7. Bölüm

6.BÖLÜM

Zeynep
zeynep_aygol

Çelik odaya oflayarak girince aynadan ona bir bakış attıp, Rujumu sürmeye devam ettim. “ Yani şakasız sabahın erken saatinde toprak sarayına kahvaltıya davetli olduğumuz için erkenden kalkıp hazırlanıyoruz!” Çelik’in sitemli sesiyle aynadan ona gülümsedim.

Gülümseme sinir olup kendisini sırtüstü yatağa attı. Yatak Çelik’in ağırlığıya gıcırdadı. Rujumu kapatıp ona doğru döndüm.

Bugün Çelik’le son günümüzdü. Yarın evleniyorduk. Planı ise bugün gerçekleştirecektik.

Toprak kralı Arel hem su kralının yeniden uyanışı için sarayında onu ve bizi ağırlamak istemiş. Ama akşam benim aile demediğim ama onların aile dedikleri kişiler geleceği için sabaha almışlar.

Ayağı kalkıp Çelik’i kolundan tutum ve çekiştirdim. Çelik çekiştirmemle ayağı kalktı. Kapıya doğru ilerlerken Çelik aniden kapının önüne geçti. “ Sana bir süpriz var aslında Kralın ama nedenini pek anlamış değilim belki de onu uyandırdığın için size teşekkür ediyordur”kaşlarımı çatıp kapıyı açtım. Kimseyi görmeyince Çelik’e döndüm. Daha ağzımı açmadan cevapladı . ” Dışarıda” Çelik’le beraber ilerledik. Dışarıya gelince bana kocaman gülümseyen kumral saçlı bir kız gördüm.

Dudağımda bir fısıltı gibi ismi çıktı “ Eflin.” Bir an hiç bir şey düşünmedim. Sadece koştum. “ Eflin!” Eflin’de bana doğru koştu.

Eflin’le birbirimize sımsıkı sarıldık. Birbirmizden ayrılınca hem gülümsüyor hem de şaşkınlıkla Eflin’e bakıyordum. “ Senin burada ne işin var?” Eflin güldü “ Burası benim halkım Dalya ama senin demek istediğin neden geldin, geldim çünkü kralım Eftal senin mutlu olman için hepimizi kendi saraylarına davet etti. Ben seninle her gün aynı sarayda yaşayacağım için kabul ettim. Asil’de seninle daha rahat görüşmek için hava sarayına gitmeyi kabul etti. Oğuz sorun çıkardı ama istediği zaman seninle görüşebilmek için toprak sarayına gitmeyi kabul etti.” Eflin’in arkasında ki Eftal’e baktım. Sadce dudaklarımı oynatarak “Teşekkür ederim.” Dedim. Eftal’de gülümseyerek teşekürümü kabul ettiğini gösterdi.

Gökyüzünde gözüm bir yere takılı kalınca Eflin’de oraya baktı.

Eflin” o bir at mı?” Dedi.

Ben” Uçan bir at mı?” Dedim.

Diğerleri pek şaşırmış gibi değildi beli ki onların haberi vardı.

Hava halkının özel hayvanını duymuştuk küçüklükten beri hep duyardık ama çok nadir normal insanlara göründüğü için zamanla efsaneye dönüşmüştü. Ama şuana gözümle görüyordum. 4 uçan at arkalarında nasıl taşıdıklarını bilmediğim şekilde arabayı çekiyordu. Sanki masalardaymışım gibi hissettiriyordu. Oysa ben hiç masalda yaşamamıştım küçük bir çocukken bile.

Önümüzde durunca hemen arkasından ard arda bir tane daha 4 tane atın çektiği araba geldi. Bu manzara karşısında sadece bir an prenses olduğumu hissettim,Bir an ,sadece bir an…

“ Bakıyorum suratlarınıza da şaşırdınız, ben 1000 yıldır uyuyorum ve uçan atları tekrar görüyorum ama siz yılardır bu atlarla beraber yaşıyorsunuz nasıl yeni görüyorsunuz.” Eftal’in alaylı sesiyle bizimle konuşmasına kaşlarımı çattım. “ Ne bilelim biz, sananda hayatımız saraylarda geçti!” Eftal’i terslemem ile Eftal kahkaha atarken Eflin ve Çelik bana tersçe baktılar. Omuz silkip işaret parmağım ile Eftal’i işaret ettim.” O benim kralım değil!” Eftal’in yeni kestiği kahkaha tekrara başlayınca Eftal’e tersçe baktım tam ağzımı açıp konuşacaktım ki en yakınımda ki Eflin eliyle ağzımı kapatı susmam için .

Eftal kahkahası bitince bize döndü “ Hadi prensesler arabaya binin, sende geç evlat.” Bize prenses dediği için kaşlarımı çatsamda Çelik’e karşı baba gibi konuştuğu için ağzımı kapatıp sustum. Çünkü Çelik’in suratında garip bir sırıttma olmuştu o da haklıydı ilk kez içten gelen bir” evlat” cümlesi almıştı.

Araba at arabası gibiydi ama bazı farkları vardı mesela üstü kapalıydı. Bir prenses arabasını andırıyordu.

Herkes arabaya binince atlar ilk önce yavaş sonra hızlanıp koştular ve atların toynak sesleri kesildi. Atlar arabayı uçurmuştu.

“ Normal arabayla gitseydik 10 saat sürecek yolu 1 saate indirmek çok güzel değil mi iyi ki Ahu yoladı.” Eftal’in Çelik’e sorusuyla Çelik başıyla Eftal’i onayladı.

İstemesemde bir soru aklıma takılmıştı ve o soruyu sormasam rahatlamayacağımı bildiğim için Eftal’e bir soru yönelttim.” Neden bu kadar muhafızla gidiyoruz orada saldırmaya uğrama ihtimalin az değil mi?” Çelik sormamak gereken bir soruyu sorduğum için hemen kaşlarını öfkeyle çattı.

Eftal ise suratı düştü ama beli etmedi ya da öyle sandı.” Haklısın gerek yok ama benim gücüm her zaman işe yaramıyor bazen kullanamıyorum, lanetim yavaşlamıştı ama iki gündür tekrar ilerlemeye başladı. Bu yüzden bana destek oluyor muhafızlar.” Sonda ne kadar gülümsemeye çalışsa da çok çaresiz olduğunu anlıyordum. Halkı onun yüzünden acı çekiyordu ve onlara yardım edemiyordu.

Aklıma gelen diğer soruyla tekrar ağzımı araladım.” Lanet kalkma yolu yok mu? Melez kızı duyuyorum hep o kaldırabilirmiş doğru mu?” Eftal anlık bir şokla bana baksa da hemen kendisini toparladı.”Dediğin gibi çözüm melez kız.” Tek kaşımı kaldırdım “ Bulamadın mı?” Bir anlığına bakışlarını benden kaçırdı. Bana tekrar simsiyah gözleriyle bakarken sanki bir şey anlatmak istiyormuş gibi baktı.

“ Buldum ama melez kız benim kadar yaralı ve ona her şeyi anlatamam daha çok küçük.” Gözleri benim gözlerimde biraz oyalandıktan sonra gözlerini kaçırıp camdan dışarıyı izlemeye başladı.

Yol boyunca tek tük konuşmalar dışında kimse ağzını açmadı.

                                                                                   *

Toprak sarayına gelmek üzereydik. Eftal öyle demişti. Her yerim oturmaktan uyulmuştu.

Camdan dışarıya baktığım sıra bir cisim fark ettim. Biraz daha yaklaşınca teyzemi uçan atlardan birinin üstünde ve çok ciddi bir şekilde atı kontrol ediyordu. Hemen arkasında ona korkudan sımsıkı sarılmış Barlas vardı. Teyzem ve Barlas gözden kaybolunca aynı bu araba gibi ama daha gösterişli bir araba gördüm bunun içinde de Ahu olmalıydı. Hava kraliçesini gördüğüm günden beri onun hakkında bildiğim tek şey gösterişi seviyor olmasıydı.

Aynı şekilde onlar da gözden kaybolunca inişe geçeceğimizi anladım. Hızlı ve sert iniş beklerlerken sanki minderin üstüne düşmüşüz gibi atlar bizi yavaş indirmişti. İndiğimizide at toynaklarının sesleri gelince anladım.

Atlar yavaş yavaş durunca Eftal onun için kapıdan inip hemen en yakında Kİ Eflin’e inmesi için elini uzattı. Eflin utanarak elini tutup indi. O sırada Çelik inmiş o da bana elini uzatmıştı. Asla tutmazdım inmek için yardıma gerek yoktu lakin şuan mutlu çift taklidi yaptığımız için elini tutup yalandan gülümsedim.

Çelik yardımıyla arabadan inince etrafı bir göz gezdirdim. Toprak sarayı su sarayına göre daha büyük duruyordu. Ama su sarayı çok daha iştihamlıydı.

Karşınızda bizi karşılamaya gelen Arel ve Ayda vardı ve tanımadığım bir kaç asker. O sırada sarayın içinde öfkeli bir yüz girdi bu kişiyi tanıyordum. Oğuz öfkeyle geliyordu. Bir anlık gözü beni bulunca durdu. Sonra hemen sağımda kalan Eflin’e baktı. Hemen ardından bakışları beni tekrar buldu. Ardından sola doğru kayıp Çelik’le el ele olduğumuzu gördü. Kaşları çatıldı. Yüzü seyirince ortalığı bir birine katmamak için kendini zor tutuyordu. Hemen Çelik’le elimizi ayırmak istesemde Çelik izin vermedi bana onaylamayan bakışları attı.

Tam o sıra bizden önce gelen hava sarayındakiler Arel ve Ayda’yla sarılmış bize dönmüşlerdi. Onlarla birlikte hava sarayından olan Asil’i fark ettim Oğuz’a sarıldı ama Oğuz’dan karşılık alamayınca Oğuz’un gözlerini takip etti. Asil’in gözleri de Çelik’le ikimizin elerine kayınca Asil kaşlarını çattı.

Oğuz öfkeyle bir adım atınca Asil’in onu durdurmasını bekledim ama durdurmadı. Eflin’e döndüm o da bana endişeyle bakıyordu. Oğuz’a döndüm ve başımı iki yana saldım. Ama Oğuz beni görmüyordu hızla Çelik’e doğru yürüyordu hemen arkasında aynı şekilde Asil’de hızla yürüyordu.

Çelik’ten tekrar elimi kurtarmaya çalıştım ama Çelik yine engel oldu. Oğuz ve Asil tam Çelik’in karşısında durunca Çelik’in önüne geçtim hâla ellerimiz birleşikti ama önünde durmama engele değildi.

“Oğuz, Asil ne olur durun!” Oğuz dişlerini sıktı “ Dalya, güzel kardeşim bu it inadımıza elini tutuyor!” Çelik’in yüzünü görmedim ama sırıtığını hissetmiştim. “ Oğuz lütfen olay çıkartma nerede olduğumuzu unutma!” Oğuz kendisini zorlukla sakinleştirmeye çalışınca Çelik’e döndüm. Dönmemle beraber her şey bir anda gelişti. Çelik parmağındaki yüzüğü imayla kaldırdı. Asil’den beklenmedik bir şekilde yumruk gelmesiyle sendeledi hemen ardından Çelik elimi bırakıp Asil’e yumruk atmaya çalıştı ama Oğuz’da araya girince her şey birbirine karıştı.

“ Lan ben sana demedim mi ? Beni sinirlendirme demedim mi ?” Asil Çelik’e bir yumruk daha geçirince Çelik acıyla karışık kahkaha attı.” Bende size demedim mi evlenecem diye Dalya’yla!” Bir yumruk Asil’in suratına geldi hemen ardından Oğuz Çelik’e kafa attı. “ Kırayım mı lan çeneni!” Çelik Oğuz’un tehdidiyle bir kahkaha attı.

Ben ne yapacağımı bilmiyordum hep Arada kalmaktan nefret ediyordum. Nefeslerim hızlanınca elimi boğazıma götürdüm. Onlardan uzaklaştım bir kaç adım elimi saçlarıma götürdüm. Etrafa bakındım herkes şaşkın bir şekilde olayların nasıl gerçekleştiğini anlamaya çalışıyordu. Eflin’e dönünce yere çökmüş kulaklarını kapatıp sesizce ağlıyordu. Bu da benim için yeterdi.

Öfkeyle aralarına girdim hepsini ittirdim. “ YETER , YETER …. Size diyorum durun, yapmayın, yoruldum ne olur kavga etmeyin artık kabullenin birbirinizi.” Sonda sesim kısılmıştı. Çelik ağzında ki kanı tükürdü ve elimi sıkıca tutu. Asil sesizce burnunda ki kanı sildi. Oğuz ise alışık olduğu için umrunda olmadı bana baktı bir kaç saniye hemen sonra Eflin’e döndü.

Eflin’in o halde olduğunu görünce yanına koştu hızla ve sıkıca sarıldı. “ Özür dilerim… Özür dilerim yine seni unutum.” Eflin sesizce Oğuz’un göğsünde ağlarken Çelik beni kendisine çekmek istedi ama izin vermedim. Elimi elinden kurtarıp Asil’e yaklaştım. Ona sarılınca o da bana sarıldı.

“ Dalya biliyorum özür dilerim kendimi tutamadım ama gerçekten göz göre göre sevmediğin biriyle evleneceksin ve biz hiç bir şey yapamıyoruz.” Asil kulağıma mırıldanınca cevap vermedim, onlarda haklıydı.

Asil’den ayrılıp hiç istemesemde kral ve kraliçelerin hepsine tek tek baktım. “ Kardeşlerim ve Nişanlım adına özür diliyorum.” Yalandan güldüm. “ Kardeşlerim benden ayrılmaya hazır değiler ve nişanlımı kabullenmiyorlar.” Sonra Çelik’e döndüm ve elerimizi birleştirdim.

Arel boğazını temizleyerek konuştu “ Böyle şeyler olabilir hadi içeri geçelim zaten birazdan bizim kızılda gelir.”kızıl dedikleri Armin olmalıydı.

Hepimiz içeri yavaşça girerken gökyüzünde kırmızı bir şey gördüm. Durup ona baktım. Biraz daha yaklaşınca gökyüzünde bir ejderha gördüm. Sonra ejderha yere indi ve ateşler etrafta döndü. Hemen ardından Armin’in gözleri ile karşılaştım. Beni görünce gülümsedi. Bana doğru gelip bir çocukmuşum gibi saçımı karıştırıp Eftal’in yanına gitti. Saçlarımı düzeltip Çelik’e baktım. Çelik bana bakmıyordu. Ceketini çekiştirince bana döndü.

“ Neden bana böyle davranıyor.” Çelik kaşlarını çattı.” Nasıl davranıyor?” Dedi.

“ çocukmuşum gibi.”

“Onun için zaten çocuksun.”Dedi

Sesizce onu onaylayıp beraber içeri girdik.

Herkes kendilerine ayrılan yerlere oturunca Çelik’le beraber kendimize ayrılan yere döndük. Çelik’in solunda Eftal benim sağımda ise Armin oturuyordu.

Yemekler servis edilince Arel ve Ayda’nın ortasının boş olduğunu fark ettim. Nedenini içten içe merak ederken nedeni ortaya çıktı. Kapı aniden açıldı ve çıplak ayakla koşan küçük bir kız çocuğu gördüm. Ama çocuğun arkasında sarmaşıklar görünce kaşlarımı çatım. Sarmaşıklardan biri kızın belini tutup onu havaya kaldırdı. Kız kahkahalar atarak havada uçuyormuş gibi ellerini iki yana açtı. Tam masanın üstünden uçarken kucağıma kendisini attı. Evet tam olarak attı gülerek bana döndü. “ Yeni arkadaşlar merhaba ben Doğa buranın prensesi sen kimsin ? Ayrıca çok güzelsin , anne benim saçımda siyah olsun çok güzel. Beraber oyun oynayalım mı? “ saniyede tonlarca soru sormayı nasıl becerdiğini anlayamadım. Aniden Çelik’e dönüp dil çıkardı “ Baba neden bunu buraya aldın ben Çelik’e küsüm.” Çelik’e dil çıkarmasıyla Kahkaha attım.

“ Bu kızın hızına yetişemiyorum!” Armin’in konuşmasıyla bir kahkaha daha attım.

“ Doğa ,kızım ne demiştim insanları sıkma!” Arel’in uyarısıyla küçük kız dudaklarını büzdü. “ Seni sıktım mı?” Başımı iki yana saladım “ Hayır, merhaba küçük ben Dalya seninle oynamak beni mutlu eder.” Doğa elini sevinçle çırparken aniden boynuma sarıdı. Bu çok garipti küçük bir çocuğun sarılması, içten içe beni çok mutlu etmişti.

“ Ne zamandan beri bir kızın var Arel!” Eftal’in hafif sinirli sesi kulaklarıma ulaştı. “ 7 yıldır. Ne yapayım Eftal daha senin için ne yapalım onlar yüzünden aile kurmaktan mı kaçınalım ben korkmuyorum o gün senin için onlara meydan okuduğum zamanda korkmuyordum ben 200 yıldır senin yüzünden uyudum ve bundan pişman değilim ama sakın bir daha çocuğumun olmasına laf atayım deme !” Eftal öfkeyle masadan kalktı “ LAN BEN KEYFİMDEN Mİ LANETLENDİM BEN SİZİ KORUDUM BEN KARŞI ÇIKMASAYDIM HANGİNİZ KARŞI ÇIKARDI!” Doğa’ korkuyla bana sinince ona sımsıkı sarıldım.

“ Yeter kapatın çenenizi.” Armin sakince onları uyardı ama Arel durmadı “ Lan oğlum lanetlendin diye sinirini bizden çıkarma git laneti boz neyi bekliyorsun hâla melez kızı buldun.”Arel’in imayla konuşmasıyla Eftal bir an bana baktı sonra dişlerini sıkıp Ateş’e öfkeyle baktı. Arel ise sırıtıp konuşmaya devam etti. “ Dur ben söyleyeyim çünkü o senin değil başka birine ait sence fark etmedim mi? Onu kıskanıyorsun ona aşık mısın yoksa bağlı olduğun için mi kıskanıyorsun Eftal?” Eftal bir anda Arel’ e yaklaşıp yumruk atacağı sıra Armin hızla müdehale edip ikisini uzaklaştırıldı. “ Arel sakın bir daha onu lanetiyle vurma!” Armin Eftal’e döndü. “ Sen hiç ağzını açma Eftal !” Eftal’in aniden yüzü düştü.

Olayın ne olduğunu bilmiyordum tek bildiğim geçmişle alakalı olmasıydı. Armin yerine otururken Eftal kafasını kaldırmadan konuştu.” Armin bak gerçekten üzgünüm onu kaybettiğin iç-“ Armin elini kaldırarak Eftal’i susturdu. Eftal yerine geçerken Doğa’nın saçlarını okşadım. Doğa sesler kesilince kafasını kaldırdı. Korkuyla Eftal’e baktı sonra kulağıma yaklaştı.” Babam ondan çok bahsetti ben amcamı çok merak ediyordum ama amcam beni sevmiyormuş.” Doğa’nın söylediklerini herkes duymuştu. Doğa sesiz konuştuğunu sanmıştı oysa herkes duymuştu. Sözleri her birimize tokat gibi çarpmıştı.

Eftal’e baktım. Acıyla bakıyordu beli ki o söz canını çok yakmıştı bir şeyler söylemek istese de konuşmadı. Doğa’nın saçlarını okşadım ve gülümsedim. “ Hayır Doğa amcan seni çok seviyor sadece baban seni ondan sakladığı için kızdı. Baban da amcana süpriz yapmak için seni sakladı.” Doğa elini sevinçle çırptı. Sonra Eftal’e döndü. “ Amca yanına geleyim mi?” Doğa’nın utangaç sesi kalbime bıçak sapladı. Yılar önce aynı soruyu bende sormuştum anneme, annem ise bu soruyu sordum diye beni dövmüştü. Niye misafirler varken ona sorduğum için oysa ben sadece onun yanında onun kızı olmak istemiştim. Misafirlerin kızları annelerinin yanında duruyordu ama ben annemin yanına bile gidemiyordum.

Eftal, Doağa’ya kolarını uzatınca Doğa, Çelik’in kucağından Eftal’e ulaştı. Eftal’e bir şeyler konuşmaya başlayınca ortamda ki gerginlik sonlanmıştı. Herkes önlerinde ki yemeklerden yerken ben tabağımdakilrle oyalandım yemek istemiyordu canım.

Eftal kucağındaki Doğa’yla beraber masadan kalkınca dikkatler o yöne döndü. “ Doğa dışarı çıkmak istiyor onu çıkarıcam.” Arel ile Eftal bir kaç saniye bakıştılar hemen ardından Arel küçük bir baş hateketiyle onayladı. Eftal ve Doğa beraber çıkarken Doğa aniden bağırdı. “ DUR! Amca Dalya abla da gelsin.” Eftal bana baktı ben ona.

İlk konuşan Ayda oldu” Kızım bak Dalya ablan yemek yiyor daha sonra oynarsınız.” Doğa’nın suratının asıldığını görünce ayağı kalktım. “ Sorun değil.” Çelik’e bakınca bana gülümsedi. Eğer Eftal değil de başka biri olsaydı Çelik asla tek gitmeme izin vermezdi.

Eftal ve Doğa’ya doğru ilerlerken gözlerimiz birleşti Oğuz’la, Oğuz onaylamaz bakışlar atıyordu. Gülümsedim bana güvenmesi için ama pek de işe yaradığını söyleyemezdim.

Eftal ve Doğa’nın yanına gelince Doğa benim kucağıma gelmek istedi. Doğa’yı kucağıma alınca Doğa aniden yanağıma küçük bir öpücük kondurdu. Bir an öyle kalsam da gülümsedim. Çok garip bir histi.

Beraber bahçeye çıktık. Toprak sarayının arka bahçesinde Doğa için park alanı olmuştu. Her yerde çiçekler,ağaçlar ve bitkiler vardı.

Doğa kucağımdan inmek isteyince onu indirdim. Kucağımdan inince benim sol elimi, Eftal’in ise sağ elini tutmaya çalıştı ama boyu yetmeyince Eftal eğildi. İkimizi de salıncağa doğru getirdi. Eftal onu tutarak salıncağa oturtu. Salıncağı salamaya başlayınca hafif kenara çekilip onları izledim.

Doğa her gelip girişte kahkaha atıyordu. “ Daha hızlı amca!” Eftal gülerek onu birazcık daha hızlandırdı.

Salıncak yavaşlaması için Eftal salamayı bıraktı ve yanıma geldi. İkimizde konuşmadık bir süre ama ikimizde birbirimize bir şey anlatmak istiyorduk.

Salıncak yavaşlayınca Doğa’yı tutup yere indirdim. Doğa’nın boyuna gelmek için eğildim.” Şimdi ne yapalım güzelim.” Doğa bir kaç saniye düşünür gibi yapıp konuştu. “Şey oynayalım birbirimizi yakalayalım ilk önce amca bizi yakalamaya çalışsın sonra kimi yakalarsa o tamam mı?” Başımla onayladım. Eftal üçe kadar sayınca Doğa ile ikimizde ayrı yerlere koştuk.

Eftal Doğa’yı bir süre kovaladı hemen ardından Doğa bana doğru gelince Eftal beni kovalamaya başladı. İlk günkü gibi benimle oynadı istese yakalardı. Ama inatla yakalamıyordu. O gün korkuyla koşarken bugün gülerek koşuyordum.

Tam Doğa’ya yaklaşınca yine nasıl becerdiğimi bilmediğim şekilde kendimi yere düşürmeye başladım. Yerden kalkmadım nefes nefeseydim.

“ Hadi Doğa gel ablanı gıdıklayalım.”Doğa’nın cevap verdiğini duymayınca kafamı kaldırdım. İkisi de bana doğru yaklaşıyordu. “ Eftal hayır çocukmusun?” Eftal bana cevap vermek yerine sırıtı.

Eftal ve Doğa aynı anda saldırıp beni gıdıklamya başlayınca kahkaha atamadan duramadım. Kahkahalarımın arasından zor konuştum.” E… Eftal du… durun!” Eftal gıdıkalamayı bıraktı ve aniden Doğa’ya döndü. “ Şimdi de sende güzelim.” Doğa kahkaha atarak kaçarken ben kendimi toplayıp ayağı kalktım. O sırda karşıda oturup beni bekleyen teyzemi gördüm.

Teyzemin yanına gititim. “ Konuşalım mı ?”Dedi. Başımla onu onayladım. “ Bildiğin üzere Dalya normal askerdim ben ama bir gün şans eseri yolda senin yanına gelirken bir kadın gördüm. O kadının etrafını 7 şerefsiz sarmıştı. Normalde askerler sivilere el sürmez ama böyle bir durumda kadını görmezden gelemezdim. Kadın hamileydi üstelik, o gün orada 7 şerefsizle baş ettim. Yediside öldü ölmeyi hak ediyorlardı. O saatten sonra işten atıldığımı biliyordum çünkü ben yedi sivili öldürdüm. Karşıma bir kadın çıktı hamile kadını evine bıraktıktan sonra bana iş teklif etti. Onun baş muhafızı olucaktım. Ne yapabilirdim Dalya Kraliçe Ahu’nun teklifini kabul ettim. Sana söylemek istedim. Ama sen güçleri olan insanlardan nefret ediyordun sadece kardeşlerin senin için istisnaydı. Sana söyleseydim benimle konuşmazdın.” Teyzeme baktım ve sıkıca sarıldım. O da bana sımsıkı sarıldı.

“ Bana söyleseydin seninle konuşmayı kesmezdim teyze.” Teyzem konuşmadı bende konuşmadım başka bir şey demedim ikimizde baba kız gibi eğlenen Eftal ve Doğa’yı izledik.

Eftal, Doğa sanki uçuyormuş gibi yapıp onu tutarak uçuruyordu. Sonra durdu ve Doğa’yı havaya fırlattı. Doğa kahkaha atarak tekrar Eftal’in kucağına gelirken Eftal ona sarıldı. Saçlarını okşadı ve öptü.

Doğa’yla bana doğru gelince teyzem eliyle omzuma dokunup gitti. Eftal yanıma ulaşınca Doğa’yı ondan aldım ve kafası omzuma gelicek şekilde tutum. Doğa başına omzuma koyunca Eftal ona bir bakış atıp konuştu.” Konuştun mu?” Başımla onu onayladım beraber içeri giderken Doğa’nın uyuduğunu fark ettim. Sesimi çıkarmadan yemek odasına gidince bakışlar bize döndü. Ayda’ya yaklaştım. “ Şey Doğa uyudu da odasına götürelim.” Ayda bir abla içtenliğiyle bana gülümseyip kucağımdan Doğa’yı alıp gitti.

Yerime oturacağım sıra Eflin, Asil ve Oğuz aynı anda ayağı kalktı. Dışarıyı gösterince oraya ilerledim.

Hepimiz dışarıyı çıkınca merakla baktım hepsine” Dalya gerçekten evlenecek misin?” Dedi Asil

“ Dalya istemediğin evliliği yapmak zorunda değilsin seni korurum tüm Dünya’dan korumak zoruna kalsamda korurum!” Dedi Oğuz.

“ Biz senin arkandayız.” Dedi Eflin.

Hepsine gülümsedim. Onlara anlatamazdım çünkü babamın ilk hesap soracağı kişiler onlardı. “ Bana güveniyorsanız yarına kadar bu konuyu açmazsınız ve sakın Çelik’e bir şey yapmayın Çelik’e zarar vereni asla affetmem!” Çelik’i de korumak zorundaydım.

Beraber geri içeri girerken konu nasılsa bize gelmişti. “ Evet akşam Dalya’nın ailesi gelicek.” Çelik’e baktım ilk önce hemen sonra Oğuz’a öfkeyle çenesi kasılmıştı. “ Ne! Dalya sen… neden güzelim bize niye bir şey söylemiyorsun?” Kendisini zorla sakin tutmaya çalışıyordu.

“ Dalya biz senin kardeşleriniz ama nedense hep her şeyi en son biz duyuyoruz neden?” Dedi Asil.

Eflin ise Kırgınca bana bakıyordu. Derin bir nefes verdim. “ Lütfen yarına kadar daha fazla soru sormayın, yoruldum.” Oğuz öfkesini atmak için dışarı çıkarken Asil’de onu sakinleştirmek için peşinden gitti. Eflin yerine oturuken Çelik’in yanına gittim. Çelik burada olduğunu hisetirmek için ellini dizime koydu.

Masada sohbetler döndü ben hiçbirine odaklanmadım babam gelicekti ve ben ne yapacağımı bilmiyordum.

Derin nefesler alıp vermeye çalışıyordum sakinleşmek için ama pek işe yaramıyordu. Tırnığımı tekrar ısırınca Çelik yine tırnaklarımın hayatını kurtarıp ağzımdan çekti. “ Ya kızım bir dur. Baban ben varken hiç bir şey yapamaz, sakin ol” Çığlık atmak istedim. “ Çelik sence benim derdim o mu ? Babamı görünce hiç bir şey yapamıyorum başımı kaldırmaya bile korkuyorum anlamazmı Eftal sence?” Korkuyordum çünkü bu kadar zamandır herkese mutlu çift taklidi yapabilmiştik çünkü babam yoktu ama ben babamın suratına bakamazken onlar istediğim için evleneceğimi mi düşünecek?

“ Dalya hadi artık gidelim bizi bekliyorlar.” Başımla istemesemde onu onayladım. Beraber odadan çıktığımız andan itibaren Çelik elimden tutu.

Yemek odasının önüne gelince muhafızlar kapıyı açtı. Derin bir nefes verdim ve ilerledim. Masanın en başında Eftal vardı. Sağında teyzem solunda Çelik’in babası, teyzemin yanında annem , annemin yanında babam vardı. Çelik babasının yanına oturdu bende babamın hemen karşısına oturmak zorunda kalmıştım.

Babama ya da başka kimseye bakmadım sadece masanın üstünde ki tabağa bakıyordum. Çelik’in elide, elimden ayrılmıyordu. Çelik varlığını beli ediyordu.

Masada bir şeyler konuşuluyordu ama ben duymuyordum. Ne kadar süre geçti bilmiyorum ama Çelik elimi hafif sıkınca kendime geldim.” Kusura bakmayın nişanlım hem yorgun hem de hasta da.” Çelik olayı güzel toplamıştı ama ben kendimi yine toplayamıyordum.

Sağ tarafımda omzuma dokunulan bir el hissedince sıçradım. Aydilge bana endişeyle bakıyordu. Onun masada olduğunu yeni fark etmiştim.

“ İyi misin?” Başımla onayladım. Aydilge elini bacağıma koydu ve bana gülümsedi. Dostça bir gülümsemeydi.” Ben burdayım her zaman.” Aydilge’nin cümlesiyle Çelik’in Aydilge’ye her şeyi anlattığını anlamıştım.

Aydilge’yi onaylayıp servis edilen yemekleri yemeye çalıştım.

Saniyeler geçti, dakikalar geçti, saatler geçti ben hiç konuşmadım.

Annem ayağı kalkınca teyzemde kalktı. Annem uyarırcasına teyzeme baktı teyzem ise oralı bile olmadı. Babamda ayağı kalkınca Çelik’in elini sıkıca tutum.

“ Kralım izninizle kızımızla konuşmak istiyoruz özel.” Sonda teyzeme imada bulunmuştu. Teyzem Eftal’in garip bakışlarıyla geri yerine otururken ben ise Çelik’in elini bırakma gibi bir düşüncem yoktu.

“ Kızım hadi gel dışarıya.” Annemin öfkeli bakışlarıyla Çelik’e döndüm. “ Dalya her şeyi mahvedeceksin git.” Çelik’in sesiz fısıltısıyla istemeyerek Çelik’in elini bıraktım.

Hızlıca beraber bahçeye çıkarken sadece ayakkabıma bakıyordum.” Kızım ne yaptın girebildin mi yatağı-“ Annemin iğrenç sözleriyle öfkeyle ona baktım. Annem bakışlarımdan her şeyi anlayıp sustu. Babam benden iğreniyormuş gibi baştan aşağı beni süzdü. “ Sen bu gidişle fahişe olarak yaşarsın zaten ne işe yarıyorsun ki. Hele bu çocuk seni bana geri göndersin sana neler neler yapıyorum görürsün hemen yatağına gir anladın mı beni!” Bana dediği cümleler mi canı mı yakmıştı yoksa onun ağzından çıkması mı canımı yakmıştı?

Babam bana doğru bir adım atınca geriledim. Babam kolumu serçe tutup beni kendine çekti. Dışarıya çıkar çıkmaz yaktığı sigarasını açık olan sırtıma yaklaştırdı. Muhafızlar uzakta olduğu için ne yaptığını anlamazdı anlasaydılar sadece sanki sırtımı okşuyormuş gibi görürlerdi. Sigara yaklaştıkça sırtımda sıcaklık hissettim. Dişlerimi sıktım ve bağırmamak için nefesimi tutum. Tam o sırada Aydilge’nin geldiğini gördüm.

Aklıma ani gelen planla, babam sigarayı yaklaştırır yaklaştırmaz kendimi yere bıraktım. Sanki bayılıyormuşum gibi davrandım. Babam sigarayı elinden hemen düşürmüş beni tutmaya çalışıyormuş gibi bir hareket yaptı ama bilerek tutmadığından emindi. Babam kafamı yere indireceği sıra Aydilge yetişmiş ve başımı tutmuştu. Artık başım Aydilge’nin dizindeydi. Aydilge endişeyle yüzüme hafifçe vurdu. “ Dalya! Uyan hadi!” Taklidi hiç bozmadım.

Aydilge aniden annem ve babama bağırdı “ Çabuk Çelik’i çağırın!” Annemle babam yalancıktan endişelenmiş gibi yaparak içeri gittiler o sırada gözümü açtım ve susması için gözüne baktım. Aydilge sakinleşti ama soru sormadı bu benim için daha iyiydi. Taklidi devam ettirip gözlerimi geri kapatınca Aydilge’nin yaptığı hareket geldi. Daha dün nefret eden kız şimdi hayatımı kurtarıyordu.

Bölüm : 25.07.2025 20:45 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...