7. Bölüm

7. Bölüm

Zeynep Ela Yıldız
zeynepelayildizz

Bölüm 7

(Alara’nın anlatımıyla)

 

Batu iki gündür normal odadaydı. Bugün onu taburcu edeceklerdi. Gülçin, Alper, Ela ve Emirhan, Batu’nun uyandığını duyduklarında karakolu bırakıp hemen hastaneye gelmişlerdi. Bu sefer geldiğimiz yazlığa değil, asıl evimize gidecektik. Hem ailelerimizi görecektik hem de asıl evimize gidecektik. O ev buradan küçüktü ama bize yetiyordu.

Taburcu olacağı saate kadar eşyalarımızı toplayıp arabaya götürmüştük. Batu bir saat sonra taburcu olacaktı. Doktordan haber bekliyorduk. Telefonum çaldı.

“Alo, ablacığım ne yapıyorsun? Ne zaman döneceksin eve?” dedi Ablam.

“Abla, bugün döneceğiz. Sana anlatmıştık zaten. Batu ufak bir araba kazası geçirdi ya o yüzden.” Yalandı. Ablam gerçek kimliğimizi öğrenmemeliydi. Bizi hala büyüttüğü masum çocuklar olarak biliyordu. “Ben seni arayacağım abla, şimdi doktor geliyor.”

“Tamam kuzum kapatıyorum.”

 

Doktor gelmişti. Batu’yu muayene ediyordu.

“Beyefendinin durumu gayet iyi. İstediğiniz zaman çıkabilirsiniz.”

 

İmzaları attık ve taburcu ettik.

“Oğlum benim kaç gündür canım çok çiğköfte çekiyor ya!” dedi Batu.

“Ben yaparım sana. Eve gidelim.” dedi Dalya.

“Sen yapabilir misin?”

“Herhalde oğlum, benim anne tarafı Bursalı.”

“Bursalı olmalarıyla çiğköftenin ne alakası var?” dedi Kutay.

“Kutay, sen karışma! Çok alakası var.”

“Tamam be, demedik bir şey.”

 

Yolda gidiyorduk. Dalya bir markette durdu ve çiğköfte malzemeleri aldı. Ben de ona yardım ettim.

 

Eve vardığımızda eşyalarımızı yerleştirdik ve Dalya kendini mutfağa kapattı. Biz de salona geçtik ve oturduk.

“Batu, nasılsın abi?” dedi Kutay.

“Oğlum nasıl oldu ben de anlamadım. Ama o şerefsiz yakalansın da başka bir isteğim yok.”

“Eski günleri hatırladım şimdi. Çardakta buluşurduk akşamları. Çekirdek kola film izlerdik. Ya da saçma fotoğraflar çekilirdik Emirhan’ın kamerasıyla.” dedi Alper.

“Yılbaşı akşamları kartopu savaşı yapardık. Sonra bir ton laf işitirdim annemden.”

“Sahi, annen ne yapıyor? Bayadır görüşmedik.” dedi Ela.

“Ne yapsın, evde Müge Anlı izleyip, örgü örüyor torununa.” Dediğimde salonu büyük bir kahkaha kapladı.

“Bırakın gülmeyi de bana yardım edin.” dedi Dalya mutfaktan gelen sesiyle.

“Fırında ne pişiriyorsun?” diye sordum.

“Çiğköfte pişiriyorum neden ki?” dediğinde bütün kızlar olarak gülmeye başladık. Gülçin oturduğu sandalyeyle beraber yere devrildi.

“Neden gülüyorsunuz ki?” dedi Dalya. “Yanlış bir şey mi yaptım?”

“Hem de çok yanlış.” dedi Ela, hece başında gülerken.

“Kızım, yemeğin adı zaten çiğköfte niye pişiriyorsun?” dedi Birce.

“Ne bileyim, internete sordum. Köfte çiğ yenirse zehirlenme riski varmış. Ben de pişireyim dedim ne var yani?” dedi inkar ederek.

“Ah canım benim, sen hiç mi tarifine bakmadın?”

Biz gülüşürken mutfağa birden Batu daldı.

“Hayırdır? Ne gülüşüp duruyorsunuz? Gıybetimi mi yapıyorsunuz?”

“Yok, Dalya çiğköfteleri pişirmiş de ona gülüyoruz.” dedi Ela gülmeye devam ederken.

“Ah be güzelim. Olsun dışarıdan söyleriz biz.” dedi Batu Dalya’ya sarılarak.

“Sen bana senin elinden pişmiş çiğköfte yemem mi diyorsun?” dedi Dalya sinirle.

“Estağfurullah aşkım, neden diyeyim? Hayır ben bu kadarla doymayız diye dedim.” dedi Batu. “Ayrıca siz kendinize bakın. Hem Alara, sen değil miydin bir sarmayı bile beceremeyen? Ne olmuş sevgilim böyle bir şey yaptıysa? Ayrıca zehirlenmeyelim diye pişirmiş. Şükredeceğiniz yerde gülüyorsunuz.” Dedi Batu. Dalya’m, onun elinden zehir olsa yerdim.

“Onu bunu bırakın da yarın ailelerimizin yanına gidelim.” Dedim. “Sizi bilmem ama ben onları özledim.” Dedim. “Dalya benimle gelir, Kutay Batu’yla gider.” Dedim.

“Olur ya! Fulya ablam da annemler de özlemişlerdir beni.” dedi Dalya.

“Gel aşkım sen! Özlemez olurlar mı? Hele ablam,” dedim. “Seni çok özlemiştir.” Dedim.

 

Dalya annemlere de anne ve baba diyordu.

“Ben de Esra annemi ve Ali babamı çok özledim ya! Umarım kabul ederler beni.” Dedi Dalya.

 

 

(Ertesi Gün Öğleden Sonra)

Dalya’yla beraber bizim evin kapısının önündeydik. Yeni yıla sadece dört gün kalmıştı ve bizim villanın bahçesinde kutlayacaktık. Ev çoktan yeni yıl moduna girmişti. Ablam sağ olsun.

Tabii sadece bu da değil. Gülçin ve Alper de inşallah evleneceklerdi. Sayılı günler kalmıştı ve biz ilk üç günü ailecek (Dalya dahil çünkü ailem) geçirecektik. Bu sırada ablam bizim Kutay’la olan düğünümüzü düşünüyordu. Hazırlık yapmayı çok istiyordu. Ablam birkaç sene yurtdışında moda tasarımcısı olmak için çalışıyordu ancak o lanet kocası onu okulundan almıştı. İnatla balamı karanlığın kalbine sürükledi.

Ama konumuz bu değil. Kapının zilini çaldık. Ablam açtı. Büyük bir gülümsemeyle baktı bize. Gözleri parladı bizi görünce.

“Kızlarım! Hoş geldiniz.” dedi bize sarılırken.

“Hoş bulduk Fulya abloşum. Ben seni çok özledim ya! Ama gelemedim affet.”

“Unuttum bile güzelim geçin içeri soğuktur dışarısı. Ben senin odanı hazır ettireyim mi yoksa Alara’nın odasında mı kalırsınız Dalya?”

“Benim odamda kalır ablam.” Dedim ablama. Dalya bana gülümsedi. “Abla daha yeni geldik. Ne oda hazırlatması? Boş ver sen.” Dedim ablama sarılarak.

Dalya ile beraber odama valizlerimizi bıraktık ve mutfağa geçtik.

“Dalya, kuzum kahveleri sen yap ben de yiyecek hazırlayayım, içtiğim kahveyi biliyorsun.”

“Tamam kuzum. Sen merak etme bekle sen.” Dedi Dalya. Onun da çocukluğu benim evimde, benim de çocukluğum onun evinde geçmişti. Evimin her köşesini biliyordu. Bizde kaldığı bazı geceler onu misafir odasına yatırırdı ablam. Ama Dalya gece uyuyamaz ve yine benim yanıma gelirdi. Beraber kitap okuyup dizi izlerdik. Ablam gece görürse ‘Siz daha yatmadınız mı?’ diye söylenirdi ama eğer dizi izliyorsak ‘Çekilin kız, ben de izleyeceğim.’ derdi.

Kurabiyeleri tabağa koydum ve yanımdaki keki kesmeye başladım. Beş tabak ayırdım. Annem ve babam evde değildi ama onlar için de birer tabak hazırlamıştım. Aklıma babamla geçirdiğim zamanlarım geldi. İkisi de bana bir prensesmişim gibi davranırdı. Ve davranmaya devam ediyorlar. Onlar kızlarının elini kana buladığına asla inanmazlar ama bir gün elbet öğrenecekler ve o gün benim öleceğim gün olacaktı. Onlar bunu öğrendiklerinde ben ölmüş olacaktım. Yaşasam bile ben ruh olacaktım.

O an kapı çaldı. Annem ve babam alışveriş poşetleriyle gelmişlerdi eve. Poşetlerden yüzleri gözükmüyordu. Elleri o kadar doluydu ki onlar olduklarını bile zor anladım. Ellerinden poşetleri alıp koydum. Büyük bir yeni yıl alışverişiydi.

“Ha! Annem hoş geldin kuzum. Seni çok özlemişim.” Dedi banka sıkıca sarılarak.

“Lema’m, hoş geldin güzelim.” Bana Lema demişti. Ben Alara Lema Akmaz. Babam bana yine sarıldı ve salona geçtiler.

“Dalya, hoş geldin yavrum.” Dedi annem. “Kız sen nerelerdesin ya? Hiç gelmiyorsun annenin yanına.”

“Evet güzel kızım. Özlettin kendini.” Dedi babam.

“Ah, bu aralar çok yoğunduk. İşlerimiz vardı işte ne yaparsınız? Olsun, ben kendimi size telafi ettireceğim.” Dedi Dalya.

“Bu yeni yıl alışverişini de yaptık ama birçoğu Gülçin ve Alper için.” Dedi annem.

“Anne ne gerek vardı? Zaten Birce falan hallederdi. Boşuna yorulmasaydınız.” Dedi Dalya.

“Olsun kızım, ben severim merasimleri.” Dedi annem.

 

Poşetlere baktığımda üç metrelik yılbaşı ağacı, en az yirmi tane süs ve kocam bir yıldız vardı. Annem bu işi gerçekten çok önemsiyordu. O da heyecanlıydı. Onun da çocukları sayılırlardı. Ama en çok da Kutay ve benim düğünümü merak ediyordu. Gelinliğimi bile seçtiriyordu bana.

“Biz Dalya’yla ağacı kuralım. Ama bizimkiler de aldılar ağaç ama o iki metreydi. Neyse sen bilirsin. Bunu içeri koyalım, diğerini teklifin olacağı yere koyarız.” dedim ve Dalya’yla ağacı kurmaya başladık. Elim telefonuma gitti. Kutay’ı aradım.

“Kutay, nasılsın?” dedim.

“İyiyim kızgın kuşum sen?”

“Ben de iyiyim de, Alper’in teklifi için yapacağımız ağacı ve süsleri en geç yarın getirin Batu’yla bir iki saat yardım edin bize diyecektim.” Dedim.

“Olur tabii güzelim. Aradığın dakika yanındayız.”

Sessizce güldüm ve telefonu kapattım.

 

Dalya’yla koca ağacı kurmaya başladık. Artık boyumuzu geçmeye başladığında ben merdivenle yukarı çıktım. Tepesindeki yıldızı da takıp bitirdik. Gülçin için diktirdiğimiz elbise bile hazırdı. Gülçin’e hediye aldık diyecektik. Zaten ona hediye almamızı istiyordu. Yakın zamanda yılbaşı çekilişi yapacaktık ama bu onun için değildi. Ütüleyip kapının arkasına açmıştık.

 

Hazırlıkların azı kalmıştı. Bahçeyi süslemek Ela’nın işiydi. Dekor konusunda çok iyiydi. Eğer ajan olmasa dekorasyon yapardı. O yüzden bahçeyi ona bırakmıştık. Ablamla süsleyeceklerdi. Annem, Dalya, ben içeriyi süsleyecektik.

Birce ve Barbaros müzik açmak, konfeti patlatmak gibi şeyleri halledecekti. Kutay ve Batu süsleri alacak ve bize yardım edeceklerdi. Daha dört gün olmasına rağmen önemli bir konuydu. Ben Alper’e birkaç romantik söz de bulacaktım.

“Yılbaşından tek dileğim sensin Gülçin.”

“Var mısın 2025’i ve nice 25’leri benimle geçirmeye?”

“Sen benim nefesim oldun, ben de senin nefesin olayım Gülçin?”

“Çiğköftem olur musun Gülçin?”

 

Son cümle acıktığım içindi. Ama diğerleri mantıklı geldi. Sonuncuyu Alper bulmuştu. Ama ona güzel bir konuşma vermeliydik. Şimdi bunu düşünemezdim ve acıkmıştık. Buzdolabındaki dondurma kutusundan biraz canım çekti ve onu açtım.

Bir de ne göreyim? İçinde sarma var! Olsun sarmayı daha çok severdim. Üç tane kendime, üç tane Dalya’ya koydum. Yedik ve bir dizi açtık.

“Ay! Ben bu bakımsız yüzümle mi o kutlamaya katılacağım?” dedi Dalya.

“Sen çok güzelsin ama istersen eski günlerdeki gibi maske yapabiliriz.” Dedim.

“Gerçekten mi?” dedi duygusallaşarak.

“Gerçekten.” Dediğimde bana sarıldı. Ben de on sarıldım ve maske yapmak için odaya çıktık.

“Senin bakım malzemelerin neredeydi?” diye sordu.

Onu odamın bir bölümü olan giyinme alanına götürdüm ve bakım için ayrılmış komodinden birkaç ürün çıkardım.

“Seç beğen al.” Dedim satıcı gibi. Yine en güzelini seçti ve yüzümüze yaptık. Bu sırada ben kitap okuyordum, o telefona bakıyordu.

“Sen benim en iyi arkadaşımsın biliyorsun değil mi?”

“Biliyorum.” Dedim.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

            

                       

 

 

                                                                     

                                                     

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

                                                                     

                                                     

 

 

 

 

 

Bölüm : 15.12.2024 20:14 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...