
Teyzemin Anlatımıyla,
Alene yazdığım mektubu göz yaşları ile tamamladığım sırada evimizin kapısı çaldı. Yüreğime bir kor alev düştü. Çalan Kapı ile önce donup kaldım. Aklım başımda değildi sanki. Zarfın üzerine sadece Alene diye yazı yavaş bir şekilde masadan kalktım ufak adımlarla kapıya gitmeye başladım. Sanki bebek adımlarından da daha yavaş kapıya yaklaştım. Korkarak sanki kollarımda tonlarca ağırlık ile Kapı koluna uzatmaya başladım ama olmuyor gitmiyor. Birden gözlerimin önüne hasanım ile ilk tanışmamız geldi, ufak bir tebessüm belirdi dudaklarımdan ne çok yanlış anlamıştık halbuki birbirimizi ben teymen olan ablamın yanına gelmiştim ama arabalarımız birbirine çarpmıştı ve ben arabamın masrafını ona ödemiştim. O zaman ne çok kızmıştı bana ahhh seni ne çok özledim anlatamam. Sonraları buluşmalarımız, birbirimizin hayatlarına dahil olmamız, bir ana ve babasızken bize sahip çıkması, ablam ile gürültülü şakalaşmaları ama ablamın hasanımın hep arkasında olması, bizlere hep kol kanat germesi, sonra eniştemin hayatımıza dahil olması sorumlulukları paylaşarak kollaması, görevde olsana bize sahip çıkması el uzatması, evlatlarımızın dünyaya gelmesi, oğlumuzun kaybı, kızımızın Asker olması, yüzbaşı rütbesini yükselmesi, torunlarımızın dünyaya gelmesi, ablam ile eniştemin şehit edilmesi, sonra Aralımın kaybolması hepsi ama hepsi sanki bir film şeridi gibi gözlerimi önüne geldi. Yavaş bir şekilde Kapı kolunu indirdim. Kapıyı açtığımda hasanımın gördüm. Tıpkı şehit olmadan önceki hali gibi bana tebessüm ederek bakıyordu. Ben hasanıma sımsıkı sarıldım kokusunu içime çektim hiç kopmamak üzere. Bana hala ilk günkü gibi bakışları ile bana baktı ümmüm, ümmüm gülsümüm bu akşam düğünümüz var kızım ve damadım düğüne katıldılar. Ellerini bana uzatarak bende seni almaya geldim gell benimle. Büyük bir sevinç ve hasret ile kollarına atıldım ve geliyorum dedim. Ve birden kayboldu. Ben hasanımı ararken küçük avlumuzun zili çaldı. O anda içime bir kor alev düştü. Hiçbir kelimelerle anlatılamaz öyle bir kor ki tüm dünyayı yakabilecek güçte. Kapıyı açıp komutanı karşımda görünce tepki veremedim fakat iki tabutu karşımda görünce işte o zaman Arelllll diye bir feryat kopardım ayaklarım yerden kesildi. Kendimi yerlere attım. Nasıl atmasaydım karşımda iki tabut kızım ve oğlum dediğim damadım hemen yanında benimle gözyaşı döken hasanım. Hasanım da ağlıyor ama nasıl bir ağlama gel mühür gözlüm gelll diyerek. Tanıdık bir koku ile karşılaştım bu gelen Arelimdi. Bana öyle sımsıkı sarıldı ki sende gitme der gibi. Hıçkırıklarım arşa ulaştı. Ne isyan var gölünde nede başka bir şey sadece kelime-i şehadet var dudaklarımda. Sonra Kendimi karanlığa teslim ettim. Yavaş yavaş kendime gelirken etrafıma baktım. Herşey aynı tek fark tabutları arabalardan indirip cenaze çadırına koymuşlar. Zorlukla sedyaden kalkmaya çalışırken bir hemşire fark etti tekrar yatmamı sağladı. Aklıma hasanımın söylediği aklama geldi. 5. Mektup tüm ailemiz bir aradayken okunması gereken. Zorlukla hemşireden yardım alarak komutanlardan birine mektubu alıp bize okumasını istedim. Mektup gelmiş ve okumaya başlarken kızım ve damadım da olmalı hasanım ailemle birlikte okunmasını vasiyet etti. Komutan hemşireye bakarak bu son arzusu olabilir dedi. Komutan mecbur olarak başını salladı ve askerlerine çadırı boşalttırıp beni sedye ile çadıra soktular. Komutana okumadan önce komutan bey lütfen bu siz ve ailem arasında kalacak. Ben öldükten sonra Arele yazdığım mektup ile bu mektupfa teslim edilecek lütfen bu son arzum bizi hasanımın yanına gömün dünyada bir arada olamadık burada bir arada olalım. Komutan bu sözlerimin üzerine gözyaşlarıyla yanıma çöktü ve sen merak etme anam sırrın sırrımdır benim hiç anam olmadı ama sen benim bundan sonra anamsın beni de ailene kabul eder misin? Şaşkın gözlerle komutana bakarken tanıdık bir yüz belirdi. Tıpkı tıpkı hasanımın gençlik hali aynı bakış, aynı yapılı beden. Karşımda hasanım duruyor gibi. Komutan hazır ola durdu ve tek il verdi. Göktuğ Türkali Trabzon emrek komutanım. Yavaş bir şekilde yataktan kalkmaya çalışırken bana yardımcı oldu. Sen benim oğlumun adını nasıl biliyorsun yani asıl soru bizim soyadımız Türkali?
Göktuğ hasret ile ellerimi öperken kokumu içine çekerken anne. Benim seni doğarken öldüğünü sandığın Göktuğ. Ben senin ve Albay Hasan İhsan Türkalinin oğlu Göktuğum. Oğlum diyerek feryat ile sarıldım kopmaktan korkarak ama bu kavuşma tekrar kopmaya gebe hissediyorum. Anam ben bilmiyordum vallahi bilmiyorum anam. Patlama olmadan bana isimsiz bir mektup geldi beni senden ve babamdan koparmışlar, hastaneden kaçırmışlar. Beni gerçekten öldüreceklermiş ama beni kurtaran Ertuğrul genelkurmay kurtarmış ve evlatlık almış. Benim gibi 2 evladı daha varmış. İkisinde kız ama haklarında birşey bilmiyorum. Anlamıştım. Ertuğrul neden bizi yalnız bırakmadığını eşiyle hep bizle ilgilendiğini. Elhamdülillah Allahım sen son nefesimizi vermesen evladımıza kavuşturdun. Bir süre daha sarıldıktan sonra mektup aklıma geldi. Oğlum hadi mektubu oku. Oğlum mektubu yavaş yavaş okumaya başladıkça bazı sırlar ortaya çıkmaya başlamıştı. Sanki yaşıyormuş gibi belgelerin yerlerini nerelerde kullanılacağı, nasıl bir operasyon gerektiği hepsi bu mektupta yazıyordu. Ama benim hala anlamadığım neden bize anlatıldığı ve son kelime kalbime inmesine neden oldu. Badem gözlüm bu askeri bilgileri neden bize anlatıyorsun dediğini duyar gibiyim. Çünkü ben yaşıyorum. 5 yıllık bir göreve katıldım. Operasyonun son aşamasına geldik. Tahminen 6 veya 9 ay sonra siz aileme kopmamak üzere kavuşacağız. Daha fazla dayanamadım artık yaşadığımı bilin istedim. Seni çok özledim, kokunu, tenini, herşeyini. Bitti güzelim artık hasteimiz bitti. Kollarına geliyorum bekle beni. Bekleyin. Haa bu arada o damat bozuntusuna söyle kızımı kıskandırmasın yoksa ben ona yapacağımı biliyorum. Artık kavuşmamıza az kaldı yavrum. Hasretlik bitti artık. Seni seviyorum. Hasan İhsan Türkali. Mektup bitti. Bu duyduklarım kalbime baskı yapmaya başladı boğazım düğümlendi nefes alamaz hale geldim. Göktuğum nefes almadığımı anladığında hemşireyi çağırdı ama durdurdum ve oğlum Göktuğum bak ablan ve enişten düğüne katıldı sıra bende. Sıra bende. Bende ailemi çok özledim. Gitme vakti geldi artık. Oğlum ölmeden yaşadığını öğrendim çok sevinçliyim. Bak oğlum kimseyi suçlama keşke daha önce öğrenseydim deme. Vakti şimdiymiş. Oğlum aileme ailene sahip çık babana sahip çık. O bu zamana kadar bizden mahrum kalmış bundan sonra senden ve torunlarımdan da mahrum kalmasın. İki tane pırlanta gibi yeğenin var ayrıca bir tane de süt yeğenin var. Ertuğrul genelkurmayın kızı senin süt yeğenin onlara sahip çık tıpkı zamanında babanın bana ve ablama hiç mecbur değilken bile sahip çıkması gibi. Son kelimeleri öksürükler arasında zorla söyledim. Gözlerimden yaşlar akarken kelime-i şehadet getirdim karşımda bir Nur ellerini uzatıp ellerimi tuttu. Beni kendine çekti.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 19.53k Okunma |
939 Oy |
0 Takip |
37 Bölümlü Kitap |