2. Bölüm

1.BÖLÜM

Zeynep
zeynep_aygol

Bir ıslık.

İki ıslık .

Üç ıslık…

Yine aynı ses .

Yine aynı korktuğum o kişi.

Bir kemerin şıklatma sesi.

Bir tane daha.

Ve bir tane daha…

Geliyordu , korkulu rüyam babam geliyordu . Gözyaşlarım sessizce akıyordu, elim ağzımdaydı sıkı sıkı kapatıyordum .Sesiz ağlayaşım da duyulmasın babam beni bulamasın diye.

Üstüme bir gölge düştü , gözümü sıkıca kapattım. Belki beni görmez diye ama işe yaramadı , saçlarımdan tutuğu gibi beni saklandığım yerden çıkardı. Ellerimi kendimi korumak için siper ettim.

Babam , ilk önce o en çok korktuğum sesiyle bağırdı sonra kemeriyle bana vurmaya başladı,ben ise sessizce ağlıyordum. Durmasını bile söyleyemiyordum çünkü beni daha çok döverdi.

Hani derler ya kız çocuklarının ilk aşkı babası diye , yalanmış.

“Bana bak piç daha fazla oyalanmıyacaksın 3 gün sonra evleniyorsun o muhafızla .” dedi babam. Başımı hızlıca salladım onu anaylamak için yoksa daha çok döverdi beni.

Babam bir kez daha kemeriyle bana vurmak için hareket etmişti ancak gelen kapı sesiyle durdu. Babamla ikimiz sessizce gelenin kim olduğunu anlamaya çalışırken aşağıdan kapının açılma sesi geldi . Sonra hayatımı kurtaran Oğuz’un sesi geldi.

Babam bana nefretle bakıp eğildi , çenemi sıkıca tutup ona bakmamı sağladı. “Yine şanslısın piç ama sakın ona bir şey beli edeyim deme!”iğrenerek ellini çenemden çekip odadan çıktı. Gülümsedim , yine yapmıştı yapacağını deli oğlan , beni yine kurtarmıştı.

Oğuz benim bebeklik arkadaşım , hiç olmayan abimdi. Annem ve babamın eve gelmesini izin verdiği tek arkadaşımdı. Nedeni de basiti Oğuz’un ailesi benim ailemle çok yakındı ve zenginlerdi . Babamın da işine geliyordu arkadaş olmamız.

Kapım tıklatılınca gözyaşlarımı hızlıca sildim. Yerden hızlıca kalkıp üstümü başımı düzeltim , sonra kapıyı açtım . Oğuz kocaman gülümseyerek bana bakıyordu bende az önce dövülmemiş gibi ona karşılık kocaman gülümsedim ve sıkıca boynuna atladım . Hemen Oğuz’un eli belime gitti ve sıkıca beni tutarak bir tur döndürdü.

Beni geri indirince odama girip kapıyı kapatı ve yatağıma oturdu. “Kızım neler oldu neler ,çabuk hazırlan ateş abinin salonuna gidiyoruz”dedi. Kaşlarımı çattım” İyi de bugün boks antremanım yok ki”dedim. Bana aptala bakar gibi bakınca omzuna vurdum. Sanki omzuna vurunca canı yanmış gibi bağırdı. Kendimi tutamayıp kahkaha attım, Oğuz da bana katılarak kahkaha attı.

Oğuz iri yapılı biriydi annesinden aldığı bakır karamel kıvırcık saçıyla, ela gözleriyle çok dikkat çeken bir erkekti. Birde zenginliğinden dolayı da dikkat çekiciliği artıyordu. Oğuz kaba bir insandı ailecek toprak halkından olduğunu beli ediyordu.

Oğuz yataktan kalkıp her zaman hazırda bulundurduğum spor çantamı omzuna attıp elimi tutup beni kaldırdı “ Dalya hadi kalk güzelim gidiyoruz “diyince ayağı kalktım ama yürümedim.Oğuz bana tekrar bakınca gözlerimi kaçırdım. Çenemi tutup beni kendisine çevirdi “Dalya’m ,benim güzel kız kardeşim ,abicim ben babandan izin alırım sen sorun etme” Oğuz’a burukça gülümsedim ,dudağımı sadece hareket ettirerek konuştum”teşekkür ederim “Oğuz ise her zamanki gibi kocaman gülümseyerek yanağımdan makas alıp kapıyı açtı.

Merdivenlerden aşağı inerken Oğuz’un arkasına saklanarak ilerledim. Babam karşıma çıkarsa Oğuz beni korusun diye.

Dış kapıya geldiğimizde annem durdurdu bizi, kaşları çatık bir şekilde bana bakıyordu “nereye ?”ben başımı öne eğdim ,Oğuz ise açıklamayı hızlıca yapıp,dış kapıyı açıp beni ev denilen yerden çıkardı.

Kapıda Oğuz’un korumalarını görünce Oğuza’a döndüm “yine kaza mı yaptın?” Oğuz elini ensesine atarak sırıttı“olabilir,babam da bunun için arabama ve motosikletime yasak koymuş olabilir “deyince kendimi tutamayıp kahkaha attım. Gülüşüme odaklanınca gülmeyi kestim, bu sefer gözü benim kahverengi gözlerime odaklandı. Kısa bir sessizliğin ardından Oğuz korumalarına bir baş hareketi yaptı ve benim kolumu tutarak yürümeye başladı. Kaşlarım çatık bir şekilde onu takip ettim.

Oğuz aniden durup bana baktı. İlk önce badimi sıyırarak kollarıma baktı sonra kızgın ela gözleriyle bana baktı. “O baban olacak adam nerene vurdu!”şaşırmadım çünkü o hep benim canımın yandığını anlardı.

Sessiz kaldım.Oğuz sesiz kalmama sinir oldu ama beni korkutmamak için derin bir nefes verdi “Güzelim, bak bana ;bir şey yapmayacağım o baban olacak herife. Ya da ağla ama bir benim yanımda zayıflığını göster.”Bir süre öfkeden çılgına dönmüş gözlerine baktım. Sırtımı dikleştirdim ve ona sertçe baktım sonra alaylı bir biçimde gülümsedim , önüme dönüp Ateş abinin boks salonuna doğru ilerledim.

Oğuz arkada kalarak beni rahat bıraktı bende bunu istemiştim.

Ateş abinin salonu çok yakın olduğu için 10 dakikada yolu tamamlamıştık. Salondan içeri girerken kahkaha sesleri geliyordu .“Yaa abiii sen ne kadar kötüsün!”bunu diyen en yakın kız arkadaşım Eflin’di. Hemen arkasından da bizim dörtlü ekibin en sakini Asil konuştu “Yani Dalya ve Oğuz gelince çalışalım daha iyi olur. “Hemen arkasından Ateş abi konuştu “Bekleriz de Dalya’nın derse ihtiyacı yok .Dalya iyi dövüşür, Oğuz da iri yapılı biri emin olun o ikisinden daha çok size lazım .“ Odaya girdiğimde Eflin üstüme atladı . Onu sıkıca tutup yanağına öpücük kondurdum .

Eflin kumral saçlı çoğu insanı kıskandıracak bir fiziği vardı , gözleri ise aynı annesi gibi masmavi. Annesi gibi o da su halkını temsil ediyordu.

Eflin’den sonra Asil’e sarıldım . Asil ile Eflin kuzendiler ama Asil annesi gibi sarışındı ama babası gibi yeşil gözlüydü ve annesi gibi hava krallığını temsil ediyordu .

En son Ateş abiye sarıldım . Ateş abi Eflin’in öz abisiydi ve ailedeki tek bir halktan olmayan oydu. Gücü yoktu aynı benim gibi…

“Dalya! Ne haberi geldi biliyor musun?”Eflin heyecanla bana bakınca ona gülümsedim,o da konuşmaya devam etti “Yarışmaya katıldık ve belki de su kralını yani su ejderhasını biz uyandırabiliriz!” Eflin’in bahsettiği yarışma dediklerine göre 1000 yıldır devam ediyordu . Ana 4 krallığın uykuya dalınmasıyla başlamış her yıl belirli bir günde toplam 8 yarışmacı seçiliyor , bu 8 yarışmacı dörder takımlar halinde yarışıyorlar . Takımlar bir kasabaya benzeyen oyun alanlarında birbirlerini elemeye çalışıyor.Birbirlerine temas etmeleri sonucunda eleniliyorlar. Ama eğer bir ejderhayı uyandırırsan yani başarırsan kazanma ihtimaliniz%99 oluyor.

Şu ana dek sırasıyla toprak,hava ve ateş ejderhaları uyanmıştı. 100 yıldır kimse su ejderhasını uyandırmayı becerememişti ve Eflin'de uyandırabileceğine inanıyordu.

Ben Dalya sadece Dalya bir soyismim yok çünkü babamla annem beni ailesinden saymıyordu kimlikte vardı ama gerçekte yoktu ben sevgisiz büyüyen kız çocuklarından sadece biriyim aile sevgisinden aciz bir kızım bana aile deseler ben Eflin, Oğuz ve Asil derim onlar benim aile diyebileceğim 3 yakın arkadaştık. Ben kimsesizdim ,ailem vardı ama yine de kimsem yoktu. Sanki terk edilmiş bir çocuk gibiydim…

“Ne bekliyoruz hadi gençler sizi çalıştırayım.” Ateş abi oluşan sensizliği konuşarak bozmuş olmuştu.Eflin gülümseyerek abisine sarıldı.

                                                                                     *

Ne kadar çalıştık bilmiyorum ama yorgunluktan dördümüz yan yana oturmuştuk, ben hariç hepsi uyuyordu. Asil en solda omzuna başını koymuş Eflin’in başının üstüne kendi başını koymuş ben ise Eflin’in yanında oturmuş ama benim başım Oğuz’un göğsünde duruyordu. Oğuz da bana sarılmış bir şekilde uyuyordu, ben ise uyuyamıyordum kafamı karıştıran düşünceler yüzünden. Ateş abi ise odasında bilgisayar başındaydı.

Uzun süre boyunca süren sesiz ortam aniden bozuldu bir kapı sesiyle sonra bir kapı sesi daha geldi Ateş abi kimin geldiğini bakmaya gitmiş olmalıydı. Sonra Ateş Abi’nin sesi geldi kulaklarıma “ Ne işin var lan senin it!”dedi. Kaşlarımı çatıp diğer sese odaklandım “Sana mı soracağım nişanlımın yanına gelirken, benimle düzgün konuş Adin!” Bu sesin sahibi Çelikti,benim nişanlım Çelikti.

Oğuz’a daha çok sıkı sarılınca Oğuz korktuğumu hissedip hemen gözlerini aralayıp bana daha sıkı sarıldı. O oğuz’ du benim korktuğumu hemen anlayabilecek tek kişiydi.

Oğuz bir kaç kez gözlerini kırpıştırdı ışığa alışmak için hemen sonra Ateş Abi’nin sesini duydu “Benim mekanımda bana mı artistlik yapıyorsun Muhafız!” Hemen ardından Çelik konuştu”Ateş Adin ben sıradan bir muhafız olmadığımı iyi biliyorsun!”dedi. Oğuz sessizce küfredip ayağı hızlıca kalkıp beni de kaldırdı. Oğuz’un ani hareketiyle Asil ve eflin’de uyandı.

Oğuz asile baktı “Asil kızların yanında kal ben birini dövüp geliyorum sakın Dalya’yı yalnız bırakayım deme!”demesiyle Oğuz hızlıca yan odaya gidip ortalığı daha çok karıştırdı “Yok sana kız defol lan buradan” Dedi.

Asil olayı anladığı gibi kaşlarını çatıp beni arkasına alacaktı ki ondan hızlı davranıp Oğuz’un peşinden gitim.

Oğuz Çelik’in yakasını tutmuştu ve ona vurnak için hazırlanıyordu. Hızlıca aralarına girdim “Oğuz dur yalvarırım dur!” Oğuz öfkeyle bana baktı “Dalya güzelim sen karışma lütfen “ sakince konuşmaya çalışmıştı ama her halinden öfkesi sesine de yansımıştı.

Ona yalvarar gözlerle baktım. Oğuz bana bakmamaya çalıştı ama yine bana kıyamayıp bıraktı. Çelik üstünü sirkekeyip sırıtı. “ nişanlım onlara yakında müstakbel eşim olacağını söyledin mi?” Oğuz kafasından vurulmuş gibi bana baktı ben ise öfkeyle çelik’e döndüm “ Sana daha kaç kez söyleyeceğim sevdiklerimle uğraşmayı kes!” Çelik daha çok sırıtı. “Nişanlım yanlış bir şey mi söyledim ben?” Ona tersçe bakınca sustu.

“Bize ne zaman söylemeyi düşünüyordun!” Oğuz’un konuşmasıyla ona döndüm, öfkeliydi. Cevap vermedim.

“Dalya sen o adamı sevmiyorsun, biliyorum!”gözlerimi kaçırmak yerine daha çok gözlerinin içine baktım susun diye. Susmadı.”Cevap ver Dalya!” Sırtımı dikleştirdim ve ona baktım “KAPA ÇENENİ!” Bağırmamla Oğuz daha çok delird.i “ Dalya yalan söyleme bana , benden bir şey saklamayı bırak yeter artık!” Öfkeyle ona baktım “YETER OĞUZ!” Öfkeden delirdi bana baktı sadece ve öfkesini duvardan çıkarıp sert bir yumruk atı duvara. Arkada ne zaman geldiğini görmediğim Asil ve Eflin bizi izliyordu ve Eflin korkmuştu. Eflin küçük bir kız çocuğu gibiydi annesini kaybettikten sonra çok değişmişti. Eflin bazı çocukluk travmalarını atlatamanıştı bu yüzden Oğuz’un o öfkesi onu çok korkutmuştu.

Oğuz Eflin ‘e baktı ve canı yanmış gibi baktı ve hızlı adımlarla dışarı çıktı. Arkasından gitmek istedim,ona koşup sarılmak istedim, ona her şeyi anlatmak istedim ama yapamadım yine…

Oğuz’un dışarı çıkmasıyla Eflin’e sarıldım, sessizce o da karşılık verdi.

Ne kadar sarıldık bilmiyorum ama omzuma bir el konunca ürperip hemen Eflin’i arkama alıp bana dokunan ele baktım. Asil bu hareketime şaşırmamıştı çünkü ona hiç anlatmasamda her şeyi bildiğini biliyordum.

Gözlerim etrafa hızlıca gezindi Ateş abi ile Çelik birbirlerine nefretle bakıyordu gözleriyle konuştukları çok beliydi. Derin bir nefes verip Eflin’in yanağına bir öpücük kondurup Çelik’in kolundan tutum. Anınında o mavi gözleri bana döndü.” Çelik gidelim.” Dedim. Çelik sırıtarak Ateş abiye baktı. Ateş abi ağzına açacaktı ki ona susması için baktım. O da sessizce onayladı.

Asile bakıp dudaklarımı hareket ettirdim “Oğuz’a benim yerime bak lütfen.”dedim. Gözlerini kırparak onayladı. Gülümsemeye çalıştım ama beceremedim en sonunda çelik’in kolundan tutup onu dışarı çıkardım. Oğuz’un burada olmadığını görünce derin bir nefes verdim, gitmişti yine sinirlenip gitmişti.

Çelik sırıtarak bana kendi arabasının kapısını açtı. Çelik’e tersçe bakıp arabasına bindim. O da şöför koltuğuna binip arabayı çalıştırdı. “Dalya benimle bir kahve içmek istermisin?”Dedi. Ona tersçe bakınca kahkaha attı. “ Anladım, nişanlımın öfkesi yine üstünde.” Dedi. Arabayı sürmeye başlayınca cama dönüp dışarıyı izlemeye başladım.

Yol boyunca bir daha hiç konuşmadık zaten konuşmak isteyen kim?

Arabadan ineceğim zaman kokumu tutmasıyla bacağında sakladığım bıçağı ona tutum, hızlıca elini kolumdan çekip ellerini havaya kaldırdı Çelik. “Sakin ol sadece bir şey söyleyecektim.”dedi. Ona konuşmasını gözlerimle işaret edince gözlerini devirdi. “ Yapma o yarışmaya katılma orada her şey mübah ölmeni istemiyorum.”deyince bıçağı yavaşça indirdim sözlerinde ciddi olup olmadığını anlamak için, ciddi olduğunu anlamamla ağzımı araladım.”kardeşlerimi yarı yolda bırakmam Çelik bunu en iyi sen biliyorsun.” Derin bir nefes verip konuştu “ Biliyorum, tamam git ama ölme.” Dudağımın kenarı alayla kıvrıldı ve baştan aşağı onu süzdüm.

Çelik aynı bir muhafız gibi iri yapılı kaslı biriydi. Beyazımsı gümüşe benzer saçları vardı su halkında görülen renklerden biriydi nadir o saç rengi olduğu için çoğu insan saçına bayılıyordu. Belki biraz yakışıklı olduğu içinde beğeniyor olabilirler.

“ Merak etme su muhafızı seninle evlenmemek için kendimi öldürtmeye çalışmam.” Dedim. Bir gözümü kırpıp arabadan indim. Arkamdan söylendiğini biliyordum. Çantamdan evin anahtarını bulup kapıyı açıp babama yakalanmadan hızlıca odama çıktım. Işığı açmak istedim çünkü karanlıktan korkardım ama babam yasaklamıştı zaten açsam da açılmazdı ampullü çıkartılmıştı. Telefonumun fenerini açıp eşyaları yerleştirip banyoya girmiştim. Sırf babam benimle karşılaşmamak için bana banyosu olan bir oda vermişti. Telefon fenerini kapatıp suyu açtım buz gibi su başımdan aşağı akarken sesizce göz yaşlarımın akmasına izin verdim.

10 dakika sonra duştan çıkıp havluya sarıldım. Hızlıca üstümü değiştirip yatağa bıraktım kendimi telefonumu elime alınca Aile grubundan gelen mesajları okumaya başladım. Aile grubunda ben , Oğuz, Eflin ve Asil vardı. Birbirmizin ailesi olduğumuz için Eflin grubun ismini böyle yapmıştı.

Hava durumu: Oğuz hangi cehenemin dibindesin yine sarhoş bir şekilde seni bulursam bu sefer seni öldürürüm!

Taş kafalı : Evdeyim ne oldu?

Mavi boncuk: Asilllll babam çağırıyor seni neredesin? Galiba seni araraken kayboldum ben.

Taş kafalı : Lan nerdesin kızım yine nasıl kaybolmayı becerdin?

Mavi boncuk: Tamam kaybolmadım ya da oldum neyse abim beni buldu.

Taş kafalı: Delisin kızım!

Hava durumu: tamam gidiyorum amcamın yanına sakın Ateş abinin elini bırakma sen!

Daha fazla konuşma yoktu. Derin bir nefes verip Oğuz’un numarasına bastım. Telefon 1. Çalışta açıldı ama ikimizde konuşmadık. Sadece nefes seslerimiz birbirimize gidiyordu.

Derin bir nefes verdim ve dudaklarımı araladım.” Özür dilerim.”dedim.

“Özür dilerim.” Dedi. Aynı anda konuşmamızla Oğuz güldü “hiç değişmiyorsun, değişme de.”

Sesiz kaldım. Ne o bir şey dedi ne ben ağzımı açıp konuştum onunla…

                                                                                 *

Dün gece Oğuz’la her ne kadar konuşmamış olsak datelefon açıken uyuya kalmıştım.

Yataktan kalkıp hızlıca duşa girmiştim. Duştan sonra da üstüme kalın kırmızı kazağımı giymiş,altıma da kalın siyah taytımı giymiştim. Siyah küçük omuz çantama gerekli eşyaları koyup kimseye görünmeden dışarı çıkmıştım.

Evin yakınında Kİ durağa girip bineceğim otobüs’ü bekledim. Neyse ki çok geç gelmedi ve hızlıca binip istediğim yere gelmiştim.

Karşımda ki orman’a baktım. Orman diye geçiyordu ama çevresi hepsi betonlaşmıştı bu yüzden bu taraflarda vahşi hayvan yoktu varsa da çok nadir insanların karşısına çıkardı çünkü hayvanlar kralı hayvanların güvenliği için insanlardan uzak tutuyordu.

Ormanda biraz yürüdüm tamamen insanlardan uzaklaşınca her zaman Kİ kayaya oturup burada olup olmadığını anlamaya çalıştım.

Bir hışırtı sesi duyunca gökyüzüne bakıp gülümsedim.

Bir uluma duydum.Karşıma bakmamla bir kurt üzerime doğru koştu. Oturuduğum kayadan inip kurt’a doğru koştum. Kurt’la karşı karşıya gelince kurt kuyruğunu salayarak onu sevmemi istedi.

“Ay seni çok özledim” Onun adı Ay’dı aynı ay gibi gri tüyleri vardı. Onunla tanıştığımdan beri elimden geldiği kadar onunla ilgileniyordum. Onu bulduğum zaman sürüden atılmış genç bir kurtu, yaralı halde bulunca onun için endişelenmiştim Oğuz’dan rica edip onu beraber veterinere götürmüştük iyileşinceye onu tekrar doğaya salmıştık ama kendisi ben her geldiğimde buraya geliyordu. Belki de bana teşekkür ediyordu bu şekilde.

Ay’la biraz oynandıktan sonra yere çömelmiş ve Ay’la oynarken düşürdüğüm çanta’nın içinden ödül maması çıkardım.

“Üzgünüm Ay sana bugün et getiremedim ama ödül maması getirdim.” Dedim.

Ay kuyruğunu salayarak elimde ki ödül mamasını yemeye başladı ben de tüylerini okşadım.

“ Bugün sana bahsettiğim oyun var, Evet Ay seçilmişiz ama bir daha yanına gelebilir miyim bilmiyorum? Ama gelmek istiyorum hatta seni yanıma almak istiyorum ama işte biliyorsun durumları… Buraya seninle vedalaşmaya geldim belki seni bir daha göremeyeceğim. Unutma desem çok mu şey isterim ama beni unutma ben seni asla unutmam Ay seni çok seviyorum.”

Hayvanların insanları anlayıp anlamadığını bilmiyorum ama bence Ay beni anlıyor öyle hissettiriyor en azından.

Ayağı kalkıp sonkez Ay’a baktım. Bana üzgün bir şekilde bakıyordu o sallanan kuyruğu da artık sallanmıyordu.

Bir daha arkama dönmeden yürüdüm çünkü eğer dönersem onun yanında ayrılmazdım.

 

                                                                        *

Otobüs’le evime dönmüştüm yani ev dedikleri yere dönmüştüm. Evin ev olması için ev betondan mı yapılmalı?

Eve sesizce gireceğim sıra arkamda bir arabanım durmasıyla arkamı döndüm.

Oğuz gülümseyerek arabadan indi “ hadi gel güzelim.”dedi. Gülümseyerek arabaya bindim hâla cezalı olduğu için koruması arabayı sürerken biz arka koltukta oturuyorduk.

“Hazır mısın?”

“Her zaman.” Göz kırpmamla kahkaha atmıştı Oğuz.

Bir süre ikimizde sustuk ve camdan dışarıyı izlemeye başladık. Belki konuşmuyorduk ama ikimizde birbirimizin susmasından her şeyi anlıyorduk. O bana kırgındı ben ise ona…

Arabanın durmasıyla arabadan indik. Oğuz elimden tutarak beni yönlendirdi .Bir binaya girmemizle takım elbiseli adamlar bizi karşıladılar.

“Oğuz Bey ve Dalya Hanım 15 dakikaya oyun başlıyor kuraları size tekrar hatırlatmamıza gerek var mı ?” Başımı iki yana salamamla adam bizi onaylayıp yanımızda uzaklaştı.

Yanımıza kocaman gülümseyerek Eflin’in gelmesiyle bende gülümsedim. Eflin’e sımsıkı sarıldım. Eflin’de aynı şekilde bana sımsıkı sarıldı.

Asil’de Anne’siyle beraber yanımıza geldi. Duygun abla yanımıza gelip ilk önce Eflin’in yanaklarına kocaman bir öpücük bıraktı “kendinize dikkat edin yavrularım ve yarışmayı da kazanın” Dedi Duygun abla.Aynı ismi gibi çok hassas bir kadındı.

Asil gibi sarı saçları vardı. Asil annesine çekmişti ama bir özeliği dışında yeşil gözleri , yeşil gözlerini baba’sından almıştı.

Asil’in anne ve babası ayrıydı. Asil’in babası Duygun ablaya şiddet uyguladığı için boşanmışlardı. Asil hâla babasıyla arada sırada olsa da görüşüyordu zorunluktan. Asil babasından nefret ediyordu ama ona karşı küçüklüğünde ki o çok sevdiği babasını sevdiği için babasından vazgeçemiyordu.

Duygun abla hepimize sarıldıktan sonra yanımıza Eflin’in babası Metehan , Ateş abi ve Oğuz’un babası Kaya abi geldi.

Herkesin ailesi buradaydı benim dışımda yani gelmeyeceklerini biliyordum ama işte içimdeki o küçük kız gelmesini istiyordu.

Kaya abi Oğuz’a sarıldıktan sonra yanıma geldi.”Kızım annen ve baban gelmeyecek mi?” Dedi. Başımı iki yana saladım “ Hayır, işleri varmış.” Anladım dercesine kafasını saladı.

Kaya abi yanımdan uzaklaşınca gözüm bir noktada takılı kaldı. Çelik sırıtarak yanıma geliyordu.

Oğuz Çelik’i fark etiği gibi Çelik’in üstüne doğru yürümeye çalıştı ama benden önce onu Kaya abi tutu.

“Oğlum! Bir dur bu ne öfke sanan da düşmanın geldi. Beli ki nişanlısını görmeye geldi.” Dedi Kaya abi.

“Baba! Sen karışma o muhafız Dalya’ya yaklaşırsa öldürürüm onu!”

“Oğuz karışma sen!” Oğuz’a çıkışımla Oğuz durdu. Bana omzunun üstünden baktı, gözlerimle sorun olmadığımı belirtince sakinleşmeye çalışarak önüne döndü.

Çelik bu sırada yanıma ulaşmış ve bana sarılmıştı. İstemesem de sarılışına karşılık verdim yoksa Oğuz burayı hepimizin başına yıkabilirdi.

“Sakın öleyim deme Dalya!”Dedi Çelik.

“Merak etme ölmek planlarımın arasında şimdilik yok” alaylı konuşmam onu sinirlendirdi. “Dalya! Hiç olmasın ölmek planlarının arasında.” Dedi. Omuz silktim.

Yanımıza oyunun yöneticisi yaklaştı. İlk önce çelik’i selamladı sonra beni de selamladı. “ Çelik bey hoşgeldiniz, oyun başlıyor ama nişanlınızla biraz daha konuşmak isterseniz süreyi uzatırız.” Dedi.

Çelik gözlerime bir kaç saniye baktıktan sonra adama döndü.” Hayır, oyun başlatın”Adam başıyla onaylayıp yanımızdan uzaklaştı.

Görelim seni Dalya Hanım neler yapabileceksin.” Çelik’i alaya alarak gülümsedim. “Göreceksin su muhafızı kralını bugün uyanacak.” Ona karşı inatşaşmam hoşuna gitmiş olmalı ki sırıtı ve bir şey demeden yanımdan ayrıldı.

Oyun başlamak üzere olduğu için hepimiz Yerimizi aldık. Karşı tarafa bakınca onlar da bu tarafa bakıyordu.

“Kendi takımınıza fani alarak baştan kaybetmişsiniz.”Dedi takımın kaptanı. Sadece sesiz kaldım çünkü oyun yeni başlıyordu ve bizi hafife almamaları gerekiyordu.

Oyun’un başladığına dair işaret geldi ve iki takım ayrı alanlarda aynı anda başladı. Biz hazırlıklıydık dördümüzün kulağında da kulaklık vardı birbirimizi duyabilmek için takmıştık.

“Dalya plan ne? Ne yapacağız?” Oğuz’un sorusuyla omzumun üstünden ona baktım.

“Ben Eflin’i lanet kral’ın yanına götüreceğim sizde arkadan hem bizi koruyup hem de karşı tarafın bizden önce gitmesini engelleyeceksiniz.” Dedim.

Asil ve Oğuz başlarıyla bizi onaylayıp iki tarafa ayrıldılar.

Eflin’in elinden tutup koşmaya başladım bir yandan da nereye gittiğimize bakıyordum.

Oyun alanı sanki bir mahalledeymişiz gibi hava veriyordu her yerde apartmanlar falan vardı. Çok güzel bir yerdi ama oyun alanında kullanmayan üç yer vardı. A, B , C bölgeleri buradaki ejderhalar uyandığı için yılardır kapatmışlardı. Sadece D bölgesi açıktı ve biz o alanda oynuyorduk. Bu alanın sonunda bir şelaleyle karşılaşacaktık ve o şelalede bir mağara vardı. Ejderha orada uyuyordu.

Kulaklığımda Oğuz’un sesi geldi “bak kızım kızsın diye elimi kaldırmıyorum ama biraz daha bana su püskürtmeye devam edersen seni toprağa yapıştırırım, oyundan elenirsin!” Hemen yanımda Eflin cırladı “sakın! Kıza el süreyim deme kadına el kalkmaz!”

Oğuz bir süre cevap vermedi. Bir ses geldi biri Elenmişti karşı taraftan.

“Kızı elemem için elim lazımdı merak etme kıza sert davranmadım sadece açığını yakalayark sırtına dokumdum ve ele-“ gülüşü yarıda kalınca aniden durdum. Ve aniden aynı ses konuştu “ 2. Takımdan Oğuz elendi.” Oğuz’un sesi kesilmişti büyük ihtimalle oyundan çıkarmışlardı ve elendiği için bizimle konuşamıyordu ama sesimizi duyabiliyordu.

Aniden aynı ses bir kez daha konuştu ve karşı taraftan birinin elendiğini haber verdi.

“Kardeşim intikamını aldım ben gözün arkada kalmasın kızlar bana emanet.” Asil’in sesi kulağıma gelince gülümsedim az kalmıştı ve biz üç kişi onlar ise iki kişi kalmıştı.

Asil’in sesi tekrar kulaklarımıza gelince ağzımdan bir küfür firar etti.” Hanımefendi lütfen peşimi bırakın sizi eleyemem elemem için size dokunmam lazım ve ben size dokunup sizi incitemem.”

Asil babasından kalma bazı olaylardan sonra kadınlara dokunamıyordu onara dokunduğu zaman canlarını acıtacağını düşünüyordu. Az önceki kızıda gizlice arkasından yakalanıp çok hafif sırtına dokunmuş olmalıydı.

“ Asil lütfen o kızdan kurtul sakın eleneyim deme!” Eflin’in acımakla sesiyle tekrar durdum. “Bana bak Eflin sakın pes etme gerekirse ikimiz yarışmayı bitiririz!” Eflin başıyla beni onayladı ve tekrar koşmaya başladık.

Şelalenin önüne gelince aynı ses yine yankılandı “2. Takımdan Asil elendin.”

Eflinle bakıştık bir kaç saniye ve şelalenin hemen yanında Kİ merdivenlere doğru ilerledik.

Merdivenleri ikişer çıktık ve hızlıca o bahsettikleri mağaraya gelmiştik.”Başardık ilk biz gel- gelmemişiz” Eflin’in sözü değişmişti çünkü karşı tarafta Kİ bir oyuncu gelmişti ve ejderhayı uyandırmak için garip büyüyü okuyordu.

Aniden mağara sarsıldı. Eflin’in elini daha sıkı tutum. Büyü okuyan kız büyüyü tamamlamıştı. Kızın gözleri masmavi oldu aniden, aynı şekilde Eflin’in de gözleri masmavi olmuştu.

Etrafımızda bir su dalgası birikti ve karşımızda kocaman bir su topu halini almıştı. 1000 yıl sonra başarmıştılar su ejdehası, su kralı tekrar uyanıyordu.

Su topu yavaş yavaş yere düşerken içeride bir silüet gördüm simsiyah gözleri bana bakıyordu. Silüet biraz daha netleşince simsiyah saçları olduğunu gördüm aynı benim saçlarım kadar siyah. Teni ise saçlarına zıt bir şekilde bembeyazdı .Üstünde çok eski tarihten kalma olduğu beli bir muhafız kıyafeti vardı tek bir farkla arkasında bir pelerin vardı mavi renkte.

Su topu tamamen kaybolurken aniden ayaklarının üzerinde duramayıp düştü ama sanki hiç düşmemiş gibi bana bakıyordu siyah gözleri. Gözleri bende bir şeyi hatırlatıyordu ama neyi hatırlattığını bilmiyordum bir o kadar tanıdık, bir o kadar yabancıydı gözleri bana.

Bölüm : 12.06.2025 20:51 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...