
Beğenirseniz ☆'ı parlatmayı unutmayınn <333
Telefonuma gelen bildirim sesleriyle uyanmak zorunda kaldım. Sessize almayı unutmuştum. Biraz söylendikten sonra telefonu elime aldım. Merve'den gelen 74 mesaj. Yatakta doğruldum ve mesajlara bakmak için tıkladım.
"Zeren"
"Sen Bertuğ Barlas'la takipleşiyorsun"
"Oha Kızım"
"Nasıl oldu?"
"Sevgili misiniz yoksa"
"Alooo"
"Kime diyorum ben ya."
"Kalk uyuma bak şu mesajlara"
"Zerennnn"
"Of Kızım ya bak şu mesajlara"
Ve bunun gibi 64 mesaj daha vardı. Attığı mesajlar içinde en saçma gelene yanıt vererek başladım.
"Ne sevgilisi ya ne alaka?"
Anında gördü ve yanıt verdi.
"Kaç saattir senin bakmanı bekliyorum." Yazdı ve hemen ardından
"Nasıl ne zaman sevgili oldunuz anlat çabuk."
"Sevgili değiliz diyorum sen hâlâ ne zaman oldunuz diyorsun."
"İyi de o zaman neden takip ediyor seni?"
Bu mesaj gelince biraz duraksadım. Sahi neden takip ediyordu beni? Cevabını kendimin bile bilmediği bir soruya Nasıl cevap verecektim?
"Bilmiyorum."
"Nasıl bilmiyorsun?"
"Baya bilmiyorum işte."
"Bana düzgünce anlatır mısın şu olayı artık."
"Anlattım ya zaten."
"Ya onu değil ne zaman takipleştiniz isteği kim attı filan onu soruyorum."
"O istek attı."
"Ciddi misin??"
"Bu saatte kalkıp sana şaka yapacak hâlde değilim Merve."
"Tam anlat şu olayı hadi ya."
"O istek atmıştı sonra bana neden kabul etmiyorsun dedi rahatsız ettim galiba filan dedi ben de kabul ettim takipleştik işte."
"Şuan iki şok daha yaşıyorum. Birincisi sen salak mısın isteği neden kabul etmiyorsun. İkincisi sana nereden ulaşarak rahatsız ettim galiba dedi?"
İlk sorusunun cevabı yine ben de yoktu bu yüzden onu es geçerek ikinci sorusuna yanıt verdim.
"Sipariş götürdüğümde dedi."
"Bir dakika sen ona ikinci bir sipariş mi götürdün?"
"Evet."
"Ne zaman benim niye haberim olmadı."
"Tam da sen verdin bana siparişi o zaman götürdüğümde söyledi."
"Bana neden demiyorsun Zeren ya"
"Ben onun evine gittiğimi nereden bilebilirdim ki?"
"Daha önce gittin."
"Daha önce bir sürü eve gittim."
"Haklısın. Ne sipariş vermişti onu hatırlıyor musun?"
Saçma bir soruydu. Ama galiba ne zaman siparişi ona götürdüğümü hesaplamak istemişti.
"Pembe panduf."
"Ne?"
"Hatta sabahtan akşama kadar sipariş vermiş. Benim götürdüğüm pembe panduftu."
"Sabahtan beri derken? Gün boyu sipariş veren o muymuş?"
"Hıhı"
"Neden saçma sapan şeyler sipariş vermiş ki?"
"Benimle konuşmak için ben denk gelene kadar sipariş vermiş."
"Hayırlı olsun Zerennnn"
"?"
"Bu çocuk sana tutulmuş ben söyleyeyim."
"Ne alaka ya. Beni rahatsız etmemek için mesaj atmamış işte ondan sipariş vermiş."
"Kimse kimse için akşama kadar sipariş vermez. Belli işte aşık olmuş sana."
"Saçmalama istersen o sadece arkadaşım."
Bu cümle bile bana tuhaf gelmişti. Ama artık arkadaş sayılırdık. Takip ediyoruz birbirimizi filan. Yine de attığım mesaj içime sinmemişti bu yüzden attığım mesajın hemen ardından
"Hem neden bana aşık olsun ki o ünlü bir motorcu bense sıradan bir motokurye."
"Sizinki daha romantik işte. Siparişten aşka hesabı."
"Yok yok öyle bir şey. Belki sevgilisi vardır nerden biliyorsun da bunu uyduruyorsun hemen."
"Sevgilisi yok çünkü sadece 25 kişiyi takip ediyor. Bu 25 kişiden 20'si ünlü, 3'ü erkek arkadaşı 1'i annesi 1'i de sensin. Bu da sevgilisi olmadığını gösteriyor. Hatta seni sevdiğini bile gösteriyor."
Stalkta beni de geçmişti sanırım. Merve'yi içten içe tebrik etsem de bunu ona söylemeyecektim. Olmayan bir şeyi bana kanıtlamıştı ama helal olsun.
"Ya da sevgilisi instagram kullanmıyordur."
"Sevgilisi olsa onu hesabında bir kez olsun paylaşırdı. Ama o bile yok."
Merve şuan bana Sokrates'in savunmasını geçen savunmayı yapıyordu. Bu işlerde profesyonelleşmişti.
"Tamam sevgilisi olmayabilir ama bu arkadaş olmamızı değiştirmez."
"O çocuk sana aşık ben eminim."
"Görmek istediğini görüyorsun Merve'cim."
"Asıl sen gerçeği görmezden geliyorsun ama neyse seninle tartışmayacağım. En sonda benim sözüme geleceksin zaten."
"Aynen aynen."
"Dediğime geleceksin göreceğiz. Aman hadi görüşürüz"
"Görüşürüz."
WhatsApp'tan çıktım ve ancak o zaman saate bakmak aklıma geldi. 11.45 olmuştu. Günü yarılamıştım neredeyse. Elim alışkanlıktan mıdır yoksa meraktan mıdır bilmiyorum direkt instagrama gitti. Bertuğ mesaj atmamıştı. Zaten neden atacaktı ki? Merve sabah sabah benim de dengemi bozmuştu. Gerçi şuan sabah da değildi ama orası ayrı konu. Hikaye atmış mı diye baktım ama yok hikaye bile atmamıştı. Normalde her gün bu saatlerde en az bir tane hikaye paylaşırdı. Bir şey mi olmuştu acaba? Mesaj yerine girdim ve mesaj attım.
"Günaydın."
Mesajı geri çekmemek için hemen İnstagramdan çıktım. Mesajı başlatma şeklim hoşuma gitmemiş bana tuhaf gelmişti. Ama direkt konuya dalamazdım ya. Mecburi bu şekilde yazacaktım. Ona bir şey mi olmuştu merak ediyordum. Dakika başı mesaja bakmış mı diye baksam da hâlâ bakmamıştı. Tabii o kadar mesaj geliyordu dm de beni mi fark edecekti. 15 dakika sonunda pes edip dakika başı mesaja bakmış mı diye bakmayı bıraktım. Artık yataktan çıkmam ve yüzümü yıkamam gerekiyordu. Yataktan kalktım lavaboya gittim. Yüzümü yıkayıp odaya geri döndüm. Üzerime rahat bir şeyler giyip saçımı ev topuzu yaptım. Kahvaltı etmek için mutfağa geçtim ve kendime bir şeyler hazırladım. Masayı kurdum. Yemek için çatalı ağzıma götürürken telefonum çalmaya başladı. Çataldaki lokmayı bile yemeden odamda duran ve çalmakta olan telefonumu almaya gittim. Arayan kişi Doruk'tu. Açtım.
"Alo" dedim.
"Günaydın Zeren."
"Günaydın."
"Dün bir şeyler söylemiştin de. Bir buluşup düzgünce konuşsam sana uyar mı?"
"Tabii. Saat kaç gibi ve nerede?"
"Hımm saat 13.20 nasıl?"
"Mükemmel. Nerede buluşacağız peki?"
"Senin evinin yakınında olan parkta."
"Süper valla hiç uğraşamazdım otobüsle filan."
"Her şeyin başladığı yerde olsun istedim."
"Ne?"
"Yok bir şey. Saat 13'de görüşürüz o zaman."
"Görüşürüz."
Her şeyin başladığı yer derken ne demek istemişti anlamamıştım. Doruk'da tuhaf biriydi. Hep bir gizem hep bir gizem. Telefon elimdeyken Bertuğ mesaja bakmış mı diye bakmak için instagrama girdim. Ama hayır görüldü bile atmamıştı. Kısa bir iç çekip mutfağa geçtim ve Kahvaltımı yapmaya devam ettim. Kafamda bir çok düşünce dolaşıyordu bunların çoğu Bertuğ ve Doruk ile ilgiliydi. Eskiden sadece motosiklet düşünürken şuan motosiklet dışında bir motorcu ve bir de şirketin varisi olan motokurye vardı. Onlardan çok alacağım motosikleti düşünmek hoşuma gidiyordu ama zihnim hep onlarla ilgili olan hipotezlerle doluydu. Bir anda düşüncelerimden sıyrıldım ve gerçekliğe döndüm. Doruk ile buluşmak için daha çok vaktim vardı. Zamanımı boşa geçirmek yerine bir şeyler yapmak istedim. Fakat benim boş zamanımda yaptığım tek şey instagrama girmekti onu da Bertuğ yokken yapmadığımı fark ettim. Sahiden de instagram da yaptığım tek şey Bertuğ'un motoruna bakmaktı ve az da olsa onu stalklamaktı. Bertuğ'un sadece bu son günlerde kafamda yer edindiğini düşünüyordum fakat hayır o hep hayatımda bir yere sahipmiş sadece ben fark etmemişim. Instagram işi de olmayınca hazırlanmaya karar verdim. Odama yöneldim. Dolabımın kapağını açıp karşısına geçip öylece beklemeye başladım. Dolabımla bakışıyorduk da denebilir. En sonunda lacivert bir sweat ve altına siyah bir tayt seçip giydim. Hafif bir kapatıcı sürdüm. Kirpiklerimin üzerinden rimelle geçtim. Dudağımın rengine yakın renk nemlendirici sürdüm parfümümü sıktım. Hava çok soğuktu bu yüzden saçlarımı açtım ve üzerine sweatim ile aynı renk olan bereyi taktım. Köşede beni bekleyen çantama telefonumu yerleştirdim. Siyah montumu ve botlarımı ayarladım. Tam kapıdan çıkacakken aklıma asıl buluşma sebebim olan resim geldi. Diğer çantamda kalmıştı oradan çıkarıp şimdi takacağım çantama koydum ve evden çıktım. Parka doğru her zamankinden daha hızlı adımlarla yürümeye başladım. Hava bir anda soğumuştu. Parkta bu soğukta nasıl duracaktık o da belli değildi zaten. Yaklaşık 12 dakika sonra parka varmıştım. Etrafıma baktım ve Doruk'u gördüm. Geçen oturduğumuz yerde olan bankta beni bekliyordu. Birkaç adım daha atmamla beni fark etti.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 117.26k Okunma |
13.34k Oy |
0 Takip |
59 Bölümlü Kitap |