorumları yüzünden senden ayrılmak istemiyorum." Dedim. Hâlâ bana bakmamak için ısrar ederken
"Saçma yorum filan değil. Haklı oldukları kısımlar var." Dedi.
"Hayır yok. Tek vasfı oturdukları yerden insan eleştirmek olanların haklı olduğu tek bir kısım bile olmaz."
Gözlerini bu sefer bana çevirdi ve
"Bertuğ ben sana yeterince vakit ayıramıyorum, hakkettiğin ilgiyi veremiyorum ve de sana göre alt statüdeyim. Senin gibi birini hak etmiyorum." Dedi.
"Alt statü mü? Zeren bu da bir başkasının söylediği bir şey. Senin mesleğin umurumda bile değil. Asıl alt statüde olanlar bunu söyleyen kişiler. Ben seni seviyorum mesleğin ya da kazandığın parayı neden kendi kazancımla kıyaslayayım ki? Bu neden bir ilişkide önemi olan bir faktör olsun?" Dedim ve bir adım Zeren'e yaklaştım. Ben bir adım yaklaşınca o da bir adım geri gitmişti. Bu hareketi kalbimi çok kırsa da ona ihtiyacı olan alanı vermek adına geri çekildim.
"Benden daha iyilerine layıksın Bertuğ. Sen seni senin gibi sevebilecek birine layıksın." Dedi.
"Önceden söyledim yine söylüyorum. Zeren sen benim için zaten en iyisisin. Seni seviyorum senin de beni sevdiğini biliyorum hissedebiliyorum. Bunu illa sevgi sözcükleriyle söylemene gerek yok çünkü ben seni olduğun gibi seviyorum." Dedim ardından da
"Tüm bunlara rağmen hâlâ ayrılmak mı istiyorsun?" Diye sordum. Cevap vermedi ve gözlerini yine kaçırdı.
"Peki." Dedim sakin ama yorgun bir sesle. Arkamı döndüm ve odadan çıkmak için kapıya yöneldim tam o sırada
"Bertuğ." Dedi Zeren. Tekrar ona dönerken bana sarıldı ve
"Seni seviyorum bitmesini istemiyorum." Dedi. O an benden alınmış canım bana tekrar fazlasıyla verilmiş gibi hissettim. Ben de ona sarıldım. Akan gözyaşlarını sildim
"Ben de seni çok, çok seviyorum." Dedim.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 117.26k Okunma |
13.34k Oy |
0 Takip |
59 Bölümlü Kitap |