75. Bölüm

Siparişten aşka bölüm 52

Zeylalvci (🇹🇷)
zeylalvci

İyi okumalarr<333

Birden kapı tıklatılıp açılınca hepimiz kapıya baktık. Gelen Merve'ydi. Hızlı adımlarla yanımıza geldi.

"Zeren çok geçmiş olsun. Nasılsın iyi misin şimdi?"

"İyiyim teşekkür ederim Merve." Diye cevapladı Zeren onu. Merve benimle selamlaştıktan sonra uzaktan Bertuğ ve Alparslan'a da selam verdi. Tekrar Zeren'e döndü.

Zeren'in ağzından

"Ağrın filan var mı?"

"Hayır gerçekten iyiyim."

"İyi olmana sevindim. Doruk'da çok merak ediyordu seni. Uçak bulamamış bugüne. Yarın gelecek. Söyleyeyim de meraklanmasın."

"Daha yeni gitmişti düzenini kurmadan gelmeseydi."

"Olur mu öyle şey? Doruk'un sana ne kadar değer verdiğini bilmiyormuş gibi konuşma."

"Biliyorum fakat zahmet etmesin diye söylüyorum."

"Emin ol orada durmak onun için daha zor olur."

Anlık olarak gözlerim Bertuğ'a kaydı. Yüzündeki şok geçmiş yerini merakla dolu değişik bir ifade almıştı. Ne düşünüyordu diye merak etmekten alıkoyamadım kendimi.

"Bertuğ iyi misin?"

Bunu söylemem ile birlikte Akça ile Merve Bertuğ'a; Alparslan ile Bertuğ bana bakmıştı.

"İyiyim sen iyi olduğun için çok daha iyiyim hatta. Neden sordun?"

"Dalgın gibisin."

Oturduğu yerden kalktı ve yanıma geldi ve elimi tutup

"Sana öyle gelmiştir iyiyim ben." Dedi.

İçten içe ikna olmasam da fazla üstüne düşmeyip gülümsemekle yetindim. Bertuğ yanıma gelince Akça odanın diğer köşesine geçip Alparslan'ın yakınına oturdu. Merve ise

"Telefonla konuşmam gerekiyor." Diyip odanın dışına çıktı. Herkesin uzaklaşmasını fırsat bilip tekrar sordum Bertuğ'a.

"Ne düşünüyorsun?" Sesimi sadece onun duyacağı şekilde tutmaya özen göstermiştim. Aynı sessizlikte cevap verdi Bertuğ.

"Seni."

Gülümsememe engel olamasam da gerçekten neyi düşündüğünü merak ettiğim için tekrar konuşup

"Hayır gerçekten neyi düşünüyorsun?" Diye sordum.

"Senin dışında hiçbir şey."

"Ben öyle sanmıyorum ama." Diyerek ısrarla devam ettirdim konuyu. Öğrenmek istiyordum ve öğrenecektim. Aylarca kafasında olan biten hiçbir şeyi öğrenememiştim bunu öğrenecektim.

"Yanlış sanıyorsun o zaman."

Tatlı şeyler söyleyerek beni geçiştirmesine izin vermemek için

"Bertuğ gerçekten söylesen mi artık." Diye cevap verdim. İçten içe söyledikleri beni mutlu etse de gerçek cevabı alana kadar pes etmeye niyetli değildim.

"Gerçekten söylüyorum seni düşünüyordum. Ve de ailene nasıl haber vereceğimizi diyebilirim."

"Eve geçtiğimde onları ararım. Bunu düşünmene gerek yok."

"Öyle olmuyor işte."

Bu durumun canını sıktığını fark ettiğim için konuyu değiştirmek adına

"Neyse ya onu boşver de Alparslan ile Akça'ya bak. Çok yakışmıyorlar mı sence de?" Dedim. Gülümsememe gülümsemesiyle cevap verip

"Kesinlikle." Dedi.

"Ne konuşuyorlar acaba?"

"Alparslan'ı az çok tanıyorsun artık. Akla gelmeyecek derecede saçma ama düşününce mantıklı gelen sorular soruyordur eminim."

"1700'lü yıllara doğsaydı net filozof olurdu."

"Alparslan günümüz filozoflarından." Dedi Bertuğ. Fakat bunu yüksek sesle söylemişti. Alparslan ve Akça aynı anda bize baktılar. Alparslan

"İyi ki şimdi doğmuşum yoksa felsefenin babası Thales değil ben olurdum." Dedi anında yapılan espriye dahil olarak. Yine hepimizi gülümsemeyi başarmıştı. Birkaç dakika sonra Merve kapıdan

"Doktor Bertuğ ile konuşmak istiyormuş. Zeren'in ilaçları hakkında sanırım." Dedi ve hemen ardından telefona

"Hayır sana demedim Doruk." Dedi. Dorukla konuşuyor olduğunu anlamam için yeterli cümleydi. Bertuğ Merve'ye

"Tamam geliyorum." Dedikten sonra eğilip saçımı öptü.

"Konuşup geliyorum hemen. Zaten serumun da ben gelene kadar biter. Gideriz birlikte."

Dedi. 

"Tamam." Dedim sadece. Bertuğ cevabımı duyduktan sonra odadan çıktı. Bertuğ çıktıktan sonra Merve odaya girdi ve Alparslan'da bir şeyi bahane edip odadan çıktı. Merve bize bakıp

"Bir saattir Doruk'u iyi olduğuna ikna etmeye çalışıyordum." Dedi. Akça

"İkna oldu mu bari?" Diye sordu.

"Hayır. Beyefendi kendi gözleriyle görmeden ikna olmaz."

"Bu kadar iyi biriyle arkadaş olamadığıma üzülüyorum doğrusu. Senin anlattıklarına bakılırsa çok iyi birisi."

"Doruk'un yeri gerçekten ayrı. Son zamanlarda işten çıktığı için biz de fazla görüşemiyorduk ama tanıdığım süre zarfında arkadaşlığına şahit oldum ve onaylıyorum." Dedim Akça'ya cevaben.

"Merve'nin dediği kadar var yani?"

"Emin olabilirsin."

"Neden işten çıktı ki?"

"Bu biraz uzun hikaye. Sonra konuşsak daha iyi olur."

"Pekii."

...

Merve iş saati yaklaştığı ve izin alamadığı için yanımızdan ayrılmıştı. Bertuğ hâlâ gelmemişti Akça ile yalnız kalmıştık.

"Ee Akça Alparslan ile ne konuştunuz?" Diye sordum muzipçe. Yalnızlığımızı buna fırsat bilerek.

"Kaza hakkında konuştuk." Dedi canı sıkkın gibiydi.

"Hastanedeki 'hear me out' un beklentilerini karşılamadı mı yoksa?" Diye sordum biraz şakaya vurarak.

"Bir beklentim filan yoktu. Hoşlandığımı sanmıştım sadece."

"Sanmıştım mı? Tabii ki sana bir şeyler hisset demiyorum ama hakkında o kadar konuştuktan sonra ve de tesadüf eseri tekrar karşılaştıklan sonra aranızda bir şeyler olur diye düşünmüştüm."

"Hayır. Bizden olmaz."

Ben cevap verecekken kapı tıklatıldı ve içeriye Bertuğ ile Alparslan girdi. Bertuğ serumumun bitmiş olduğunu fark edince hemşireye seslendi. Gelen hemşire serumu çıkardı ve artık gidebileceğimizi söyledi. Gideceğime seviniyordum çünkü hastane kokusu en sevmediğim kokular arasındaydı. Bertuğ kolumdan tutup beni kaldırmak için elini uzattığında yavaşça elini ittim.

"Bertuğ abartıyorsun şuan. Ben gayet iyiyim biliyorsun."

"Peki sen öyle istiyorsan." Diye cevap verdi bana. Toparlandıktan sonra hastaneden çıktık. Taksi çağırmışlardı. Sadece Alparslan motoruyla gidecekti. Alparslan tekrar geçmiş olsunlarını söyledikten sonra önden gitti. Bertuğ beni yalnız bırakmak istemediğinden Akça'da öne oturmak istemediğinden hepimiz arka koltuğa oturmuştuk. Sağımda Akça solumdaysa Bertuğ vardı. Biz oturduktan sonra taksi hareket etmeye başladı.

"Annen gelene kadar tek mi kalacaksın Zeren?" Diye sordu Bertuğ.

"Ben her zaman yalnız kalıyorum ne olacak ki?"

"Her zamanla şimdi bir mi Zeren?"

"Gerçekten abartıyorsun şuan. Endişelenecek bir şey yok güven bana."

Hâlâ yağmur yağıyordu. Kaza yaptığımız sıradaki kadar güçlü olmasa bile yağmaya devam ediyordu. Yağmurun yağması bile içimi ürpertirken taksicinin hızlanması ile birlikte kaza anı tekrar gözümde canlandı ve istemsizce

"Yavaş." Dedim sesimin düşüncelerimi yansıtacak şekilde çıkmasına engel olamayarak. Kalp ritmim değişmiş nefes alış verişim hızlanmıştı. Çığlık benzeri çıkan sesimden ötürü Bertuğ elini omzuma koyup

"Zeren iyi misin güzelim?" Diye sordu. Sağıma döndüğümde ise Akça'nın da bana tıpkı Bertuğ gibi baktığını gördüm.

"İyiyim, iyiyim bir şeyim yok." Dedim merakla bana bakan Bertuğ ve Akça'ya karşı.

"Biraz başım ağrıyor sadece." Diye ekledim.

"Evde tek kalmanı istemiyorum Zeren."

"Bertuğ iyiyim gerçekten. İlacın etkisinden dolayı başım ağrıdı biraz hepsi bu."

"Yine de tek kalmanı istemiyorum. Hiç değilse Akça seninle kalsın. Yalnız olmadığını bileyim yeter. Yani Akça'da müsaitse tabii."

Akça Bertuğ'un bunu söylemesini beklemiyormuş ki birkaç saniyeliğine şaşırdı. Fakat hemen sonrasında kendisini toparlayıp

"Ben müsaitim Zeren isterse kalabilirim." Dedi. İkisinin de bakışları bana dönünce

"Peki o zaman." Dedim.

...

Eve gelmiştim. Akça ailesine haber vermeye bir iki de eşyasını almaya evine gitmişti. Bir saate kalmaz döneceğini de söylemişti tabii. Eve geldiğim için seviniyordum fakat sıra en zor kısımdaydı. Anne babama haber vermek. Kim bilir tepkileri nasıl olacaktı? Sıyrıklar dışında pek bir şeyim yoktu aslında. Biraz da ayak bileğim acıyordu ama abartılacak yanı yoktu. Telefonum yere düşünce ekranı kırılmıştı fakat hâlâ çalışıyordu. Çantamın içinde olması onu kurtarmıştı. Üzerimi değiştirdikten sonra oturup anneme ne diyeceğimi düşünmeye başladım. Ne denirdi, nasıl denirdi? Hiç haber vermesem olur muydu acaba? Olmazdı beni aradıklarında illaki fark ederlerdi. Daha fazla beklemeden annemi aramaya başladım. Telefon açılır açılmaz uydururum bir şekilde diye düşünüp söyleyeceğim cümleleri ayarlamamıştım bile. Telefon biraz süre geçmesine rağmen açılmayınca fikrimi değiştirip hemen telefonu kapatmıştım. Daha eve varmamıştı bile. Ona bunu söyleyemezdim. En azından eve varmasını bekleyebilirdim. Hatta yarın söylemem daha iyi olur diye düşünüyordum.

Akça'nın ağzından

Bu gece için almam gereken eşyalarımı da aldıktan sonra evden çıktım. İzin almam yaklaşık 20 dakikamı almıştı. Benim hatam vardı tabii. Zeren kaza yaptığı için yanında kalmak istediğimi söylemeyi en sona bırakmıştım çünkü. Bir taksi bulma umuduyla ilerlerken aynı zamanda da Alparslan ile konuştuklarımızı düşünüyordum. Kısa süreli bir konuşmaydı fakat çok derindi. Dışarıdan göründüğü gibi birisi değildi demek ki. Bertuğ'un hissettiği ama dillendirmediği şeyleri bile bilip hissediyor gibi konuşuyordu. Belki de gerçekten hissediyordu. Daha fazla konuşamamış olmamıza üzülürken beni hatırlamamış olmasına olan kızgınlığım geçivermişti bir anda. Hiç beklemediğimiz anda karşılaşmış uzak düşüp tekrar hiç beklemediğimiz anda karşılaşmıştık. Beni hatırlamadı diye içten içe sinirlenip biraz zaman geçirdikten sonra yine hayran olmuştum ona. Karşılaşmamız kader miydi yoksa tesadüf müydü bilmiyordum. Bildiğim tek şey onunla tekrar karşılaşıp konuşmak istediğimdi. Yolu bunları düşünerek ilerletirken art arda gelen korna sesiyle başımı çevirdim.

"Ne var ya?" Demiştim anlık tepkiyle. Korna çalarak dikkati üstüne çekebileceğini ya da kız tavlayabileceğini sanan mahalle kekolarıyla uğraşmak normal zamanda bile berbatken korna sesiyle düşüncelerimden uzaklaştırılarak bu durumu yaşamak daha fazla sinir bozucu oluyordu.

"Merhaba diyecektim ama sanırım konuşacak havanda değilsin."

Yüzüne bakınca Alparslan olduğunu anlayınca içimden söylemem gereken şeyi yanlışlıkla dışımdan söylemiştim.

"Alparslan? Tüh ya keşke başka bir şey dileseymişim. Dilek hakkım boşa gitmiş oldu şimdi."

Yüzüme salağa bakar gibi bakınca sesli söylediğimi fark edip hemen lafı değiştirmek adına

"Yok mahalle kekosu sandım da o yüzden şey yapmıştım ben." Dedim.

"Bir şey düşünüyor gibiydin."

"Evet. Kim düşünmüyor ki?"

Motorundan inmiş ve kenara çekip benimle konuşmaya başlamıştı.

"Haklısın."

İçimden konuşmayı burada bitirmemesi için dua ediyorken birkaç saniye sessizliğinin ardından

"Bertuğ bugün Zeren ile kalacağını söyledi." Dedi lafı bir yere bağlamak ister gibi.

"Evet. Bertuğ Zeren'in yalnız kalmasını istemiyordu rica ettiler ben de kabul ettim."

Anladığını onaylarcasına başını sallamıştı. Bu sefer konuşmayı devam ettirmek için ben bir şey söylemeliydim.

"Bertuğ nasıl?"

"İyi olduğunu söylüyor fakat asla öyle değil. Kaza yüzünden kendini suçluyor. Sanki yağmurun yağması kendi suçuymuş gibi."

"Kendini suçlaması çok normal. Motoru kendisi sürüyordu sonuçta. Ama bu düşünceden çıkacağına eminim. Biraz zamana ihtiyacı var sadece."

"Elbette atlatacak. Lakin atlatana kadar kendini heba edecek. Korktuğum şey bu. Bertuğ'u tanıyorum. Her ne kadar kendi suçu olmasa da kendini suçlayacak."

"Bunun olmasına engel olamazsın ama etkisini en aza indirebilirsin. Bertuğ'un yanında olarak ona destek çıkarsan ve onunla devamlı olarak böyle konuşursan kendini üzse bile bu kaza şokunun üstüne çıkmayacak seviyede olur."

"Nasıl konuşursam?"

"Böyle işte. Kendin gibi."

"Bertuğ en iyi arkadaşım arkadaştan da öte kardeşim. Tabii ki ona destek olacağım ama insan bir şeyi hissetmek isterse ona engel olamazsın."

"En azından denemiş olursun. Hem ne demiş karınca niyetimiz belli olsun yeter."

Bunu söylememle yüzünde küçük de olsa tebessüm oluşmuştu. Yüzünde tebessüm oluşturabildiğim için içten içe seviniyordum. Ne ara ben de bu kadar etkili olmuştu bilmiyordum. Alparslan akarsu gibi bir şeydi. Kapıldığını fark etmiyordun. Kapılıp gidiyordun sadece.

"Şimdi Zeren yengemin evine gidiyordun sanırım." Dedi yüzündeki tebessüm silinmişti ama somurtmuyordu da. Üzgündü fakat yüzündeki ifade ne hissettiğini tam olarak belli etmeyecek türdendi. Bu yüzden ne düşündüğünü yüzde yüz kestiremiyordum.

"Hıhı."

"Ben bırakayım mı seni? Zaten biraz dolaşmam gerekiyor sen de boşuna taksi beklememiş olursun."

Beklediğim soru muydu yoksa sorulmasını istediğim soru muydu pek emin değildim. Benden hoşlandığını sanmıyordum çünkü benim aksime o beni düşünüyor gibi durmuyordu. Tam tersi durumda olan ben hastanedeki karşılaşmamızdan beri onu düşünüyordum. Ve de bugünden sonra net bir şekilde hoşlandığımı anlamıştım. Benim yerimde kim olsaydı ona da aynı şekilde bu soruyu soracağından emindim.

"Zahmet olmasın." Derken anında cevap verip

"Zahmet filan değil. Dedim ya zaten dolaşmam gerekiyor. Seni de bırakayım ne olacak."

"Peki öyleyse."

Fazladan olan bir kaskı bana uzatınca aldım ve taktım. Adresi bilmediğini söyleyince de ona telefonumdan adresi gösterdim. Aslında konumu direkt olarak ona göndermek istesem de sadece bir kez bakmasının yeterli olacağını, uğraşmama gerek olmadığını, telefonumdan göstermemin yeterli olacağını söylemişti. Bu yüzden telefonumdan gösterip susup oturmak kalmıştı bana. Dediği gibi gerçekten sadece bir kez bakıp bir daha bakma gereksinimi duymadan Zeren'in evine getirmişti beni. Motordan indikten sonra kaskı verirken

"Bıraktığın için teşekkür ederim." Dedim.

"Hiç önemli değil." Dedi.

"Görüşürüz o zaman." Dedim ve tam arkamı dönecekken

"Görüşürüz." Diyip

"Ha bu arada dilek hakkın boşa gitmiş sayılmaz. Ben de güzel bir dileğim bence." Dedi. Tabii ki dediğim şeyi duymuştu. Lafı geçiştirme çabalarım da boşa gitmişti. Yanaklarıma hücum eden sıcaklık yüzümü kızartmadan hemen arkamı dönüp eve doğru ilerlemeye başladım. O da o sırada motorunu çalıştırıp gitmişti bile.

Bölüm : 20.10.2025 00:51 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
Zeylalvci (🇹🇷) / Siparişten aşka / Siparişten aşka bölüm 52
Zeylalvci (🇹🇷)
Siparişten aşka
Siparişten aşka bölüm 1Siparişten aşka bölüm 2Siparişten aşka : HatırlatmaSiparişten aşka:karakter analiziSiparişten aşka bölüm 310 Kasım 1881-193∞Siparişten aşka bölüm 4Özür duyurusuSiparişten aşka bölüm 5Siparişten aşka bölüm 6Siparişten aşka bölüm 7Siparişten aşka bölüm 8Siparişten aşka bölüm 9Siparişten aşka bölüm 10Siparişten aşka bölüm 11Siparişten aşka bölüm 12Siparişten aşka bölüm 13Siparişten aşka bölüm 14Siparişten aşka bölüm 15Siparişten aşka bölüm 16Siparişten aşka bölüm 17Siparişten aşka bölüm 18Siparişten aşka bölüm 19Siparişten aşka bölüm 20Siparişten aşka bölüm 21Siparişten aşka bölüm 22Siparişten aşka bölüm 23Siparişten aşka bölüm 24Siparişten aşka bölüm 25Siparişten aşka bölüm 26Siparişten aşka bölüm 27Siparişten aşka bölüm 28Siparişten aşka bölüm 29Siparişten aşka bölüm 30Siparişten aşka bölüm 31Siparişten aşka bölüm 32Siparişten aşka bölüm 33Siparişten aşka bölüm 34Siparişten aşka bölüm 35Siparişten aşka bölüm 36Siparişten aşka bölüm 37Siparişten aşka bölüm 38Siparişten aşka bölüm 39Siparişten aşka bölüm 40Siparişten aşka bölüm 41Siparişten aşka bölüm 42Siparişten aşka bölüm 43Siparişten aşka bölüm 44Siparişten aşka bölüm 45Siparişten aşka bölüm 46Siparişten aşka bölüm 47Siparişten aşka bölüm 48Siparişten aşka bölüm 49Siparişten aşka bölüm 50Siparişten aşka bölüm 51Siparişten aşka bölüm 52Siparişten aşka bölüm 53Siparişten aşka bölüm 54Siparişten aşka bölüm 55 (Final)
Hikayeyi Paylaş
Loading...