
Bölüm 6
Holding
Bugün holdinge davetliydik. Saat geliyordu. Hazırlanmak için odama çıktım ve dolabımı açtım. Üstüme beyaz kare yaka bir bluz ve altıma da kırmızı bir etek giydim. Altıma siyah renk topuklularım giyip siyah kabanımı aldım.
Yüzüme hafif bir makyaj yapıp, salona geçtim. Kızlar hazırlanmıştı.
“Alara Hanım, neredesiniz? Ağaç olduk.”
“Boş yapma, Emirhan!”
“Tamam abla! Sakin ol.”
“Ne ablası be? Aynı yaştayız oğlum.”
“Lafın gelişi.”
“Neyse herkes kavalyesinin koluna girsin.”
Evden çıktık ve davet için arabaya bindik. Arabayı Barbaros kullanacaktı.
“Abi bir kere de Ela ve Beni arkaya atmayın ya!”
“Ne yapalım? Arabayı aldığımızdan beri hep aynı yerlerde oturuyoruz.”
Davet yerine geldiğimizde Kutay koluma girdi ve kulağıma fısıldadı. “Çok güzelsin.”
“Beyefendi benim nişanlım var lütfen.”
“Çok mu seviyorsunuz nişanlınızı?” dedi Kutay kendini överek.
“Çok.” dedim kıkırdayarak. Salona girdik.
“Hoş geldiniz efendim, isim alabilir miyim?”
“Alara Lema Akmaz, Kutay Karalı ve arkadaşlarımız.”
“Buyurun. Masanız önlerde.”
Resmen VIP masa hazırlamışlardı bize. Masamıza geçtik ve oturduk. Bir anons geçirdi.
“Değerli misafirlerimiz, tanıtımımız az sonra başlayacaktır.”
Masamıza içeceklerimiz koyuldu. Tanıtım başlayacaktı. Holding sahibi sahneye çıktı.
“Merhabalar, öncelikle geldiğiniz için teşekkür ederim. Ben Kıvılcım Volkan.”
Volkan, bir yerden tanıdık geliyordu.
“Şimdi sizlere bu holdingi kurmamda en büyük sebep olan eşim Arkın Volkan’ı davet ediyorum.”
‘Korhan Volkan mı?’ dedim içimden. Sarsıldım. Koray elini belime koydu.
“Korkma ben yanındayım.” Dedi.
“Kutay nasıl olur? O-o öldü.” dedim. “Öldürdün sen onu?”
“Alara, yurt dışına kaçmıştı. İçin rahatlasın diye.”
Daha çok sendeliyordum. Adam konuşmaya başladı bütün grubun dikkati üzerimdeydi.
“Değerli misafirler ve Karanlığın Kalbi, hoş geldiniz.”
Bakıştık ve buradan çıkmak için kapıya yöneldik. Bu o adamın abisiydi.
“Benden o kadar çabuk kurtulamazsınız.”
Bu adamı öldürmeye kalkan kişi Batu’ydu. Batu’ya zarar vermek için Dalya ve bana zarar vermişti. Beni bacağımdan, Dalya’yı omzundan vurmuştu bu adam.
Tam o sırada bir şey oldu. Adam belinden bir silah çıkardı ve Batu’yu saniyeler içinde tam omzundan sertçe vurdu. Batu omzunu tutup yere düşerken Dalya bağırarak ağlamaya başladı.
“Batu!” dedi Dalya salonu kaplayan bir çığlıkla.
“Batu kapatma Batu! Batu kapatma gözlerini. Bizde kal.” dedim.
“Dalya’m sevgilim, hayatta en sevdiğim kişi sendin, çocuğumuz olsun çok istiyordum ama, olmadı. Beni unutma sevgilim.” dedi.
“Batu, Batu hayır, hayır Batu!” diye bağırdı. Erkekler bilinci kapanmış Batu’yu arabaya götürürken kızlar polisi arıyordu. Emirhan, Ela, Gülçin, Alper, olay yerinde kaldılar. Birce hemşire olduğundan tampon yapmaya çalıştı.
“Hızlı sür Barbaros!” dedi Birce. “Korkma Dalya, yetiştireceğiz.”
Dalya, donmuştu. Tek bir mimik oynamıyordu yüzünde. Sadece gözyaşları akıyordu ve Batu’nun kanlı omzuna bakıyordu.
Bölüm 6
Holding
Bugün holdinge davetliydik. Saat geliyordu. Hazırlanmak için odama çıktım ve dolabımı açtım. Üstüme beyaz kare yaka bir bluz ve altıma da kırmızı bir etek giydim. Altıma siyah renk topuklularım giyip siyah kabanımı aldım.
Yüzüme hafif bir makyaj yapıp, salona geçtim. Kızlar hazırlanmıştı.
“Alara Hanım, neredesiniz? Ağaç olduk.”
“Boş yapma, Emirhan!”
“Tamam abla! Sakin ol.”
“Ne ablası be? Aynı yaştayız oğlum.”
“Lafın gelişi.”
“Neyse herkes kavalyesinin koluna girsin.”
Evden çıktık ve davet için arabaya bindik. Arabayı Barbaros kullanacaktı.
“Abi bir kere de Ela ve Beni arkaya atmayın ya!”
“Ne yapalım? Arabayı aldığımızdan beri hep aynı yerlerde oturuyoruz.”
Davet yerine geldiğimizde Kutay koluma girdi ve kulağıma fısıldadı. “Çok güzelsin.”
“Beyefendi benim nişanlım var lütfen.”
“Çok mu seviyorsunuz nişanlınızı?” dedi Kutay kendini överek.
“Çok.” dedim kıkırdayarak. Salona girdik.
“Hoş geldiniz efendim, isim alabilir miyim?”
“Alara Lema Akmaz, Kutay Karalı ve arkadaşlarımız.”
“Buyurun. Masanız önlerde.”
Resmen VIP masa hazırlamışlardı bize. Masamıza geçtik ve oturduk. Bir anons geçirdi.
“Değerli misafirlerimiz, tanıtımımız az sonra başlayacaktır.”
Masamıza içeceklerimiz koyuldu. Tanıtım başlayacaktı. Holding sahibi sahneye çıktı.
“Merhabalar, öncelikle geldiğiniz için teşekkür ederim. Ben Kıvılcım Volkan.”
Volkan, bir yerden tanıdık geliyordu.
“Şimdi sizlere bu holdingi kurmamda en büyük sebep olan eşim Arkın Volkan’ı davet ediyorum.”
‘Korhan Volkan mı?’ dedim içimden. Sarsıldım. Koray elini belime koydu.
“Korkma ben yanındayım.” Dedi.
“Kutay nasıl olur? O-o öldü.” dedim. “Öldürdün sen onu?”
“Alara, yurt dışına kaçmıştı. İçin rahatlasın diye.”
Daha çok sendeliyordum. Adam konuşmaya başladı bütün grubun dikkati üzerimdeydi.
“Değerli misafirler ve Karanlığın Kalbi, hoş geldiniz.”
Bakıştık ve buradan çıkmak için kapıya yöneldik. Bu o adamın abisiydi.
“Benden o kadar çabuk kurtulamazsınız.”
Bu adamı öldürmeye kalkan kişi Batu’ydu. Batu’ya zarar vermek için Dalya ve bana zarar vermişti. Beni bacağımdan, Dalya’yı omzundan vurmuştu bu adam.
Tam o sırada bir şey oldu. Adam belinden bir silah çıkardı ve Batu’yu saniyeler içinde tam omzundan sertçe vurdu. Batu omzunu tutup yere düşerken Dalya bağırarak ağlamaya başladı.
“Batu!” dedi Dalya salonu kaplayan bir çığlıkla.
“Batu kapatma Batu! Batu kapatma gözlerini. Bizde kal.” dedim.
“Dalya’m sevgilim, hayatta en sevdiğim kişi sendin, çocuğumuz olsun çok istiyordum ama, olmadı. Beni unutma sevgilim.” dedi.
“Batu, Batu hayır, hayır Batu!” diye bağırdı. Erkekler bilinci kapanmış Batu’yu arabaya götürürken kızlar polisi arıyordu. Emirhan, Ela, Gülçin, Alper, olay yerinde kaldılar. Birce hemşire olduğundan tampon yapmaya çalıştı.
“Hızlı sür Barbaros!” dedi Birce. “Korkma Dalya, yetiştireceğiz.”
Dalya, donmuştu. Tek bir mimik oynamıyordu yüzünde. Sadece gözyaşları akıyordu ve Batu’nun kanlı omzuna bakıyordu.
“Dalya?” diye sordum.
“Benim yüzümden.”
“Değil Dalya.”
“Benim yüzümden.” dedi çenesinden bir yaş daha akarken.
“Dalya…”
“Benim yüzümden!” hıçkırarak ağlıyordu.
Sanki dünyayla bağlantısı kesilmişti. Birce kan kaybını önemeye çalışıyordu. Dalya tamamen kilitlenmişti. Kutay hastaneyi hazırlamalarını söylüyordu.
“Batu’nun kan grubu ne?” dedi Kutay.
“0Rh-” dedi Dalya. Duyguları kaybolmuştu. Üzüntüsü sevginin önüne geçecekti.
“O da bırakacak beni.” dedi. “O da babam gibi ölecek.” Dalya sadece derin şekilde bakıyordu. “O da beni bıraktı. O da beni benim yüzümden bırakacak.” dedi. Ağlaması şiddetlenmişti. “Ben onları kendi ellerimle öldürdüm.” dedi cılız sesiyle. “Ben öldürdüm onları.” “Benim bu lanet olası kalbim öldürdü onları.” dedi. Hıçkırıkları daha da şiddetlendi.
“Dalya sakin olur musun? Sen öldürmedin. Batu ölmedi.”
“Hayır, ben onun bana olan sevgisini de öldürdüm. Ben onun kalbini ellerim arasında sıktım Birce. Ben onu sadece beden olarak değil, ruh olarak da öldürdüm.” “Onu ben öldürdüm. O gün onunla dans etmeseydim o yaşıyor olacaktı.” “Lanet olası kalbim senin hiç mi acıman yok?”
“Dalya sakin ol. Hastaneye geldik.”
Sedyeyle Batu’yu hastaneye soktular. Dalya sedyeyi bile tutmadan ameliyathane önünde diz çökmüştü. Kanlı ellerine bakıp titriyordu. Kanlı eliyle koltuğun demirine tutunarak ayağa kalktı. Sendeliyordu ve başını tutuyordu. Bayılacaktı. Bayılmadan önce ağzından çıkan tek cümle “Onu ben öldürdüm” oldu ve yere yığıldı.
Koşarak hemşire çağırdım. Barbaros ve Kutay ameliyathanenin önünde beklerken biz Dalya’nın yanındaydık. Uyutmuşlardı.
“Ne yapacağız Birce? Batu’ya bir şey olursa Dalya yaşayamaz. Baba görevini gördü.”
“Dalya babasının öldüğünü bize anlatmadı.”
“Okulu bitirdikten sonra, annesi ve babası trafik kazası geçirdi. Babası bir ay yoğun bakımda kaldı. Annesi olay anında öldü. Abisi de intihar etti. O yüzden o kadar duygusaldı. Sonra alışmaya başladı. Kimseye söylemememi söyledi bana. Tek ben ve Batu biliyorduk.”
“Bize neden söylemedi?”
“Daha çok duyulursa o insanlara baktığında onu hatırlayacağını söyledi.” “Aslında size söyleyecekti ama sonra da çok çalışmamız gereken görevler çıktı ve dikkatinizi dağıtmak istemedi.”
“Ah kuşum, ben bir Batu’nun durumunu sorayım.”
“Tamam.”
Dalya’nın başında beklerken saçlarını okşadım. Boynuna kadar akan rimellerini sildim. Onu babası yerine koymuştu. Biz bir ekip değildik, biz bir aileydik. Ama ben ve Batu’nun yeri onda başkaydı. Bende annesinin şefkatini buldu, Batu’da babasının korumasını. Dalya’nın öz ailesi olmuştuk. Her ne kadar Kutay ve Dalya tartışsa da Kutay onun abisiydi. Dalya’nın aile acısı vardı. Abisi anne ve babasının ölümünü duyunca intihar etmişti. Kızlar onun kız kardeşleri, erkeklerse erkek kardeşleriydi. Dalya’nın ailesiydik. Şimdi o ailesinden birini kaybetmekle, hem de babasını kaybetmekle sınanıyordu. Biz ne kadar sakin dursak da biz de ağlıyorduk.
“Kutay’ın ameliyatı devam ediyormuş.” dedi Birce. “Durumu kritik. Ameliyat devam ediyor.”
“Kan?”
“Kutay veriyor. Kanı uyuşmuş.”
“Tamam güzel.”
“Dalya uyanmadı mı?” dedi.
“Yok daha uyanmadı. Ama birkaç dakikaya uyanır.”
Dalya uyanmıştı. Yavaş yavaş açılıyordu.
“Ne oldu bana?” “Neden buradayım?” “Batu, o nasıl? Çıkardılar mı ameliyattan? İyi mi?”
“Kutay kan veriyor. Doktorlar halledecek. Ameliyatta.”
“Ölecek mi?” dedi titreyerek.
“Ölmeyecek.”
“O ölürse, ben öldürürüm Alara.”
“Sakin ol kuzum, yaşayacak.”
“Ya onu da öldürürsem? Ya o da ölürse? Ya beni bırakırsa?” dedi. Ağlamaya başlıyordu.
“Ölmeyecek. Sadece bekleyeceğiz. Yapabileceğimiz bir şey yok, sadece bekleyeceğiz. Zaten Kutay kan veriyor. Yaşayacak. Yaşatacaklar.”
“Aç mısın? Sana simit alayım mı?”
“Yok. Ama açılmak istiyorum. Kahve alabilir misin?”
“Alırım tabii. Bekle getiriyorum.”
Kantine gittim ve kahve aldım. Giderken Kutay’ın yanına uğradım. Kan vermişti.
“Nasılsın?” dedim.
“İyiyim, Dalya nasıl oldu? Uyandı mı?”
“İyi şu an. Yeni uyandı. Sana da bir şeyler getireyim mi?”
“Yok, gerek yok. Siz yemek yiyin, uzun sürecek gibi. Geç oldu zaten. Saat bire geliyor.”
“Çok uykum var. Ama Dalya’yı bırakamam. Kantinden poğaça falan da aldım.”
“Tamam sevgilim. Kendini yorma. Ben beklerim nöbette.”
Yolda giderken Birce’yi gördüm. Birce’nin çok uykusu gelmişti. Barbaros’un yanına gidiyordu. Onunla koltukta uyuyacaktı. Ben Dalya’nın yanına gittim. Telefonumdan bir haber sitesini açtım.
“İş adamı Arkın Volkan, bir sivili vurdu!
Herkesi iş yerine davet eden Volkan, husumetlisini
Omzundan vurarak yaraladı, husumetlinin adı Batu T. Olarak belirlendi.
T’nin hayati tehlikesi sürerken, Volkan’ın karısı ve çocuklarıyla beraber yurtdışına
Kaçtığı belirlendi.”
“Şerefsiz! Hangi cesaretle kaçmış yurtdışına. Beter olsun. Seni cezaevlerinde süründürmezsem benim adım Alara değil.”
Sabah saat altı gibi oturduğum koltukta uyandım. Uyuyakalmışım. Her yerim tutulmuştu. Dalya hala uyuyordu. Perde açıldı. Kutay gelmişti.
“Sevgilim”
“Batu ameliyattan çıktı. Yoğun bakımda. Uyanmasını bekliyoruz.”
“Şükürler olsun.”
“Hayati tehlikeyi atlattı.”
“Dalya’yı uyandırayım.”
“Tamam.”
Dalya’yı uyandırdım ve koşarak gitti. Mutluluktan ağlamaya başladı. Yoğun bakım camından onu izliyordu.
“Hemşire, onu görebilir miyim?”
“Hayır efendim. Daha uyanmadı.”
“Sadece iki dakika.”
“Tamam. Ama sadece iki dakika.” “Üstünüze bunları giyin.”
(Dalya’nın Anlatımıyla)
Sevgilim, Batu. Atlatmıştı ameliyatı. Ama yoğun bakımdaydı. Hayati tehlikeyi atlattı. Ölseydi, onu ben öldürmüş olacaktım. Tanrım hepsi benim suçum. Ben vurdum onu. Onu en güvendiği kişi vurdu.
“Batu,” dedim sakince. Ağlıyordum. “Sevgilim,” dedim. Gözyaşlarımı serbest bıraktım. “Yaşıyorsun.”
“Çok üzgünüm, gerçekten çok üzgünüm. Ben olmasaydım sen bunu yaşamayacaktın. Seni ben vurdum. Çok özür dilerim. Merak etme senden uzak duracağım bundan sonra.”
“Yüzümü görmeyeceksin. Eğer beni görürsen, sana daha çok zarar veririm. Uyandığında yanında olmayacağım. İnsanlara ev sana zarar veriyorum.”
“Bir an seni kaybedeceğimi sandım. Beni bırakacağını sandım.”
“Benden o kadar çabuk kurtulamazsın.” dedi. Tanıdık bir ses geldi. Bu Batu’nun sesiydi. Elimi kavradı sıkıca. Gözlerini araladı. Uyanmıştı.
“Batu!”
“Korkma sevgilim yanındayım. Ayrıca hiçbir yere gitmiyorsun.”
“Tamam, gitmiyorum.” dedim. Hemşireler geldi ve beni çıkarttılar. Batu’yu normal odaya alıyorlardı. Şükürler olsun.
“Allah’ım sen bana sevgilimi bağışladın. Şükürler olsun Yarabbim.”
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |